YAZARLAR

Kur Korumalı Mevduat nasıl ve ne zaman bitecek?

KKM çok büyük olasılıkla 2023’te sona erecek. Büyük bir kur çalkantısını engellediği ölçüde oy kayıplarını da azaltacak. Erdoğan yönetimi olası 2023 seçimlerine kadar uzatmalarla bu yöntemi devam ettirse dahi, bütçeye getirdiği yük nedeniyle KKM’nin yıllar sürmesi mümkün değil. KKM sona erdiğinde bir kur krizi ya da ekonomik daralma bizleri bekliyor.

Geçtiğimiz günlerde bir bankada bulunduğum kısa süre zarfında kur korumalı mevduat (KKM) dışında pek bir şey konuşulduğunu işitmedim. Aynı cümleleri bininci kez kuran müşteri temsilcisi ile onu kaygılı bakışlarla dinleyen mevduat sahibinin en son neye karar kıldıklarını bilmiyorum, ancak seçenekler arasında KKM’nin ön plana çıktığını fark etmek kolaydı.

KKM, Türkiye’nin gündeminden düşmüyor. Edirne’de CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun sözleri sonrasında KKM’nin getirdiği yük ve sistemin nasıl sonlanacağı tekrar tartışılmaya başlandı. Kılıçdaroğlu şunları söyledi: “Kur Korumalı Mevduat sahiplerine, yani bir avuç kişiye sesleniyorum: Bizim iktidarımızda sadece ve sadece faizi alacaklar. Öyle döviz garantisi falan yok. Türkiye sömürge bir ülke değil, birilerinin sömürge alanı da değil”. Takiben Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati, muhalefeti spekülatif açıklama yapmakla eleştirdi.

Birkaç soruya yanıt vererek KKM ne zaman ve nasıl sonlanacak bakalım.

KKM DOLARİZASYONU DURDURDU MU?  

Türkiye’de haneler 2018 sonrasında, Merkez Bankası’nın 2010’lu yıllarda resmetmeyi sevdiği biçimde davranmayarak Türk Lirası (TL) değer kaybederken yabancı paralara (özellikle ABD dolarına) koştular. 2018 Ağustos’undan 2021 Mart’ına kadar geçen yaklaşık iki buçuk yıllık bir süre zarfında gerçek kişilerin yabancı para mevduatları 86 milyar ABD doları seviyesinden 150 milyar ABD doları düzeyine yükseldi. Bu artış sonraki aylarda durdu. 2022’de ilk yedi ayda (KKM sonrasında) gerçek kişilerin yabancı para mevduatları 130 milyar dolar seviyesine geriledi.

Merkez Bankası verilerine göre 2022 yılında toplamda yabancı para mevduatları seviyesinde (gerçek ve tüzel kişiler) 30 milyar dolara yaklaşan bir çözülme görüyoruz. Hazine ve Maliye Bakanı da Kılıçdaroğlu’na cevap yetiştirmeye çalışırken KKM kapsamındaki mevduat büyüklüğünün toplam vadeli mevduat hesaplarının yarısına yaklaştığını açıkladı. Bu verilere dayanarak varlık dolarizasyonunun durduğunu belirtmek mümkün görünüyor.

Söz konusu tespite yapılan itiraz, KKM’nin dövize endekslenmiş bir mevduat olduğu, bu nedenle dolarlaşmanın durduğunu (bir süreliğine askıya alındığını) söylemenin uygun olmadığıdır. Bu noktada kur korumasına karşın TL varlık tutmanın performatif bir yanı olduğunu hatırlatmak gerekli. Elbette, KKM sona erdiğinde dövize olan talepte hızlı bir artış gerçekleşebilir. Ancak geçen zaman zarfında mevduat yapısındaki TL ağırlığı paranın değer kaybını yavaşlatıcı bir rol oynamaya devam edebilir. ABD doları TL karşısında 2021 Aralık ayındaki rekoru geçtiğimiz ay tazeleyince ve yükselmeye devam ederken “biz bu haltı niye yiyoruz?” yorumları gelmeye devam ediyor. Ancak arada geçen ayların ekonomi yönetimi ve bazı şirketler açısından altın değerinde olduğu atlanıyor. Kısaca ekonomi yönetimi TL değer kaybını zamana yayıyor, esas amaç onlar nezdinde hasıl oluyor.  

Şunu söylemeye çalışıyorum: 1990’larda sabit kur rejimlerindeki krizler büyük finansal çöküşlere uzanıyor, ani değer kayıpları sonrasında uzun süren resesyonlar gözlemleniyordu. Değer kaybını zamana yaymak, sonu çalkantıyla bitecek olsa dahi bir anlam taşıyor. Kazanılan zaman ekonomi yönetimi daha ferah bir politika alanına kavuşana kadar destek rolü oynayabilir.

KKM KUR RİSKİNİ NASIL TOPLUMSALLAŞTIRDI?  

Ekonomi yönetiminin kazandığı zaman ve alanın bir bedeli yok mu? Var. Oldukça ağır bir bedeli mevcut.

KKM uygulaması için servet transferi eleştirilerinde bulunulmasının arkasında Türkiye’deki mevduat yapısı ve şirketlere koruma sağlanması yatıyor. Esasen döviz birikimi olan ve Türkiye standartlarında yüksek birikime sahip olan gerçek kişi sayısı nüfusa oranla çok az ve korunanlar bu kesimler. Ancak bir o kadar önemli olan nokta kur korumalı mevduata geçen şirketlere tanınan vergi muafiyeti ve finansal risk karşısındaki koruma.

Ek bütçeye getirilen kalemi ve vergi muafiyetlerini de düşünürsek bir yıl içinde 100 milyar TL’ye yaklaşacak bir yükten bahsediyoruz (resmi rakamlar ve ek bütçede öngörülenler üzerinden). Bu yük artabilir. Çünkü varlıklı kesimlerin riskinin ve şirketlerin muhtemel kayıplarının toplumsallaştırılması olarak tarif edilmesi gereken bu süreç, riski devletin üstlenmesi ile gerçekleşiyor. Bilindiği üzere faiz getirisi TL’nin değer kaybından daha az ise aradaki farkı Hazine ve Merkez Bankası karşılıyor.

Dikkat edilmesi gerekirse şirketlerin borçlarının kamunun üzerine aktarılmasından değil, döviz pozisyonundan vazgeçtikleri için oluşacak kayıpların devlet bütçesinden karşılanmasından söz ediyorum. Aslında, gelecekte oluşacak fark üzerinden hesaplanan ve döviz varlığına sahip olan (ya da döviz alması engellenmek istenen) gerçek ve tüzel kişilere herkesin cebinden yapılan ve bugünden bilinemeyen, miktarı belirsiz bir aktarımdan söz ediyoruz. Kimsenin toplamı bilemeyeceği ve bilançoda ancak iş işten geçtikten sonra maliyeti açığa çıkan bir aktarım bu. Bu nedenle de bilanço dışı politika yapımının başka bir güzide örneği olarak tarih sayfalarına not düşülmüş oluyor.

KKM, NASIL VE NE ZAMAN BİTECEK? 

Şimdi en önemli noktaya gelebiliriz. Muhalefet liderinin bir atom bombası olarak da tarif ettiği KKM çok büyük olasılıkla 2023’te sona erecek. Büyük bir kur çalkantısını engellediği ölçüde oy kayıplarını da azaltacak. Erdoğan yönetimi olası 2023 seçimlerine kadar uzatmalarla bu yöntemi devam ettirse dahi, bütçeye getirdiği yük nedeniyle KKM’nin yıllar sürmesi mümkün değil.

Altılı masa olarak da anılan restorasyon blokunun ekonomi kurmayları da faiz artışına gidileceğini ve ekonomik istikrar sağlanacağını ima ederken, KKM’ye gerek kalmayacak bir ortamın tesis edileceğini söylemiş oluyorlar. Ya da Kılıçdaroğlu örneğinde görüldüğü gibi KKM’ye derhal son verileceğini ifade edenlere de rastlamak mümkün.

Lakin (uzatmalarla ve başka büyük bir alt üst oluş yaşanmazsa) 2023’te seçimlerden hemen sonra ya da kısa bir süre sonra sonlandırılacak bu sistemde korumadan mahrum bırakılan para nereye akacak? Toplam vadeli mevduatların (2023 için konuşacak olursak) yarıdan fazlası kur riskine karşı korunmadığında yeni bir dövize hücum yaşanmayacak mı?

Bunu engellemenin yolu çok sert bir faiz artışı ile para (ve elbette para-sermaye) sahiplerine yüksek getiri sunulmasından, Türk Lirası cinsi finansal varlık tutmayı tercih edilebilir hale getirmekten geçiyor. Bahsettiğim tarzda bir faiz artışı ile Türkiye ekonomisinin resesyona gireceği de kesinlik arz ediyor.

Sıkıştırıldığımız köşeden kurtuluşun kolay olmayacağı açık. Fakat sopalı bir seçim sürecine girerken, verdiği oyu koruması da istenen, kendisini tehlikeye atıp komşusunu da ikna etmesi arzulananlara ekonomik daralma (acı reçete, muhtemel iş kaybı ve hayat standartlarında birkaç yıllığına düşüş) pazarlamak iyi bir yöntem olmasa gerek. Muhalefet partileri KKM’nin arazlarını anlatmaya devam edebilir, ancak para politikasına sıkıştırılmış teknik ana akım ekonomi muhalefeti de, “öyle garanti falan yok” çıkışları da bankada KKM’nin faydalarını anlatmakla görevli bireysel müşteri temsilcisinin cümleleri karşısında etkili olma şansına henüz sahip değiller. KKM’nin bir yılı dolduğunda durum değişecek mi, göreceğiz.

Kısacası, KKM sona erdiğinde bir kur krizi ya da ekonomik daralma bizleri bekliyor. Boyutlarını küresel koşullar ve Türkiye sermayesine ve devletine dışarıdan verilecek (ya da verilmeyecek) destek; o dönemki maliyeti kimin karşılayacağını ise toplumsal mücadele belirleyecek.


Ali Rıza Güngen Kimdir?

Siyaset Bilimci, araştırmacı ve çevirmen. Doktorasını ODTÜ Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi’nde tamamladı. Türkiye’de borç yönetimi, devlet bankaları, küresel Güney’de finansallaşma ve devlet kuramı alanlarında yayımlanmış çalışmaları bulunmaktadır. Araştırmalarına York Üniversitesi'nde devam etmektedir.