Karamollaoğlu: Kepazelik diz boyu

SAADET lideri Temel Karamollaoğlu, Sedat Peker videoları ile başlayan sürece ilişkin konuştu. Gerekli adımlar atılmazsa muhatapların 'karanlık dönemin aktörleri' olarak anılacağını söyledi.

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - Organize suç örgütlü liderliğinden hükümlü Sedat Peker'in videoları ve İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun açıklamaları ile gündeme gelen iddiaları değerlendiren Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, "İddialar hafife alınacak gibi değil muhakkak açıklık kazanması gerekmektedir" dedi.

Karamollaoğlu'nun haftalık basın toplantısında yaptığı açıklamalar şöyle:

KİMSE ÜZERİNE DÜŞENİ YAPMIYOR: Son günlerde kamuoyuna yansıyan vahim iddialar hakkında maalesef, yetkililer ve ilgililer tarafından toplumun beklediği cevap ve adımlar hâlâ atılmamıştır. İddialar hafife alınacak gibi değil muhakkak açıklık kazanması gerekmektedir. İddialar vahim ama bu iddiaların muhatapları yetkililer huzurunda hesap vereceklerine ekranlarda konuyu savsaklama gayretine girmişlerdir. Kendilerini aklayabilmek için demagojiye başvuruyorlar. Gerektiği yerde insan zekası ile dalga geçercesine açıklamalarda bulunuyorlar. İddialara bakıldığında tam bir rezaletle karşı karşıya olduğumuzu görüyoruz. Kimse kendi mesuliyetini kabullenip gereğini yerine getirme yoluna girmiyor. Maalesef kepazelik diz boyu ama kimse bu durumdan kendi üzerine düşeni yapma noktasına bir türlü gelemiyor. Çok açık bir şekilde belirtmek istiyorum; lafla peynir gemisi yürümez! İsmi geçen ilgililer bir an önce istifa etmeli, etmiyorlarsa Sn. Cumhurbaşkanı bu noktadan itibaren sessizliğini bozmalı ya olayların karşısında olduğunu ikrar etmeli ya da ismi bu skandallarla geçenlerin yanında olduğunu söylemeli.

ATILMASI GEREKEN ADIMLAR: Dün sayın Bahçeli bu konuda kendi tavrını İçişleri Bakanı’nın yanında olarak açık bir şekilde ortaya koydu. Bugün de sayın Erdoğan kendi fikirlerini dile getirecek fazla değil biz konuşurken Sn. Cumhurbaşkanı da belki benim sorduğum sorulara cevap verecek mahiyette açıklamalar yapıyordur. Bu muğlaklık şüphelerin derinleşmesine iddiaların daha vahim boyutlar almasına sebep olur endişe taşıyoruz. Bu tür ciddi iddialara karşı atılacak etkin adımlarla, haksız yere itham edilenlerin aklanarak itibarlarının zedelenmesinin önüne geçileceği gibi; suç işleyenlerin de adalet önüne çıkarılarak cezalandırılması, toplumun adalete olan inancını pekiştirecektir. Bu itibarla aşağıdaki adımların gecikmeden atılması gerekmektedir.

Bu çerçevede;

1-) İddialar kapsamında başta İçişleri Bakanı olmak üzere, söz konusu tüm isimler istifa etmeli ve yargı süreci ivedilikle başlatılmalıdır.

2-) İstifa etmemeleri halinde ise, Cumhurbaşkanı tarafından bu kişiler derhal görevlerinden alınmalıdır.

3-) Soruşturmaları yürütecek savcı ve hâkimlere mesleki güvencelerinin yanında, görev yeri ve görev konuları için de ayrıca güvence garantisi sağlanmalıdır.

4-) Devlet Denetleme Kurulu görevlendirilerek; araştırma, inceleme ve soruşturma süreçleri başlatılmalıdır.

5-) Ayrıca TBMM’nde de bir soruşturma komisyonu kurulmalıdır.

6-) Basın yayın organlarında, bu iddialarla ilgili açılacak soruşturma ve tahkikatın şeffaf bir biçimde yer alabilmesini sağlayacak güvencenin açıkça verilmesi gerekmektedir.

Bu sürecin güvenilirliğini sağlayabilmek için, bu sayılan maddelerin eksiksiz ve bir an evvel yerine getirilmesi elzem olduğu kanaatindeyim.

Aksi halde; bahse konu olan hiç kimse, hem kamuoyu vicdanında hem de tarih huzurunda kirli bir dönemin aktörleri olarak anılmaktan kendisini kurtaramayacaktır!

TOPLUMSAL ÇÖKÜŞ YAŞIYORUZ: Üretim zayıflamış, vergiler artmış ekonomik olarak milletimiz bunalmış durumda. Ehliyet ve liyakatin yerine ise torpil her yerde geçerli olmaktadır. Şimdi bu halde ülkemizin ayağa kalkması mümkün mü? Ekonomik şartların en çok muzdarip ettiği özellikle de Covid 19 salgın süreci ile daha da sıkıntıya giren kesimimiz esnaf kardeşlerimizdir. Canları yanan, evine ekmek götüremeyen, kepengini kaldıramayan, tezgahını açamayan esnafımızın feryadı arş-u alaya ulaştı. Bu feryada kayıtsız kalmanın mümkün olmadığı anlayışı ile bizim değil onların konuşacağı bir program tertip etme kararı aldık. Allah nasip ederse Haziran ayı başlarında esnaflarımızla buluşacak, dertlerini dinleyecek, bu dertlere çözüm yolları arayacağımız bir esnaf kongresi tertip edeceğiz. Şimdiden tüm esnaflarımızı bu kongreye davet ediyor, programımızın hayırlara vesile olmasını temenni ediyorum.

İSRAİL MASUMMUŞ ALGISI YAPILIYOR: Bildiğiniz üzere Filistin’de yaşanan olaylarla alakalı bir ateşkes süreci başlamış bulunmakta. Fakat kendilerini korumak için 2-3 füze atan Filistinliler itham edilirken; kan döken, çocukları katleden, şehirleri yok eden İsrail masummuş gibi bir algı yapılıyor. ABD Başkanı İsrail’in yaptığı katliamları nefis müdafaası olarak görüyor Allah size akıl fikir versin. Batı ve özellikle Amerika, Filistin'de yaşanan vahşeti önlemek yerine, tahrik etmek için ellerinden gelen gayreti gösteriyorlar! Hepimiz BOP’tan haberdarız, BOP’un aslı Büyük İsrail Projesidir. Kendi inançlarına göre Nil-Fırat arası onların malı! Bu inanç neticesinde doğan şu vahşete bakın. İsrail bütün politikalarını kan ve gözyaşı üzerine inşa ediyor. Adaleti ve hürriyeti temsil ettiğini iddia eden Batı bazen sessiz, çoğu zamansa destek oluyor! Bölgemizde hedefte olan bütün ülkeler ile bir araya gelmeye mecburuz. Hedefte biz varız! Topraklarımız bölünme tehdidi ile karşı karşıyadır. Cılız adımlarla bu iş yapılmaz!

KARAMOLLAOĞLU: CUMHURBAŞKANI MAKAMINA YAKIŞIR BİR ÜSLUBA DAVET EDİYORUZ  

Öte yandan Saadet Partisi Lideri Karamollaoğlu İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in, Rize İkizdere'de muhatap olduğu saldırı girişimine ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın olaya ilişkin sözlerine tepki gösterdi. Twitter hesabından olayı ve Erdoğan'ın sözlerini değerlendiren Karamollaoğlu şu mesajları verdi: 

"Öncelikle bir kez daha hatırlatmak isterim ki siyasi partiler birbirlerinin düşmanı değil, rakipleridir.

Siyasi liderler ise üslup ve yaklaşımlarıyla topluma öncü ve örnek olması gereken kişilerdir.
*
Bu çerçevede siyasette rekabetle birlikte nezaketi de inşa etmek hepimizin öncelikli görevidir.

Elbette buna en fazla özen göstermesi gereken temsil ettiği makam itibarıyla Sayın Cumhurbaşkanıdır.
*
Milletimizin moral ve motivasyona her zamankinden daha fazla ihtiyaç duyduğu bir dönemde; seçmeni rencide edici ve toplumu kutuplaştırıcı söylemlerin ne ülkemize ne de milletimize faydası yoktur.
*
Saadet Partisi olarak rekabete evet diyor ama tehdit eden, kutuplaştıran, düşmanlaştıran dili reddediyoruz.

*
Özellikle Sayın Cumhurbaşkanının bugün Sayın Akşener’e yönelik sarfettiği; “Daha neler olacak neler, bunlar daha iyi günler” ifadesi üstlendiği makamın sorumluluğundan çok uzaktır.
Sayın Erdoğan’ı bu dil ve yaklaşımı bir an evvel terketmeye ve temsil ettiği “Cumhurbaşkanlığı makamına” yakışır bir üslup ve yaklaşım ortaya koymaya davet ediyoruz." 

ERDOĞAN NE DEMİŞTİ?

Erdoğan, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada İYİ Parti lideri Meral Akşener için şu ifadeleri kullandı: “Gelin hanım beni Netanyahu’nun yanına koyuyor onun ardından da Rize’ye gidiyor. Gelin hanıma gayet güzel ders veriliyor. Yine dua et ki gelin hanıma çok ileriye gitmeden ders verdiler. İkizdere yetmedi, Çayeli'ne gittin. Orada da gerekeni yaptılar. Daha neler olacak neler…” (HABER MERKEZİ)