Prof. Dr. Ertuğrul: Aşılama yavaş, kısıtlamalara ağırlık verilmeli

Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Bülent Ertuğrul, Türkiye’de mutasyonların yayılımının önüne geçilmesi için aşılama ve kısıtlamaların öne çıktığını belirtti. Ertuğrul, “Aşılamada beklenen hızda ilerleme olmadığı için kısıtlamalara ağırlık vererek virüsün toplum içindeki dolaşımını azaltmamız gerekiyor" dedi.

Google Haberlere Abone ol

ANKARA - Covid–19 salgını tüm dünyayı tehdit olmaya devam ederken Avrupa’da ve Türkiye’de vaka sayılarının yeniden artışa geçmesinin nedenlerinden biri olarak mutasyonlu Covid–19 varyantı gösteriliyor.  

İngiltere'de vaka sayısını hızla arttıran mutasyonlu virüse yakın zamanda Türkiye'de de rastlanırken Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, İngiltere ve Güney Afrika varyantlarının ülkede görülmesinin ardından Brezilya'da ortaya çıkan yeni türün de Türkiye'de tespit edildiğini açıkladı.  

Bakan Koca, sosyal medya hesabı üzerinden yaptığı paylaşımda, “Riskli mutasyonlar sınır tanımadan yayılıyor. Ülkemizdeki İngiltere mutasyonu 196 oldu. İki Güney Afrika, bir de Brezilya varyantı ile karşılaşıldı. Yeni mutasyonların görüldüğü ve vakaların yeniden artışa geçtiği bugünlerde tedbirlerden taviz vermeden mücadelemizi sürdüreceğiz” ifadelerine yer verdi.  

Türk Klinik Mikrobiyoloji ve Enfeksiyon Hastalıkları Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Bülent Ertuğrul ile aşıların yeni varyantlara etkisi, İngiltere, Güney Afrika ve Brezilya'daki mutasyonların aralarındaki farklılıkları ve mutasyonlarla birlikte artan vaka sayılarına karşı alınacak önlemleri konuştuk.  

Covid–19 virüsü çok sayıda mutasyona uğruyor ama aralarında İngiltere, Güney Afrika ve Brezilya'daki mutasyonlar dikkat çekiyor. Bu virüsler arasındaki farklılıklar ve öne çıkma nedenleri nelerdir? 

İngiltere, Güney Afrika ve Brezilya'daki virüsler yani mutasyonlar da aslında birbirlerine benzer virüsler. Özellikle spike proteininde gelişen bir potasyum bu mutasyon virüslerin ortak özelliği olarak karşımıza çıkıyor. Yani virüsün hücrelerimize yaptığı ufak değişiklik sonucu daha iyi yapışması anlamına geliyor. Ancak Güney Afrika'daki virüste bu spike proteinindeki mutasyona ek olarak yine aynı bölgeye yakın şekilde başka mutasyonlar da oldu. Bir mutasyon birikimiyle karşı karşıyayız yani. O yüzden Güney Afrika'daki mutasyon diğerlerinden biraz farklılaştı. Fakat geçtiğimiz hafta İngiltere'deki varyant tekrar mutasyon geçirerek Güney Afrika'daki mutasyona biraz daha yaklaştı. O da bir mutasyon birikimiydi. Bu üç mutasyon da spike proteini dediğimiz insan hücresine bağlanan bölgede ufak bir değişiklikle ACE2 reseptörüne  (akciğerler, arterler, kalp, böbrekler ve bağırsaklardaki hücrelerin dış yüzeyi) daha iyi bağlanabilme özelliği kazandılar.  

'BU MUTASYONLAR HASTALIK TABLOSU OLUŞTURMA AÇISINDAN ÖNEMLİ'

O kadar virüs arasında bu üç virüsün öne çıkmasının nedeni de davranışsal değişikliğe yol açmaları. RNA virüsleri çok sık mutasyon geçirerek bir takım değişikliğe uğrayabilirler ancak bunlar genotipik değişikliklerdir ve dışarıya virüsün davranışına genellikle çok yansımazlar. Ne zaman yansır: Bu genotipik değişiklikler birikir ve bu birikim senotipik olarak virüsün davranışına yansıdığı zaman- proteinin yapısında hastalığın oluşmasına yönelik bir farklılık oluşturduğu zaman- biz bunu daha net biçimde görebiliriz. Yoksa virüs mutasyon geçirmeye devam ediyor. Baştan bu yana mutasyon geçiriyordu fakat bu davranışsal bir değişikliğe yol açmadığından dolayı bizim için tek önemi virüsü izlemekti. Ama bu davranışsal değişiklikle virüs farklı bir boyut kazandı. Eğer bundan sonraki mutasyonlar virüsün hastalığı yapma derecesinde de bir değişikliğe yol açarsa- daha ağır ya da hafif hastalık tablosu oluşturma- o da bizim için önemli olacak tabi.

'GÜNEY AFRİKA'DAKİ VARYANT mRNA AŞILARINDA TEHDİT OLABİLİR'

Özellikle virüsün mutasyona uğramasıyla aşıların varyantlara etkisi çok tartışıldı. mRNA ile inaktif aşıları değerlendirecek olursak mutasyonlardan koruyuculuk açısından hangisi daha etkili? 

Güney Afrika'daki varyant ile ilgili ileride böyle bir tehdit olabileceği söyleniyor. mRNA aşıları spike proteinine karşı antikor oluşturan aşılardır. Eğer o proteinin yapısı çok değişirse bu sefer mRNA aşıları sayesinde oluşmuş olan antikorlar virüsün bu yapısına etkisiz olabilir. Şu an için böyle bir tehdit olmasa bile bu mutasyon birikimlerinin devamıyla böyle bir tehdit ile karşı karşıya kalabiliriz. Gerek vektör aşıları gerekse inaktif virüs aşıları açısından henüz böyle bir tehdit söz konusu değil. Çünkü özellikle inaktif virüs aşıları virüsün birçok proteinine karşı antikor oluşturabileceğinden dolayı inaktif aşıların etkinliğinde bir miktar azalma olsa dahi etkinliğini korumaya devam edecektir. Bu kapsamda Türkiye’nin kullandığı Çin aşısı mutasyonlara karşı sıkıntı oluşturması en az olan aşıya benziyor.  

'TÜRKİYE’DE AŞILAMA HIZI BEKLENİLDİĞİNDEN YAVAŞ İLERLİYOR'

Türkiye’deki aşılama hızı mutasyonların toplum içindeki dolaşımını nasıl etkileyecek? 

Aşılamanın mutasyon gelişimiyle doğrudan olmasa da dolaylı bir ilişkisi var. Çünkü toplumda bağışık olan insan sayısı ne kadar fazla olursa virüsün insanlar içerisindeki hareketi o kadar azalarak ve çoğalma hızı da yavaşlayacak. Virüsün mutasyon geçirmesinin en önemli nedeni çok fazla çoğalabilmesi. Siz virüsün toplum içindeki dolaşımını azaltmaya başladığınız zaman bunu iki şekilde yapabilirsiniz. Ya insan hareketliliğini kısıtlayacağız ya da aşılarla insanları bağışık hale getireceğiz. Şu anda Türkiye’de aşılama hızı beklenildiğinden yavaş ilerliyor. Bir an önce toplumun geneline yayılan aşı çalışmasının hızlandırılması gerekiyor. 65 yaş ve üzeri kişileri, altta yatan hastalığı olan bireyleri, korona virüsü geçirdiğinde ölüm riski yüksek olanları bile aşılayabilirsek o zaman belirli bir rahatlama sağlarız. Bu grubun aşılanması mart aylarına kadar tamamlanabilirse bizim açımızdan daha rahat olabileceğini düşünüyordum ama bu aşılama hızıyla bu mümkün görünmüyor, aşılama çok yavaş. 65 yaş ve üzeri kişilerin sağlık kurullarına gelmesi zor olabiliyor, sağlık personelinin gidip onları evde aşılaması gibi lojistik sorunlarla karşı karşıyayız. Bunları bir an önce aşıp risk grubunda olan kişilerin aşılanmasını sağlayıp rahatlamamız gerekiyor.  

'İLK YAPILMASI GEREKEN, OKULLARI GÜVENLİ HALE GETİRİP AÇMAK' 

Mutant virüsün daha hızlı yayıldığı ifade ediliyor. Aşılama hızının da yavaş olduğundan bahsettiniz. Peki, bu durumda alınan tedbirler yeterli mi, ek önlemlere ihtiyaç var mı? 

Aşılamada beklenen hızda ilerleme olmadığı için kısıtlamalara ağırlık vererek virüsün toplum içindeki dolaşımını azaltmamız gerekiyor. Şu anki tedbirlere dikkatli bir şekilde uyulmasıyla ben bu işin bu şekilde gidebileceğini düşünüyorum. Ancak baktığımız zaman bir yandan restoranları, kafeleri kapatıyoruz öteki tarafta tatil yerlerinde tıklım tıklım olan otellerle ve siyasi parti kongreleri ile karşılaşıyoruz. Bu kısıtlamalara uyulacaksa toplumdaki tüm bireylerin aynı şekilde uyması gerekiyor. Bu kısıtlamaların daha ağırı yok. Biz toplu bulunan her alanda insan hareketini durdurmak istiyoruz. O zaman bu virüsün bir Türkiye varyantı mı var? İnsanlar kafeye gidip bulaşıyor da otele gidince bulaşmıyor mu? Buna da Türkiye varyantı diyelim o zaman. Dikkat çekilmesi gereken bir nokta da kısıtlamaları da bir köşeye bırakarak ilk yapılması gereken okulların güvenli hale getirilerek açılması olacaktır.  

'NORMALLEŞME BU YILI ALABİLECEK SÜRECE DE DÖNÜŞEBİLİR'

Peki, bu şartlar altında pandemi öncesine dönmek diğer bir tabirle normalleşmek en kadar sürecek?

2021 yılı içerisinde dünyada tüm aşı şirketlerinin üreteceği aşı rakamı tahmini 7–8 milyar doz civarında. Bizim dünya olarak bu oranın çok daha üzerinde aşıya ihtiyacımız var ve bu duruma global şekilde bakmak gerekiyor. Biliyorsunuz pandemi bir kişinin hastalanmasıyla ortaya çıktı ve yayıldı. Dolayısıyla dünyanın öteki köşesindeki insanların pandeminden kurtulmasıyla ancak siz de kurtulabileceksiniz. Görüyorsunuz İngiltere, Brezilya ve Güney Afrika’daki varyant bize de ulaşıyor. Bu sorunun çözümü global olabilir ve belki de durum bu yılı alabilecek sürece de dönüşebilir. Dünyadaki insanlar bu hastalığa karşı yeterli bağışıklığı sağlamadığı sürece bu tehdit devam edecektir.