YAZARLAR

İktidarın evdeki hesabı çarşıya uyacak mı?

Peki yeni dönem için kurulan şifreler yeniden iktidarın kapılarını açabilecek mi? İşte orada bu defa, muhalefetin belirleyeceği ya da belirlemesi beklenen ‘şifreler’ son sözü söyleyecek…

Gazete Duvar’ın son bir haftada yaptığı haberler, seçim döneminin başlangıcını yaşadığımız günlerde iktidarın bundan sonra izleyeceği rotaya dair çok sayıda işareti yansıttı.

AK Parti’nin 21 yıllık iktidarın ardından yeni –ve herhalde en sancılı- döneme hazırlanırken aklına ilk gelenin yine kendisi olduğunu öğrendik. Anketlerde yüzde 35-37 aralığında göründüklerini belirterek bu oranı bir ‘sıçrama noktası’ olarak değerlendirdikleri anlaşılıyor. Çok da haksız sayılmazlar. Çünkü AK Parti oylarını daha aşağıda gösteren anketlere göre bile bu oran yüzde 30’un altına pek inmiyor. Ve yüzde 30 bir ‘sıçrama noktası’ olarak epey iyi bir başlangıç noktası gibi duruyor. Ama o sıçramanın koşulları gerçekten var mı?

***

Burada yine parti yöneticilerinin ifadelerine göre ‘sıçrama’ için iki basamak öne çıkıyor: İktidarda olma avantajı ve ekonomide iyileşme eğilimine girilebilmesi. Peki bu iki basamak adım atmaya ne kadar elverişli?

Öncelikle ‘iktidar olmanın avantajı’ndan kastedilenler, ekonomi dışındaki alanlarda bu defa önceki seçimlere göre çok işlevli olacak gibi görünmüyor. Yani seçmenler arasında kutuplaştırıcı bir söyleme yüklenmek, dış politikadaki mevcut ya da yeni yaratılacak gerilimleri seçim atmosferine yüklemek gibi -daha önce işe yaradığı bilinen- formüller yeniden denense bile aynı sonuca ulaşmada o kadar etkili olmayacağı kendileri tarafından da kabul ediliyor. Seçmenin alım gücünün azaldığı, parasının ‘pul’ olduğu koşullarda bunun beklenmesinin 21 yıllık iktidar deneyimine de yakışmayacağı ortada. O zaman geriye ‘iktidar olma gücü’nün de kullanılacağı asıl basamak kalıyor: Ekonomide iyileşme.

O konuda atılacak adımlar için nasıl bir hazırlık olduğunu da anlamaya çalıştık. Enflasyonun seçim öncesinde yüzde 50 seviyesine (elbette TÜİK enflasyonu) indiği ve hayat pahalılığından en çok etkilenen kesimlerin (dolayısıyla asıl seçmen kitlesinin) 8 bin liranın üzerine çıkarılacak bir asgari ücretle ‘desteklendiği’ bir tabloya ulaşılmaya çalışılacağı görülüyor. Ancak böylesi adımlarla en düşük gelir seviyesine pansuman yapılması gerçekten ‘ekonomide iyileşme’ anlamına gelecek mi? Bu soruya henüz ikna edici bir yanıt alınamadığını söylemek gerek.

***

Ankara Temsilcimiz Nergis Demirkaya’nın haberlerinden öğrendiklerimize eklenmesi gereken bir bilgi de Duvar Arkası’ndan geldi. Sedat Peker’in -bu kez yargıya da yansıyan- yolsuzluk iddialarının ardından, Cumhurbaşkanı danışmanı Serkan Taranoğlu’nun görevden alınması ve Cumhurbaşkanlığı Ekonomi Politikaları Kurulu Üyesi Korkmaz Karaca’nın istifa etmesinin parti içinde yarattığı etkiyi özetliyordu bu kulis bilgisi. AK Parti’den bağımsız, Cumhurbaşkanlığı’nda örgütlenmiş ve fakat “Cumhurbaşkanı’nın da tanımadığı” insanlar vardı! Bunlar “AK Parti’ye de, Erdoğan’a da zarar veriyorlardı” ve dolayısıyla ayıklanmalıydılar!

Parti içerisinde bu tip rahatsızlıklar olduğunu daha önce de duymuştuk. Ancak –yine de Erdoğan’ı sakınarak- yapılan bu son yorumların Erdoğan’a seçime gidilirken yapılması gerekeni gösteren bir tür ‘son çağrı’ olarak değerlendirilmesi gerekir herhalde. “AK Parti’ye rağmen ve AK Parti’siz bir AK Parti iktidarı”nı sindirmenin artık ne kadar zor olduğunu anlatan bir işaret…

***

Epey zamandır “Altılı Masa” ve onun cumhurbaşkanı adayına odaklı devam eden seçim gündeminin ardından iktidarın büyük partisinde neler olup bittiği, neler düşünüldüğü ve yeni dönemin şifrelerinin nasıl şekillendiğini anlatan haberlerdi bunlar.

Kocaeli’de AK Parti’nin, Sivas’ta MHP’nin seçim startı verdikleri mitinglerini yine Nergis Demirkaya izlemişti.  Demirkaya’nın bu iki mitingin ardından dikkat çeken izlenimi ise Cumhur İttifakı’nın kendi seçmenine ekonomi konusunda “dünyanın haline bakılırsa biz iyi durumdayız” diye gitmesinin olumlu karşılandığıydı. Belli ki iktidarın bu iki partisinin kadroları da ‘kol kırılır yen içinde kalır’ diyerek ve ‘kemik’ seçmenlerinden başlayarak yeni bir seçim zaferine ulaşmayı hesaplıyor. Usule ve yapılacaklara dair hem kendi içlerinde hem Cumhur İttifakı içinde ortaya çıkabilecek ‘af’ gibi muhtemel anlaşmazlıkları da aşarak ilerlemeye çalışacaklar.

Peki yeni dönem için kurulan şifreler yeniden iktidarın kapılarını açabilecek mi?

İşte orada bu defa, muhalefetin belirleyeceği ya da belirlemesi beklenen ‘şifreler’ son sözü söyleyecek…