'Haremin son kızı' Emine Adalet'in ilginç hayatı

Şaziye Karlıklı'nın kaleme aldığı ve Doğan Kitap tarafından yayımlanan Emine Adalet-Kara Kâküllü Kız, merakla okunan, ayrıntıları iyi örülmüş bir hayat hikayesi. Beş satırlık ömrü varken, birden koca bir kitaba kavuşan bir dansözün evrakı metrukesi...

Google Haberlere Abone ol

Gökhan Akçura

Biyografik roman oldukça zor bir kulvar. Hem hayatını anlattığın kişinin hikayesine sadık kalacaksın, hem de roman tadında yazmayı becereceksin. Ama açmazları da var. Roman lezzetini vereceğim derken gerçeklerden uzaklaşma ihtimali kapıda duruyor. Biyografiye sadık kalacağım dersen heyecan azalacak. Velhasıl zor zanaat…

Bu alanda kimler hangi ürünleri verdi diye düşünürsek, ilk aklımıza gelenler Ayşe Kulin’in, Zeynep Oral’ın, Beşir Ayvazoğlu’nun, Liz Behmoaras’ın, Osman Balcıgil’in kitapları. Biyografik romanın kapsamı geniş, biraz daha zorlarsak onlarca kitabın adı bu listeye hemen girer. Tatları, kokuları da farklıdır. Örneğin Beşir Ayvazoğlu’nunkiler biyografiye, Osman Balcıgil’inkiler ise romana daha yakındır.

Şaziye Karlıklı bu kategoride kalem oynatan yeni bir isim. Onu bir önceki çalışması Benli Belkıs’dan biliyoruz. Yıllarca (Ümit Bayazoğlu’nun bir makalesi dışında) sadece adını biliriz Belkıs hanımın. Yaşamı denilince sam yeli gibi uçup giden bir esinti kalır aklımızda. Karlıklı, ona et ve can verdi; artık Belkıs hanımı oldukça tanıyoruz…

Emine Adalet - Kara Kâküllü Kız, Şaziye Karlıklı, 308 syf., Doğan Kitap, 2020.

Sırada ne var diye sorduğumda “Emine Adalet Pee” demişti, ilk kitabı okuduğum günlerde. Benli Belkıs zordu, ama yazdığı yazılar, dergilerde kalan anıları vb. sınırlı da olsa oldukça malzeme vardı elde. Karlıklı, Emine Adalet’i yazmaya karar verdiğini açıkladığında doğrusu ağzım bir karış açık kalmıştı. Ne bulacak, ne devşirecekti ki? Bana ıssız bir çöl gibi geliyordu bu dansözün hikayesi. Şaziye Karlıklı, oldukça zor bir hayata yelken açıyordu bence…

Aradan bir yıl geçti, baktım kitap çıkmış. Hemen sarıldım sayfalara, bir solukta okudum. Aldım kalemi elime, ne yazacağımı düşünmeye başladım. Öncelikle şunu söyleyeyim, bu “olası” bir yaşam öyküsü. Emine Adalet Pee’nin çok kısıtlı olan röportajları, gazete haberleri, dış basında hakkında çıkan birkaç yazı dışında elde pek malzeme yok. Şaziye Karlıklı, bu malzemeyi esas almış, kronolojik olarak satır başlarını sıralamış, aralarını “olası” bilgilerle, öykülerle tamamlamış. Bu bir zaaf değil, tam tersine bir başarı bence. Aralarını bir başkası doldursa, mutlaka ayrıntılarda farklı hikayeler de çıkabilir karşımıza. Ama satır başları, dönemeçler, önemli olaylar aynı kalacaktır. Yani temel öyküyü çarpıtma, değiştirme yok kanımca…

Emine Adalet’in yaşam öyküsü ya 3-4 sayfalık bir dergi yazısı olarak kalacaktı ya da Şaziye Karlıklı’nın yaptığı gibi bir “kurgu roman” olarak geliştirilecekti. Bu ikinci yolu seçerek, unutulup gitmesi mukadder olan Emine hanım, artık aramıza canıyla kanıyla katılmış bulunuyor. Çok geniş ve ayrıntılı bir araştırma ile Emine Adalet’in yaşamının “elimizde olmayan bölümleri”ni kaleme alıyor. Hangi vapura bindiğini, perde arkasında neler yaptığını, gizli kalmış aşklarını öğreniyoruz böylece. “Olası” ama renkli bir yaşam öyküsü…

DAHA ÇOCUKKEN KAFASINA KOYMUŞTU... 

“Kurmaca Biyografi” olarak nitelediği Emine Adalet-Kara Kâküllü Kız kitabında, Şasiye Karlıklı ilginç bir öykü anlatıyor. Neredeyse çocukluktan itibaren “dansöz” olmayı kafasına koymuş, 14 yaşında Anadolu’ya turne yapan tiyatrolara katılmış, Hâzım Körmükçü’den ud dersleri almış, Türkiye’ye gelip dans hocalığı yapmaya çalışan Harry Pee ile evlenmiş bir genç kız Emine Adalet. Ama sonra uzak diyarlara doğru yelken açıyor kocasıyla. Beyrut, Kahire derken Avrupa’ya uzanıyor yolları. Önce Hamburg’da, ardından Berlin’in ünlü müzikholü Scala’da yıldız olarak parlıyor. Ama Hitler rejiminin yükseldiği yıllarda gerçekleşiyor bunlar. Sonra Viyana’ya geçiyor ve Femina Bar’da çalışmaya başlıyor. Ardından Paris’te Tabarin Bar’da ve New York’da French Gazino’da sahne alıyor. Anadolu’da “Kara Kâküllü Kız” olarak tanınırken, Avrupa’da bu unvan “Letzte Tochter des Harems” ve “Die Rose von Stambul”a yani “Haremin Son Kızı”, “İstanbul’un Gülü”ne dönüşüyor.

Emine Adalet birçok Alman filminde de dansçı olarak yer alıyor. O yıllardaki ünü biraz da bu filmlerde saklı. Ama yaşamının en ilginç yönü, ünlü kişilerle ilişkileri ve Türk istihbaratı için casusluk yaptığı yıllardaki etkinlikleri. İngiltere kralı VI. George ardından Hitler, Goebbells ile yakınlıklarını; Nazi yetkilileriyle ilişkilerini merakla okuyor insan. Zaman zaman bu badireden nasıl kurtulacak diye de düşünmeden edemiyor.

1944 yılında maceralı bir yolculuktan sonra Türkiye’ye dönüyor ve bütün varını yoğunu Almanya’da bırakmak zorunda kaldığı için hemen gösteri dünyasında yer almaya başlıyor. Önce dönemin gözde mekanı Taksim Belediye Gazinosu’nda sahne alıyor. Sonra önce muteber, ardından pek makbul olmayan gece mekanlarında çalışıyor. Yaşlandıkça gözden düşüyor elbette, bar arkasında çalışmaya başlıyor çaresiz ve sonunda Darülaceze’ye kadar uzanan bir son bekliyor bizleri…

Emine Adalet-Kara Kâküllü Kız, merakla okunan, ayrıntıları iyi örülmüş bir hayat hikayesi. Beş satırlık ömrü varken, birden koca bir kitaba kavuşan bir dansözün evrakı metrukesi...