İHD Diyarbakır Şubesi raporu: Bölgede 7 bin 229 hak ihlali tespiti yapıldı

İHD Diyarbakır Şubesi, "Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi 2023 Yılı İnsan Hakları İhlalleri Raporu'"nu açıkladı. Rapora göre bölgede en az 7 bin 229 hak ihlali tespit edildi.

Google Haberlere Abone ol

DİYARBAKIR - İnsan Hakları Derneği (İHD) Diyarbakır Şubesi, Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi 2023 Yılı İnsan Hakları İhlalleri Raporu’nu açıkladı. Şube binasında gerçekleşen açıklamada, raporun değerlendirme kısmını İHD Eş Genel Başkan Yardımcısı Rümeysa Deniz Kaya, bilançoyu ise İHD Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi Temsilcisi Mehmet Tahir Saçaklı paylaştı.

Raporun açıklaması öncesi konuşan İHD Diyarbakır Şubesi Başkanı Ercan Yılmaz, “Yıllardır devam eden kategorik hak ihlallerine, 2023 yılında 6 Şubat depremlerinin yarattığı ihlaller de eklendi. Özellikle Kürt meselesinin çözümsüzlüğünden kaynaklı ihlallerde her yıl bir artış söz konusu. Bu ihlallerin giderilmesi noktasında raporlarımızla, çözüm önerilerimizi sunuyoruz” dedi.

'DEPREM İÇİN CİDDİ TEDBİRLER ALINSIN'

İHD Eş Genel Başkan Yardımcısı Rümeysa Deniz Kaya, “İnsan Hakları Derneği Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi 2023 Yılı İnsan Hakları İhlallerine ilişkin şubelerine yapılan başvurular ve basına yansıyan bilgilerden elde ettikleri verilerle hazırladıklarını söyledi.

Kaya, 2023 yılında oluşan insan hakları ihlallerinin değerlendirmesini geçmeden önce önce 6 Şubat 2023 tarihinde meydana gelen ve çok geniş bir coğrafik alanı etkileyen depreme değindi. Depremde resmi açıklamalara göre 53.357 kişinin yaşamını yitirdiğini, 107.204 kişinin ise yaralandığını hatırlatan Kaya, "Depremin üzerinden 1 yılı aşkın bir süre geçmiş olmasına rağmen hükümet tarafından yıkımın gerçek boyutunun hangi düzeyde olduğuna dair kamuoyunu tatmin edici nitelikte bir açıklama yapılmamıştır. Özellikle deprem nedeniyle yaşamını yitiren kişi sayısı ve depremden sonra kaybolduğu belirtilen çocukların akıbeti konusunda kamuoyunda oluşan kaygılara rağmen ilgili kurumlar tarafından bu konuların araştırılmaması ve araştırma taleplerinin de ret edilmesinin depremin yarattığı ihlal tablosunun resmi açıklamalardan çok daha vahim olduğu iddiasını güçlendirmektedir.  Türkiye’de depremin etkilediği 11 ilin tamamında bugün dahi, başta barınma olmak üzere eğitim, sağlık ve besleme gibi temel haklara erişim konusunda ciddi eksiklikler yaşandığını belirtmek isteriz. Bu açıklamamız vesilesiyle bir kez daha hükümete, deprem bölgesinde yaşanan her türlü yıkımın giderilebilmesi için etkili politikalar geliştirme çağrısında bulunuyoruz. Türkiye’nin bir deprem ülkesi olduğu gerçeğinden hareketle yaşanabilecek yeni depremlerin en az kayıpla atlatılabilmesi için ciddi tedbirler alınması gerektiğini hatırlatıyoruz" dedi.

'BİNLERCE İNSAN HAKKI İHLALİ YAŞANDI'

Kaya, "Coğrafyamızda uzun yıllardır 'Kürt Meselesi' odaklı sürdürülen otoriter devlet-hükümet politikaları sonucunda 2023 yılında da fiili OHAL rejimi uygulamaları ile hak ihlalleri artış göstermeye devam etmiştir. Şiddete dayalı bu politikalar ile ırkçı yaklaşımlar, ayrımcı uygulamalar ve cinsiyetçi politikalar derinleşmiş; bölgede özellikle kolluk görevlilerinin faili olduğu binlerce insan hakkı ihlali vakası yaşanmıştır. Kürt meselesinin demokratik yol ve yöntemlerle çözülemeyişi nedeniyle süren çatışma ortamı, Türkiye’nin iç ve dış politikadaki istikrarsızlığının devam etmesine neden olmaktadır. Siyasi iktidar tarafından geliştirilen ayrımcı dil nedeniyle çatışmaların sonlandırılmasına yönelik diyalog ve müzakere yöntemlerinden gün geçtikçe uzaklaşılmış,  soruna güvenlik odaklı ve askeri yöntemlerle yaklaşımın sonucu olarak, bölgede toplumsal yaşamı tümüyle etkileyen ağır bir çatışma bilançosu ortaya çıkmıştır. Sınır ötesi tezkere yetkisi kullanılarak yapılan askeri operasyonlar ile sivillerin yaşamını yitirmesine neden olan birçok yaşam hakkı ihlalinin yaşandığına dair bilgiler, 2023 yılında da uzun süre kamuoyu gündeminde yer edinmiştir. Bölgemizde devam eden çatışmalı süreçte örgüt militanlarına ait cenazelerin usule aykırı bir şekilde ailelerine verilmesi, örgüt militanlarına ait mezarlıkların tahrip edilmesi; yakınları bu mezarlıklarda defnedilen kişilerin mezarlık ziyaretlerinin engellenmesi ve mezarlık ziyaretleri sırasında yurttaşlara yönelik hakaret ile kötü muamele fiillerinin işlenmesi bir rutin haline gelmiştir" diye konuştu.

Kaya, bölgede 2023 yılında “kişi güvenliği ve özgürlüğü”, “örgütlenme özgürlüğü”, “düşünce ve ifade özgürlüğü” haklarına yönelik baskılar sonucu haksız gözaltı ve tutuklamaların da artarak devam ettiğini belirtti. Devlet ile Hükümetin anti-demokratik karar ve uygulamalarına itiraz eden yurttaşların gözaltı ve tutuklama uygulamalarıyla karşılaştığına, birçok yurttaşın ise muhalif kimliğinden dolayı ekonomik-sosyal haklarından mahrum bırakıldığına vurgu yapan Kaya, şunları söyledi: "Özellikle Kürt siyasetçi ve hak savunucuları, 'yasa dışı örgüt üyeliği', 'yasa dışı örgüt propagandası yapmak', 'yasa dışı örgüte bilerek ve isteyerek yardım etmek' gibi ağır suçlamalar ile karşı karşıya bırakılmışlardır. Bölgede siyasi partiler ve sivil toplum örgütleri tarafından düzenlenmek istenen toplantı ve gösteri yürüyüşleri ile basın açıklamaları ise valiliklerin eylem ve etkinlik yasağı kararı veya gayri resmi talimatlarla kolluk görevlileri tarafından birçok kez engellenmiştir. 2023 yılı insan hakları savunucuları ve muhalif tüm kesimler için zor bir yıl olmuştur. 25 Nisan 2023 tarihinde Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen soruşturma kapsamında aralarında yönetim kurulu üyelerimizin de olduğu yüzlerce kişi mesnetsiz iddialarla gözaltına alınmış, onlarca kişi hakkında tutuklama kararı verilerek yargısal operasyonlarla sivil toplum örgütlerinin gerçekleştirdiği savunuculuk faaliyetleri kriminalize edilmeye çalışılmıştır. Bölgemizde siyasi iktidarın baskıcı politikaları sonucunda, muhalif kesimler örgütlenme şansı bulamamakta, sürekli baskılanarak susturulmaya çalışılmaktadır. Bu bağlamda, politika yapıcılara ve siyasi partilere yönelik baskılar özellikle Halkların Demokratik Partisi (HDP) hakkında 2021 yılında kapatma istemiyle Anayasa Mahkemesi’nde açılan dava ile kendini göstermişti. 2023 yılında da Halkların Demokratik Partisine (HDP) yönelik kapatma davası devam etmiştir. Tarafsızlığı ve bağımsızlığı konusunda tartışmaların odağı olan yargı erki, siyasal rejimin yargı kurumunu siyasallaştırması ile paralel olarak, siyasi parti kapatma yöntemine başvurması ile Kürt meselesini de çözümsüz bırakmaktadır. Parti kapatma davalarının yanı sıra, özellikle Kürt politikacılara yönelik gerçekleşen siyasi dava yargılamaları ile yurttaşların temsil edilmesi ve politika yapma hakları ellerinden alınmaktadır. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin ihlal kararlarına rağmen, HDP’nin önceki dönem eş başkanları, milletvekilleri ve kayyım atanarak görevlerinden uzaklaştırılan belediye eş başkanlarının hala hapishanelerde tutuldukları, tüm kamuoyunun malumudur. Yine 2023 yılında Türkiye İşçi Partisi Hatay Milletvekili Şerafettin Can ATALAY hakkında anayasa mahkemesi tarafından verilen ihlal kararlarına rağmen tahliye edilmediğini ve akabinde milletvekilliğinin düşürüldüğünü hatırlatmak isteriz."

'İHLALLER İMRALI'DA SOMUTLANDI'

2023 yılında hapishanede tutulan mahpuslara yönelik gerçekleştirildiği iddia edilen birçok hak ihlali konusunda İHD'ye başvuruların yapıldığını söyleyen Kaya, Hapishanelerde devam eden tecrit ve izolasyon, işkence ve kötü muamele yasağının ihlali, sevk/sürgünler, haber alma ve verme hakkının engellenmesi, infaz uzatma/yakma uygulamaları, tedavi hakkının engellenmesi, yaşam hakkı ihlalleri gibi birçok hak ihlalinin gerçekleştiği; ihlali gerçekleştiren kamu görevlilerinin ise etkin bir idari ve adli soruşturmadan geçirilmedikleri veya yargılanan kamu görevlilerinin cezasızlık politikasının sonucu olarak hiç ceza almadıkları veya verilen cezaların ihlallerin gerçekleşmesini engellemediği tarafımızca defalarca tespit edilmiştir" dedi.

Kaya, hapishanelerde yaşanan tecrit ve izolasyon uygulamalarının en çarpıcı örneğinin ise İmralı F Tipi Hapishanesindeki durum ile somutlandığını belirterek, "PKK Lideri Abdullah Öcalan ile birlikte İmralı F Tipi Hapishanesinde tutulan mahpusların avukat, aile ve telefon görüşü ile haberleşme ve haber alma hakları keyfi bir şekilde engellenmektedir. Konuya ilişkin gerek AİHM tarafından verilen ihlal kararları gerek BM insan hakları komitesi tarafından verilen tedbir kararlarına rağmen İmralı ada hapishanesinde tutulan mahpusların dış dünya ile olan ilişkilerinin mutlak bir şekilde engellenmesinin hukuk ile açıklanır bir yanı olmadığını belirtmek isteriz. Derneğimiz tarafından İmralı Ada Hapishanesinde yaşanılan ihlalleri yerinde tespit etmek üzere 2023 yılı içerisinde Adalet Bakanlığına 2 ayrı tarihte başvuru yapılmış olup bu başvurularımıza halen olumlu/olumsuz bir cevap verilmemiştir" ifadesini kullandı.

HAPİSHANELERDEKİ AÇLIK GREVLERİNE DİKKAT ÇEKİLDİ

Cezaevlerindeki açlık grevlerine de dikkat çeken Kaya, "Türkiye ve bölge hapishanelerinde 27 Kasım 2023 tarihinden bu yana devam eden süreli dönüşümlü açlık grevi eylemlerinin de Kürt meselesinin demokratik yol ve yöntemlerle çözülmeye çalışılmaması ve İmralı hapishanesinde uygulanan tecrit uygulamalarından kaynaklandığını belirtmek isteriz. Mahpusların başlattıkları açlık grevi eylemleri bugün itibariyle 94. gününü geride bırakmaktadır. Söz konusu eylemlerin vahim sonuçlar doğurmaması için mahpusların Anayasadan kaynaklanan taleplerinin yerine getirilmesi çağrımızı yineliyoruz" dedi.

'KADINA YÖNELİK ŞİDDET VAKALARINDA ARTIŞ OLDU'

Türkiye genelinde olduğu gibi Bölgede de kadına yönelik şiddet olayları ve kadın cinayetlerinin 2023 yılında artarak devam ettiğine dikkat çeken Kaya, şunları söyledi: "Kadın cinayetleri ve kadına yönelik şiddet eylemlerindeki artış bu konuya odaklanmayı gerektirirken, siyasi iktidar ve bir kısım muhalif gruplar tarafından kadın hakları mücadelesinin kazanımlarının tartışmaya açılması meselenin çözümsüz kalmasına neden olmaktadır. Yargının kadına yönelik şiddet vakalarındaki olumsuz yaklaşımı ve ihlalleri tetikleyen karar ve uygulamaları uzun yıllardır tartışma konusu iken, 20 Mart 2021 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanan İstanbul Sözleşmesine ilişkin Cumhurbaşkanlığı fesih kararı, Danıştay tarafından 19 Temmuz 2022 tarihinde onaylanmıştı. Bu kararın etkisi, Türkiye’nin batı illerinin yanı sıra özellikle bölgede de artarak devam eden kadın cinayetlerinde, faillerin -kendi ifadelerine yansıyacak şekilde- cezasızlık algısını perçinlemiştir. Bununla birlikte kadınların hak mücadelelerini sürdürdüğü yapılara yönelik adli ve idari soruşturmalar 2023 yılında da yoğun bir şekilde devam etmiştir.  Toplumsal gösteri ve yürüyüşlerle demokratik itirazların, kamusal alanlarda örgütlenmesi keyfi idari yasaklarla engellenmeye çalışılmış, yaşanan tüm baskı ve olumsuzluklara karşın, Kürt kadınları bölgenin her yerinde; özgürlük, adalet, eşitlik ve kadın hakları talepleriyle itirazlarını yükseltmeyi sürdürmüştür."

Kürt meselesinin Türkiye’nin en temel hak, özgürlük ve demokratikleşme sorunu olarak varlığını koruduğunu belirten Kaya, Sorunun barışçıl, demokratik ve adil çözümüne yönelik esas olarak iktidar tarafından içtenlikli, bütünlüklü adımların atılmaması, yanı sıra Ortadoğu’daki gelişmelerin de etkisi ile 7 Haziran 2015 Genel Seçimlerinin hemen ardından başlayan silahlı çatışma ortamı halen sürmekte ve başta yaşam hakkı olmak üzere ağır ve ciddi insan hakları ihlallerine yol açmaktadır" diye konuştu.

Kaya, şöyle devam etti: "Tespit etmeye çalıştığımız hak ihlalleri bilanço ve verilerdeki şiddet ve çatışmaların bölgede yarattığı ağır tahribat somut olarak görülmektedir. Hak savunucuları olarak bizler, Kürt meselesinin her zaman demokratik, barışçıl ve adil çözümünü savunduk. Toplumsal barışın inşası için hazırladığımız barış deklarasyonu ile tutumuzu sürdürdük; gerçekleştirdiğimiz barış nöbetleri ile de barış hakkının tartışılmasına katkı sunmaya çalıştık.  Türkiye’de devletin kuruluşunun yeni yüzyılına girmişken, Kürt meselesinde barışçıl bir çözümün sağlanması fırsatı bulunmaktadır. Bu nedenle, bu imkanın açılması adına çatışmaların hemen şimdi durması talebimizi yeniliyoruz. Devlet erkinin, yüzyıl boyunca faili olduğu ağır hak ihlalleriyle yüzleşmesi, özür ve tazmin yoluna başvurması gerekmektedir. Bir denetim mekanizmasına da dönüşen hak savunuculuğunun özneleri olarak bizler, insan hakları ihlallerinin meydana gelmesine sebebiyet veren hatalı devlet ve hükümet politikalarına karşı her şart ve koşul altında etkili bir savunuculuk faaliyeti içerisinde olacağımızın bilinmesini istiyoruz."

'DEMOKRATİK ÇÖZÜM YENİDEN MÜZAKERE EDİLSİN'

Kaya, son olarak, "Var oluş nedenleri hak ihlallerinin son bulduğu, adalet, barış ve demokrasinin tesis edildiği bir ülke ve dünyaya ulaşmak olan bizler, dün olduğu gibi bundan sonra da tüm zorluklara karşın ihlalleri belgeleyip raporlayarak görünür kılmaya, böylelikle önlemeye, cezasızlıkla mücadele etmeye ve insan haklarına saygıyı yükseltmeye devam edeceğiz. Bu gerçekle, yeni yüzyıla demokratik bir çözüm maksadıyla girilmesi; bu doğrultuda da öncelikle insan hakları ihlallerinin oluşumuna yol açan politikalardan vazgeçilmesi, çatışmalı ortamın bir an önce son bulması ve çatışma çözüm araçlarıyla sürecin demokratik çözümünün yeniden müzakere edilmesi talebinde bulunuyoruz" dedi.

İHD Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi Temsilcisi Mehmet Tahir Saçaklı’nın açıkladığı “İHD Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi 2023 Yılı Raporu Bilançosu” ise şu şekilde:

Yaşam Hakkı İhlalleri

• Bölge kentlerinde “keyfi öldürme, silah ve orantısız güç kullanma, dur ihtarına uymama” Yargısız infaz” sonucu kolluk güçleri tarafından açılan ateşle 5 yurttaş yaşamını yitirdi, 7 yurttaş çeşitli şekillerde yaralandı. Köy korucuları tarafından açılan ateş sonucu 1 yurttaş yaşamını yitirdi, 1 yurttaş yaralandı.

• Bölge hapishanelerinde 5’i çeşitli hastalıklar, 1’i ise nefes darlığı nedeniyle 6 mahpus yaşamını yitirdi. 9 mahpus çeşitli şekillerde yaralandı. Gözaltında bulanan 2 yurttaş intihar ettiği ileri sürülerek yaşamını yitirdi.

• Faili meçhul adli saldırılar sonucu en az 6 yurttaş yaşamını yitirirken, 2 yurttaş ağır şekilde yaralandı.

• Faili meçhul siyasi saldırılar sonucu 1 yurttaş yaşamını yitirdi.

• Resmi hata ve ihmaller sonucu 6 yurttaş yaşamını yitirirken en az 241 yurttaş çeşitli şekillerde yaralandı.

• Bölge kentlerinde en az 9 kolluk görevlisi intihar iddiasıyla ve şüpheli şekilde yaşamını yitirdi.

• Bölge kentlerinde faaliyet yürüten en az 12 siyasi parti yönetici ve üyesi, mesleki faaliyetlerini icra eden en az 7 gazeteci, 1 öğretmen, 2 işçi, 1 avukat, 5 doktor uğradıkları saldırılar sonucu yaralandı.

• Bölge kentlerinde ve sınır ötesi yaşanan çatışmalarda en az 66 kolluk görevlisi yaşamını yitirirken, 16 kolluk görevlisi de yaralandı. Aynı çatışmalar sonucu en az 116 silahlı militan yaşamını yitirirken, 5 silahlı militan yaralandı.

• 1 kişi silahlı örgüt militanlarının saldırısı sonucu yaşamını yitirirken, 2 kişi yaralandı.

• Sınır hatlarında 1 kişi vurularak yaşamını yitirdi.

• Mayın patlaması sonucu 1 yurttaş yaralandı.

• hakkında değişik hapis ve para cezaları verildi.

• 3 siyasi parti binası,  1 dernek saldırı veya baskına uğradı.

• Kolluk görevlileri tarafından en az 45 toplantı ve gösteriye müdahale edildi.

• Valilik ve kaymakamlıklarca en az 6 toplantı ve gösteri iptal edildi.

• Bölge valileri, 83 defa toplantı ve gösteri yürüyüşlerine dair yasaklama kararı verdi.

Hapishanelerde Yaşanan Hak İhlalleri

• Hapishanelerde 542 mahpus gerekçe gösterilmeden veya çeşitli gerekçelerle başkaca hapishanelere sevk edildi.

• En az 23 mahpusun sağlık hakkı, 2 mahpusun aile görüşü hakkı ihlal edildi.

• En az 14 mahpusa disiplin cezası verildi.

• En az 31 mahpusun infazı çeşitli gerekçelerle (kurula çıkmadığı, disiplin cezası, pişman olmadığı, dini ve milli günlerde törene katılmadığı) ertelendi.

 Ekonomik ve Sosyal Haklara Yönelik İhlaller

• İş güvenliğinin sağlanmadığı çalışma koşullarında yaşanan kazalarda en az 114 işçi yaşamını yitirdi, 13 işçi yaralandı.

• En az 2 kişi görevinden alındı, en az 3 kişi hakkında idari soruşturma başlatıldı.

 • Eğitim Hakkına Yönelik İhlaller: En az 40 üniversite öğrencisi hakkında disiplin soruşturması açıldı.

• Engelli Haklarına Yönelik İhlaller: En az 1 engelli yurttaş kamu hizmetlerinden yararlanamadı.

• Ayrımcılık: En az 1 yurttaş inancı, 4 yurttaş ise etnik kimliği, 1 yurttaş ise cinsel yönelimi nedeniyle ayrımcılığa uğradı.

• Kayyım ataması: 1 mahalle muhtarı yerine kayyım atandı

• Sağlık Hakkı İhlali: 1 ilçede sağlık hizmetleri yetersizliği nedeniyle en az 1 yurttaş tedavi edilemedi.

• Çevre Hakkı: Bölgede en az 15 olayda çevre kirliliği ve orman yangınları gerçekleşti.

 

(HABER MERKEZİ)