İzmir Adliyesi binası da hasarlı: Duruşmalar ertelensin

Seferihisar depreminde zarar gören kamu binalarından biri de Bayraklı'da bulunan İzmir Adliyesi. Çatısı vinçle tutulan binanın içerisindeki duvarların bazıları patlarken, bölgede bulunan ve hasar gören birçok binadaki avukatlık ofisleri de boşaltıldı. Ofisi boşaltılan avukatlardan Nezahat Paşa, "Nerede hangi inşaatın enkazında öleceğimiz belli değil" derken, Serdar Gültekin ise pandemi döneminde olduğu gibi duruşmaların ertelenmesini istedi.

Depremde hasar gören İzmir Adliyesi'nin çatısı yıkılmaması için vinçle tutuluyor.
Google Haberlere Abone ol

Cihan Başakçıoğlu

İZMİR - İzmir'in Seferihisar ilçesi açıklarında meydana gelen depremin ardından İzmir Adliyesi'nin bulunduğu Bayraklı bölgesinde yıkılan binaların enkazlarında çalışmalar bugün de devam ediyor. Kamu binalarının da zarar gördüğü depremde adliye binasında da hasar meydana gelirken, yaşanan durumdan en çok etkilenen meslek gruplarından biri de avukatlar ve adliye emekçileri oldu. Bayraklı bölgesinde adliye yakınlarında bulunan birçok avukatlık bürosu boşaltıldı.

22 YILLIK BİR HİKAYE... 

1982 yılında “Türkiye’nin adaletine yaraşır bir bina olsun” denilerek yapılması kararı alınan ve 1990 yılı sonlarında inşaatına başlanan adliye binasının temeli dönemin başbakanı Süleyman Demirel tarafından atıldı. Tamamlandığı 2004 yılına kadar birçok rant tartışmasına konu olan bina, 2004 yılında AK Parti Milletvekili Cemil Çiçek'in talimatıyla bitirildi ve "Türkiye'nin en büyüğü" olarak hizmete başladı.

Bugün ise çatısı yıkılmaması için vinçle tutulan İzmir Adliyesi'nin içerisinde birçok noktada çatlaklar mevcut. Yine bina içerisinde bazı duvarların yıkıldığı ve rafların devliyerek dosyaların yerlere saçıldığı görülüyor. Bazı duruşmalar ise hakimlerin inisiyatifi ile ertelendi.



'ADLİYEDEKİ İNSANLARIN CAN GÜVENLİĞİ HİÇE SAYILIYOR'

Avukat Nezahat Paşa gününün büyük bir bölümünü adliye koridorlarında geçiren avukatlardan yalnızca biri. Paşa'nın hukuk bürosu ise Bayraklı'da yıkılan Rıza Bey Apartmanı'nın tam karşısında bulunuyor. Etrafı şeritlerle çevrilen binanın duvarlarındaki derin çatlaklar ise caddeden geçen herkesin görebileceği kadar belirgin. Üstelik bu hasarlar ilk değil. Daha önce gerçekleşen birçok depremde de aynı bina zarar görmüş. 

Avukat Paşa, adliye binasında yaşanan durumla ilgili olarak, herkesin canının hiçe sayıldığını ifade ederek, "Çok korkunç bir durum. Buna rağmen bina yıkılma durumuna rağmen duruşmaların tamamı ertelenmiyor. Hakimlerin inisiyatifine bırakılmış durumda. Avukatlar da hakimler de bu koşullarda. Sabah gittik halen birileri oralarda kalmak durumunda. Vatandaş mağdur olmasın diye gerekli işlemleri yapmaya çalışıyoruz ve o tehlikeli yerlere gitmek durumunda kalıyoruz. Devlet binalarının bu şekilde bir yerlerde hizmet vermesi çok korkunç. İnsanların can güvenliği hiçe sayılıyor" dedi.

Nezahat Paşa


'NEREDE ÖLECEĞİMİZ, HANGİ ENKAZIN ALTINDA KALACAĞIMIZ BELLİ DEĞİL'

Kendi ofisi ile ilgili olarak da hukuki girişimlerde bulunacaklarını kaydeden Paşa son olarak şunları söyledi: "Benim ofisim de aynı şekilde zarar gördü. Yapıyı yapan kişiler ve denetlemeyen kişilerle ilgili suç duyurusu hazırlığında içerisindeyim. Hayatımızda kurtardık ama çöken Rıza Bey Apartmanı da benzer bir konumda. Bildiğimiz bir şey değildi. Meğerse daha önceki depremlerde de ofisimin bulunduğu bina hasar görmüş. Tadilat yapın oturun diyorlar. Bugün tadilat yapılması bir sonraki ölümlere davet demek. Vefat eden arkadaşların bulunduğu binaların yıkılmasının sebebi önceki depremlerde önlem alınmamasından kaynaklı. Bir ton deprem vergisi toplanıyor. Nerede bu vergiler? Nerede ölceğimiz, hangi inşaatın enkazında kalacağımız belli değil. Müteaahitlerin yaptıklarının haddi hesabı yok ama devletin bu noktada denetleme yükümlülüğü var. Bu noktadaki görevini yerine getirmediği apaçık. Normalde depremde yıkılacak binaya oturma izni verilmemesi gerekiyor. Gerekli hukuki girişimlerde bulunacağım."

'KARMAŞAYA MÜSAİT BİR DURUM VAR'

Avukat Serdar Gültekin ise HSYK'nın tavsiye niteliğinde bir karar yayınladığını ancak mazeretlerin kabul edilmesi ve duruşmaların durdurulması ile ilgili net bir karar olmadığını ifade etti. Hakimlerin bu nedenle kendi inisiyatifleri ile hareket ettiğini söyleyen Gültekin, "İki aylık süre ile duruşmaları ileri tarihe erteleyen hakimler de var. Ama mazeret bildirildiği halde mazeretle ilgili kaydı tutanağa geçmeksizin normal duruşma yapıp gün veren mahkemeler de var. Dolayısıyla da bir karışıklı ortaya çıkıyor. Bürosuna ulaşamayan dosyalarına ulaşamayan avukatların bu tebligatların yapılması sebebiyle süresi içinde itiraz temyiz haklaırnı kullanamamalarından dolayı nihayetinde yine vatandaşlar mağdur olacaklar. Bu bakımdan problemli ve karmaşa çıkarmaya müsait bir durum var" dedi.

Serdar Gültekin


"Onlarca avukatın ofisi yıkılmış 4 avukat arkadaşımız hayatını kaybetmişken avukatlardan kalkıp duruşmaya gitmelerini beklemelerini anlamak mümkün değil" diyen Gültekin, savcılığın tavrını da eleştirdi. Gültekin, "O adliye binası sağlıklı değil. İki bloku ile ilgili tadilat işlemi yapılacağı bildiriliyor. Ana binada çok ciddi hasarlar olmasına rağmen burada yargısal faaliyetler yürütülebilir gibi bir açıklama ile bir taraftan inşaat tadilat işleri devam ederken bir taraftan insanların girip orada duruşmaları işleri takip etmeleri bekleniyor. Bu anlaşılabilir bir şey değil. Yapılması gereken tıpkı pandemi döneminde olduğu gibi bir kararla sürelerin durdurulduğu duruşmaların tamamen ertelendiği bir karar alınmalı. Bu sırada da bu yapıların güvenilirliği ile ilgili kontroller yapılmalıdır" diye konuştu.