Özak işçileri: Grev okul gibi... Siyasi tercihlerimiz değişti

Özak işçileri, patrona üye oldukları BİRTEK-SEN’i kabul ettirmek isterken, grevin hayatlarında bir dönüşüme neden olduğunu söylüyor: “Koyu AK Partiliydim ama onların sermayeden yana olduğunu gördüm.”

Google Haberlere Abone ol

İSTANBUL - “Ben koyu AK Partiliydim. Hiçbiri bizi ziyaret etmedi. Hatta kendim Zeynel Abidin’e yazdım, cevap vermedi. Onların sadece sermayeden yana olduklarını gördüm. Hayal kırıklığına uğradım. Oy verdiğim insanların bizi yalnız bırakması çok ağrıma gitti.”

Bu sözler, iki aydır Özak Tekstil patronuna sendika seçme özgürlüğünü anlatmaya çalışan Yıldız Bağcı’ya ait. Öz İplik İş Sendikası’ndan Birleşik Tekstil Dokuma İşçileri Sendikası’na (BİRTEK-SEN) geçen işçiler önce işten atıldı, ardından günlerce darp edilip gözaltına kaldı. Özak Tekstil işçileriyle çeşitli kentlerde eylemler de düzenlendi. Grev artık işçiler için bir haysiyet ve gurur hesaplaşmasına dönüştü. Urfa’dan İstanbul’un yolunu tutan Özak Tekstil işçileri BİRTEK-SEN ile birlikte artık Özak Holding önünde eylemler düzenleyecek.

‘BİRTEK-SEN’DEN KORKUYORLAR’

700 işçinin çalıştığı Urfa’daki Özak Tekstil’de BİRTEK-SEN patronların ‘kırmızı çizgisi’ oldu. Patronlar tarafından istenmeyen sendika ilan edilen BİRTEK-SEN’e işçilerin üye olması engellenmeye çalışılıyor. Bunun nedenini ise işçiler şöyle açıklıyor: “Patronlar BİRTEK-SEN’den korkuyor.”

‘ÇOCUKLARIMA YUMURTA BİLE YEDİREMİYORUM’

Özak Tekstil işçilerinin mücadelesini yaklaşık iki aydır biber gazı, darp ve gözaltı işlemiyle işitiyoruz. Peki, BİRTEK-SEN neden istenmiyor? Bu soruya yanıtı işçiler grev sürecinde yaşadıkları dönüşümle cevaplıyor. Murat Yıldız 19 yıldır tekstil sektöründe işçi olarak çalışıyor. Evli ve iki çocuk babası. Kirada yaşamadığı halde geçinmekte zorlanıyor. Çocuklarının okula başlamasıyla birlikte, hayatında pek çok şeyden vazgeçmek zorunda kaldığını anlatıyor:

“Evim benim olduğu halde zorlanıyorum. Yetmiyor, avans hesap kullanıyorum. Çocuklarım okula başladıktan sonra aşırı zorlanmaya başladım. Geçen sene kredi çektim, çocuğum okula yeni başladığı için harcamalar arttı. Hayatımda çok şeyden kısmak zorunda kaldım. Ama en çok gıdadan kısıyoruz. Çocuklarıma bir yumurta bile yediremiyorum. Yumurta benim soframdan eksik olmazdı. Etten zaten bahsetmiyorum. Proteinli gıda tüketemiyoruz.”

‘ARTIK HAYSİYET VE GURUR MESELESİ’

Yıldız, patronların sopaya dönüştürdüğü öne sürülen Kod-25 ile 2017 yılında çalıştığı işten atılmış. Urfa’da iş bulamayınca, Mersin’e gurbete girmek zorunda kalmış. Temmuz 2023’te de Urfa’ya geri dönmüş. Özak Tekstil’in en yeni işçilerinden biri olmasına rağmen, arkadaşlarını yalnız bırakmamış. İçinde bulunduğu koşulları ‘kölelik’ olarak anlatan Yıldız, şöyle devam ediyor: “Kölelik devrinin bitmesini istiyorum. Bizi insan yerine koysunlar. İzin istiyoruz kapıyı gösteriyorlar, mesaiye kalamayacağımızı söylüyoruz kapıyı gösteriyorlar. İşte, ‘hadi hadi’ baskıyı çoktu. Herkes hakkını alsın istiyorum, huzur içerisinde çalışmak istiyoruz. Arkadaşlarım greve çıkınca ben de onları yalnız bırakmak istemedim. İşsizlik korkum hep vardı ama bu artık haysiyet ve gurur mücadelesine dönüştü.”

‘KREDİ KARTI OLMADAN GEÇİNEMİYORUZ’

Kredi kartı olmadan geçinemediğini anlatıyor Yıldız, her iki kredi kartında da artık limit kalmadığını ekliyor. Geçim zorluğuna rağmen ailesinin kendisini desteklediğinden gururla söz ederken, “Biz anlaşmak istiyoruz ancak sendikamızı da tanısınlar istiyoruz. Arkadaşlarımızı mahkemeye vereceklerini söylüyorlar. İstanbul’a geleceğimizi duydukları zaman korktular, ‘direnişi bitirin’ dediler. İşçilerin galeyana geldiklerini söylediler” diyor.

Murat Yıldız

‘URFA’DAKİ BASKIYA İTİRAZ ETTİĞİ İÇİN İŞÇİLER ÜYE OLSUN İSTEMİYORLAR’

Daha önce çalıştığı fabrikalarda Dev Tekstil İş üyesiymiş Yıldız. Ancak sendikanın yüzünü dahi görmemiş. BİRTEK-SEN’i patronların sevmediğini nedeninin ise Urfa’daki ağır baskı ortamına itiraz eden sendika olmasına bağlıyor Yıldız: “Bu yüzden de işçilerin üye olmasını istemiyorlar.”

‘ÖZ İPLİK İŞ TEMSİLCİSİ HAKKIMIZDA TUTANAK TUTUYORDU, BU SENDİKANIN İŞİ Mİ?’

Bundan 4 yıl önce Yıldız Bağcı öğrenciydi. Yoksulluk ona bir tercih yapma zorunluluğu getirince, işçi olmayı seçmiş. İlk iş yeri deneyimi Özak Tekstil olmuş. Bağcı, Dil bölümü öğrencisi olduğunu anlatırken, “Okuluma devam edebilseydim belki başka yerlerde olurdum” diyor.

Bağcı, ardından Özak Tekstil’de neden sendika değiştirdiğini ise şöyle ifade ediyor: “İşe girdiğimde Öz İplik İş’e üye yapıldım. Sendika temsilcisi, bizim hakkımızda tutanak tutuyordu. Müdürün yapmadığını sendikacı yapıyordu. Bu sendikanın mı işi? İş yerinde klima yoktu, klima istiyorduk. Şikâyet ettiğimiz için sürekli sorun çıkardığımızı söylüyorlardı. Bu sadece benim değil, işçilerin hepsinin talebiydi. Öz İplik İş ile sözleşme bitti. Mehmet Türkmen’in adını duymuştuk. BİRTEK-SEN’e üye olduk. Sonra bize ‘neden BİRTEK-SEN’e geçtiniz’ diye baskı yaptılar. Biz de işçilerin arkasında durmadıklarını söyledik.”

Yıldız Bağcı

‘BABAM DESTEKLEMESE BURADA OLMAZDIM’

Bütün bu gelişmelerden sonra çalışma arkadaşlarının işten atıldığını sıranın kendilerine geleceğini tahmin ettikleri için beraber hareket etme kararı aldıklarını sözlerine ekliyor Yıldız Bağcı: “Sadece babam çalışıyordu. Eve destek olmak için çalışmak zorunda kaldım. Okula devam etmeyi çok isterdim, belki farklı yerde olurdum. Ailede şu an iki kişi çalışıyor. Babam arkamda, beni desteklemese bugün burada olmazdık. Bu artık bizim için gurur meselesine döndü. İnsan olarak muhatap alınmak istiyoruz. Hiçbir şekilde muhatap alınmıyoruz. Özak patronu, işçi arkadaşlarımıza dava açtı, sendikal haklarımızı kesinlikle kabul etmeyeceğini söyledi. Biz de İstanbul’a geldik.”

‘GREV BİR OKUL GİBİ... DÜNYAYA BAKIŞIM DEĞİŞTİ’

BİRTEK-SEN ile başlayan mücadelenin Urfa’daki diğer işçilere güç verdiğini gözlemlemiş Bağcı. Kimsenin bu kadar uzun sürmesini beklemediği direnişlerini İstanbul’a taşıdıklarını anlatırken hayatında yaşadığı dönüşümden söz etmeyi de ihmal etmiyor: “Urfa’da herkes direnişin bu kadar süreceğini beklemiyordu. Ben daha önce Urfa’da böyle bir eylem görmedim. Herkes çok etkilendi. İstanbul’da Ankara’da İzmir’de eylemler yapıldı. Birleşerek kazanacağımızı düşünüyorum. Biz iki ay önceki Özak işçileri değiliz. Grev bir hayat dersi gibi. Dünyaya bakışımız değişti. Siyasi görüşüm de değişti. Ben eski koyu AK Partiliydim. Hiçbiri bizi ziyaret etmedi. Hatta kendim Zeynel Abidin’e yazdım, cevap vermediler. Ben onların sadece sermayeden yana olduklarını gördüm. Tüm Türkiye gördü. Hayal kırıklığına uğradım. Oy verdiğim insanların bizi yalnız bırakması çok ağrıma gitti. Bir şeyler öğrendik. Kimin yanımızda olduğunu, kimin bizi desteklediğini gördük. Bugün yanımızda olanın yarın biz de yanında olacağız.”