Prof. Dr. Alaeddin Yavaşca'ya veda: Türk mûsıkîsinde bir devir, tavır ve meşk silsilesi

Devlet Sanatçısı Prof. Dr. Alâeddin Yavaşca, 95 yaşında vefat etti: 'Bestekarın yazdığı notaya sadık kalır ama kendine ait üslubu okuduğu esere nakış gibi işlerdi.'

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - Bir süredir tedavi gören klasik Türk müziği sanatçısı, icracı ve bestekar Prof. Dr. Alaeddin Yavaşca, 95 yaşında vefat etti. 

GÖNÜLDEKİ SESLERİN MİMARI

Aziz Şenol Filiz, "Hem yorumcu hem bestekar olarak Klasik Musiki’mize yaptığı hizmet ve kattığı değerler Alaeddin Yavaşca’yı şüphesiz ölümsüz kılacaktır bu fani dünyada. Kıymetli ustamız bir eseri seslendirirken bestekarın yazdığı notaya sadık kalır ama kendine ait üslubu okuduğu esere nakış gibi işlerdi. Yaptığı çeşitli formlardaki bestelerde ele aldığı makamın tüm inceliklerini büyük bir ustalıkla ve olabilecek en akıcı durulukta notalara dökerdi.

Geçmiş dönemde büyük bestekarların bestelediği değişik formlardaki bestelere sanki o gün bestekarın kendisi tarafından yazılmışçasına aranağmeler besteledi. Bestenin yapıldığı döneme bestekarın makamı işleyiş biçimine o kadar hakim bir şekilde bu aranağmeleri vücuda getirirdi ki pek çoğumuz müziğe yeni başladığımız dönemlere de bu aranağmeleri çalarken eserin bütününde var olduğunu sanırdık.
Bugün tüm mirasını bizlere bırakıp sonsuzluğu açılan pencereden alemleri seyre çıkmış. Alaeddin Yavaşca ile aynı zaman diliminde yaşayıp aynı havayı teneffüs etmek bizler için büyük bir şans ve büyük bir lütuftu. Allah rahmet eylesin. Büyük ustaya minnetlerimle" dedi.

'BİR DEVRİ, BİR TAVRI VE BİR MEŞK SİLSİLESİNİ TEMSİL EDİYORDU'

Müzisyen Cengiz Onural da, Alaeddin Yavaşca'nın vefatının ardından şu ifadeleri kullandı:

"Alaeddin Yavaşca, Türk musikîsinde, bir devri, bir tavrı ve bir meşk silsilesini temsil ediyordu. Bu açıdan bakıldığında ne kadar büyük bir değeri kaybettiğimiz daha iyi anlaşılabilir. 

Bir devir çünkü henüz müzik üretenlerin de, tüketenlerin de gelenekten, geleneksel zevkten kopmamış olduğu bir dönemde sanatını icra ediyordu. Toplumun zevk ve tercihleri değişmeye başlamış olsa da icra ettiği müziğin henüz halkta bir karşılığı vardı.

Bir tavır çünkü bu gelenekle bütünleşmiş, zirvesini Münir Nurettin Selçuk’ta bulmuş bir icra tavrının önde gelen bir temsilcisiydi. Hemen akla yalnızca gırtlak nağmeleri gelmesin, doğru makam perdeleri, usule ve forma bağlılık, sesli ve sessiz harflerin telaffuzları da bu tavrı bütünleyen öğelerdir.

Bir meşk silsilesi çünkü yüzyıllardır süregelen ve 'meşk' tabir edilen, hocadan öğrenciye tümden gelim prensibiyle, repertuar üzerinden, bir yandan eserleri geçer ve ezberleyerek geniş bir repertuar bellenirken, dolayısıyla ve bir yandan da usul, makam, form ve diğer öğeleri öğrenme sisteminin son halkalarından biriydi. Niye son halka diyoruz, çünkü modern makam müziği eğitiminde bu sistem terkedildi. Yerine tüme varım prensipli, bütün bu öğelerin ayrı ayrı öğretildiği, ezber yerine nota okumaya dayanan bir sistem yerleşti. Bu da kaçınılmaz olarak bizzat müziğin kendisini etkiledi."

'KÜLTÜRÜNÜZÜ TERK ETTİĞİNİZ ANDAN İTİBAREN VASFINIZI KAYBEDERSİNİZ'

Prof. Dr. Alâeddin Yavaşca'nın öğrencisi, Türk sanat mûsıkîsi sanatçısı Onur Akay da, "Kaybettiğimiz son efsane Prof. Dr. Alaeddin Yavaşca’nın öğrencisi olarak, unutamadığım bir sözü vardır. Derslerde her zaman öğrencilerine, 'Kültürünüzü terk ettiğiniz andan itibaren vasfınızı kaybedersiniz' derdi. Alaeddin Yavaşca’nın hocalığı ile ilgili yaşadığım bir olayı da sizlerle paylaşmak isterim. 2006 yılında konservatuvarda 4. sınıfın son dönemine geldiğimizde bacağı kırılmıştı. Bizi kendisi mezun etmek istedi ve bırakmadı. Üniversitenin repertuvar derslerini özel bir izinle kendi evine taşıyarak, tarihi anlar yaşamamıza vesile oldu. Kendisi hem besteleriyle hem de yorumculuğundaki tavrı ile klasik Türk musikisine çok önemli katkılarda bulunmuştur. Hocamızla aynı zaman diliminde yaşamış olmak, onun bestelerini kendi sesinden dinleyebilmek, musikimizin tutkunları için piyangonun büyük ikramiyesinin vurması gibi düşünülür. İşte Alaeddin Yavaşca'nın evinden mezun olan o sınıfın öğrencisi olmak, nasıl büyük bir şans anlatacak kelime bulamadım" şeklinde konuştu.