2 buçuk yıl filtresiz termik santralin karşılığı: 2 bin 860 erken ölüm

Termik santrallerin iki buçuk yıl daha filtresiz çalışmasının halk sağlığına etkisi hesaplandı. Türk Tabipler Birliği (TTB) Halk Sağlığı Kolu Üyesi Gamze Varol, “2 bin 860 erken ölüm, 1 milyon 50 kayıp iş günü, 7 milyon 390 hastalık izni, 3 bin 690 hastaneye yatış, 17 bin 400 çocuklarda bronşit, 2 bin 20 yetişkinlerde bronşit, 156 bin çocuklarda astım ve bronşit semptomu görülebilir. Kirli hava bir halk sağlığı sorunudur. Hiçbir ekonomik kaygı insan sağlığının önünde değildir” dedi.

Google Haberlere Abone ol

ANKARA - Türkiye'nin çeşitli illerindeki 15 termik santralin baca filtrelerinin takılmasını 2.5 yıl erteleyen düzenleme AK Parti ve MHP oylarıyla kabul edildi. Bu termik santrallerin 2022 yılına kadar filtresiz çalışarak havayı kirletmeye devam edeceği anlamına geliyor.

'HAVA KİRLİLİĞİ ÖLDÜRÜYOR'

Türk Tabipleri Birliği’nin (TTB) bileşenlerinden olan Temiz Hava Hakkı Platformu, Türkiye genelinde ve İstanbul, İzmir, Bursa ve Ankara’nın 2016-2018 yılları arasında hava kalitesi durumunu ve sağlığa etkilerini inceleyerek sonuçlarını raporlaştırdı. Rapora göre; 2017 yılında Türkiye’de 51 bin 574 kişi hava kirliliği dolayısıyla erken öldü. Hava kirliliği Dünya Sağlık Örgütü’nün önerdiği kılavuz değerlere indirilmiş olsaydı Türkiye’de yaşanan ölümlerin yaklaşık yüzde 13’ü önlenebilecekti.

FİLTRESİZ SANTRALLERİN HALK SAĞLIĞINA ETKİSİ FAZLA

TTB Halk Sağlığı Kolu Üyesi Gamze Varol, söz konusu rapor ile termik santrallerin iki buçuk yıl daha filtresiz çalıştırılması durumunda bunun halk sağlığına etkisini değerlendirdi. Dünya Sağlık Örgütü’nün sınır değerleri göz önüne alındığında ülke nüfusunun yüzde 96’sının kirli hava soluduğunu belirten Varol, 3 yılda termik santral barındıran 16 ildeki hava kalitesinde hiçbir iyileşme olmadığına dikkat çekti. Gamze Varol, Greenpeace Akdeniz Ofisi tarafından yapılan çalışmaya da işaret etti.

Gamze Varol

'İKİ BUÇUK YILDA 2 BİN 860 ÖLÜM GERÇEKLEŞEBİLİR'

Kömürlü termik santrale filtre takılmamasında 2.5 yıllık bir gecikmenin sağlığa etkisinin erken ölüm, kayıp iş günü, hastalık izni, hastaneye yatış, çocuklarda ve yetişkinlerde bronşit vakası olarak geri döneceğine vurgu yapan Varol, Yatağan, Kemerköy, Yeniköy, Afşin A, Seyitömer, Tunçbilek, Kangal, Çatalağzı B. ve Soma A, santralleri dikkate alınarak öngörülen tabloyu şu şekilde açıkladı:

“2 bin 860 erken ölüm, 1 milyon 50 kayıp iş günü, 7 milyon 390 hastalık izni, 3 bin 690 hastaneye yatış, 17 bin 400 çocuklarda bronşit, 2 bin 20 yetişkinlerde bronşit, 156 bin çocuklarda astım ve bronşit semptomu görülebilir. Kirli hava bir halk sağlığı sorunudur. Hiçbir ekonomik kaygı insan sağlığının önünde değildir. Bir enerji tercihi yerine daha temiz, sağlıklı ve ucuz olanı varken, kirli olanı, kanser yapanı, acı ve ıstırap vereni, hastane ve sağlık hizmeti kullanımını arttıranı, sağlık ve çevreye geri dönüşsüz zarar vereni tercih etmek, hiçbir yaklaşım ve anlayış ile açıklanamaz. Bu araştırma 10 tane kömürlü termik santral üzerinden yapıldı. Filtresiz santrallerin 15 olduğunu göz önüne alırsak bu veriler çok daha artacaktır” dedi.

SAĞLIKLI ÇEVREDE YAŞAM HAKKI İHLALİ

Anne karnında bile etkisi görüldüğü bilimsel çalışmalarla ispatlanan hava kirliliğinin halk sağlığını tehdit etmeye devam etmesi Anayasa’nın 56. maddesinde tanımlanan sağlıklı bir çevrede yaşama hakkını ihlal etmek olduğunu ifade eden Varol, şunları söyledi:

“Süreçte karar verici konumda olanlar için uygun bilimsel yol ve yöntemin geliştirilmesi/kullanılması ve süreci yürütecek/görev alacak nitelikli insan gücünün sağlanması için geliştirilmiş temel bir yaklaşıma, bir politikaya gereksinim vardır. Bu politika bilimsel kanıtlar, uluslararası sözleşmeler üzerinden geliştirilmeli, uluslararası ve ulusal düzeyde başta hekim örgütleri olmak üzere örgütlü farkındalığın ve savunuculuğun artmasına olanak tanımalı, toplumun gereksinimlerini belirleyip sorun çözecek politikalar geliştirmeyi kolaylaştırmalıdır. İlk olarak da çocuklarımızın çevre ve sağlık hakkını savunmak, sorumlusu olmadıkları bu kötü gelecekten korumak için karbon emisyonlarını en aza indirgeyen politikalara gereksinim vardır. Fosil yakıt kullanımı ve desteklenmesi ivedilikle durdurulmalı, yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelmelidir.”

Filtresiz santraller: Az üretim çok tahribatFiltresiz santraller: Az üretim çok tahribat

'TERMİK SANTRALLER ZATEN TAM KAPASİTE ÇALIŞMIYOR'

Termik santrallerin filtreleme işlemi uygulaması için gereken 10-15 günlük sürede metro seferlerinin yapılamayacağı, birçok kişinin enerjisiz ve elektriksiz kalacağına dönük iddiaların gerçeği yansıtmadığını ifade eden iklim ve enerji uzmanı, Gazete Duvar yazarı Önder Algedik ise şöyle konuştu:

“Bu santraller enerji üretmekten çok iklimi değiştiren, havayı kirleten santraller. Bir yönüyle hurda santraller. Bu santrallerin ürettiğinden daha fazlasını biz enerji verimliliği ile tasarruf edebiliriz. Türkiye, binalarda enerji verimliliği yönetmeliğini sürekli erteliyor. Diğer yandan termik santrallerin 10-12 gün çalışmadığında 35 bin konutun elektriksiz kalacağı, metro seferlerinin duracağı gibi iddialar gündeme getirildi. Bu doğru değil; Bu santrallar zaten sık sık arıza yapıyor ve tam kapasite çalışmıyor. Bu santraller yılın on iki ayı çalışmıyor. Afşin -Elbistan KES 2013'de sadece 2 bin 422 saat çalışmış. Ne oldu ülke mi battı; hayır.”