TBMM'de gergin 23 Nisan oturumu

TBMM'deki 23 Nisan özel oturumunda konuşan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, 'mühürsüz seçim' olarak nitelendirdiği referandumla getirilmek istenen başkanlık sistemiyle milletin iradesinin elinden alınmak istendiğini söyledi. Kılıçdaroğlu'nun sözlerine Meclis Başkanı İsmail Kahraman iki kez yanıt verince, CHP'liler "Sizin göreviniz oturumu yönetmek, muhalefet liderine yanıt vermek değildir" tepkisini gösterdi. Kılıçdaroğlu 3, Başbakan Yıldırım ise 2 kez kürsüye çıkarak karşılıklı eleştirilerde bulundu. Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Tartışmaları bırakın, barış üzerine bina edin" açıklamasında bulundu.

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - TBMM'de 23 Nisan özel oturumu Meclis Başkanı İsmail Kahraman başkanlığında yapıldı. Meclis'teki özel oturumda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da izleyici olarak yer aldı.

İlk konuşmayı yapan TBMM Başkanı İsmail Kahraman, "Meclisimiz gazi Meclis'tir. Dünyada başka bir parlamento böyle bir ünvana layık görülmemiştir. Bu dönemde Meclisimiz ikinci defa gazilik ünvanını hak etmiştir" dedi.

'MİLLET KARARINI VERDİ'

Başbakan Binali Yıldırım da konuşmasında hem 23 Nisan'ın hem de Miraç Kandili'ni kutladı. Konuşmasında referanduma da değinen Yıldırım "En son gerçekleştirilen anayasa değişikliği Meclis tarafından görüşülmüş ve nihayet halk oylaması ile millete götürülmüştür. Millet kararını vermiş ve Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin önümüzdeki seçimlerden itibaren devreye girmesi kararlaştırılmıştır. Aynı zamanda yeni değişiklikle birlikte yüce Meclis daha da güçlenmiştir. Cumhuriyeti bize emanet eden ve bağımsızlığımız için hayatını seve seve veren bütün şehitlerimizi, başta Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere tüm gazilerimizi rahmetle anıyoruz."

MİLLİ İRADEYİ SATIYORSUNUZ

Başbakan Yıldırım'ın ardından kürsüye CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, konuşmasında referanduma yönelik şaibe iddialarını gündeme getirdi ve YSK'nin mühürsüz oy pusulası kararını eleştirdi. Kılıçdaroğlu şunları söyledi:

23 Nisan 1920'nin çocuklara armağan edilmesi, cumhuriyetimizin de bir çocuk kadar temiz ve yalın kalacağına işaret eder. Milli mücadeleyi yönetmesi nedeniyle dünyada gazi ünvanına sahip tek meclis olan TBMM, kurulduğu günden itibaren hükümetin denetlenmesi görevini daima sürdürdü. En zor durumda bile TBMM görevini yapmış, kimse 'Gensoruyu neden soruyorsunuz?' diye sormamıştır. Milletvekillerinin bu gensoru yoluyla denetim yetkilerini kullanmaları sorun edilmemiş, ayak bağı olarak kabul edilmemiştir. YSK tarafından meşruiyeti tartışmalı hale getirilen mühürsüz seçimle bizler bir bakana soruyu soramayacağız. Yaratılan bu acı tabloyu vicdanı sızlayan herkesin iyi duymasını isterim.

CHP3

Bu bağlamda milli mücadelenin hemen sonrasında müzakerelerine başlanan yeni anayasa tartışmalarını da hatırlatmakta fayda görüyorum. 1924 yılında 'Cumhurbaşkanı gerekçesini millete ve devlete belirtmek şartıyla Meclis'i feshedebilir' denir. Buna rağmen fesih yetkisine karşı çıkmışlardır.

(AK Parti sıralarından yükselen protestolar üzerine) Beni dinlemek zorundasınız. Rahatsız olduğunuzu, vicdan azabı çektiğinizi biliyorum. Milli iradeyi satıyorsunuz. Hiçbir güç TBMM iradesini yok sayamaz, nokta.

'HİÇBİR MAKAM, MEVKİ TBMM'Yİ FESHEDEMEZ, NOKTA'

Sayın Başkan ben bu Meclis'in itibarını korumak zorundayım. Ben milli iradeye saygı göstermek zorundayım.

Tarih böyleyken TBMM köklü geçmişine sahip çıkmak yerine Meclis'i fesih yetkisinin 1 kişiye verilmesini istemiştir. Bu anlayış milli iradenin reddidir. Tarih asla unutmayacaktır.

DARBE DÖNEMİ UYGULAMASI

Sayın Meclis Başkanı, Cumhurbaşkanı yurt dışına çıktığında ona vekillik ediyorsunuz. Aynı zamanda tüm parti gruplarına karşı da tarafsızlığınızı korumak zorundasınız. Yeni tek adam rejiminde siz sayın cumhurbaşkanına vekalet edemeyeceksiniz. Vekaleti seçimle gelen değil, atama ile gelen başkan yardımcısı yapacaktır. Bu durum darbe dönemlerine uygun bir uygulamadır.

YSK DAHİ KANUNA UYMAYA DİRENİYOR

Devlet yönetiminde liyakat değil, keyfi yönetim anlayışının egemen olmasının yolu açılmıştır. Bugün TBMM, büyük bir itibar kaybına uğramıştır, yetkileri alınmıştır. YSK dahi, TBMM'nin çıkardığı kanuna uymamayı kural edinmekte, kanunsuzluğu kural edinmektedir.

Yüzde 10 seçim barajı milli egemenliği hiçe sayan, yurttaşların tercihlerini görmezden gelerek temsiliyet hakları çalan, çarpık bir zihniyetin ürünüdür. Bu düzenlemeyi savunanların darbecilerle aynı paralelde olduklarını da unutmamak gerekir.

Ben Türkiye'yi seçimle gelenlerin yönetmesini isterim. Seçimle gelen bir kişinin yerine yine seçimle gelen birinin devleti idare etmesini isterim. Ancak ve ancak darbe dönemlerinde seçimle gelmeyenler Türkiye'yi yönetmiştir. Bir gün bile olsa, bir saat bile olsa, bir dakika bile olsa, bir saniye bile olsa, seçimle gelmeyenlerin ülkeyi yönetmesi demokratik değildir, nokta."

KAHRAMAN'DAN YANIT

Kılıçdaroğlu'nun kürsüden inmesinin ardından TBMM Başkanı Kahraman, "Cumhurbaşkanı yurtdışına çıkarsa Meclis başkanı değil, atanmış vekalet" edecek eleştirisine, "Mevcut uygulamada da milletvekili olmayan bakanlar oldu, vekalet etti" yanıtını verdi ve ekledi: "Bana hitaben söylediğiniz birkaç cümle var kısa da olsa dokunmak istiyorum. Sayın genel başkan bana bir sualde tevcih buyurdular. Kuvvetler ayrılığının birbirine karışmaması demokrasinin esaslarındandır. Bendeniz meclis başkanı olarak yürütmenin de içinde bulunmuş olmanın verdiği sıkıntıları bilirim. Ben yasamanın başındayım yürütmenin değil. Sadece bu noktadaki arzımı ifade ettim."

Bunun üzerine CHP sıralarından "Muhalefete yanıt vermek sizin göreviniz değil, göreviniz oturumu yönetmektir" tepkisi yükseldi.

Meclis 23 Nisan oturumunda Atatürk tartışmasıMeclis 23 Nisan oturumunda Atatürk tartışması

KILIÇDAROĞLU TEKRAR KÜRSÜYE GELDİ

İsmail Kahraman’ın sözlerinin ardından kürsüye tekrar gelen Kemal Kılıçdaroğlu şunları söyledi: "Sayın başkan duyarlılığınız için teşekkür ederim ben Türkiye’yi seçimle gelenlerin yönetmesini isterim. Seçimle gelen bir yurttaşın yerine vekalaet edecek kişinin de seçimle gelmesi lazım. Eğer seçimle gelmiyorsa milli iradenin saygınlığına gölge düşmüş olur. ancak ve ancak darbe dönelerinden seçimle gelmeyenler Türkiye’yi yönetmiştir.Seçimle gelmeyenlerin Türkiye’yi yönetmesi 21 saniye bile olsa bizim kabul edebileceğimiz bir anlayış değildir nokta."

YILDIRIM YANIT VERDİ

Kılıçdaroğlu'nun bu sözlerine ise Kahraman, bir gençlik anısını anlatarak yanıt verdi.

Kahraman'ın ardından Başbakan Yıldırım da ikinci kez kürsüye gelerek, Kılıçdaroğlu'nun eleştirileri üzerine söz aldı. Yıldırım, şunları söyledi: "Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı'nın 97. Yıldönümünü idrak derken böyle bir tartışmanın içinde olmak istemedikçe ancak bazı doğruların bilinmesi adına söz aldım. Bir kere Sayın Başkan, başkan yardımcısının vekalet etmesini demokratik bulmadığını ifade ediyor.

Bu hali hazırda bizim anayasamızda da mevcuttur. Sayın Numan Kurtulmuş başbakan yardımcısı olarak tayin edildiğinde milletvekili değildi ve başbakana vekalet etti. Seçilmemişti. Milletvekili değildi vekalet etti. Bizim anayasamızda bakanların meclis içinden olabileceği gibi meclis dışımdan da atanabileceğine yönelik açık hüküm vardır. Vekalet meşruiyet aslından cumhurbaşkanın seçilmesiyle oluşmuştur.

Yürütme görevini yapan cumhurbaşkanı vekaletini istediği çalışma arkadaşlarından birine verebilir.

İkinci husus meclisin feshedilmesi meselesidir. Kampanya boyunca böyle bir şey olmadığını karşılıklı seçimleri yenilemek meselesi olduğunu anlattık. Bu kadar açıktır. Bu meclis 2 sefer feshedilmiştir. Biri 1960 diğeri, de 1980’de. 15 temmuzda ‘da feshetmeye çalıştılar derslerini aldılar. Çünkü milli irade onlara geçit vermedi."

KILIÇDAROĞLU ÜÇÜNCÜ KEZ KÜRSÜDE

Kürsüye gelen CHP lideri Kılıçdaroğlu, Başbakan Yıldırım'ın konuşmasına şöyle yanıt verdi: Sizi üzmeyeceğim sayın başkan. Başbakanın yaptığı açıklamayı dikkatle dinledim. Sayın Numan Kurtulmuş’un vekalet etmesi bizim reddettiğimiz bir şey değil. Çünkü hükümet parlamentoya geldi ve parlamentodan güvenoyu aldı. Hükümetin parlamentodan güvenoyu almasında bir sorun yok. İki, kim olursa olsun. İster muhtar ister belediye başkanı ister milletvekili ister başbakan ister cumhurbaşkanı. Gücünü milletten almıyorsa reddediyoruz.

İki meclisin feshi. Adalet Bakanı burada mı? 9 ocakta bu kürsüde bir açıklama yaptı. Meclisi fesih yetkisi vardır diyor. Bugünkü anayasa da da var diyor. Ama gerekçe lazım. Şimdi siz kalkıp diyorsunuz ki fesih yetkisi yok. Bal gibi fesih yetkisi var ve biz buna karşıyız."

Kılıçdaroğlu'nun konuşmasının ardından söz alan Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, Meclis'in fesih yetkisiyle ilgili sözlerinin çarpıtıldığını anlattı.

HDP: KARANLIK DÖNEME GİRDİK

Bakan Bozdağ'dan sonra, eş genel başkanları tutuklu olduğu için HDP Grubu adına Ahmet Yıldırım konuşma yaptı. Yıldırım özetle şunları söyledi:

"En son çözüm süreci olarak adlandırılan konu 30 ekim 2014 MGK’sında maalesef bozuldu ve AKP hükümeti çözüm sürecine son noktayı koydu. Bir karanlık döneme girmiş olduk. Bugün Sur’un, Cizre’nin, Yüksekova’nın operasyonlarını yöneten komutanların tamamı bir terör örgütünün üyesi olmak suçlamasıyla içerideler.

Ülkemiz maalesef eril ve militarist bakış açısını çocuklarımız üzerinden devam ettirmektedir. Devlet çocuklara yatırım yapacağına çocukların kalacağı cezaevlerine yatırım yapar hale gelmiştir. Türkiye imzaladığı uluslararası sözleşmelere uymalıdır. Denetimleri sağlamalıdır. Kesintisiz eğitim sistemi esas alınmalıdır. Ücretsiz ana dilde eğitim, tartışma götürmez bir evrensel haktır. Tüm göçmen çocukları için rehabilitasyon çalışmaları yapılmalıdır.2 yıl öncesine kadar ülkemizin gücü çok daha üst noktada değil çok daha kötü bir noktadadır.

BAHÇELİ: 16 NİSAN BİR MİLAT

Son olarak kürsüye MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli çıktı. Konuşmasında, referanduma ilişkin eleştirilere yanıt veren Bahçeli, Cumhurbaşkanı Erdoğan ve AK Parti milletvekilleri tarafından alkışlandı. 16 Nisan halk oylamasından sonra TBMM daha da güçlenmiştir. Hiç kimse kriz çığırtkanlığı yapmamalıdır. Hiç kimse sokaklardan medet ummamalı, bunu aklına dahi getirmemelidir. Türkiye Cumhuriyeti sokakta bulunmadı, sokakta kurulmadı, sokakta da bırakılmayacaktır. Zalimleri açtıkları ateş çukuruna döken milletimiz, sinsi ve alçak operasyonlara elbette teslim olmayacaktır. Türk milleti 16 Nisan’da sandık başına giderek, hükümet etme sistemini değiştirmiştir. Bu bir milattır, herkes için bağlayıcıdır. Böylelikle kuvvetler ayrımı netleşmiş, bayat iddialar aksine, meclisimizin alanı genişlemiştir, kuvvet kazanmıştır.

ERDOĞAN: TARTIŞMAYI BIRAKIN

Cumhurbaşkanı Erdoğan, oturumun ardından gazetecilerin yaşanan tartışmaya ilişkin sorusuna, "Tartışmaları bırakın, barış üzerine bina edin" yanıtını verdi.

(HABER MERKEZİ)