'Kürtçe rock' ve 'Makamlı Azeri cazı'yla Sovyet müziği (II)

Sovyet Orta Asya'daki müzik yolculuğumuzu Tacikistan ve Kırgızistan Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti ile bitiriyoruz. Sovyetlerin kültürel zenginliğini, Kürtçe rock müziğin doğduğu Kafkasya'ya ve Azerbaycan'a özgü 'makamlı caz'a kulak verdiğimizde göreceğiz...

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - Geçtiğimiz hafta Sovyet Orta Asya'sının (Kazakistan, Türkmenistan, Özbekistan) önyargıları kıran müziğine giriş yapmıştık. Yolculuğumuzu tamamlamak üzere Tacikistan ve Kırgızistan Sovyet Sosyalist cumhuriyetlerine gideceğiz. Ancak öncesinde Kafkaslarda küçük bir mola versek fena olmaz. Sovyetlerin kültürel zenginliğini, Kafkasya'dan yükselen Kürtçe rock ve Azerbaycan'a özgü 'makamlı caz'a kulak verdiğimizde göreceğiz...

'Devlet destekli rock'tan 'Kazak Beatles'a: Sovyet halklarının özgür şarkıları!'Devlet destekli rock'tan 'Kazak Beatles'a: Sovyet halklarının özgür şarkıları!

AZERBAYCAN

Türkiye'den Azerbaycan'ın tarihi ve kültürüne baktığımızda, ne yazık ki yaklaşımımız zaman zaman 'oryantalist' kaçabiliyor! Ezginin Günlüğü ve Feryal Öney gibi sanatçılar, yıllar önce tamamı Azeri ezgilerinden oluşan albümler çıkarmış ve Azerbaycan kültürünü 'Dağlar Kızı Reyhan'a sıkışıp kalmaktan bir nebze de olsa kurtarmıştı. Yine son dönemde Türkiyeliler olarak dinlediğimiz sanatçılar arasına Reşid Behbudov'un girmesiyle birlikte Azeri klasik müziğini keşfettik. Ancak Azerbaycan'a üstten bakışımız ve klişelerden kurtulamayışımız hâlâ tartışma konusu.

Azerbaycan kültürünü daha iyi tanımak için ilk bilmemiz gereken, coğrafyanın Sovyetler öncesinde dahi uzun bir süre Rusya ile bağlarının oluşu. Şüphesiz bu, Rusya aracılığıyla farklı müzik tarzlarının da buraya taşınması anlamına geliyor. Daha da eskilere gidersek, İran kültürünün yoğun etkisini görebiliriz. Tüm bu temaslar sonucu yaşanan etkileşimin, 'Türki' bir kültür üzerinde olduğunu da düşünürsek, ortaya oldukça özgün ve zengin bir kültürün çıktığını söylemek yanlış olmaz.

Sovyetler Birliği'ne gelince, bölgenin 'Sovyet işgali'nde olduğunu söyleyenler muhtemelen Ekim Devrimi'nden sonra Rusya dışında kurulan ilk Sovyet iktidarının Bakü Komünü olduğundan habersiz. Azerbaycan'ın, tarihsel birikiminin getirdiği kültürel zenginliği de tüm büyüleyiciliğiyle bu dönemde ortaya çıkmıştır.

SEVİL

Başta Caz-muğam'dan yani makamlı cazdan bahsetmiştik. Bu türün kurucusu olan besteci ve piyanist Vakıf Mustafazade'nin müziği, bu kültürel gelişimin harika bir örneği. Azeri cazının ritmini, doğunun makamlarıyla birleştiren Mustafazade'nin yönettiği 'Sevil' isimli kadın vokal grubunun müziğine kulak verelim. (Mustafazade'yi piyanoda görebilirsiniz)

Mustafazade turne için gittiği Özbekistan Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti'nin başkenti Taşkent'te henüz 39 yaşındayken geçirdiği kalp krizi sonucu hayatını kaybeder. Ancak Azeri kültürünün Sovyetler'de nasıl yeniden şekillendiğinin iyi bir örneği olarak bugün hâlâ karşımızda durmaktadır.

QAYA

Azerbaycan SSC'nin müziğinden bahsederken, 'denizden esen rüzgarın kayalara çarparak çıkardığı sesten' esinlenerek 'Qaya' grubunu kuran sanatçılardan söz etmeden geçmeyelim. Qaya, 1970'lerde Cezayir'den ABD'ye dünyanın çeşitli noktalarında konserler verdi. Grubun yaptığı müziği sadece 'caz' diyerek sınırlandırmak da çok kolay değil. Grubun Azerice söylediği 'Rodinka' şarkısını dinlediğimizde bunu daha iyi anlayabiliriz. (Sondaki gitar geçişi oldukça etkileyici!)

Qaya, şarkılarını sadece Azerice ve Rusça söylemiyordu. Yaptıkları müziğin özgünlüğü bir tarafa, İspanyolca, Lehçe ve İngilizce gibi dillerde de şarkı söylemeleri onları farklı kılıyordu. Qaya, Türkçesi 'Siyah Gözyaşları' olan ve Küba müziğinin meşhur parçalarından 'Lagrimas Negras'ı harika bir İspanyolcayla seslendiriyor.

KÜRTÇE ROCK NEDEN KAFKASYA'DA DOĞDU?

Sovyet tarihiyle Kürtlerin kesişmediğini düşünüyorsanız, hazır olun, çünkü rock, Kürtçe olarak ilk kez Sovyet Gürcistan'ında duyuldu! Kafkasya'yı geride bırakıp Orta Asya turumuza geri dönmeden önce işte, karşınızda 'Koma Wetan'!

Kafkasya, uzun yıllardır hatırı sayılır bir Kürt nüfusuna ev sahipliği yapıyor. Bu Kürtlerin yine önemli bir kısmını Ezidiler oluşuruyor. Bugün dahi Ermenistan'da yaklaşık 35 bin, Gürcistan'da 18 bin Ezidi yaşamakta. Koma Wetan grubu da Gürcistan SSC'de, üç Ezidi Kürt ve bir Ermeni tarafından, 1973'te kurulur. Bu tarih bize pek çok şeyi anlatır. Kürtçe rock, milyonlarca Kürdün yaşadığı Türkiye'de, İran'da, Irak'ta ya da Suriye'de değil de, 1970'de toplam Kürt nüfusu 20 binden biraz daha fazla olan Gürcistan SSC'sinde doğmuştur. Bunun nedeni ne mi? Sadece grubun kurulduğu yıl, Türkiye'de Kürtçe rock yapmak istendiğinde verilecek olası tepkileri düşünmek herhalde yeterli olacaktır... Kürtçe şiirleri döneminin rock müziğiyle harika bir şekilde birleştiren Koma Wetan'ın enstrümanlarını Gürcistan Komünist Partisi aracılığıyla aldığını da söylemeden geçmeyelim!

DAĞ KÖYÜNDEN ÇIKAN ROCK

Bugün yaklaşık 3 bin kişinin yaşadığı Kırgızistan'ın Min-Kuş köyü, ülkenin diğer köylerinden farklı bir üne sahip. Bu dağ köyü, Kırgızistan'ın ilk rock grubu olan Nariste'nin doğduğu yer. Yaptıkları müzik, başta fazla 'pop' görülüp eleştirilse de grup, iki albüm çıkarır ve kısa süre içinde Sovyetler'in çeşitli bölgelerinde katıldıkları festivallerle ünlenir.

TACİKİSTAN'DA 'TANIDIK' SESLER

Orta Asya'nın yalnızca Türki kültürle özdeşleştirilmesi sık sık yanlış bilgilenmelere sebep oluyor. Bu 'doğru bilinen yanlışlar'ın en başında Tacikistan'ın da diğer bölge ülkelerine benzer bir kültüre sahip olduğu geliyor.

Yine ilginç bir demografik veriyle başlayalım: Bugün Afganistan'da, Tacikistan'dan daha fazla Tacik yaşar. Aslında tarih boyunca Tacikistan, bir nevi 'Afganistan'ın farklı bir bölümü' olmuş. Afganistan'ın Peştuncayla birlikte resmi dili olan Dari ve Tacikçe konuşan bölge halkı, dili ve kültürü itibariyle İrani bir halk. Müzikleri dinlendiğinde de bu kolayca fark ediliyor.

Bölgeyle ilgili bilmemiz gereken ikinci önemli konu da Tacikistan SSC'sinin oldukça dağlık bir bölge ve diğer bölgelere göre kırsal bir yer olduğu. Ancak sanılanın aksine bu 'kırsallık' Sovyetler'de sanat üretiminden uzak olunacağı anlamına gelmiyor. Leyla Şaripova'nın Dünya Halklarının Şarkıları albümünü dinlediğimizde güçlü müzikal geleneği görebildiğimiz gibi tanıdık şarkılara rastlıyoruz. Albümde Arapça, İspanyolca ve Orta Asya halklarının dillerinde şarkıların yanı sıra Türkiye Türkçesi ile de iki şarkıya rastlıyoruz. Türkçe telafuzunun kusursuzluğunaysa söyleyecek söz yok!

Sovyetler coğrafyası, kelimenin tam anlamıyla ayrı bir dünya. Ne kadar araştırırsak araştıralım bizi daima şaşırtabiliyor. Örneğin Sovyet coğrafyasının farklı bölgelerinden yükselen müzikleri dinlerken, zenginlik ve özgünlüğün yanı sıra insanı en çok şaşırtan kuşkusuz 'kültürel ilerleme'. Orta Asya ya da Kafkasya'nın kimi bölümlerinde yapılan bu üretim her şeyden önce halkların, din, tarih ve 'gelişmişliğe' bakılmadan yapılabilecekleri gözler önüne seriyor.

Sovyetler'in bu bölge halklarına kattığı birikim bizi doğrudan Sovyet uygarlığının ilericiliğine götürüyor. Bu durumda tartışılması gereken, 'üstten inme' olup olmadığı mı? Yoksa Sovyet uygarlığının her şeyden önce 'ne' olduğu ve diğer 'üstten inme' deneyimlerle hangi yönlerden ayrıştığı mı? Sözün özü Sovyetler, üstten bakarak halklara uygarlık zerreleri sunmamış, bu halkların özgürce kendi kültürlerini ortaya çıkarmalarını sağlamış. Üstelik bu yargıyı bize sadece müzik bile gösterebiliyor!

Kaynaklar ve daha detaylı bilgilerin yer aldığı linkler

  • http://www.anl.az/down/meqale/medeniyyet/2011/dekabr/218323.htm
  • https://www.wikiwand.com/tr/Vak%C4%B1f_Mustafazade
  • https://www.wikiwand.com/tr/Koma_Wetan
  • https://lenta.ru/articles/2013/08/01/superpops/
  • https://progresyvusisrokas.blogspot.com.tr/