YAZARLAR

Kıdem gaspına TES aldatmacası

AKP iktidarı, çalışanların 87 yıllık kıdem tazminatı hakkını ortadan kaldırmak istiyor. İşverenler, kıdem tazminatı yerine TES (Tamamlayıcı Emeklilik Sistemi) adı altında belirli bir prim ödemesi yapacak. Çalışana da küçük bir miktarda “ikinci emekli aylığı” verilmiş olacak. Böylece işçinin işten çıkarılması, askerlik, emeklilik, kadın çalışanın evlenmesi gibi hallerinde kıdem tazminatı ödemesi yapılmayacak…    

AKP Hükümeti, Orta Vadeli Program’da (OVP) örtülü bir biçimde açıkladığı kıdem tazminatını ortadan kaldırma girişimini Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz’ın ağzından daha net bir şekilde ifade etmiş oldu.

Cevdet Yılmaz, “Kıdem tazminatında maalesef ciddi ödeme meseleleri var. Bir fon oluşturup bu meseleyi hem işçi, hem işveren lehine çözmek istiyoruz” şeklinde bir açıklama yaptı. OVP’de kıdem tazminatını da içerecek tarzda oluşturulacak bu yeni tamamlayıcı emeklilik sisteminin 2024 yılının dördüncü çeyreğinde kanunla düzenleneceği ifade ediliyor.

Bu demektir ki, Mart 2024’teki yerel seçimlerden sonra çalışanların 1936 yılından beri hak sahibi oldukları kıdem tazminatı uygulaması kaldırılmak isteniyor. Yani, 87 yıllık bir hakka göz dikilmiş oluyor.

KIDEM YERİNE İKİNCİ EMEKLİ AYLIĞI

Gerek OVP de, gerekse AKP’li yetkililerin açıklamalarında ve nihayetinde “yandaş medyada” yer alan haberlere baktığımızda sistem şöyle işleyecek: Kıdem tazminatının bir fona devredilerek ortadan kaldırılması için öncelikle bireysel emeklilik sistemi ile bağlantısı kurulmuş olacak.

İşverenler kıdem tazminatı ödemesi yerine TES’e belirli bir miktarda prim ödeyerek kıdem tazminatı yükümlülüğünden kurtulacaklar. “Yandaş medyada” yer alan haberlere göre, işverenler bu yeni sisteme çalışanın aylık ücretinin yüzde 5,33 oranında bir katkı yapacaklar. Bireysel emeklilik fonunda biriken bu para, 10 ya da 15 yıl veya emekliliğinde çalışana “ikinci bir emeklilik aylığı” olarak ödenecek.

Aslında mevcut kıdem tazminatı uygulamasında, her yıla çalışanın bir aylık maaşı tutarında tazminat ödenmesi öngörüldüğünden işverenler, bu bağlamda yüzde 8,33 oranında (1/12 = 0,0833) bir yükümlülüğe sahip bulunuyorlar.

Yeni tamamlayıcı emeklilik sisteminde kıdem tazminatının bireysel fona devriyle birlikte işverenlerin katkısı yüzde 5,33’e düşerken çalışandan da yüzde 3’luk bir kesinti yapılarak fondaki miktar yüzde 8,33’e tamamlanmış olacak. Yani çalışanın yüzde 3’lük zorunlu bir prim kesintisi yükümlülüğüyle karşı karşıya kalması öngörülüyor.

HAK KAYIPLARI

“İkinci emekli aylığı”nın da oransal anlamda küçük olması nedeniyle minimum seviyede olacağı belirtiliyor. Halen emekli aylığını oluşturan sistemde yaşlılık primi olarak işverenden yüzde 11, işçiden de yüzde 9 olmak üzere toplam yüzde 20’lik bir kesinti yapılıyor. Bu prim oranlarına göre bir emekli aylığı bağlanıyor.

TES’de ise, toplam yüzde 8,33’lük bir prim ödemesi sonucu son derece yetersiz bir ek emekli maaşının oluşacağı ortaya çıkıyor. Kuşkusuz işçinin işten çıkarılması halinde kıdem tazminatı olarak toplu bir para alması çok daha tercih edilebilecek bir durumdur.

Keza mevcut sistemde, en az bir yıllık kıdemi olan bir işçinin işten çıkarılmasının yanı sıra askerlik, emeklilik, çalışan kadının evlenmesi, geçerli bir sağlık nedeni gibi hallerde de çalışanın kıdem tazminatı hakkı var. Şimdi bu haklar da tamamen ortadan kalkacak.

Yine bu yeni sistem, işçinin çok rahatlıkla işten çıkarılmasına neden olabilecek. Çünkü işverenin bir kıdem tazminatı ödeme yükümlülüğü ortadan kalkmış olacak.

SOSYAL GÜVENLİĞİN ANLAMI

AKP’nin öngördüğü bu yeni sistemde, bir yandan mevcut emekli aylıkları iyice düşük bir durumda tutulacak, diğer yandan da sanki bu eksikliği gideriyormuş gibi kıdem tazminatı yerine “ikinci bir emekli aylığı” verilerek çalışanlar aldatılmış olacak.

Kamusal sosyal güvenlik sistemi, esas itibariyle gelirin ikincil dağılımını sağlayan bir sistemdir. Yani varlıklı kesimden yoksul kesime kaynak aktarmayı öngören bir sistemdir. Varlıklı kesimden daha yüksek prim kesintileri yapılarak bu kamusal yükümlülük sağlanmaya çalışılır.

AKP iktidarı, 2008’de çıkardığı yasayla hem emekli aylıklarını düşük tutma uygulamasını gerçekleştirdi, hem de şimdi kıdem tazminatını bir vesileyle ortadan kaldırarak işverenlerin yükümlülüğünü iyice azaltmak istiyor, böylelikle kamusal sosyal güvenlik sisteminin büyük ölçüde devreden çıkarılması amaçlanıyor.

Eğer AKP’nin iddia ettiği gibi kıdem tazminatı hakkına herkes erişemiyor, çoğu zaman ödeme yapılamıyorsa bunun yolu kıdem tazminatını tamamlayıcı emeklilik sistemi ile ortadan kaldırmak değildir. İşverenlerin ödeme aczine düşmesi durumunda kıdem tazminatı alacağı da devletin alacakları, banka ipotekleri gibi ilk sıraya yükseltilmelidir.

Ayrıca 4447 sayılı İşsizlik Sigortası Kanunu’nda yer aldığı gibi “Ücret Garanti Fonu”nun kıdem tazminatı dahil tüm işçi alacaklarını kapsayacak şekilde genişletilmesi ve ödemenin daha sonra işverenden tahsil edilmek üzere bu fondan karşılanması yasal hale getirilmelidir.

TEPKİ, ŞİMDİDEN KONMALI

AKP’nin 21 yıllık iktidarında çeşitli kereler kıdem tazminatını ortadan kaldırma girişimleri oldu. Sendikalar, emek örgütleri, bu girişimlere karşı çıktılar. Türk-İş’in bu konuda daha önce almış olduğu bir “genel grev” kararı var.

Zaten Türk-İş tarafından önceki gün yapılan açıklamada da, bu tür girişimlerden işçinin endişe ve rahatsızlık duyduğu belirtildi. DİSK de, öteden beri böyle girişimlere cepheden karşı çıkıyor.

AKP “yandaşı” olan Hak-İş konfederasyonu ise, kıdem tazminatının bir fona devredilmesi girişimine karşı olmamakla birlikte çok sıkıştırılırsa çekinceli bir tutum da sergileyebiliyor.

Kıdem tazminatı, aslında işçinin “ödenmemiş emeğinin bir karşılığıdır”. Bu 87 yıllık hakkın ne vesile ile olursa olsun gaspına karşı tüm çalışanların, örgütlerinin karşı çıkması, sıkı durması, tavırlarını net bir biçimde ortaya koyması gerekir.


Atilla Özsever Kimdir?

1967 yılında Kara Harp Okulu’nu bitirdi. 12 Mart (1971) döneminde piyade üsteğmeni iken siyasi görüşleri nedeniyle ordudan çıkarıldı. 2.5 yıl cezaevinde kaldı. Daha sonra iktisat öğrenimi gördü, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’nde yüksek lisans yaptı, doktorasını İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi’nde tamamladı. 1974 – 2002 yılları arasında gazetecilik yaptı. 2003- 2011 yılları arasında da Maltepe Üniversitesi’nde kadrolu öğretim üyeliği görevinde bulundu. 2011 yılından itibaren de çeşitli üniversitelerde çalışma ekonomisi ve medya alanında dışarıdan dersler veriyor. “Tekelci Medyada Örgütsüz Gazeteci” ve “Mesele Teslim Olmamakta” isimli iki kitabı ile çeşitli kitap ve dergilerde yer alan makaleleri bulunuyor.