Kobanê Davası: ‘X’ kişiler kim?

Kobanê Davası’nda söz alan siyasetçi Mesut Bağcık dosyada telefonla görüştüğü kişilerin “X Bayan-Erkek” şeklinde yer aldığını, bunların PM üyesi olmalarına rağmen isimlerine yer verilmediğini söyledi.

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - IŞİD'in Kobanê’ye yönelik saldırısı sonrasında Kurdistan ve Türkiye’nin pek çok kentinde 6-8 Ekim 2014’te yaşanan eylemler nedeniyle Halkların Demokratik Partisi (HDP) eski Eş Genel Başkanları Figen Yüksekdağ ve Selahattin Demirtaş’ın da aralarında bulunduğu 18’i tutuklu 108 siyasetçinin yargılandığı Kobanê Davası’nın 30’uncu duruşmasının üçüncü oturumu, Sincan Kapalı Cezaevi Kampüsü’nde bulunan duruşma salonunda başladı. 

Ankara 22’nci Ağır Ceza Mahkemesi’nce görülen duruşmaya, tutuksuz yargılanan siyasetçi Mesut Bağcık ile Sincan Kadın Kapalı Cezaevi’nde tutuklu bulunan kadın siyasetçiler ile avukatları da katıldı. 

‘SUÇLAMA’ KONUSU ÇALIŞMALARI ANLATTI

Mezopotamya Haber Ajansı'nda yer alan habere göre, üçüncü gününde de esas hakkındaki mütalaaya ilişkin beyanlarını sürdüren siyasetçi Mesut Bağcık, 2016’da yılında hakkında Bingöl'de açılan ve birleşen dosyaya dikkat çekti. Bağcık, bu dosyada üyesi olduğu Demokratik Bölgeler Partisi’nin (DBP) Eğitim Komisyonu’nun bir çalışması nedeniyle yargılandığını ancak bu komisyonda yer almadığını ve yer aldığı komisyonun DBP Örgütlenme Komisyonu olduğunu dile getirerek, çalışmalarını anlattı. Bağcık, “Bütün siyasi partilerde Parti Meclisi’nde (PM) bulunan kişiler, gittikleri yerde, yerelde çalışmalarını yapar. Bizim çalışmalarımız yargılama konusu yapılmış ama sadece bizde olan bir durum değil. Herkes böyle çalışır. Suçlama konusu yapılan akademi, partinin tüzüğünde yer alıyor. Tüzükten ayrı bir şeymiş gibi yansıtılıyor. Parti için eğitim, çıkarılacak müfredatın ve pek çok konu parti eğitim yönetmeliğinde belirlenir” dedi. 

‘ÇALIŞMALARIM ANAYASAL HAKTIR’

Bağcık, bulunduğu komisyonun dışında partinin herhangi bir çalışmasında yer alması veya müdahale etmesi durumunda tüzüğe göre suç olduğunu ve bu nedenle Eğitim Komisyonu’nda yer almasının da mümkün olmadığını belirtti. Bağcık, “Her komisyon ayrı ve statüsü eşittir. Komisyonlar arası alt, üst ilişkisi olmaz. Talimat verme veya çalışmalara müdahale etme de söz konusu değildir. Başka komisyonun işine karışmak tüzük suçudur. Bu da disiplin cezasını doğurur. Bugüne değin bir disiplin suçu işlemiş değilim. Bu da hiçbir komisyon ve çalışmasına müdahale etmediğimin göstergesidir. Sadece ve sadece Örgütlenme Komisyonu’nda yer aldım. Başka bir alanda çalışma yürütmedim ve yer almadım. Yaptığım çalışma ile ilgili yargılanmıyorum. Bunun yanı sıra yaptığım tüm çalışmalarım Anayasal hakkımdır” diye belirtti. 

GÖRÜŞTÜĞÜ İSİMLER ‘X’ OLARAK YER ALDI 

Bingöl'e gitmesinin Eğitim Komisyonu çalışmasına katıldığı anlamına gelmediğine vurgu yapan Bağcık, Bingöl'e niçin gittiğini anlattı. Bağcık, o dönemde Bingöl İl Örgütü Eşbaşkanlarının tutuklandığını ve bu nedenle Olağanüstü Kongre’ye gittiklerini, bu nedenle kongre çalışması sürdürdüğünü aktardı. Bağcık, bu kongrenin yapıldığı tarih ve diğer notlarının da içinde yer aldığı belgeleri mahkemeye sundu. Bağcık, ayrıca parti çalışanları ile mülakat da yaptığını ve bunun da suçlama konusu yapıldığını söyledi. Bağcık, mülakat yaptığı onlarca kişi olduğunu ve mahkemenin istemesi halinde tanık olarak hazır olduklarını aktardı. Yaptığı telefon görüşmelerinin de dosyada yer aldığını dile getiren Bağcık, bu görüşmede yer alan kişilerin “X Bayan-Erkek”  şeklinde yer aldığını ve bunun bilinçli yapıldığını söyledi. Bağcık, “Birazdan bunların kim olduğunu size tek tek anlatacağım. Bu, mahkemeyi yanıltmaya dönüktür. Bu kişilerin kim olduğu bilindiği halde, bu şekilde gösterildi” şeklinde konuştu.  

Dört telefon görüşmesinin dosyada suçlama konusu yapıldığını ve bu dört kişinin partinin resmi yöneticileri olduğunu, bu yöneticiler ile görüşmenin suçlama konusu yapılamayacağını dile getiren Bağcık, “Telefon görüşmesinin tamamı siyasi parti çalışmaları ile ilgilidir. Yasa dışı bir örgüt ile ilgili olabilmesi için şiddet, tehdit ve Yargıtay’ın kararlarında yer alan durumların yer alması gerekir. Telefon görüşmeleri çarpıtılmış ve oynanmıştır. Yapay suç unsurları icat edilmeye çalışılmıştır. Yıllarca süren bu yargılama birçok yönüyle hukuksuz durum içeriyor” diye kaydetti. 

Bağcık, telefon görüşmelerinde “X Bayan-Erkek” olarak adlandırılan kişilerinin kim olduğunu da açıkladı. Bağcık, bu kişilerden üçünün DBP PM üyesi olduğunu ve diğer kişinin ise HDP İl Örgütü Eşbaşkanı olduğunu belirterek, isimlerini paylaştı. 

GÖRÜŞMELERİ MAHKEMEYE SORDU

Bağcık, “Soruşturmayı yapanlar ‘X bayan-erkek’ olarak yer verdikleri kişilerin kim olduğunu çok iyi biliyorlar. Gerçek isimler yerine ‘X bayan ve X Erkek şahıslar’ şeklinde yansıtılması, suç yaratma ve algıyı yönetmeye dönüktür. Bu bir kumpastır. Heyetinize şunu sormak istiyorum; bu telefon görüşmelerinde yer alan bu konuşmalar nasıl olur da yasa dışı bir konuşma olarak yer alabilir? Ne konuşmada ne de konuşma sonrasında bir durum yaşanmadığını göreceksiniz. Zaten olsaydı, dosyaya koyarlardı. Herhalde bizi kayırma halleri olmazdı değil mi?” diyerek tepki gösterdi. 

‘TÜZÜK EĞİTİMİ’ SUÇA KONU EDİLDİ 

Görüştüğü kişiler ile aynı komisyonda yer aldığını ve kongreye ilişkin görüştüklerini ifade eden Bağcık, buna dair görüşmenin içeriğini de okudu. Bağcık, sözlerini şöyle sürdürdü: “Yasadışı bir şey yaptığıma dair tek bir şey yok. Yeni seçilecek yönetime tüzük ve program eğitimi verilmesine dair yaptığımız bir görüşme suçlama konusu yapılıyor. Bizim Eğitim Komisyonumuz, Örgütlenme Komisyonumuz olamaz veya tüzük ve programa dair eğitim verme hakkımız olamaz! Ama diğer partilerin olur. Sonrada eşit yurttaş deniliyor. Bu yazılan bütün metinler taraflıdır ve hazırlayanların neredeyse hepsinin FETÖ’cü olduğunu dün sunduğum belgeler ile ispatladım. Belki de eksik ya da yanlış bilgi, belge paylaşmışım. Bu nedenle sizin de araştırmanızı istiyorum.

ORTAM DİNLEMESİNDE YOK

İşlediğimiz bir suç var ise de gereken cezanın verilmesine dair diyeceğimiz bir şey yok. Ama ortada bir suç yok. Eğitim yapıldığı ileri sürülen 6 Şubat ile 3 Mart arasında tek bir tapem yok. Ayrıca bu yapıldığı ileri sürülen eğitim sırasında tutulan ortama dinlenmesinde bana ait bir ses kaydı yok. Katılmış olsaydım, ortam dinlemesinde veya telefon görüşmelerinde ortaya çıkmaz mıydı? Diğer bir ifade ile 30 günlük eğitim sırasında bir görüşmem yok. Bu da eğitim komisyonunda olmadığımın kanıtıdır. Ben bunları başka partide yapsaydım, ödül verirlerdi, burada elime kelepçe takıyor. Bunlarla partimize kimse gelmesin mesajı mı veriliyor? Buna hakkı var mı? Bir şeyin kumpas olduğu çok kolay anlaşılır. Önce ön zemini oluşturulur, sonra üzerinde tepinilir. Dosya benim elime geçmeden basında işlendi. Başkan, belgesel gibi anlattılar belgesel. Basına kim verdi?” (HABER MERKEZİ)