Marmara Denizi’ne dökülen dereler sanayi atığı taşıyor

Marmara Denizi’ni kirleten en önemli sebeplerden biri de sanayi atıkları. Marmara Denizi’ne dökülen Nilüfer Çayı da tarım dahil hiçbir nedenle kullanılamaz anlamına gelen 4. derece kirlilik düzeyinde.

Nilüfer Çayı
Google Haberlere Abone ol

Pelin Akdemir

BURSA - Yazın ortaya çıkan müsailajla Marmara Denizi’nin kirliliği yeniden gündeme geldi. Uzmanlar Marmara Denizi’ni kirleten sanayi atıklarına dikkat çekerken, Marmara Denizi’ne ulaşan derelerdeki kirlilik de dikkat çekiyor.

Bunlardan biri olan Nilüfer Çayı, boşaltılan sanayi atıkları nedeniyle uyarı sinyalleri veriyor. Bursa Su Kolektifi üyesi Caner Gökbayrak, “Marmara hiç dolmayacak lağım çukuru gibi kirletilmeye devam ediliyor” dedi.

‘NİLÜFER ÇAYI 4. KİRLİLİK DÜZEYİNDE’

Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın verilerine göre, Türkiye’de şu anda 330 adet Organize Sanayi Bölgesi, 24 adet Endüstri Bölgesi bulunuyor. 1960 yılında başlayan planlı kalkınma dönemi ile ilk organize sanayi bölgesi 1962’de Mudanya yolu kenarında kurulan BOSB Bursa Organize Sanayi Bölgesi’dir. Marmara Bölgesi’nde toplam 88 OSB bulunurken Bursa, toplam 17 organize ve ihtisas sanayi bölgesiyle Türkiye’de ilk sırada yer alıyor. Türkiye’deki tüm OSB’lerin kapladığı toplam alan 65 bin hektar büyüklüğüne ulaşıyor. Bunun yanı sıra OSB’ler içinde yer almayan, genellikle dere ve kanalların kenarında konumlandırılan irili ufaklı çok sayıda sanayi tesisi bulunuyor. Sanayi bölgeleri dışındaki bu tesisler, atık sularını çoğunlukla arıtmadan dere, göl ve denizlere boşaltıyor.

Marmara Denizi’ne dereler aracılığıyla birçok ilden fabrikaların atık suları taşınıyor. Marmara Denizi’ne dökülen Susurluk Çayı’nı oluşturan derelerden en kirlisi Nilüfer Çayı. Çaydan akan su, tarım dahil hiçbir nedenle kullanılamaz anlamına gelen 4. derece kirlilik düzeyinde. Nilüfer Çayı’nın kirliliği, Susurluk Çayı’na karıştığı yerdeki uydu görüntülerindeki renk farkından bile anlaşılıyor.

Bursa Su Kolektifi üyesi Caner Gökbayrak anlattı.

Caner Gökbayrak

‘NİLÜFER ÇAYI’NI KİRLETEN ÇOK SAYIDA SANAYİ TESİSİ VAR’

Nilüfer Çayı’nın kirliliğine sebep olan nedir?

Ergene Nehri gibi Nilüfer Çayı’nı ve onu besleyen yan kanallarını kirleten organize sanayi bölgeleridir. Bununla birlikte Nilüfer Çayı ve yan kolları kenarına kurulmuş çok sayıda küçük fabrikalar var. Çoğunluğu kaçak olarak kurulmuş, sonradan gelen aflarla bir ölçüde yasallık kazanmış bu tesislerin birçoğunda arıtma sistemi yok. Olanlar da çalıştırılmıyor.

Bursa Büyükşehir Belediyesi’nin kaçak kurulan tesislere karşı tutumu nasıl oldu?

Bursa Büyükşehir Belediyesi’nin görevi bu başıboş ve kirlilik yaratan fabrika ve tesisleri çalışma ruhsatı ve çalışma izni iptal tehdidiyle OSB’lere taşımak olduğu halde, 2014’te 1/100000 plan notun değişikliğiyle bu kirletici tesislerin 2020 yılına kadar çalışmasına izin verdi. Buna karşı açılan davanın kazanılmasının ardından belediye bu kez doğrudan plan üzerinde değişikliğe giderek dere ve kanal kenarındaki yüzlerce kaçak fabrika ve tesisi arazileriyle birlikte tarım niteliğinden çıkararak sanayi alanına çevirdi. Buraları denetleyip kirletenleri kapatma dahil pek çok yetkiye sahipken Bursa Büyükşehir Belediyesi, aynı konuda ikinci kez plan değişikliğiyle daha önceki davada mahkemenin verdiği kararı da hiçe saydı.

Marmara Denizi’nde görülen müsilajla sanayi tesislerinin arasında nasıl bir bağlantı var?

Kasım 2020’de Ege Denizi’ne boşalan ve 4. düzey kirletilmiş suyu barındıran Ergene Nehri Havzası’nda kurulu 2 bin 500 sanayi tesisinin atıkları, arıtıldığı öne sürülerek Marmara Denizi’ne derin deşarjla boşaltılmaya başlandı. 2021‘de Marmara’yı kaplayan müsilaj ilk önce bu derin deşarj bölgesinde gözlendi. Bununla birlikte bölgede pek çok belediye kanalizasyon sistemlerinden yalnızca kaba atıklar süzülerek derin deşarjla Marmara Denizi’ne bırakılıyor. Marmara hiç dolmayacak lağım çukuru gibi kirletilmeye devam ediliyor. Müsilaj bu kirliliğin sonucu oluşan felaketin dışavurumudur.”

Marmara Denizi'nde müsilaj tehlikesi hala devam ediyor. 

‘SULAMA GÖLETLERİ TİCARİLEŞTİRİLİYOR’

Köylüler Nilüfer Çayı’nın suyunu kullanabiliyor mu?

Nilüfer Çayı çevresinde çok sayıda köylü, topraklarını Nilüfer Çayı ile sulayamaz. Köylüler, Tarım Bakanlığı tarafından yaptırılan sulama göletlerinden su almak zorunda kaldı. Son zamanlarda Türkiye'nin her yerinde bakanlık tarafından yaptırılan çok sayıda sulama göletleri ileride suyun ticarileşmesinin başka bir adımını oluşturma potansiyeline sahip. Bu göletler bakanlık tarafından özel şirketlere tahsis edilmeye başlandı. Bu da çiftçinin suya ulaşmasında büyük sıkıntı yaratacak.

Nilüfer Çayı dışında çevresinde çok sayıda sanayi tesisi bulunan hangi dere var?

Marmara Denizi'ne boşalan onlarca dereden biri de Gemlik’teki Karsak Deresi. Karsak Deresi’nin çevresinde ise Asil Çelik Fabrikası, su kullanımıyla sürekli gündeme gelen Cargill ve çok sayıda tesis bulunuyor.

‘DERİN DEŞARJI BİR KURTULUŞ GİBİ GÖRDÜLER’

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından tesisin büyüklüğüne göre “ÇED olumlu” ya da “ÇED gerekli değildir” raporu verilen fabrikalarda arıtma tesisleri ne durumda?

Biyolojik arıtma tesisleri ile müsilaja neden olan azot ve fosfor kimyasalları arıtılamıyor. Bu kimyasalların arıtılması için ileri düzeyde biyolojik arıtma tesislerinin kurulması gerekli. Oysa yapılması gereken arıtmanın çok daha azı yapılarak derin deşarjla fabrikaların atık suları denize gönderiliyor. Derin deşarjı bir kurtuluş gibi gördüler. Marmara’da yapılan arıtmanın çoğu sadece süzme yaparak yani kaba kiri süzerek denize derin deşarj olarak gönderiliyor.

SANAYİ BAKANLIĞI ARITMA TESİSLERİ İÇİN ‘TİCARİ SIR’ DEDİ

Organize sanayi bölgelerindeki arıtma tesislerinin düzeyi nedir?

OSB'lerin hangilerinin arıtma tesisi var, olanlar hangi düzeyde arıtma yapıyor açıklanmıyor. Ne türden bir arıtma yapıldığına yönelik Bursa’daki OSB’lerle ilgili verdiğim dilekçeye Sanayi Bakanlığı, ‘ticari sır’ niteliğinde olduğu gerekçesiyle yanıt vermemişti. Doğu Atıksu Arıtma Tesisi’nin başında Bursa Valisi Yakup Canbolat var. Oysa Doğu Arıtma, Nilüfer Çayı’nda tam da kirliliğin başladığı yer. İhtisas sanayi bölgelerinde ise farklı nitelikte fabrika kurulmasına izin verildiğinden atık suların arıtılması daha zor. Bursa Badırga Deri Organize Sanayi Bölgesi buna bir örnektir.

Bursa’da arıtma tesislerine ilişkin verebileceğiniz örnekler nelerdir? Arıtma tesisleri nasıl olmalı?

Diğer bütün arıtma tesisleri gibi Gemlik’te BUSKİ’ye ait arıtma tesisi de biyolojik arıtma yaptığı halde müsilaja neden olan fosfor ve azotu arıtması için ileri biyolojik arıtmaya dönüştürülmesi gerekli. Gemlik Gübre Fabrikası, ÇED yönetmeliğinden önce kurulan bir fabrika olduğu için yönetmelik dışında kalmış ve derin deşarj yapıyor. Sadece son yıllarda yapılan kapasite artışına yönelik bir ÇED raporu var. Müsilaja neden olan azot ve fosfor, gübre fabrikalarının temel maddeleridir. Bu fabrikadan çıkan atık sular ne kadar arıtılıyor? Arıtılıyor mu? Bir bilgi yok ve denetim de yok.

‘TEMEL NEDEN DENETİMSİZLİK’

Şirketler ÇED raporlarında bu yükümlülüklerini kabul ettikleri halde dereler neden hala kirli?

Temel nedeni, denetimsizliktir. Bakanlık görevini yapmıyor. Denetimsizlik dışında herhangi bir balık ölümü için devletin kurumları ihbarda bulunulmadan işlem yapmamakta. Geçen yıl 3 Mart’ta Karsak Deresi beyaza bulandı. Gemlik Belediyesi, üç gün içinde dereye atık boşaltan iki gıda fabrikasını belirledi ve fabrikalara 888 bin lira ceza kesildi. İstenildiğinde denetimin yapılabileceğini bu örnekle gördük. Karacabey Canbalı Deresi’nde toplu balık ölümlerinde, Tarım ve Orman Bakanlığı örnek alıyor. Alınan örnekler hakkında bir açıklama yapıldığını hiç duymadık. Marmara’da biriken kirlilikten fabrikaları denetimsiz bırakan, kirliliğe izin veren Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlükleri, birinci derece sorumludur.

'BOYAHANE FABRİKALARI YERALTI SULARINA ZARAR VERİYOR'

Sanayi tesisleri, yerüstü kaynakları gibi yeraltı su kaynaklarına da zarar veriyor mu?

Özellikle boyahane fabrikalarında kaçak yeraltı kuyulardan çekilen su kirletildikten sonra hiçbir arıtmaya alınmadan doğrudan tekrar yer altına gönderiliyor. Bu da doğanın imbiğinden geçmiş en saf temiz su olarak bilinen yeraltı suyunu kullanılmayacak düzeyde kirletiyor.