YAZARLAR

Kürtlerin iki yakasında kriz: Çatışma ve umut!

Amerikalılar kime ne mesaj verdi? Talabani’nin muradı neydi? Talabani’nin askeri üniforma giymesi bir yanıyla Peşmerge’nin ABD’nin IŞİD’e karşı mücadelede ortağı olduğunu hatırlatıyor. Diğer taraftan üniformalı görüntü SDG’yle dayanışmanın altını çiziyor. Talabani bununla kendi Peşmerge gücünün başkomutanı olduğunu da vurguluyor...

IŞİD’e karşı koalisyon güçlerinin komutanı General Matthew McFarlane, 20 Aralık’ta yanına Kürdistan Yurtseverler Birliği (KYB) lideri Bafıl Talabani’yi alarak Suriye’nin kuzeyinde dikkat çekici bir fotoğraf verdi. 
Türkiye’nin ‘güvenli bölge’ hedefiyle Irak ve Suriye’yi aynı potaya koyup kesintisiz operasyon yaptığı; İran’ın Irak Kürdistan’ındaki İranlı Kürt partileri hedefe koyduğu; bir yanda KYB-KDP, diğer yanda KDP-PKK, beri tarafta PYD-ENKS arasındaki çelişkilerin derinleştiği bir dönemde farklı anlamlar yüklenebilecek bir görüntüydü.
Bafil Talabani, Suriye Demokratik Güçleri (SDG) Genel Komutanı Mazlum Abdi, SDG Genel Komutanlık Üyesi Newroz Ahmed, Demokratik Birlik Partisi (PYD) yöneticileri Salih Müslim, Asya Abdullah ve Fevza Yusuf’la görüştü. 
Paris’teki katliam araya girince gelişmeler biraz geri planda kaldı. 
Amerikalılar kime ne mesaj verdi? Talabani’nin muradı neydi? 
Talabani’nin askeri üniforma giymesi bir yanıyla Peşmerge’nin ABD’nin IŞİD’e karşı mücadelede ortağı olduğunu hatırlatıyor. Musul dışında Kerkük ve Mahmur taraflarındaki operasyonlarda ABD daha çok KYB’ye bağlı güçlerle çalıştı. Diğer taraftan üniformalı görüntü SDG’yle dayanışmanın altını çiziyor. Talabani bununla kendi Peşmerge gücünün başkomutanı olduğunu da vurguluyor. KYB başkanı olurken sivil siyaset vaat etti ama üniformayı daha çok seviyor! 

ABD’NİN SURİYE PLANINDA KÜRTLERİN YERİ

Ziyaretin gerçekleştiği koşullar bazı çıkarımlar yapmaya imkan veriyor. 
ABD, Ukrayna savaşı ve NATO’nun genişlemesi sürecinde hesaba katmak zorunda olduğu Türkiye’yi karşısına almamaya çalışırken yeni bir askeri harekatı bertaraf etmenin yollarını da arıyor. Basitçe Rus stratejisinin önünü açacak, bölgenin Suriye devletinin kontrolüne geçmesini sağlayacak, Kürtleri kötü koşullarda Şam’la anlaşmaya zorlayacak ve nihayetinde Amerikan askeri varlığının sonunu getirebilecek yeni saha gerçekliği istemiyor. Aynı şekilde Irak tarafında Türkiye ve İran’ın yürüttüğü operasyonlar nedeniyle Kürdistan’ın siyaseten etkisiz hale gelmesinden endişe ediyor.
Ziyaret bir yandan ihanete uğrama endişesi taşıyan Kürtlere güvence verme diğer yandan Türkiye’ye bayrak gösterme amacı taşıyor. Öte taraftan hem Suriye hem Irak tarafında Kürtler arası birliğin önemine vurgu yapıyor. Buradan varmak istedikleri yer, Kürtlerin Amerikan ajandasında tutulması. Bunun için denedikleri ya da denemek istedikleri birkaç yolu not edelim: 

- IŞİD’e karşı ortaklığın sürdürülmesi. 
- Kürtlerin Rusya-Suriye çözüm seçeneğine kaymasının önlenmesi.
- Ankara’yı teskin için PKK’nin görüntüden çıkartılması.
- Kürdistan Demokrat Partisi (KDP) destekli Suriyeli Kürt partilerin yer aldığı Kürt Ulusal Konseyi’nin (ENKS) özerk yönetime ortak edilmesi. Bu şekilde PYD kontrolünün sulandırılması. 
- Halk Koruma Birlikleri’nin (YPG) omurgasını oluşturduğu SDG’deki Apocu kadroların uzaklaştırılması.
- SDG içindeki Arapların öne çıkartılarak bunların Türk askeri operasyonunun hedefindeki Kobani, Menbic ve Ayn İsa gibi yerlere yerleştirilmesi. Ki Amerikalılar 2018’de SDG ile ortaklığı bozulan Rakka Devrimciler Tugayı Komutanı Ahmet Alluş’u yeniden yakın plana aldı. Alluş’a maaşlar ve silahların ABD tarafından karşılanması koşuluyla Kobani ve Menbic’e yerleştirilmek üzere 3 bin asker hazırlaması yönünde teklif sunuldu. Amerikalıların eski Suriye Ulusal Koalisyonu Başkanı Ahmet Cerba liderliğindeki Seçkin Güçler’e de el atılabileceği de konuşuluyor. Ayrıca Amerikan güçleri 2019’da çekildikleri Rakka-Tabka hattına dönmeye çalışıyor. Bölgede SDG üslerine günübirlik turlarla bayrak salladıkları görülüyor.
- Ankara’nın Suriyeli Kürt aktörlere KDP ve KYB’ye baktığı gibi bakmasının sağlanması. Yani meşruiyet sorununun ortadan kaldırılması.

BARZANİ İLE OLMADI, TALABANİ İLE OLUR MU?

ABD, Suriye’de İran’ı geriletme, İsrail’in güvenliğini güçlendirme, Suriye’nin toparlanmasını önleme, NATO ortağı Türkiye ile yaşadığı çelişkiyi gidermeye yönelik siyasetin işlevselliği için Kürt birliğini elzem görüyor. 
Suriye’de ENKS ile PYD liderliğindeki Kürt Yüksek Konseyi arasındaki uzlaşma çabaları sonuç getirmedi. ABD’nin yanı sıra Fransa da bu iş için kredisini kullandı, olmadı. Türkiye’nin sınır ötesi operasyonları KDP-PKK çelişkisini büyütürken bu gerilim Suriye tarafındaki Kürtler arası birlik arayışına da yansıyor. 
Şimdi ABD, KDP’nin finanse ettiği ENKS ile PYD arasındaki uzlaşmazlıklar giderilemediği için PKK’ye göreceli olarak daha yakın olan KYB üzerinden bir kanal açmayı deniyor olabilir mi? Olabilir. Ancak Bafıl Talabani Suriye’deyken ENKS ile görüşmedi. Daha çok PKK çizgisiyle kucaklaşarak KDP’ye karşı ‘güç birliği’ görüntüsü verdi. KDP-KYB gerilimi ortadayken ENKS de bu tür bir buluşmaya yanaşmaz. Muhtemelen bu şekilde KDP’yi köşeye sıkıştırma hesabı güdülüyor. PKK çizgisindeki Kürtler de, Talabani’nin SDG ve PYD liderleriyle buluşmasını Kürtler arası birlik çabalarında önemli bir fırsat olarak değerlendirdi. Talabani’nin kendi kişisel gündemi Kürt birliğine hizmet gibi iddialı bir çıkarımı gölgede bırakıyor. 

KÜRTLER ARASI BİRLİK Mİ?

Kürdistan’ın iki yakası Erbil ile Süleymaniye arasındaki çatlakların giderilememesi ABD’nin Irak’taki planlamalarına ters. Meselenin bu kısmı Bafil Talabani’nin Suriye’ye gitme amacına da tekabül ediyor. Talabani kasımda KDP’ye karşı elini güçlendirmek için Kürt partileri Dukan ilçesinde buluşturmuştu. Bu buluşma, Türkiye’ye alan açmakla suçlanan KDP olmaksızın Kürt birliği denemesi olarak algılandı. Daha sonra ABD’nin Kuzey Afrika ve Orta Doğu Özel Koordinatörü Brett McGurk’un KDP ve KYB’ye aralarındaki krizi gidermedikleri takdirde Amerikan yardımlarının kesileceği uyarısı yaptığı öne sürüldü. Talabani-McFarlane ikilisinin Suriye ziyareti bundan sonra gerçekleşti.
Şunu tekrar hatırlatmak gerekiyor: Ortak hükümet ve parlamentoya rağmen Kürdistan’ın askeri, istihbari ve iktisadi olarak iki parti arasında bölünmüşlüğü devam ediyor.  
Yekpare ve bütünlüklü bir yönetim tesis edilemediği için dış müdahaleler kolaylaşıyor. Siyasi partileri ordu kurmaktan men eden yasa Kürdistan Parlamentosu’ndan geçeli 30 yıl oldu ama hâlâ KDP ve KYB’nin emrinde toplam 120 bin civarında Peşmerge bulunuyor. Maaşlar Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nin kasasından ödeniyor. Peşmerge olmak için ya KDP ya KYB üyesi olmak gerekiyor. Sadakat sisteminin devamlılığı için bu yoldan dönmeye niyetleri yok. Peşmerge Bakanlığı’nın emri altındaki asker sayısı ise 48 bin ile sınırlı. Batılıların desteğiyle birleşmenin 2022’de tamamlanması gerekiyordu. Yeni tarih 2025. ABD Peşmerge güçlerinin birleştirilmesi koşuluyla maaş ödemelerine aylık 20 milyon dolar katkı veriyor. Fakat verdikleri desteğe rağmen partilerin tekelindeki güç yapılanmasının sürmesi Batılıların da sabrını tüketiyor. 

PARTİ İÇİ TASFİYEDEN PARTİLER ARASI ÇATIŞMAYA…

Bafıl Talabani neden KDP’yi sıkıştıracak yollar arıyor? 
KYB içinde bölünmeler ve hesaplaşmalar olurken KDP iktidarı daha fazla elinde topladı. Son iç kavgada Bafıl Talabani, PKK’ye yakınlığıyla bilinen kuzeni Lahur Şeyh Cengi’yi tasfiye etti. 2021’deki bu operasyonda Kürdistan Yönetimi Başkanı Neçirvan Barzani’nin de desteğini gördü. 
Fakat daha sonra Erbil’de KDP ve KYB’yi karşı karşıya getiren gelişmeler yaşandı. Bağdat’ta kimin cumhurbaşkanı olacağı konusunda restleşmeler tekrarlandı. Bu süreçte kendi adayından vazgeçmeyen KYB, İran destekli Şii blok (Koordinasyon Çerçevesi) ile ittifakını bozmayarak kazanan tarafa oynamış oldu. Kürtlere ayrılan bakanlıkların dağılımıyla ilgili de KDP ve KYB arasında anlaşmazlıklar çıktı. Daha da tehlikeli olan; siyaseten bozuşmaya şiddetin de bulaşmasıydı.
Bafıl Talabani’nin 2021’de Lahur Şeyh Cengi ve ekibini tasfiye etmesinin ardından yaşanan hesaplaşmalar bitmedi. Bu durum Kürt siyasetindeki dengeleri de vurdu. Lahur Şeyh Cengi’nin adamı sayılan Terörle Mücadele Güçleri’nin eski yetkilisi Havkar Caf, Süleymaniye’den Erbil’e kaçtıktan sonra 7 Ekim’de bombalı saldırıda öldü. Ailesinden 4 kişi de yaralandı. Lahur’un adamları ölüm emrinin Bafıl Talabani’den geldiğini iddia ediyor. Bafıl da Lahur’u kendisini zehirleyerek öldürmeye kalkışmakla itham etmişti. KDP soruşturması, KYB’ye bağlı Terörle Mücadele Güçleri Genel Müdürü Vahab Halepçe ve ekibine uzandı. Halepçe, Lahur Talabani’nin kardeşi Polat Şeyh Cengi’nin yerini almıştı. Talabani, Halepçe’nin kellesini vermeyip rest çekti. Talabani’nin Suriye’ye giderken yanına Halepçe’yi alması bu restin devamı sayılır. Ardından Lahur Şeyh Cengi’nin tasfiyesinden sonra istihbarat birimi Zenyar’ın başına getirilen fakat kısa sürede görevden alınan Eji Emin nedeniyle gerilimler tırmandı. Eji Emin işine kişisel çıkarlarını ve hırslarını karıştırmakla suçlanıyordu. Fakat kendisi İran ajanlarına karşı yürüttüğü operasyonlar yüzünden görevden alındığını savunuyor. Eji Emin, Talabani kardeşlerle ters düşünce Erbil’e sığındı. Süleymaniye’deki aile evlerine yapılan baskınlara, Bafıl’ın kardeşi Başbakan Yardımcısı Kubad Talabani’yi tehdit ederek karşılık verdi. 25 Ekim’de Kubat Talabani’nin Erbil’deki konutuna baskın girişimi sonrası Başbakan Mesrur Barzani’nin kayıtsızlığı KDP-KYB’nin hükümetteki ortaklığını vurdu. Kubad Talabani kabine toplantılarını boykot etmeye başladı. 
KDP lideri Mesud Barzani’nin perde arkasına çekilerek başkanlık koltuğunu yeğeni Neçirvan Barzani’ye bırakıp oğlu Mesrur’u başbakanlık koltuğuna oturtmasından sonra dengeler yavaş yavaş değişti. KYB ile çalışmanın yollarını bulabilen Neçirvan Barzani’nin başbakanlık ekibi kuzeni tarafından adım adım tasfiye edilirken Talabani cephesinin de işi zorlaştı. Bafıl Talabani’nin Mesut Barzani ile görüşmeleri de sorunların çözümüne fayda etmedi. 
Bafıl Talabani petrol ve gümrük gelirlerinin KDP’ye gittiğini ve Süleymaniye’nin bütçeden mahrum bırakıldığını savunup Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nden ayrılarak doğrudan Bağdat’a bağlı bir federasyon seçeneğini bile dillendirdi. Açıkça “üç talak” ile boşanmaktan söz ediyor. Bu işin elbette İran boyutu da var. Süleymaniye tarafında öteden beri etkili olan İran, KDP’nin Türkiye, İsrail ve ABD ile artan işbirliğinden dolayı Erbil’e kızgın. KYB ise Şii blokta yer alarak İran’daki yerini korudu. Fakat Amerikalı komutanla Suriye’ye gitmesi İran açısından da birbirine zıt iki çıkarıma yol veriyor: Talabani’nin Türkiye’ye doğru kayan KDP’yi sıkıştırması İran’ın işine gelebilir ama Suriye’de Amerikalıların oyununa katılması Tahran’ı kasabilir. 

ANLAŞMAK ZORUNDALAR

Bafil Talabani’nin Amerikalı komutanla verdiği görüntüye paralel olarak Irak tarafında kabinede iki aydır süren paylaşım krizinin aşılmakta olduğu haberi geldi. Bu da insanları KYB’nin karşı hamlelerinin işe yaradığı sonucuna götürebilir. 
KDP’nin Türkiye üzerinden petrol ve doğalgaz hayalleri KYB’nin olmadığı bir denklemde kadük kalacağı için bir yerde anlaşmak zorundalar. Talabani, KAR Grubu’nun yeni doğalgaz boru hattı projesini engelleyerek taleplerin karşılanmaması halinde KDP’nin de kaybedeceğini göstermiş oldu.
Özetle ABD’nin Irak’ta tercihi Kürtlerin Bağdat’ta etkili olduğu, yerel siyasi düzlemde Şiilerin Kürtler ve Sünnilerle dengelendiği, bölgesel düzlemde İran’ın Türkiye ile engellendiği bir denklem. PYD ve öteki Kürtler arasında inşa edilecek ortaklıkla Türkiye’nin itirazlarının geriletilmesi; Arap unsurların daha fazla işin içine katılması; Erbil-Süleymani’ye hattının Kamışlı-Haseke hattıyla uyumlu hale gelmesi de Amerikan stratejisinin Suriye ayağını oluşturuyor.
Kürdistan, Irak siyasetinin sac ayaklarından biri. Bu ayakta Kürt bütünlüğünün yokluğu Bağdat’la bütçe, petrol gelirleri ve Kerkük gibi statüsü tartışmalı bölgelerde ilgili pazarlıklarda Kürtlerin elini de zayıflatıyor.  
Kürtler arası husumet öteden beri her birini bölgesel ya da uluslararası güçlerin desteğine mahkum eden kısır bir döngüyü çalıştırıyor.


Fehim Taştekin Kimdir?

İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’nden mezun oldu. Gazeteciliğe 1994’te başladı. Yeni Şafak, Son Çağrı, Yeni Ufuk, Tercüman, Radikal ve Hürriyet gazetelerinde çalıştı. Muhabirlik, editörlük ve dış haberler müdürlüğü yaptı. Ajans Kafkas’ın kurucu yayın yönetmeni olarak Kafkasya üzerine çalışmalar yürüttü. Kapatılıncaya kadar İMC TV’de “Doğu Divanı”, “Dünya Hali” ve “Sınırsız” adlı programların yanı sıra MedyascopeTV ve +GerçekTV’de dış politika programları yaptı. BBC Türkçe’nin analiz yazarları arasında yer alıyor. Al Monitor ve Gazete Duvar’da köşe yazılarına devam ediyor. Kafkasya ve Orta Doğu üzerine saha çalışmaları yürüttü. “Suriye: Yıkıl Git, Diren Kal”, “Rojava: Kürtlerin Zamanı” ve “Karanlık Çöktüğünde” adlı kitaplara imza attı.