Birol Bayram: Amacım okuru kandırmak değil, merakını tetiklemek

İş Bankası Kültür Yayınları’nın görsel yönetmeni Birol Bayram ile kapak tasarımını, tasarımın sanatla ilişkisini ve beslendiği kaynakları konuştuk. Bayram, "Tasarım ve sanat arasındaki bağı çok önemsiyorum ve iyi bir tasarımcının iyilik ölçüsünün bu ilişkiyle doğru orantılı olduğunu düşünüyorum" dedi.

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - İstanbul’da doğan Birol Bayram, eğitimini Grafik Sanatlar ve Yayın Grafiği üzerine aldıktan sonra çok sayıda dergi ve gazete için karikatürler ve illüstrasyonlar çizip, tasarım yapar. Çeşitli mecralarda sanat yönetmeni olarak da çalışan Bayram, halen İş Bankası Kültür Yayınları’nın görsel yönetmeni olarak mesleğine devam ediyor.

Bayram’la bir araya geldik ve kitap tasarımı meselesini, imge olgusunu ve kariyerindeki dönüm noktalarını konuştuk.

Birol Bayram

Her kitap tasarım süreci bir yolculuktur da aslında… Nasıl gelişiyor süreç? Bu süreçte değişen ve dönüşen şey ne oluyor?

Ben yolculuktan çok bir bulmaca olarak görüyorum, içerik ve hayattaysa yazarın arzusunu da göz ardı etmeden bir orta yol bulma çabası ve sonuca doğru giderken bir oyun oynar gibi eğlenme çabam oluyor. Okuma ve araştırma ile gelişen süreci eğlence olarak görüyorum çünkü işimi severek yapıyorum ve bu gerçekten çok eğlenceli.

'TASARIM VE SANAT ARASINDAKİ BAĞI ÇOK ÖNEMSİYORUM'

Tasarım, özü itibariyle görsel sanatların bütün öğelerinin de bir sonucu nihayetinde. Özellikle resim, fotoğraf ve grafik bu ilişkinin en gözdeleri… Sanat geçmişi ve tasarımcı arasındaki bağlamı nasıl yorumluyorsunuz? Gelenek ve sanat anlayışı tasarımcıya nasıl katkı sağlıyor?

Doğrusu tasarım ve sanat arasındaki bağı çok önemsiyorum ve iyi bir tasarımcının iyilik ölçüsünün bu ilişkiyle doğru orantılı olduğunu düşünüyorum. Hatta daha ileri giderek, iyi bir tasarımcının iyi bir ressam kadar donanımlı olması, çizebilmesi ve boyayabilmesi gerektiğini düşünüyorum. Ancak bu söylediğimden çizemeyen tasarım yapmasın anlamı çıkmasın, zevk sahibi her insan tasarımcı olabilir. Sanatla arasındaki bağı güçlü olan tasarımcının zorluk çekmeyeceğini düşünüyorum.

İmge, denilen olgu, çağa ve o çağın insanlarına göre yeni yeni anlamlar kazanabiliyor. Siz, dünyadaki yeni gelişmeler ve yerli okur nezdinde bu hususu nasıl açıklıyorsunuz? Bir fikir somut bir tasarıya bürünürken dönemsel kriterleriniz oluyor mu?

Bu söylediğiniz iyi bir tasarımcının olmazsa olmazı. İçerisinde yaşadığınız dönemdeki insanlarla toplumları etkileyen akımlarla aynı senkronda soluk almalısınız. Bunun için yapmanız gereken şey antenlerinizin sürekli açık olması, çevrenizde olan biten hemen her şeyin farkında olmanız gerekiyor. Dönemsel kriterlerimin olup olmadığını düşünemeyecek kadar zamanın peşinden gidiyorum.

'BENİ BESLEYEN EN ÖNEMLİ ŞEY SANAT'

Bir tasarımcı nelerden beslenir? Zihninizi diri tutan, beslendiğiniz kaynaklar nelerdir?

Sanırım her tasarımcının beslendiği şeyler farklıdır ancak beni besleyen en önemli şey sanat; üstelik sanatın her türü.

Gerek yayınevi, gerekse de yazar açısından bakıldığında, kitabın “görünürlüğü”yle ilgili temel değerlendirmelerden biri de o kitabın kapağıdır. Bu durum size nasıl bir sorumluluk yüklüyor?

Ülkemiz için bu değerlendirmeniz çok doğru, okurlar kitabı değerlendirirken görünümünden çok etkileniyorlar. Bana düşen sorumluluk, profesyonel hayatımı kazandığım yayıncılık işinde yayınevimin bastığı kitabın daha çok satması oluyor, ancak bu okura karşı sorumluluğum olmadığı anlamına gelmiyor; amacım okuru kandırmak değil, onun merakını tetiklemek ve gıdıklamak. Bu yüzden daha çok resimlemeli illüstratif kapakları tercih ediyorum çünkü illüstrasyonun tarihi de, çıkış noktası da, görevi de bu. Kitabı resimleyerek okurun imgelemesine yardımcı olmak. Yayınevimizde tipografik kapakları Klasik serimiz dışında kullanmıyoruz.

“Yaptığım şu kitap kapağı, kariyerimde dönük noktası oldu” dediğiniz bir çalışma var mı?

Yaptığım ilk kitap kapağı, daha doğrusu tasarladığım ilk kitap kariyerimde dönüm noktası oldu. Öğrencilik yıllarımda hocalarımız Redhouse’un açtığı masal resimleme yarışmasına işlerimizi göndermişler, benim yaptığım ödev birinci seçilince, ilk kitabımı resimlemiş oldum ve bir kitap sahibi olmanın sıcaklığını o zaman hissettim. O gün bu gündür kitaplar yapıyorum.

'BU SIKINTILI GÜNLERİ ATLATMANIN TEK YOLU ÜRETMEK'

Günleriniz nasıl geçiyor? Hazırladığınız yeni çalışmalardan bahsetmek ister misiniz?

Günlerim yoğun geçiyor, özellikle pandemi döneminde yayınevimiz eskisinden daha fazla üretiyor, emeğimizin karşılık bulması da bizleri fazlasıyla mutlu ediyor. Bu sıralar klasik kitapları, resimli kitap haline getirmek gibi bir uğraş içerisindeyim. Teşekkür ediyorum ve herkese bol kitaplı bol okumalı, bol eğlenceli günler diliyorum. Bu sıkıntılı günleri atlatmanın tek yolu üretmek...