İktidar şiddet yasasını budamaya hazırlanıyor
7 Ekim Perşembe günü Sheraton Ankara Hotel salonu, kadına yönelik erkek şiddeti ifadesinin erkekleri mağdur ettiği şeklindeki görüşlerle çınladı. ENSAR ve TÜRGEV’in de katıldığı yerde başka bir söz üretilmesi beklenemezdi. Bakanlığın Sivil Toplum Buluşmaları'nın 1’incisinde, yuvayı dişi kuşun yaptığı, kadının evin direği olduğu, safsataları saçıldı ortama.
“Bakanlığımız ile sivil toplum işbirliğini güçlendirmek 1’incisini düzenlediğimiz sivil toplum buluşmaları…” şeklinde başlayan davetle bazı sivil toplum örgütlerine çağrı yapıldığına değinmiştim son yazımda. Perşembe günü gerçekleşen tam günlük bu toplantı, öncesinde belki ön yargı olarak değerlendirse de görünen köye dair tecrübelere dayanarak yorumlarda bulunmuştum: Kadın örgütlerinin şimdi hatırlanıyor olmasını sadece yaklaşan seçimle değil, yaklaşan 5’inci yargı reform paketini de düşünerek değerlendirmek gerekecek. Yıllardır tersine işletilen reformlar gibi, daima sivil toplumdan alınan görüşler çarpıtılarak kadın kazanımların gaspına gerekçe oluşturacak şekilde kullanıldı.” Peşinen yapılan bu değerlendirmeyi doğrulayarak kimseyi şaşırtmadı Bakanlık.
En başta düzenlenişi adaletsizdi. Eşitlikçi katılım planlanmadığı için adaletsizdi ama toplantı süresince söz hakkı ve süreleri açısından da adaletsizliği sürdürmekten kaçınılmadı. Bağımsız kadın örgütlerinden çağrılı olanların sayısı iki elin parmaklarını bulmuyordu zaten ve birer temsilci istenmişti. Ancak hınca hınç dolu salonda ikişer, üçer temsilciyle katıldığı görüldü. Ayrıca toplantının öğleden önceki ilk oturumunda açılış konuşmaları ve Bakan Derya Yanık için planlanan süre toplam bir saate yakın olduğu halde salonu dolduran sivil toplum temsilcilerine toplamda iki saat süre ayrıldığı için ancak üçer dakika söz alabildiler. Üstelik çağrılı örgütlerden iktidara yakın örgütler katılan ikişer, üçer kişiyle kullandı bu üçer dakikaları. Böylesi eşitsiz ve adaletsiz ortamda gerçekleşen toplantıdaki odak grup çalışmalarında elbette muhalif görüşler son derece seyreltilmiş oldu.
Mevzuatın değerlendirileceği, sistemin güçlendirilmesi ve işbirliğinin sağlanması, bakanlığın ve bağlı kurumların sivil toplumla ilişkilerinde koordinasyon konularını içeren odak grup çalışmalara iktidara yakın örgütlerden her masada birer kişi bulunabildiği halde bağımsız örgütlere en baştan tek masada bulunma şartı getirilmiş oldu, tek temsilci şartıyla. İşler kebap yani ama tabi Bahçeli daha iyi bilir bu kebap işlerini. Neyse Bakanlığa dönecek olursak buluşma çağrısının kağıt üzerinde, idealize edilmiş amacına değinmek de gerekir. “İyi yönetişim ilkeleriyle ilk kez geliştirilecek olan orta ve uzun vadeli stratejileri içeren sivil toplum vizyon belgesi ve işbirliği mekanizmalarının harekete geçirilmesini, sivil toplum ile çalışmalara ilişkin geliştirilen stratejilerin uygulanmasının izlenmesini ve gerekli araştırma ve analizle değerlendirme çalışmalarının yapılmasını sağlayacak eylem planının aktif bir paydaşı olacaksınız.” Güzel laf tabii ki ama elbette har zamanki gibi lafta kaldı ilk andan itibaren.
Ve günün sonunda tüm konuşmaları, odak grup çalışmalarında dile getirilen görüşlerin özet sunumunu yapan konuşma metninde bağımsız kadın örgütlerinin değerlendirme ve taleplerinin, işaret ettikleri uygulama sorunlarının yer almadığı görüldü. 7 Ekim Perşembe günü Sheraton Ankara Hotel salonu, kadına yönelik erkek şiddeti ifadesinin erkekleri mağdur ettiği şeklindeki görüşlerle çınladı. 6284 sayılı kadına yönelik şiddeti önleme ve şiddetle mücadele yasasının “uzlaştırıcı değil ayrıştırıcı olduğu, erkekleri dışladığı” söylemleri damga vurdu toplantıya. ENSAR ve TÜRGEV’in de katıldığı yerde başka bir söz üretilmesi beklenemezdi. Yuvayı dişi kuşun yaptığı, kadının evin direği olduğu, safsataları saçıldı ortama. 6284 sayılı yasanın tedbir kararlarına ilişkin hükümlerinin budanacağını işaret eden “erkeklerin aileden dışlandığı” iddiaları girdi özet sunuma. Buna karşın sığınma evlerinde engelli kadınlara ilişkin düzenlemelerin yapılması gerektiği, 12 yaşından büyük oğlan çocuklarının anneleriyle birlikte kalabilmesinin mutlaka sağlanması yönündeki görüşler, toplantı çıktılarında görmezden gelindi.
Tıpkı geçmişte eylem planı hazırlık toplantısında olduğu gibi toplumsal cinsiyet eşitliği ilkesi, İstanbul Sözleşmesi’nin önemi yönündeki talep ve görüşler de hiç yer almadı Bakanlığın Sivil Toplum Buluşmaları'nın 1’incisine ait çıktılarda. Her zamanki gibi planlanan, hazırlıkları tamamlanan düzenlemelere sonradan sivil toplum görüşü monte etmek için kurulan tezgah işletildi. Hazırlanan düzenlemenin alt yapısıymış gibi gösterilebilecek görüşler seçildi ve uygun görülen yerlere yerleştirilme hazırlığı böylece. 6284’ü budamak için yapılan çalışmaları tamamına erdirecek toplantılar da büyük ihtimalle hanımefendinin himayesinde AKP Kadın Kolları Genel Başkanı Ayşe Keşir katılımıyla illerde sürdürüleceği anlaşılıyor. Hem erkek şiddetini aile içinde koruma altına almak hem seçim propagandası yapmak gibi iki işi bir arada sürdürüyor iktidar. Peki ya muhalefet ne durumda? Talepleri dikkate alarak eşit temsil ile yürütecek mi seçim öncesi hazırlıklarını? Göreceğiz hep birlikte.
Berrin Sönmez Kimdir?
Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi mezunu. Aynı üniversitede araştırma görevlisi olarak akademiye geçti. Osmanlı Devleti’nin 1. Dünya Savaşı’na giriş süreci üzerine yüksek lisans tezi yazdı. Halkevi ve kültürel dönüşüm konulu doktora tezini yarıda bırakarak akademiden ayrılıp öğretmenlik yaptı. Daha sonra tekrar akademiye dönerek okutman ve öğretim görevlisi unvanlarıyla lisans ve ön lisans programlarında inkılap tarihi ve kültür tarihi dersleri verdi. 28 Şubat sürecindeki akademik tasfiye ile üniversiteden uzaklaştırıldı. Dönemin keyfi idaresi ve idareye tam bağımlı yargısı, akademik kadroları “rektörün takdir yetkisine” bırakarak tasfiyeleri gerçekleştirdiği ve hak arama yolları yargı kararıyla tıkandığı için açıktan emekli oldu. Sırasıyla Maliye Bakanlığı, Ankara Üniversitesi, Milli Eğitim Bakanlığı ve Afyon Kocatepe Üniversitesi’nde ortalama dört-beş yıl demir atarak çalışma hayatını tamamladı. Kadın, çocuk, insan hakları, demokrasi ve barış savunucusu, feminist-aktivist Berrin Sönmez’in çeşitli dergilerde makale ve denemeleri yayınlanmıştır.
Ülkü Ocakları MHP’nin Demir Kubbesi mi? 04 Ekim 2024
Soyadı eşitliği yerine yeni ayrımcılık katmanı getiremezsiniz 27 Eylül 2024
Narin’i saygıyla uğurlayamadık bari hakkını layıkıyla arayalım 20 Eylül 2024
İktidar teğmenleri tehdit ile özgüven kazanamaz 13 Eylül 2024 YAZARIN TÜM YAZILARI