Sanat Dünyamız Dergisi editörü Mine Haydaroğlu: Kalıcı entelektüel faaliyetin parçasıyız

Sanat Dünyamız Dergisi editörü Mine Haydaroğlu ile odağında dergiciliğin olduğu uzun bir söyleşi yaptık. Sanat okuması yaparken hangi öznelerin odaklarında olduğunu da açıklayan Haydaroğlu, sosyal medya ve okur ilişkisine dair görüşlerini aktardı.

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - Ortaya çıktığı günden bu yana hiçbir sanat dalını “kayırmadan” yayın hayatına devam eden Sanat Dünyamız Dergisi, sergilerden türlü kültür sanat aktivitelerine kadar, sanatın üretimi ve pazarlaması bağlamında yorum ve bilgilere yer verirken, sanatın sosyolojisine ve psikolojisine dair de derinlemesine analizler sunmaya devam ediyor.

Bu bilgiler ışığında, Sanat Dünyamız Dergisi editörü Mine Haydaroğlu ile odağında dergiciliğin olduğu uzun bir söyleşi yaptık. Sanat okuması yaparken hangi öznelerin odaklarında olduğunu da açıklayan Haydaroğlu, sosyal medya ve okur ilişkisine dair görüşlerini aktardı.

İlk olarak, kültürü ya da sanatı konu alan herhangi bir yazı kaleme alan bir yazar, derginize nasıl ulaşıyor?

İsteyen herkes Sanat Dünyamız’a yazı önerebilir, yazısını e-postayla göndermesi yeterli. Yazışma adresimiz derginin künyesinde de var: [email protected] Kısa sürede olumlu olumsuz cevap yazıyorum. Dergimizde yazıları çıkan kişilerin birçoğuyla tanışmıyorum, yazıları üzerinden görüşüyoruz.

Öte yandan, derginin 1974’ten yana tüm sayılarına bakarsanız, önemli bir yayınevinin dergisi olmasının avantajlarını fark edersiniz. Yüzlerce isim zaten dergimizi biliyor, katkıda bulunuyor. Dergi için bir yazı fikri aklıma geldiğinde o konuyu çalışan, bilen, araştıran ve benim arayabileceğim, danışabileceğim birçok isim var. Tek konulu özel sayılarda da genelde eş-editörle veya bir danışma ekibiyle çalışıyorum.

Sanat okuması yaparken, uluslararası dergilerle kıyaslandığında, sanatın hangi öznesini/öznelerini ön plana alıyorsunuz? Sanatı yorumlayış biçiminizi nasıl yorumlarsınız?

Sanatın uğraştığı her mesele dergimizin konusudur. İster günümüze, ister geçmişe dair olsun, sanatın tartıştığı konuları ele alıyoruz. Bu bir sanatçı ve eserleri, sergi, oluşum, kuram, yeniden okuma... hepsi olabilir. Önemli olan, konunun sanat tarihi bağlamındaki yerini tartışabilmek veya sanat tarihine eklemlenmesinin önemini tartabilmek.

Dergicilikte editör- yazar ilişkisini nasıl yorumlarsınız? İlk kez bir dergiye yazı gönderen bir yazarın editörle ilişkisi, ona bakış açısı ne oluyor?

Yukarıda da dediğim gibi, yazarların çoğuyla tanışmıyoruz, yazıları üzerinden görüşüyoruz. Dergiye bakış açıları, dergiyi tanımaları önemli.

'KRİZLERİN SÜREKLİLİĞİMİZE ETKİSİ OLMUYOR'

Geçen seneki üretiminiz nasıldı? Ekonomik krizin yaptırımı oldu mu? Krizin sürekliliğinden ve üretiminizin niteliğini etkilediğinden bahsetmek mümkün mü?

Üretimimiz aynı tempoda sürdü. Krizlerin, sürekliliğimize ve içeriğimize bir etkisi olmuyor. Sadece birkaç yıl önce dergimizin kâğıdını değiştirdik: Türkiye’de hiç bulunmayan bir kâğıdı getirtiyorduk, çok pahalı olduğu için vazgeçtik.

Sanat Dünyamız, Mart - Nisan 2018.

Sosyal medyanın okur ile iletişimde dergiciliğe ne gibi katkıları oldu? İnternetin üretim ve tüketim bağlamında edebiyata etkisi sizce nedir?

Online dergileri ve basılı dergilerin online versiyonlarını niteliklerine göre önemli buluyorum. Mesela e-Skop’u çok önemli ve faydalı buluyorum. İnternet üzerinden yayının avantajları erişim kolaylığı, yayın frekansının daha hızlı olması. Ancak basılı yayın, kalıcılığı, telif haklarına uygun olarak eserleri ve yazıları yayımlaması, doğru bilginin teyidini sağlaması gibi özellikleriyle bence online üretimden uzun vadede her zaman daha etkili olacak.

İçinde bulunduğumuz yıllar itibariyle portal ve dergi sayısının artması durumunu nasıl yorumlarsınız? 70’li ve 80’li yıllara nazaran, niceliğin ve niteliğin –olumlu ya da olumsuz- değiştiğini söylemek mümkün mü?

Sanat ve sanat yayınları açısından üretimin miktarı arttı; niceliğin bence önemi yok, nitelik açısından değerleri zaman içinde belirleniyor. Nitelik açısından yıllara göre karşılaştırma yapmak da pek doğru değil kanımca. Bir sanatçının üretimi içinde bulunduğu koşullardan ve zamanın olanaklarından elbette etkilenir ama esas olan bunları kendisinin nasıl değerlendirdiği. Online ve basılı yayında çok yer almak, onlarca sergiye katılmak ya da tek bir eserle bugün ya da yarın ortaya çıkmak... Sanatçı kişiliği, duruşu ve eserleriyle her iki durumda veya aradaki durumlarda da kendini belli eder, ediyor sonuçta.

Sanatın, değişen dünyaya uyum sağlamaya ve yer yer uyumun da ötesinde, değişen toplumun önünde olmasını, dergicilik bağlamında nasıl yorumlarsınız? Dergicilik, teorinin ve pratiğin tam olarak neresinde duruyor?

Hayatın içinden, hayatta var olan veya akışa geçmiş olan bir şeyleri ortaya koyan sanatçıların sanatı bence gerçek sanat. Onların yine de toplumun önünde olduklarını düşünmüyorum, sadece farklı ifade ediyorlar ve kendilerinde ve başkalarında var olanları görünür kılıyorlar bana kalırsa. Kuram ve pratik birbirinden bağımsız şeyler değiller; her pratiğin bir kuramsal açıklaması yapılabilir. Her bir kuramın da pratik bir ifadesi olabilir – sanatta da. Dergi olarak Sanat Dünyamız kuramın ve sanatsal ifadenin yanında, ortasında ve içinde duruyor.

'DERGİLERİN ÖZGÜVEN SAĞLADIĞI MUHAKKAK'

Yazın dünyasını biçimsel ve içeriksel olarak şekillendiren ilk ortamın dergiler olduğu düşünüldüğünde, yazarın yazdıklarını matbu bir mecrada ilk olarak dergilerde görmesinin etkisiyle, dergilerin yazara vaat ettiği şeylerden en önemlisinin özgüven olduğunu söylemek mümkün mü? Dergiler, yazara ne vaat eder? Ya da karşıtını da sormak mümkün: Yazar, dergilere ne vaat eder?

Edebiyatçılar için dediğiniz doğru, metinlerinin, şiirlerinin dergilerde yayımlanması yazarlıklarının başlangıç aşaması oluyor genelde, özgüven sağladığı da muhakkak. Sanatçılar ise öncelikle sergilerde var oluyorlar. Sergi kataloglarında eserlerinin yayımlanması onların sanat hayatlarında önemli bir ilk aşama. Dergilerde ve kitaplarda yer almaları da sanat tarihinde değerlendirilmelerini sağladığı için büyük önem taşıyor. Sanat tarihçilerinin, kuramcıların, eleştirmenlerin yazılarının dergilerde ve kitaplarda yayımlanması, dolaşıma girmeleri, zamandan bağımsız incelenme olanağına sahip olmaları anlamına geliyor. Dergi sanatçıya ve yazara sanat tarihine geçme, sanat, yazın ve düşün dünyasında bir yer sahibi olma, söylemlere katılma ve etkili olma fırsatı sağlar ama bunu vaat etmez, dergi bu konuda önemli ama karar verecek olan tek aktör değil. Yazarlara gelince, onlar dergilere sürekliliği vaat eden önemli aktörlerden bazılarıdır. Dergiye katkıları çok önemli, sanatçılar ve yazarlar oldukça dergiler var olacak.

Türkiye’de dergi mefhumunun önemli bir gelenek olduğunu söylemek mümkün. Geçmişten bu yana, pek çok yazar bir araya gelerek ortak üretim yapmış, dergiler çıkarmıştır. Kendinizi yakın bulduğunuz bir gelenek oldu mu? 200 sene sonra bugünlerden bahsedildiğinde, üretiminizin hayatla olan ilişkisinin nasıl tanımlanmasını istersiniz?

Bir zamanlar fanzinlerle ilgileniyordum, hatta Mondo Trasho’ya kısa bir iki katkım da olmuştu. Fotokopiyle çoğaltılarak dağıtılan fanzinlerin her dönemde nefes alıp verme, düşünceleri, duyguları ifade etme imkânı sağladığını düşünüyorum. Sosyal medyanın diline ve grafiğine yakın bir halleri var ama fiziki sınırları olduğu için etkileri farklı.

Şimdi umuyorum ki fanzinlerdeki hissiyatın, ilgi alanlarının Sanat Dünyamız’da da olduğu ancak çok farklı tonlarda ifade edildiği bir dergi olduğu fark edilmektedir. Sanat Dünyamız Yapı Kredi Yayınları’nın ve öncesinde Doğan Kardeş Yayınları’nın bağlı olduğu çok değerli, kalıcı bir entelektüel faaliyetin parçasıdır. Çok değerli bulduğum bir anlayışın ve bir mirasın devamı. Hayatla pek çok bakımdan iç içe olmuş, hayatın kültürel, sosyoekonomik yanlarıyla, sanatsal ifadeleriyle çok yakından ve etkin şekilde, kuruluşunun birinci gününden itibaren çok samimi bir etkileşime geçmiş bir kurumun geleneklerinden biri sonuçta Sanat Dünyamız. Bu şekilde değerlendirilmesini arzu ederim.