YAZARLAR

OVP’de çalışana sinsi 'kazıklar'

AKP’nin 2024-26 yıllarını kapsayan Orta Vadeli Programı’nda (OVP), “güvenceli esnek çalışma”, “tamamlayıcı emeklilik sistemi”, “ilaç ve tedavi harcamalarında rasyonellik” adı altında emekçileri aslında güvencesiz çalışmaya mahkum edecek, kıdem tazminatını fona bağlayacak ve sağlık harcamalarını artıracak bir sefalet programı ortaya konuyor.                                                                    

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın imzasıyla AKP’nin 2024 ile 2026 yıllarını kapsayan Orta Vadeli Programı (OVP), 6 Eylül 2023 tarihli Resmi Gazete’de yayınlandı. Programın milyonlarca çalışanı ve emekliyi ilgilendiren bölümünde ise, kelime oyunları, kimi yaldızlı sözlerle hak kayıplarına yol açacak girişimler gizlenmiş oluyor.

OVP’de “güvenceli esnek çalışma” adı altında, “Uzaktan, kısmi ve geçici süreli çalışma gibi yeni nesil esnek çalışma modellerine” uygun “mevzuat düzenlemelerinin hızlı ve etkin bir biçimde hayata geçirileceği” belirtiliyor.

Bunun tercümesi şudur: Öncelikle esnekliğin olduğu yerde güvenceli çalışma söz konusu olamaz. Böyle bir programla, esnek çalışma modelleri sonucu çeşitli koruyucu sosyal hakları askıya alan, kısa dönemli çalışmada düşük ücreti öngören, belirli süreli hizmet akitleriyle kıdem tazminatından yoksun bırakan, uzaktan çalışma ile işverenin işyerindeki birçok yükümlülüğünü azaltan, çalışan açısından emeklilik süresini uzatan, sendikal örgütlenmeyi engelleyen bir model daha ağırlıklı olarak uygulanabilecektir.     

GÖZLER HEP KIDEM TAZMİNATINDA

Yine OVP’de “tamamlayıcı emeklilik sistemi”nden söz edilerek kıdem tazminatının bireysel emeklilik sistemi bağlamında tasfiyesi amaçlanmaktadır. Nitekim Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, OVP’nin yayınlanmasının ardından yaptığı açıklamada, “İşverenin katkısının olduğu yeni bir bireysel emeklilik modeli öngörüyoruz. Amaç sistemde kalış süresini ve fon tutarını artırmak" diyerek yeni emeklilik sistemini “müjde” gibi sundu.

“Yandaş medyada” yer alan haberlerde, tamamlayıcı emeklilik sistemi ile birlikte işverenlerin de sisteme her ay yüzde 5,33 oranında katkı yapacağı belirtiliyor. Aslında mevcut kıdem tazminatı uygulamasında, her yıla çalışanın bir aylık maaşı tutarında tazminat ödenmesi öngörüldüğünden işverenler, bu bağlamda yüzde 8,33 oranında (100/12= 8,33)bir yükümlülüğe sahip bulunuyorlar.

Yeni tamamlayıcı emeklilik sisteminde kıdem tazminatının bireysel fona devriyle birlikte işverenlerin katkısı yüzde 5,33’e düşerken çalışandan da yüzde 3’lük bir kesinti yapılarak fonda miktar yüzde 8,33’e tamamlanmış olacak. Yani çalışan, yüzde 3’lük zorunlu bir yükümlülükle karşı karşıya kalacak.

Keza mevcut sistemde, işverenin işçiyi çıkarması halinde kıdem tazminatı ödenmesi zorunluluğu var ayrıca askerlik, evlenme gibi hallerde de çalışana kıdem tazminatı ödeniyor. Şimdi bu haklar da tamamen ortadan kalkacak.

BAKAN ŞİMŞEK’İN YAKLAŞIMI

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, daha önceki bakanlığı döneminde de iş piyasasındaki esneklikten yana olduğunu, kıdem tazminatının fona devredilmesi gerektiğini savunmuştu. Şimdi de aynı görüşler, çalışanların gözü boyanarak süslü sözlerle yeniden gündeme getiriliyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan ve AKP Hükümeti, Mart 2024’teki yerel seçimleri atlattıktan sonra OVP’nin ilgili hükümlerinin uygulamaya konulacağını ifade ediyorlar. Programda da, esneklik ve tamamlayıcı emeklilik sisteminin 2024’ün üçüncü çeyreğinden itibaren, yani Haziran 2024’ten sonra uygulanacağı belirtiliyor.

Yine Orta Vadeli Program’da, sağlık alanında şöyle bir ibare yer alıyor: “İlaç ve tedavi harcamalarında rasyonelleştirilecek tedbirler alınacaktır”. Bunun tercümesi de, gerek çalışan, gerekse emekliler açısından ilaç ve tedavi masraflarının artması demektir.

SENDİKALARIN TALEPLERİ NE OLMALI?

Tüm gelişmeler karşısında sendikaların, işçi sınıfından yana olan muhalif güçlerin OVP’deki girişimlere karşı çıkmalarının yanı sıra özlü bir biçimde kendi taleplerini de kitleyi harekete geçirebilecek tarzda ortaya koymaları gerekiyor.

Bu taleplerin başında, asgari ücretin en az yoksulluk sınırı düzeyinde olması, sendika ve toplu sözleşme hakkının önündeki engellerin kaldırılması, grev yasaklarına son verilmesi, işsizlik sigortası fonunun işsizler yararına daha etkin kullanılmasının sağlanması, iş güvencesi yasasının 30 değil bir işçi çalıştıran işyerlerinde de geçerli olması, taşeron işçilerin tümünün kadroya geçirilmesi, kıdem tazminatının fona devredilmesi fikrinden vazgeçilerek tüm işçilerin rahatça erişebileceği bir hak olması, vergi dilimlerinin çalışanlar lehine yeniden düzenlenmesi, en düşük emekli aylığının asgari ücret düzeyinde olması gibi talepler yer almalıdır…   


Atilla Özsever Kimdir?

1967 yılında Kara Harp Okulu’nu bitirdi. 12 Mart (1971) döneminde piyade üsteğmeni iken siyasi görüşleri nedeniyle ordudan çıkarıldı. 2.5 yıl cezaevinde kaldı. Daha sonra iktisat öğrenimi gördü, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’nde yüksek lisans yaptı, doktorasını İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi’nde tamamladı. 1974 – 2002 yılları arasında gazetecilik yaptı. 2003- 2011 yılları arasında da Maltepe Üniversitesi’nde kadrolu öğretim üyeliği görevinde bulundu. 2011 yılından itibaren de çeşitli üniversitelerde çalışma ekonomisi ve medya alanında dışarıdan dersler veriyor. “Tekelci Medyada Örgütsüz Gazeteci” ve “Mesele Teslim Olmamakta” isimli iki kitabı ile çeşitli kitap ve dergilerde yer alan makaleleri bulunuyor.