Mübadelenin 100. yılı: ‘Yunanlılar 4 kuşak önceki serüveni öğrenecek’

Türk-Yunan Nüfus Mübadelesi üzerine çalışan bir grup akademisyen, Yunan toplumunda mübadelenin izlerini araştırıyor. Proje sonunda, ‘Anadolulu Mültecilerin Ayak İzi’ adlı bir web sitesi oluşturulacak.

Anadolu'dan Yunanistan'a göç edenler, yemek, sanat, müzik gibi pek çok birikimi de oraya taşadı.
Google Haberlere Abone ol

Özgür Duygu Durgun

DUVAR - ABD Brown Üniversitesi’nden Prof. Stelios Michalopoulos ve London Business School Ekonomi Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Elias Papaioannou, 20. yüzyılın en büyük zorunlu göçlerinden Türk-Yunan nüfus mübadelesinin 100. yılında kapsamlı bir uluslararası araştırma yürütüyor.

‘Anadolu'dan Yunanistan’a, Rum-Ortodoks Mültecilerin Zorunlu Göçünün 100. Yılında Bir Değerlendirme’ başlıklı araştırma, Anadolu’dan Yunanistan’a giden 1,5 milyon göçmenin bir asır boyunca Yunanistan’ın ekonomi, siyaset ve kültür hayatında bıraktığı izleri sürüyor.

ABD, İngiltere, Yunanistan’dan çeşitli kurumlar ve sivil toplum kuruluşları tarafından desteklenen araştırmada, mübadillerin Yunanistan’da yerleştikleri bölgeler, nüfus oranları, Yunan toplumunun mübadele öncesinde ve sonrasında refah ve kültür düzeyinin ne yönde değiştiği, göçmenlerin eğitim düzeyi, okullaşma oranları, politik yönelimleri, siyasi partilerin göçmenlere yaklaşımı gibi değişkenler sorgulanırken; savaşlar ve göçlerle şekillenen bir toplumun bir asırlık evriminin izi sürülüyor.

Araştırmada, bir Türk akademisyen de yer alıyor. London King’s College ekonomi bölümünde yardımcı doçent olarak çalışan Seyhun Orcan Sakallı ve London Business School'dan Prof. Elias Papaioannou projeyi anlattı.

London Business School'dan Prof. Elias Papaioannou

‘ELDE ETTİĞİMİZ VERİLERLE 100 YILLIK DEĞİŞİM İZLENEBİLECEK’

Prof. Elias Papaioannou, yürüttüğünüz araştırma ile Mübadele hakkında ne tür yeni bilgiler ortaya çıkacak?

Elias Papaioannou: Türkiye ve Yunanistan arasında gerçekleşen 1923 nüfus mübadelesinin, bugünkü Yunanistan’ın ekonomik, toplumsal, kültürel ve siyasi yapısında bıraktığı izleri araştırıyoruz. Temel sorularımız ise ‘mülteciler Batı Anadolu’nun hangi bölgelerinden geldi, Yunanistan'da hangi bölgelere yerleşti? Demografik etkileri ve ekonomiye etkileri ne oldu? Hangi politik hareketler ve partiler mültecileri sahiplendi, hangileri dışladı? Mültecilerin Anadolu’dan getirdiği müzik kültürü, Yunan müziğini nasıl etkiledi? 1940’lar ve 1960’larda yurtdışına işçi göçü furyasında göçmen dinamiği ne yöndeydi?’ şeklinde.

Araştırma ekibimiz oldukça geniş. Pek çok koldan verileri inceliyoruz. Bizim için en önemli belgelerin başında, 1928 nüfus sayımı başta olmak üzere 1900’lerin başından 2011’e uzanan genel nüfus sayımları, Milletler Cemiyeti arşivi, kırsala ve şehirlere yerleştirilmiş mülteciler için tutulmuş olan kataloglar, 1924 siyasi seçimlerinden bugüne Yunanistan’da yapılmış seçimlerin sonuçları ve dönemin yazılı basını araştırmada kullandığımız temel kaynaklar oluşturuyor. Bu kaynaklardan aldığımız veriler, makine öğrenmesi ile web tabanlı bir sisteme eklenerek yüz yıllık zaman dilimindeki değişimler izlenebilecek.

Başka bir ifadeyle, bugün Yunanistan’da yaşayan Anadolu kökenli bir Yunan vatandaşı ailesinin dört kuşak önceki serüvenini, nereden gelip nereye yerleştiğini, aile büyüklerinin ne tür işlerde çalıştıklarını, adli sicillerini, eğitim durumlarını veya hangi siyasi partiye oy verdiğini bu data sayesinde öğrenecek.

London King’s College'dan Seyhun Orcan Sakallı

‘MÜBADELE YUNANİSTAN İÇİN TAM BİR EKONOMİK VE KÜLTÜREL ŞOK OLDU’

Seyhun Orcan Sakallı, siz Anadolu’dan giden Rumların Yunanistan’daki yerel ekonomiye etkisi üzerine araştırmalar yapıyorsunuz. Bu projeyi mevcut akademik literatürde farklı kılan nedir?

Seyhun Orcan Sakallı: Doktora çalışmamda zaten bu konuya odaklanmıştım. Bir uluslararası konferansta tanıştığım Prof. Stelios Michalopoulos ile sohbetimiz sırasında pek çok ortak noktamız olduğunu gördük ve projelerimizi bir araya getirdik. Ben de çalışma grubuna 2020’de dahil oldum.  Yürüttüğümüz araştırmayı farklı kılan, Anadolu’dan Yunanistan’a giden Rum mübadiller hakkında elde ettiğimiz bilginin izini, ülkenin en ufak yerleşim birimlerine kadar sürüyor olabilmek. Bu da bize 100 yıllık süreçte geriye gidebilme ve belli zaman dilimlerini daha derin çalışabilme imkânı sunuyor.

Bu anlamda Yunanistan için bir toplumsal hafıza projesi olarak değerlendirilebilir mi proje?

Bunu ekonomik ve kültürel bir şok olarak düşünürsek Yunanistan için bu şokun boyutu, Türkiye’den çok daha büyük. 1928 nüfus sayımında Yunanistan’da 6 milyon kişi var ve bunun 1,2 milyonu Anadolu’dan gelme. Savaşın sonuçlarının insani boyutu bu anlamda Yunanistan için çok daha ağır, bu yüzden bu durumu ‘Catastrophe’ (Büyük Felaket) olarak adlandırıyorlar. Bu, Yunanistan’ın doğusunda Rumların yaşadıkları toprakları Yunanistan bayrağı altında birleştirme ülküsünü ifade eden Megali Idea hayalinin gerçekleşmemesinden daha büyük bir felaket Yunanistan için. İki ülke arasındaki savaşın sonucunda Yunan hükümeti mali açıdan iflas noktasına geliyor. 1,2 milyon insanı besleyecek durumda değil. Bu süreç yaklaşık 1930’lara dek böyle devam ediyor. Ayrıca Anadolu’dan gelenlere yönelik yabancı düşmanlığı olması da bir başka boyut. Dolayısıyla bu büyüklükte bir travmanın toplumsal, ekonomik ve politik izlerini sürmek, bugünü anlamak için son derece önemli.

Mübadele sonrası Anadolu'dan Yunanistan'a 1,2 milyon kişi göç etti. 

‘ALMANYA’YA ÇALIŞMAYA GİDEN İŞÇİLERİN ÇOĞU ANADOLU KÖKENLİ RUM’

Araştırma çerçevesinde mübadelenin Yunanistan’daki ekonomik etkilerini inceliyorsunuz. Ne gibi kaynaklara bakıyorsunuz; verileri nasıl topluyorsunuz?

Yaklaşık dört kuşağı ilgilendiren bir dönemi araştırıyoruz. Dolayısıyla bu geniş zaman dilimini kapsayan birçok veri kaynağını tarıyoruz. Yunanistan’daki iskân kataloglarındaki verileri takip ediyoruz. İskân datasında hangi köye kaç ailenin yerleştirildiği, aile reisinin kadın mı, erkek mi olduğu; kadın ise eşinin vefat edip etmediği gibi konularda ciltler dolusu bilgi mevcut. Bu bilgilerin zamanında kayıt altına alınmış olması çok önemli.  Bir başka kaynak ise Atina, Selanik ve Pire gibi büyükşehirlerde tutulmuş olan seçmen katalogları. Bu kataloglar da zaman içinde nüfus hareketliliği, seçmen tercihleri gibi değişkenleri izlemek için önemli birer kaynak.

Ayrıca düzenli olarak devam eden bir anket çalışmamız var. Bu çalışmada her ay yaklaşık bin görüşme yapılıyor. 1917 doğumlu göçmenlerden bugüne yaklaşık dört jenerasyon boyunca devam eden bir travmanın bugünkü izlerini bu görüşmeler yoluyla da izlemeye çalışıyoruz. Bu anket çalışması devam ediyor, sonuçları henüz değerlendirmedik.

Çeşitli tezlerde, 'Anadolulu mültecilerinin Yunanistan ekonomisini kalkındıran unsurların başında geldiği' söylenir, bu doğru mu?

Anadolulu Rumların yerleştirildiği kırsal bölgelerin zaman içinde hızla gelişip kalkındığını; Yunanistan’da yerleştikleri bölgelerde özellikle tekstil sektöründe önemli atılımlar yaptığını söylemek mümkün. Ayrıca göçmenler, Yunanistan ekonomisinin mobilize gücünü oluşturuyor. Dolayısıyla 1940’larda veya 1960’larda Yunanistan’dan yurt dışına özellikle Almanya’ya işçi olarak gidenler arasında ön saflarda Anadolu kökenli göçmenleri görmek şaşırtıcı değil. Hatta göçmenlerin torunları da yerel halka kıyasla iş gücü anlamında çok daha mobilize ve bu açıdan dedelerinin mirasını devam ettiriyor.

‘1922 MÜBADİLLERİ ARASINDA İZMİR’İN YERİ ÇOK FARKLI’

Mübadele olgusu bugün Yunanistan için ne ifade ediyor?

Yunanistan’da mübadelenin 100. Yıldönümü, büyük kültürel bir olay olarak kabul ediliyor ve çok önemseniyor. Mübadeleden bugüne tutulan verilerin düzenliliğini görünce konuya atfedilen hassasiyeti anlayabiliyorsunuz. Türkiye için Lozan Antlaşması’nın 100. yılı benzer önemde bir konu ancak Türkiye’de ne kadar konuşuldu, tartışıldı bilemiyorum. Ancak bu konu Yunanistan’da hala son derece önemli.

Sizin ailenizde Anadolu’dan göç hikayesi var mı?

Elias Papaioannou: Hayır, benim ailemde kimse göçmen değil. Ancak tarihteki mülteci hareketleri açısından Türk-Yunan Nüfus Mübadelesi’nin önemli bir vaka çalışması alanı olduğunu bir gerçek.  Bugün ortalama her üç Yunan vatandaşından birinin ailesinde bir göç hikayesi var. Bu da Yunan toplumunu esasında göçmen bir toplum yapıyor. Yunanistan’da Nea Smirni (Yeni İzmir), Nea İyonya veya Nea Halikarnassos (Yeni Bodrum) gibi yeni ön takıntısı alan her yerleşim biriminin geçmişinde Anadolu’dan gelenler var. Dikkat çekici bir detay olarak, 1922 mübadilleri arasında İzmir’in yeri çok farklı. İzmir’den gelen mübadillerin çok zengin, çok eğitimli, çok entelektüel olduğu algısı yerleşmiş yerli halkta. 1930’larda Yunanistan’da yayımlanan pek çok edebi eserin kahramanının İzmirli olması veya ünlü armatör Onassis, Nobel ödüllü yazar Yorgo Seferis gibi isimlerin İzmir kökenli olmasının bunda etkisi olsa gerek.

Araştırmanızın kültürel boyutunda ‘müzik ve halk şarkıları’ başlıklarını görüyoruz. Kültürel boyut nasıl dahil edildi bu çalışmaya ve nasıl bir içerik söz konusu?

Bizler aslında ekonometri konusunda uzman araştırmacılarız ve somut verilerle çalışırız. Mülteciler nereden geldiler, nereye yerleştirildiler, hangi alanlarda yoğunlaştılar, meslekleri neydi? Tüm bu veriler bizim için önemli. Ancak mübadelenin önemli bir kültürel boyutu da var. Kültür ekonomisi işte bu noktada devreye giriyor. Dünyada akademik alanda yeni ilgi görmeye başlayan bu alanı çalışmamıza dahil ettik. Bu kapsamda Yunanistan folklorunda önemli yeri olan halk türkülerinin izini sürdük. Çünkü rakamlar yerine bir toplumun söylediği şarkılara, türkülere bakarak o toplumun neye benzediğini anlamak biraz daha kolaydır. Bunun da ötesinde, şarkılar göçmen olmak gibi zorlayıcı deneyimlere sahip toplulukların kolektif hafızasının nasıl değişim geçirdiğini anlamak için eşsiz bir fırsat sunar.

MÜBADELENİN MİRASI: 200 BİN GÖÇMEN SANATÇIDAN 129 BİN ŞARKI

1890’dan bu yana 129 bini aşkın Yunanca şarkıyı ve 200 bini aşkın göçmen sanatçı ve müzisyeni incelediniz. Ne tür sonuçlar çıkıyor bu araştırmada?

Bu konuyu incelemek biz araştırmacılara, göçmenlerin ve yerli halkın tarihin belirli bir döneminde hangi temalara eğilim duyduğu hakkında fikir verebiliyor. Mesela 1920’lerde ve 1930’larda gelen göçmen müzisyenlerin şarkıları yoksulluktan, acı çekmekten, kötü yaşam koşullarından ve savaştan bahsediyor. Bu temalar, yerli halkın içinden çıkan müzisyenlere göre göçmenlerde daha yoğun. Eşitlik, adalet gibi kavramlar, göçmenlerin şarkılarında hâkim temalar, dolayısıyla bu şarkılar daha politik nitelikte. Yunanistan’daki yerli halk, daha doğrusu yerli sanatçılar ise politik meselelere daha kayıtsız.

Anadolu’dan gelenler, 1932’de Yunanistan’da yapılan ilk seçimde Venizelos’a oy verdiler çünkü çoğu Kral karşıtıydı ve yaşananların Kral’ın basiretsizliği yüzünden olduğunu düşünüyorlardı. Bu tarihten sonra yapılan tüm seçimlerde ise Komünist Parti’ye oy veriyorlar. Öte yandan burada da tuhaf bir durum söz konusu çünkü Yunan Komünist Partisi 1920’lerde çok farklı bir çizgi izliyor ve mülteci karşıtlığı partinin çizgisinde çok temel bir unsur. Komünistler, Venizelos’u emperyalist olarak görüyor ve suçluyorlar. Bolşeviklerin Mustafa Kemal’in arkasındaki tek destek olduğunu savunuyorlar. Fakat zamanla göçmen karşıtı politikaları terk ediyorlar. Bu değişimde, göçmen tabanından gelen talebin etkisi büyük.

‘GÖÇMEN SANATÇILARA KOMÜNİST PARTİSİ KUCAK AÇTI’

Göçmen sanatçılar, müzisyenler Komünist Parti’ye katılıyor mu peki? Böyle bir veri mevcut mu?

Kentlere yerleşen göçmenler Komünist Partisi’ne yakınlık duyarken; kırsal kesime yerleştirilenler ise sağ politikalara eğilim gösteriyor. Mesela Karadeniz’den gelen göçmenlerin yerleştiği kuzey bölgelerde göçmenler arasında ultra sağ eğilimler öne çıkıyor. Bu bölgenin Yunan İç Savaşı sırasında komünistleri katleden çetelerin en yoğun olduğu bölge olduğunun altını çizelim.

Komünist Partisi, 1970’lerde bir hamle daha yapıyor ve ülkede düzenlenen festivallere göçmen sanatçıları davet ederek onlara politik anlamda sığınabilecekleri bir şemsiye sunuyor. Bu, bugün de geçerli. Araştırmamızda incelediğimiz 1975-2022 döneminde Yunan Komünist Partisi’nin düzenlediği festivallere davet edilen sanatçıların ağırlıklı olarak göçmen kökenli olduğunu görüyoruz. Bu da bir siyasi geleneğin devamlılığı açısından kayda değer.

Araştırma projesiyle ilgili bilgi ve kaynaklar, Anadolulu Mültecilerin Ayak İzi (Anatolia Imprints) adlı interaktif web sitesinde Yunanca olarak yer alıyor. Projenin ilerleyen safhalarında web sitesinin İngilizceye de çevrilmesi amaçlanıyor.

Anatolia Imprints | Το Αποτύπωμα των Προσφύγων της Ανατολίας (anatolia-imprints.gr)