Mehmet Güreli'nin 'Uçurtma'sı bir kez daha göğe yükseldi

İklim Tamkan ve Senem Demircioğlu, Mehmet Güreli - Görkem Yeltan ortaklığının en güzel eserlerinden 'Uçurtma'yı yorumladılar. Güreli, Tamkan ve Demircioğlu ile bu buluşmayı konuştuk.

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - Mehmet Güreli, bir koltukta kim bilir kaç karpuz taşıyan sanatçılardan. Eserleri dünyanın farklı yerlerinde sergilenen bir ressam, filmleri sinema salonlarında ve festivallerde gösterilen bir yönetmen, kitapları defalarca baskı yapan bir yazar ve tabii şarkıları milyonlara ulaşan bir şarkı yazarı. Ömer Hayyam’ın üç rubaisinden sözlerle bestelediği ‘Kimse Bilmez’, melankolik bir klasiğe dönüştü çoktan.

Güreli’nin, bazıları Görkem Yeltan’la ortaklığının ürünü olan şarkıları bugüne dek farklı sanatçılarca defalarca kez seslendirildi ve büyük ilgi gördü. Bir şarkı yazarı olarak kendine has ve kıymetli bir yer edinen Mehmet Güreli’ye saygı niteliğindeki proje albüm ‘Mehmet Güreli ile Buluşmalar’ ise, geçtiğimiz yılın Haziran ayından bu yana yayınlanan tekli şarkılarla yavaş yavaş oluşuyor. Şimdiye dek Cem Adrian’ın yorumladığı ‘Kimse Bilmez’, Pamela’nın Güreli’yle birlikte yorumladığı ‘Her Şeye Rağmen’, Doğan Duru’nun seslendirdiği ‘Beyaz Kuş’, Eda Baba’nın seslendirdiği ‘Umrumda’ yayınlandı. Derken geçtiğimiz hafta, özellikle klasik eserlere getirdikleri yorumla müzikseverlerin beğenisini kazanan piyanist İklim Tamkan ve mezzosoprano Senem Demircioğlu’nun sakin ama güçlü yorumuyla diğer bir Güreli - Yeltan klasiği ‘Uçurtma’ dinleyicilerle paylaşıldı.

Yeni yorumuyla bir kez daha göğe havalanan ‘Uçurtma’ vesilesiyle Mehmet Güreli, İklim Tamkan ve Senem Demircioğlu’yla konuştuk.

‘BULUŞMALAR İYİDİR’

‘Mehmet Güreli ile Buluşmalar’ projesinin yeni şarkısı 'Uçurtma' yayınlandı. Biraz bu albümden söz edelim mi?

Tabii. Dediğiniz gibi, bir albüm olacak bu, Sony’yle benim menajerim Serdar Yılmaz’ın bir projesiydi. Sanatçılarla konuştuk, ikna ettik. Aslında “ikna etmek” yanlış, bir sürü insan zaten “Biz de katılalım” dedi. Kendiliğinden oluşuyor böyle şeyler ve giderek çoğaldık tabii, giderek sayı çoğalıyor. Tek tek de yapıyoruz işte. Çünkü bu iki aşamalı bir şey, önce kayıtlar yapılıyor, ben katılıyorum; sonra bir de kliplerle ilgili düşünmemiz gerekiyor. Bunlar YouTube’da yayınlanıyor, öyle bir sayfa açıldı “Buluşmalar” diye. Yani bir sürü emek harcanan bir alan oldu. Güzel de gidiyor aslında. Şimdi bazı isimler var önümüzde, istersen onları çıtlatayım.

Evet, tabii.

Jehan Barbur’la ‘Güneşli Bahçe’yi yapıyoruz. Gençlerden Hande Mehan var, ‘Mayıs’ı yaptı. Ayça Özefe ‘Serçe ve Aşk’ı yaptı. Şimdi Gonca Vuslateri, Kenan Doğulu, Duman ve Akın Eldes gibi isimler arkasından gelecek. Toplamda 12 şarkı yorumlanmış olacak, böyle bir çalışma. Bunlar hep sevdiğim insanlar benim, ahbaplığım olan insanlar. Dostlarla buluşma gibi. “Buluşma” çok doğru bir laf oldu, gerçekten buluşmuş oluyoruz, beraber bir gün geçiriyoruz. Biliyorsun o atmosferi, gayet de güzeldir bu işler. Bu işlere hayatımızı vermişiz zaten. Yeniden bazı şeyleri yapmıyoruz aslında, yaptığımız şeyin kendisi yeni. Yani şarkıları yeniden söylemiyorum, onlar nasıl söylerse ben onlara katılmaya çalışıyorum. Yorum yapmıyorum, “Şöyle de olabilir” demiyorum, onlar nasıl hissediyorsa öyle aranje ediyorlar. Ben de bir yerlerinden tutmaya çalışıyorum, işte sohbet ediyoruz, konuşuyoruz. Belki hepimiz beraber bir konser yapacağız önümüzdeki eylülde, yani bu senenin eylülünde veya ekiminde. Yani nasıl yaparız bilmiyorum.

Bu proje başından beri sakince ilerliyor, aceleye getirilmeye çalışılmadığı çok belli.

Evet, öyle bir yol izliyoruz. Dediğin doğru, sakin gidiyor, kimse aslında çok büyük bir şey beklemiyor ama kendilerini de tam anlamıyla veriyorlar. Kimse yan çizmedi. Orkestralar çalıyor, bazı tanımadığımız insanlar katılıyor, onlarla oturuyoruz, konuşuyoruz, projeler yapıyoruz. Yani hoş bir şey, içinde bulunduğum bir dünya bu. Buluşmalar iyidir, dünyada hep yapılır, bizde çok yeni başladı galiba, çok fazla yapılmazdı. Herkes birbirini bulur, sahneye çıkar, büyük organizasyonlar da var böyle projelerle ilgili. Tabii son yıllar çok zor yıllar, müziğin, sanatın sekteye uğradığı yıllar. O yüzden zorlanıyoruz hayatta, o yüzden gecikmeler oldu, bu daha önce planlanmış bir şeydi. Ama işte, hayat…

Sizin şarkılarınız daha önce de defalarca farklı isimlerce seslendirildi, onları nasıl bulurdunuz?

Doğrusunu istersen onlar benim dışımda gelişen şeylerdi, onlara çok hâkim değildim. Herkes söylüyordu, bana telefon ediyorlardı, “bunu söyleyelim mi?” diye, ben de onlara pek müdahil olduğumu pek söyleyemem. Tabii bazı parçaların cover’ları rekorlar kırdığı söyleniyor.

Onu soracağım aslında. Hazır tazeyken, ‘Uçurtma’dan yola çıkayım. Neredeyse 20 yıl önce bestelediğiniz, kendi halinde bir şarkıyken son birkaç yılda Ceylan Ertem ve Cihan Mürtezaoğlu yorumuyla bir anda popülerleşti. Bu tabii şarkının zamansızlığını ve kalitesini de gösteriyor. Şarkıların böyle yeniden ortaya çıkması, yeniden çiçeklenmesi diyeyim, dinlenmesi, başkalarınca söylenmesi, yeni nesillerce duyulması bir şarkı yazarı olarak nasıl hissettiriyor?

Çok güzel bir şey tabii. Çünkü yeni yorumları çok serbest bir şekilde yapıyorlar, hoşuma gidiyor. Benim yaptığım kalmıştı, onlar da söylüyorlar, seçmişler, bir şeyin içinde bulunuyorlar. Güzel bir duygu. Bir şey beklemiyorum, daha iyi, daha kötü gibi kıstaslarım hiç yok, serbestim bu konuda. Hoşuma gidiyor, çünkü cover’ın ne demek olduğunu biliyorum eskilerden. Cover bir anlamda “Ben de şarkınızla ilgileniyorum” demek. Saygı gösterici demeyeceğim, o çok iddialı bir laf olur ama bir katılma duygusu o, insanın hoşuna gidiyor. Bir de bazı kişiler benim şarkılarıma ne yapar diye merak etmiyor değilim açıkçası. Mesela Rod Stewart da benim şarkımı söylese diye düşünürdüm küçükken, kendi özelimde, yıllar önce. Çünkü bir şey katar yani. Hatta ona “Bunu söylerseniz çok sevinirim” diyeceğim şarkılarım bile olmuştu kafamda. Ama bunlar benim hayallerimdir, bazıları gerçekleşir, bazıları gerçekleşmez.

Peki yeni şarkılar yazıyor musun, belki yeni bir albüm için çalışma?

Yapıyoruz, hazırlık yapıyoruz onlara da. Hepsi şu anda peş peşe gidiyor. Ama şu anda bir filmle uğraşıyorum, bir yanda sergim var önümde, kitap hazırlıyorum, bir de aralarda bir şeyler olacak. İki üç tane belgesel yapacağız şimdi, sinemacılarla buluşup. Sonra da uzun metraja geçeceğim. Yani işte, Shakespeare’in “Neyin sırası gelmişse onun gelmiştir” demesi gibi, tam bir şey söylersem yalan olur, hepsi beraber gidiyor. Hangisi önce biter, ipi göğüslerse o çıkacak ortaya. Yani böyle çalışmalar içindeyim. Hayatı anlatması çok zordur, proje anlatması çok sıkıcıdır, ama işte hepimiz bunları kurarız ederiz, bazısı gerçek olur, bazısı olmaz, onun yerine başka bir şey olur.

'GÖNLÜMÜZDEN 'UÇURTMA' GEÇİYORDU' 

Piyanist İklim Tamkan ve solist Senem Demircioğlu, projeye dahil olmalarından duydukları mutluluğu dile getiriyor:

Şarkı çok güzel olmuş, öncelikle ellerinize, ağzınıza sağlık. Bu projeye nasıl dâhil oldunuz, önce bunu sorayım.

İklim Tamkan: Mehmet Güreli bizim hem mahalleden komşumuz hem de çok sevdiğimiz, saygı duyduğumuz bir büyüğümüz. Dolayısıyla günlük hayatımızın içerisinde de var, kahve içip sohbet ettiğimiz biri. Aynı zamanda müziklerini de çok seviyoruz, beğeniyoruz herkes gibi. O da bizi çok seviyor, ikili olarak yaptığımız işleri takdir ediyor eksik olmasın. “İkinizle böyle bir şey yapmak çok isterim” dedi, projeyi bize anlattı. Biz de tabii ki bundan onur duyacağımızı söyledik, kabul ettik. Projeye böyle dâhil olduk.

Şarkıyı siz mi seçtiniz?

Senem Demircioğlu: Evet biz seçtik. İstediğimiz birkaç şarkıdan aslında en çok istediğimizi seçmiş olduk. Fakat ‘Uçurtma’yı başkasının söylemesi ihtimali söz konusuydu, o yüzden birkaç şarkı içinde döndük en başta ama gönlümüzden geçen oldu.

İklim Tamkan: En çok dilediğimiz parçayı seslendirmiş olduk.

Bu 20 yıllık bir şarkı. Çok ilginç bir şekilde son birkaç yılda yeniden yorumlanarak başka bir nesille de tanıştı. Sizin açınızdan, zaten cover’lanmış ve bu yeni yorumuyla çok da dinlenmiş bir şarkıyı söylemek riskli miydi sizce?

İklim Tamkan: Cover yapmak her zaman risktir. Ama çok güvendiğimiz bir arkadaşımızla yola çıktık bu parçayı tekrar düzenlerken. Benim çocukluk arkadaşım, Bora Çifterler’le. Çok güvenerek onun ellerine teslim ettik şarkıyı. Zaten ona çok güvendiğimiz için çok beğendiğimiz bir müzik çıkacağına emindik ortaya. Bir de çok da hani “Acaba beğenilmez mi?” diye… Orijinali çok iyi olan, çok tutulmuş şarkıların cover’larına hep bir burun kıvrılır biliyorsunuz. Böyle bir endişemiz çok olmadı, çünkü bir yandan evet, tamam orijinaline alışmış olabilir dinleyici ama iyi müzik de iyi müziktir, beğenen beğenecektir, alıcısı muhakkak olacaktır diye düşündük.  Ama bizim çok içimize sindi ve çok iyi bir prodüktörümüz vardı. O yüzden arkamıza yaslanarak sadece keyfini çıkardık diyebiliriz.

Kayıt sürecinde Mehmet Güreli de sizinle miydi?

Senem Demircioğlu: Evet, geldi stüdyoya o gün sağolsun. Hem yanımızda durdu, şarkıyı dinledi hem de son kısmı ona da tekrar söyletmek için sözünü almıştık, girdi stüdyoda söyledi son kısmı.

İklim Tamkan: Bütün kayıt boyunca baştan sona orada olmadı ama bizi ziyaret etti, sohbet ettik, dinledi söyledi, çaylar kahveler içildi, sonra kendisini uğurladık.

Peki siz yeni bir ortak proje içinde misiniz, ne yapıyorsunuz, onu da sorabilir miyim?

İklim Tamkan: Biz hayatımız boyunca hep yeni bir ortak proje içerisindeyiz. Bizim biliyorsunuz hem klasik hem farklı tarzlardan, dallardan repertuarlarımız var, baroktur, ne bileyim şarkılardır… Biz onu hep yapıyoruz, hep de yapmaya devam edeceğiz. Ama tabii öyle ya da böyle, Covid ya da başka sebeplerden atalet içerisinde olduğumuz bir dönemden sonra bir soluk oldu beraber şarkı yapmak. Senem zaten biliyorsunuz pandemi döneminde değerli Fazıl Say’la çok kıymetli bir 'Türk Bestecileri' projesi yaptı, onlar üç ayrı besteciden kayıt yaptı. Ben sevgili Fırat Tanış’la ve Pervin Chakar’la kayıtlar yaptım. Ama bunlar tabii seyirciye direkt ulaşmadığımız, çevrimdışı işler. Ama yine de hiç yoktan iyi tabii, kayıtlara biz her zaman devam edeceğiz. Hayat normalleşince de sahneye çıkıp seyircilerimizle de buluşuruz umarım.

Şimdi düşünüyorum da, Mehmet Güreli ile Buluşmalar projesi için de bir ortak sahne ne güzel olur.

Senem Demircioğlu: Yani bunun bir konseri olursa… Daha proje de tamamlanmadı zaten, proje 12 şarkıdan oluşacağı için, belki 12 şarkı bitince konseri yapılır bu projenin de. Biz de sahnede olmayı tabii ki çok isteriz.