Çakırözer tutuklu gazetecileri ziyaret etti: 24 Haziran'da serbest kalmalılar

CHP milletvekili Utku Çakırözer, Silivri Cezaevi’nde tutuklu bulunan gazetecileri ziyaret etti. Korona virüsü salgını döneminde cezaevlerindeki duruma dair bilgi veren Çakırözer, “24 Haziran’da serbest kalmalılar. Artık haberden terör, gazeteciden terörist yaratılmasından vazgeçilmelidir” dedi.

Google Haberlere Abone ol

ANKARA - Cezaevlerindeki görüş yasaklarının sona ermesinin ardından CHP Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözer, Silivri Cezaevi’nde tutuklu gazetecileri ziyaret etti.

Libya’da vefat eden MİT mensubunun cenazesine ilişkin haber yaptıkları gerekçesiyle 4 aydır tutuklu bulunan Oda TV Genel Yayın Yönetmeni Barış Pehlivan, Haber Müdürü Barış Terkoğlu ve muhabir Hülya Kılınç, Yeniçağ Gazetesi yazarı Murat Ağırel, Yeni Yaşam Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ferhat Çelik ile Yazı İşleri Müdürü Aydın Keser ve yazar Ahmet Altan ile görüşen Çakırözer, 24 Haziran’da ilk kez hakim karşısına çıkacak gazeteciler için özgürlük çağrısında bulundu.

TERKOĞLU: TECRİTTEN SONRA SAVUNMAYA DA KISITLAMA

Tutuklu gazetecilerden Oda TV Haber Müdürü Barış Terkoğlu, Oda TV’nin MİT mensuplarının cenaze töreni haberine ilişkin yayında hiçbir suç unsuru olmadığını belirterek, “Tutuklandığımız günden bu yana 4 aydır tecrit altındayız. Eşimi üç ay sonra bugün ilk kez gördüm. Burada salgın nedeniyle tüm cezaevlerinde uygulanan bir tecrit var. Ama bir de bu davaya, bizlere özel bir tecrit var. Geldiğimizden beri her birimizi 4 aydır tek başımıza tutuyorlar" dedi.

Korona virüsü (Covid-19) salgını nedeniyle avukat görüşlerinin yapılmadığı aktaran Terkoğlu, "Bu süreçte bizim avukatlara, avukatların bize verdikleri evraklar denetime tabi oluyor. Oysa avukat görüşlerinde içerik denetimi olamaz. Bazen verdiğimiz evrakı infaz koruma görevlisi geri getiriyor. Buna ne gerek var deniyor. Tartışıyoruz sonra yine gönderiyoruz. Yani savunma hakkımız kısıtlanıyor. Buna baroların itiraz etmesi gerekir” diye konuştu.

PEHLİVAN: CENAZEYİ DUYURAN MUHTAR TANIK, YAZANLAR SANIK!

Oda TV Genel Yayın Yönetmeni Barış Pehlivan da yargılamaya konu cenaze haberini MİT Kanununa aykırılık teşkil etmemesi için büyük özenle yaptıklarının altını çizerek şunları söyledi:

“Şaşırma duyusunu yitirmemeye, alışmamaya çalışıyorum. Biz bu iddianameler gibisini çok gördük. Ama ‘bunlar böyle’ diye bu hukuksuzluğu kabullenemeyiz. Bir fotoğraf yüzünden 4 aydır tutukluyuz. Fotoğrafta siyasi parti temsilcileri ve vatandaşlar demişiz. Hayır, ‘siz MİT mensuplarını fotoğrafladınız’ deniyor. Orada MİT mensupları olduğunu bilsek koymazdık. Biz zaten özen gösterdik. Cenaze haberini sosyal medyadan duyuran muhtar davada tanık. Ama onun duyurularıyla ifşa olmuş, haber olmuş bir konunun haberini yapan bizler sanık! Ortada aslında suç yok. Yargılanan gazetecilik! O gün iki şehidimiz vardı. Biri Manisa’da diğeri Aydın’da. Bizim Manisa’da muhabirimiz olduğu için haberi yaptık. Aydın’da muhabirimiz olmadığı için yapamadık. İlle de MİT’çi ifşa etmek isteseydik Aydın’a da birini göndermez miydik? Haberi özenle yazdık. Soyadı yok, köyü yok. Buna rağmen bizi aylardır zindanda tutuyorlar.”

AĞIREL: BURADA TUTMAK İÇİN YENİ DAVALAR AÇILIYOR

Yeniçağ Gazetesi Yazarı Murat Ağırel de haksız bir şekilde özgürlüğünden mahrum bırakıldığını belirterek, “İki dosyayı birleştirdiler. Oda TV, ben ve Yeni Yaşamcılar altı tutuklu sanık aynı davadayız. Ama bizim birimizle irtibatımız yok. HTS kayıtlarımız yok. Baz istasyonunda birbirimizin yanından dahi geçmiyoruz. İnsanın bu iddialara baktığında akıl ve mantığını yitirmesi işten bile değil. Üstüne bir de tecrit uygulanıyor. İlk duruşmada 24 Haziran’da tahliye edilmemiz gerekir. Beni burada tutmak için başka davalar da açılıyor. Kitabımda belgelerini ortaya koyduğum yolsuzluklarda ismi geçenlerin hepsi İsmail Kahraman, Berat Albayrak, Bilal Erdoğan, düğmeye basılmış gibi tek tek davalar açmaya başladılar” dedi.

‘DOSTLARIMIZ SESSİZ KALMASIN’

Salgın döneminde alınan tedbirlerin hak ve özgürlüklerini daha da kısıtladığını belirten Ağırel, sözlerini şu şekilde sürdürdü:

"Normalde avukatların getirdiği savunma evrakları içerik denetiminden geçirilemez. Ama bu dönem geçiriliyor. Ve bir bölümü verilmiyor. İtiraz edip isteyince gecikmeyle alabiliyoruz. Oysa benim davam çok yakın ve o belgelere hemen ihtiyacım var. Geç ve eksik teslim edilmesi savunma hakkımızı elimizden alıyor. Bunun infaz koruma görevlilerinin bir kastı olmadığına emenim. Daha yukarıdan birileri yaptırıyor bu engellemeyi. Bizim tek ihtiyacımız var. Dışarıdaki dostlarımız sessiz kalmasın. 24’ünde duruşmaya bekliyoruz. Biz geçmişte kumpaslara direndik. Burada da direneceğiz. Yapılan yeni kumpası ortaya çıkaracağız. Eğer biz gazeteciler dik duramazsak yeni tutuklamaların olması kaçınılmazdır. Aynı Ergenekon Balyoz süreçleri gibi. Yeni algı operasyonları gelebilir.”

KILINÇ: BİZİM TARAFIMIZ DOĞRUNUN, HAKLININ YANI

Oda TV Muhabiri Hülya Kılınç da 104 gündür tutukluluğunun ve tecrit halinin devam ettiğini söyleyerek, "Ama moralim çok iyi. Çünkü haklı olduğumu biliyorum. Haksızlığa, hukuksuzluğa uğradığımı herkes biliyor. Buradan daha çok üzüldüğüm tek şey var ise o da Müyesser Yıldız’ın tutuklanması. Bizler direneceğiz ve beraat edeceğiz. Çıktığımızda da yazmaya gazeteciliğe devam edeceğiz. Bizim tarafımız doğrunun, haklının yanıdır” diye konuştu.

KESER: ARTIK KENDİMLE KONUŞUR HALE GELDİM

Yeni Yaşam Gazetesi Yazı İşleri Müdürü Aydın Keser yaşadıkları tecritin boyutunu “24 Haziran’da neyin savunmasını yapacağız ben de bilmiyorum. Sohbet hakkımız bile yok burada. Artık kendi kendimle konuşur hale geldim. Bu sağlıklı değil. Bizim aynı gazeteden Ferhat Çelik ile bir arada kalma dilekçelerimize yanıt bile verilmedi. Adnan Oktarcılar bir dilekçe verse istedikleri yapılıyor. Bizden sonra başka suçlardan tutuklananlar oldu. Hemen istedikleri koğuşlara verildiler. Ama bizim bir arada kalma dilekçelerimizin birine bile yanıt verilmedi. Maalesef çok geçe önlem alındı. Salgın tepe noktası yaptığında daha burada maske yoktu. Birçok önlem sonradan gecikmeyle alındı” ifadeleriyle anlattı.

ÇELİK: KES KOPYALA CASUSLUK

Yeni Yaşam Genel Yayın Yönetmeni Ferhat Çelik ise, “İddianameye bizim gazetede çıkan haberleri koymaya utanmışlar. Çünkü kes kopyala bir haber o. Kaynak belirterek yazmışız. İçinde MİT geçmiyor. İsim vesaire yok. Bundan casusluk üretiyorlar. Birlikte tutuklandığımız ve yargılanma olduğumuz isimleri tanımıyoruz. Tabi ki gazeteciliklerine saygımız var. Ama görüşlerimiz farklı. Twitter’da takip dahi etmiyorum. Onlar da bizi tanımıyor. Hepimizi bir torbaya neden koyma çabasındalar hala anlamadım” dedi.

ÇAKIRÖZER: ORTADA SUÇ UNSURU YOK

Utku Çakırözer de 24 Haziran’da ilk kez hakim karşısına çıkacak olan gazeteciler için özgürlük çağrısında bulunarak, “Bu gazetecilerin bildikleri işi yapmış, haber yapmış. Ortada hiçbir suç unsuru yok. Derhal serbest bırakılmaları gerekir. Cezaevinde gördükleri tecrit de ayrı bir cezalandırma. 24 Haziran’da serbest kalmalılar. Artık haberden terör, gazeteciden terörist yaratılmasından vazgeçilmelidir” şeklinde konuştu.

‘MASKE VE ELDİVEN TAKILMASI ZORUNLU’

Çakırözer, salgın döneminde ziyaret ettiği Silivri Cezaevi’nde alınan önlemleri de şöyle aktardı:

- Karayolundan cezaevine saptığınızda iki kez jandarma araması var. Cezaevi kampüsünün girişinde yine jandarma beyaz önlükler ve maskelerle görev yapıyor.

- İçeride cezaevinin girişinde kayıt noktasında tüm girenlere maske ve eldiven veriliyor. Tüm aile, avukat ya da milletvekillerinin maske ve eldiven takması zorunlu.

- Görüşmeler ailelerle cam arkasından telefonla yapılıyor. Avukatlarla ise arada plastik bir örtünün olduğu kabinde telefonsuz yüz yüze yapılıyor. Her görüşme sonrası görüşme kabini ve telefonlar dezenfekte ediliyor.

- Aile görüşleri başladı. Ama sadece bir kişiye izin veriliyor. Ve kapalı görüş yapılıyor. Telefon görüşmeleri ise 10 dakikadan 20 dakikaya çıkarıldı.

- İnfaz koruma memurlarıyla tutuklu ve hükümlülerin tek teması yemek dağıtımında oluyor.

- Cezaevi içindeki infaz koruma görevlileri 15 gün aralıksız cezaevinde kalıyor. Evlerine gitmiyor. Daha sonra 15 gün evlerinde ve 15 gün de karantinada kalıyor.

- Hastaneye sevkler acil durumlar dışında durmuş durumda. Gazeteler bir gün bekletilerek veriliyor.