Merkel dönemi bitiyor, Almanya ve AB için yeni dönem başlayacak

2021 özellikle pandemiyle daha da görünür olan gelir eşitsizliğinin, neo liberal politikaların sağlık, eğitim gibi alanlarda uygulanmasının yarattığı olumsuzluğun, korona karşıtı eylemlerde de kendisini gösteren aşırı sağın tartışılacağı bir yıl olacak. Almanya için 2021 Merkel döneminin kapanacağı genel seçimlerin yapılacağı bir yıl olması nedeniyle çok önemli bir yıl olacak.

Google Haberlere Abone ol

KÖLN - Çin’in Wuhan kentinde ortaya çıkan korona virüsü Almanya’da ilk olarak 28 Ocak’ta görüldü. Ardından Hollanda’da, Belçika’da görülmeye devam eden vakaların ardından şubat ayından itibaren merkez üssü İtalya olmak üzere tüm Avrupa'yı sardı.

Nüfusa göre en yüksek ölümler Belçika’da yaşanırken, İtalya'nın Bergamo eyaleti, dünyada korona virüsün en çok etkilediği bölgelerden biri oldu. Mart ayı sonunda 10 binden fazla insan korona virüsü nedeniyle hayatını kaybetti. Avrupa Birliği aylarca salgında zarar gören ülkeler için koordine olamadı. Ülkeler birbirlerine yardım etmek yerine büyük bir panikle kendi önlemlerini aldı. AB korona mali destek bütçesi üzerinde uzlaşı sağlayana dek başta İtalya'da olmak üzere yoğun can kaybının yaşandığı ülkelerde birliğe olan inanç zayıfladı. Ancak AB, geç de olsa hızlı bir biçimde virüse karşı ortak mücadele kararı alarak yeniden güven tazelemeyi başardı. 22 Temmuz’da AB üyesi 27 ülkenin liderleri önümüzdeki yedi yıl için bir mali plan üzerinde anlaştı. Korona pandemisinden özellikle ağır etkilenen üye devletler için bir mali yardım paketinde karar kıldırlar.

Pandemi AB’de sadece ekonomik olumsuzluk yaratmadı. 29 Ağustos’ta korona önlemlerini protesto etmek için Berlin'de binlerce kişi toplandı. Gösteri, Berlin İçişleri Senatörü Andreas Geisel tarafından önceden yasaklanmıştı, ancak yasak Yüksek İdare Mahkemesi tarafından kaldırıldı. Aşılama karşıtları, komplo teorisyenleri, ezoteristler, aşırı sağcılarla yan yana gelerek korona önlemlerini protesto ettiler.

Gösteri sırasında, birkaç yüz kişi Berlin’de parlamentonun önünde (Reichstag) önünde Alman İmparatoruğu bayrağını açtı. Görüntüler ülkede aşırı sağcılıkla ilgili geniş bir tartışmanın da yeniden ateşleyicisi oldu. Korona önlemlerine karşı eylemler Kasım ayına kadar Berlin’de devam etti.

BREXIT

Avrupa için önemli bir dönüm noktası 31 Ocak’ta Büyük Britanya’nın AB’den çıkışı oldu. Büyük Britanya’da yapılan Brexit referandumunun ardından geçen üç yıldan fazla sürede görüşmeler yapılmıştı. Çıkış tarihinden kısa bir süre öncesine kadar temaslar devam etti. Nihayetinde, dâhil olan taraflar, 2020 sonuna kadar geçici bir çözüm üzerinde anlaştılar. Birleşik Krallık ile AB arasında gelecekteki ilişkilere ilişkin müzakereler devam edecek. Britanya’nın AB'den ayrılması için belirlenen 11 aylık geçiş dönemi 1 Ocak 2021 tarihinde resmen sona erecek. Büyük Britanya artık bloğun piyasa ve gümrük birliğinin bir parçası olmayacak. Bunun yerine kendi kural ve düzenlemelerine bağlı olacaklar.

AB ve Büyük Britanya Brexit üzerinde anlaştıklarını duyurdukları serbest ticaret anlaşmasıyla bu geçiş sürecinde önemli bir adım atmış oldular. Anlaşma Birleşik Krallık ve AB malları için herhangi bir tarife veya kota olmamasına olanak tanıyacak. Ancak işletmeler yine de ithalat ve ihracat için yeni bürokratik uygulamalarla karşı karşıya kalacak.

Artık hem Britanya ve hem de AB vatandaşları artık yaşamak, çalışmak ve okumak için serbest dolaşım hakkından yararlanamayacak. AB'nin Schengen bölgesine seyahat eden Britanyalılar, her 180 günlük dönemde yalnızca 90 gün kalabilecek. AB vatandaşları da Britanya’yı 180 güne kadar ziyaret edebilecek.

THÜRINGEN SEÇİMİNDE ALMANYA’YI SARSAN SKANDAL

5 Şubat’ta Thüringen Eyalet Parlamentosu yeni bir Başbakan seçmek için toplandı. Sol Partili Bodo Ramelow'un yeniden seçileceğine kesin gözüyle bakılırken şaşırtıcı bir şekilde, ırkçı parti AfD (Almanya için Alternatif Partisi) üçüncü oylamada kendi adayını düşürdü ve CDU ile (Hıristiyan Demokratlar Birliği) FDP (Hür Demokrat Parti) adayı Thomas Kemmerich'i seçti. CDU’nun AfD ile birlikte hareket etmesi nedeniyle ülke çapında protestolar yapılınca Kemmerich istifa etti.

Kemmerich'in Thüringen’de başbakan seçilmesinin ardından CDU yönetimi sert eleştirildi. Thüringen’de AfD ile gizli bir ortaklık yaptıkları iddiasının ardından, CDU’nun Genel Başkanı Annegret Kramp-Karrenbauer parti liderliğinden çekildiğini açıkladı. Kramp-Karrenbauer, şansölye adaylığından da vazgeçti. Böylece CDU’da genel başkanlık ve Merkel’den sonra başbakanlığa aday çıkarma krizi baş gösterdi. CDU’ya kimin başkan olacağı, hangi ismin başbakan adayı olacağı, Korona nedeniyle hala genel kongre yapılamadığı için belirsizliğini koruyor.
Bodo Ramelow ise 4 Mart’ta yapılan üçüncü oylamayla yeniden Thüringen Başbakanı seçildi. Mecliste tebrikleri kabul eden Ramelow’un AfD'li Björn Höcke'den gelen tebrikleri reddederken yaptığı konuşma da tarihe geçmiş oldu.

AB VE TÜRKİYE

2020 yılı boyunca Türkiye ve AB arasında gerilimli bir ilişki yaşandı. 27 Şubat akşamı Suriye topraklarında, Rusya destekli Esad birlikleri tarafından 33 Türk askeri öldürüldü. Bu durumu kullanan Cumhurbaşkanı Erdoğan, hem TSK'nın İdlib’deki varlığına destek bulmak hem de mülteciler için daha fazla para almak için 29 Şubat’ta göçmenlere AB sınırını açtığını ilan etti. Binlerce mülteci otobüslerle Yunanistan sınırına taşındı. Mülteciler Yunan sınır muhafızları tarafından engellendi.

Türkiye, attığı bu adımdan özellikle Angela Merkel’in defalarca Cumhurbaşkanı Erdoğan ile yaptığı görüşmeler sonrası ve AB Dışişleri ve Güvenlik Politikaları Yüksek Temsilcisi Josep Borrell’in çabasıyla geri döndürüldü. Ancak Ankara ile ilişkiler, Türkiye’nin Doğu Akdeniz’de Kıbrıs kara sularında, Yunanistan’ın Meis ve Rodos adaları çevresinde gaz arama sondajları yapması nedeniyle sık sık gerildi. Yunanistan ve Türkiye karşılıklı olarak Navtex ilan ettiler. İki ülke donanmasının her an karşı karşıya gelebilecekleri endişesi ile iki ülke arasında ABD, Almanya, İtalya sık sık arabuluculuk yapmaya çalıştılar.

Türkiye’nin Ulusal Mutabakat Hükümeti’ne destek için Suriye’den Libya’ya milis ve BM silah ambargosuna rağmen silah gönderdiğine dair iddialar nedeniyle Fransa ile ilişkileri de gerildi. Yunanistan’a en açık desteği de Fransa verdi. AB iki kez Türkiye ve Doğu Akdeniz’deki faaliyetleri nedeniyle zirve toplantısı gerçekleştirdi. Fransa, Yunanistan, Kıbrıs Türkiye’ye karşı AB çapında bir silah ambargosu ve sert ticari yaptırımlar talep etti. Ancak Türkiye ve AB arasında diyalog yolunun açık kalmasını savunan Almanya’nın devreye girmesiyle karşı sert yaptırım kararları çıkmadı. Türkiye ile çözülmeyen sorunlar 2021’in Mart ayına ertelendi. Merkel, Türkiye’ye AB çapında bir silah ambargosu çıkması ihtimalinin önünü bu konuyu NATO’ya havale ederek tamamen kapamış oldu.

MACRON-ERDOĞAN GERGİNLİĞİ

Fransa’da yeniden yayınlanan Hz. Muhammed karikatürleri İslam ülkelerinin Fransa’yı eleştirmelerine neden oldu. Karikatürlerin yayınlanmasının ardından Erdoğan'ın "Macron'un zihinsel noktada bir tedaviye ihtiyacı var" sözleri üzerine Fransa Fransa Ankara Büyükelçisini geri çağırdı. İki ülke cumhurbaşkanı arasında sert tartışmalar yaşandı. Erdoğan’ın çağrısıyla Fransız malları boykot edildi. Macron ve Erdoğan arasındaki gerginlik günlerce Avrupa basınında konuşuldu. 2021 Mart ayında yapılacak Türkiye konulu yeni AB zirvesinde Fransa’nın tavrında bir değişiklik olup olmayacağı en çok önümüzdeki ayların konusu olacak.

AB VE MÜLTECİ SORUNU

Yunanistan'daki mültecilerin bulundukları kampların koşulları uzun zamandır eleştiri konusuydu. AB'nin, Türkiye’ye mülteci konusunda verdiği desteğin çok daha azını Yunanistan’a verdiği şeklinde eleştiriler de vardı. Korona salgını döneminde de mülteci kamplarındaki durumlar kamuoyunun tepkisini çekiyordu. Tartışmalar devam ederken 9 Eylül’de Midilli adasındaki Moria mülteci kampında büyük bir yangın çıktı. Yangın tüm gece boyunca devam etti. 2.800 kişi için tasarlanan kampta şu anda 12.600 mülteci yaşıyor.

Bu yangın, Avrupa Birliği ülkelerinin mültecilerle nasıl bir prosedür uygulaması gerektiği konusunda büyük tartışmayı başlattı.

RADİKAL SAĞ VE RADİKAL İSLAMCI SALDIRILAR DA DEVAM ETTİ

Almanya'nın Hessen eyaletindeki Hanau kentinde 2020’nin başında 19 Şubat'ta düzenlenen iki silahlı saldırıda aralarında 5 Türkiye vatandaşının olduğu hepsi henüz yirmili yaşlarında olan dokuz kişi öldü. 43 yaşındaki zanlı ve annesi ise evlerinde ölü bulundu, zanlının intihar ettiği bildirildi. Bizzat Başbakan Angela Merkel, "Saldırganın ırkçı bir motivasyonla hareket ettiğini gösteren çok fazla işaret var" demişti. Almanya Hanau saldırısının şokunu atlatmaya çalışırken pandemi yavaş yavaş Avrupa’nın ana gündem konusu oldu. AB Korona salgınını doğru yönetmeye çalışırken bu kez de AB ülkeleri radikal İslamcı saldırılarıyla sarsıldı.

21 Ekim'den 2 Kasım'a kadar Radikal İslamcılar Paris, Dresden, Nice ve Viyana'da saldırılar gerçekleştirdi. Saldırılar, Avrupa'da salgının yarattığı endişeye bir başka endişe daha kattı. Bu saldırılarda toplam dokuz kişi öldü ve çok sayıda kişi yaralandı. Saldırıları üstlenen IŞİD, her ne kadar Suriye ve Irak’taki bölgesini ve buna bağlı olarak gücünü büyük ölçüde kaybetmiş olsa da hala Avrupa ülkelerinde saldırılar düzenleyebilecek bir ağının olduğunu da bir kez daha ortaya koymuş oldu. Bu saldırıların öncekilerden farkı hepsinde faillerin bireysel organize olmuş olmalarıydı. Silahları kendileri temin etmişler hatta üç olayda sadece bıçak kullanmışlardı. Bu kez faillerin ülke profilleri de değişmişti. Saldırıyı gerçekleştirenlerden biri Çeçen, biri Suriyeli, biri Tunuslu, biri de Arnavut’tu. Radikal İslamcı saldırı tehlikesi Avrupa’da bitmedi ve belki tamamen de bitmeyecek. İslam’da cihad fikri reform edilmedikçe, genç Müslümanlar Batı toplumunda kendilerine yer bulamadıkça radikal İslamcı gruplar bu gençler için bir biçimde çekici olmaya devam edecek buna bağlı olarak saldırılar da tamamen bitmeyecek.

2020 yılı AB ve Almanya için sorunların iç ve dış politikada çözülemediği en rasyonel biçimde nasıl ertelenebilecekse o şekilde ertelenen bir yıl oldu. 2021 özellikle pandemiyle daha da görünür olan gelir eşitsizliğinin, neo liberal politikaların sağlık, eğitim gibi alanlarda uygulanmasının yarattığı olumsuzluğun, korona karşıtı eylemlerde de kendisini gösteren aşırı sağın tartışılacağı bir yıl olacak. Almanya için 2021 Merkel döneminin kapanacağı genel seçimlerin yapılacağı bir yıl olması nedeniyle çok önemli bir yıl olacak. AB için de Merkel sonrası dönemin nasıl gelişeceği merak konusu. Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, AB içerisinde daha da etkili bir lider olarak ortaya çıkabilir. 2021 sadece Almanya için değil Merkel’in gidişiyle ve yeni başkan seçilen Joe Biden’la birlikte ABD ile kurulacak yeni ilişkilerle birçok bilinmezliğe ve sürprize açık bir yıl olacak.

AB için 2020’nin en sevindirici gelişmesi kurucuları iki Türkiye asıllı bilim insanı olan Alman BioNTech şirketinin ABD’li ilaç firması Pfizer’la birlikte korona virüse karşı geliştirdikleri aşının yüzde 90 üzeri olumlu sonuç vermesi ve aşılamanın başlaması oldu.