TÜSİAD: İstanbul Sözleşmesi yaşatır

Türkiye'de kadın cinayetlerinin ulaştığı son boyut başta kadın dernekleri olmak üzere kamuoyunda şiddetli tepkilere ve eylemlere neden oldu. İstanbul Sözleşmesi'nin öneminin bir kez daha ortaya çıktığı bugünlerde hükümetin sözleşmeyi kaldırmaya yönelik çalışmalarına bir itiraz da TÜSİAD'tan geldi: İstanbul Sözleşmesi, kadına yönelik her türlü şiddetle mücadele için vardır. İstanbul Sözleşmesi, kim olursa olsun şiddet mağdurunu korumak için vardır. “Ama”sız,“fakat”sız şiddete karşı durmak için vardır.

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - Kadına karşı şiddetle mücadelede referans metin olarak kabul edilen ve 34 ülkede uygulanan İstanbul Sözleşmesi'nin kaldırılmasına dair hükümet kanadında yapılan çalışmalar başta kadın dernekleri olmak üzere kamuoyunda derin itirazlara neden oldu. Pınar Gültekin'in Muğla'da Cemal Metin Avcı tarafından katledilmesiyle tekrar gündeme gelen ve önemi vurgulanan sözleşmeyle ilgili TÜSİAD da bir açıklama yaptı.

'KADIN YÖNELİK ŞİDDET İNSANLIK SUÇUDUR'

"Kadına yönelik şiddet hem dünyada hem de ülkemizde kanayan bir yara ve bir insanlık suçudur. Kadınların çeşitli bahanelerle şiddete maruz kalması ve yaşam haklarının elinden alınması maalesef her gün sarsıcı örnekleriyle karşımızdadır. Kadınların ve çocukların hayatını karartan cinayet, tecavüz, taciz vakaları, zorla ve erken evlilikler kadını kadın olduğu için ayrımcılığa maruz bırakan zihniyet yapısının yansımalarıdır. Uluslararası sözleşmeler ve yasalarımız şiddeti besleyen zihniyet yapısı ve şiddet eylemleri ile mücadelenin en etkili araçlarıdır" ifadelerinin bulunduğu açıklamada 'kadına yönelik şiddet eyleminin hiçbir mazereti olmadığı' vurgulandı:

"İstanbul Sözleşmesi, kadına yönelik her türlü şiddetle mücadele için vardır. İstanbul Sözleşmesi, kim olursa olsun şiddet mağdurunu korumak için vardır. “Ama”sız,“fakat”sız şiddete karşı durmak için vardır. Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin 2012 yılında tüm siyasi partilerimizin ittifakıyla İstanbul Sözleşmesi'ni onaylaması dünyaya örnek ve öncü bir adım olmuştur. Bugün, 34 ülke bu sözleşmeyi uygulamaktadır.

'ŞİDDET UYGULAYANLARI CESARETLENDİRMEYELİM'

İstanbul Sözleşmesi'ni imzalamış olmak, kadına şiddet eyleminin hiçbir mazereti olamaz demektir. Sözleşmenin tartışmaya açılması ise şiddeti mazur göstermek anlamına gelir, şiddet uygulayanları cesaretlendirir.

Nitekim, vicdanı olan herkesi sarsan her bir kadın cinayeti ve kadına yönelik erkek şiddeti, İstanbul Sözleşmesi'nin ne kadar yaşamsal olduğunu gösteriyor. Sözleşme hakkında dezenformasyon bir yana bırakılmalı, şiddet riskine maruz kalanların ve şiddet mağdurlarının korunmasına odaklanılmalıdır. Hangi görüşe bağlı olursa olsun, tüm siyasi partilerin ve toplum kesimlerinin şiddete karşı birleşmesi hem insani bir sorumluluktur, hem de devletin kadın vatandaşlarına karşı yükümlülüğünü yerine getirmesi için zorunludur.

Ülkemizde toplumsal cinsiyet eşitliği konusunda bilinçlenme anlamında önemli kazanımlar elde edildiğini unutmamak gerekir. İstanbul Sözleşmesinin ve 6284 sayılı Kanununun uygulamasının etkinleştirilmesi için çaba sarf eden bakanlıklarımız, sivil toplum örgütlerimiz, özel sektör kuruluşlarımız bu düzenlemelerden güç almaktadır. Kadınlar bu düzenlemelere güvenmektedir. Her alanda kadınların erkeklerle eşit haklara sahip olduğunu içselleştirmek aynı zamanda aileyi ve tüm medeni ilişkileri de güçlendirecek bir yaklaşım olacaktır.

İstanbul Sözleşmesi, Türkiye ve dünya kadınlarına verilmiş bir söz, güçlü bir taahhüttür. Bu sözden caymayalım. Şiddet uygulayanları cesaretlendirmeyelim." (HABER MERKEZİ)