Barış Akademisyeni'ne 'örgüte yardım' cezası

Barış Akademisyeni'ne 25 ay hapis cezası: Örgütün, adı dahi belirtilmeden amacını kolaylaştıran bahsi geçen bildiriye imza atmak şeklindeki eylemin örgüt içindeki hiyerarşik yapıya dahil olmamakla birlikte örgüte bilerek ve isteyerek yardım etme şeklinde sübuta erdi...

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - Barış İçin Akademisyenlerin, “Bu suça ortak olmayacağız” bildirisini  imzaladığı için 25. Ağır Ceza Mahkemesi'nde yargılanan akademisyen M.A.'ya 'örgüte üye olmamakla birlikte bilerek ve isteyerek yardım etmek'ten 2 yıl 1 ay hapis cezası verildi. Mahkeme hükmün açıklanmasının geri bırakılması hükümleri ve erteleme uygulamadı.

Mahkeme ayrıntısını gerekçeli kararda açıklamak üzere 1 yıl 13 ay hapis cezasını şöyle verdi: "Yapılan yargılama ve dosya kapsamında mevcut delillere göre, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin topraklarının bir bölümünü bölmeyi dolayısıyla toprak bütünlüğünü bozmayı hedefleyen PKK/KCK terör örgütünün unsurlarından olan Demokratik Toplum Kongresinde 14 madde halinde açıklanan deklarasyonla, açıkça, ayrı bir yargı teşkilatı, vergi toplama yetkisi, sağlık hizmetlerinin ayrılması şeklinde ancak bir bağımsız devletin tekelinde bulunması gereken yetkileri talep ettiğini ilan ederek aynı doğrultuda örgütün silahlı militanları ile fiilen işgale yeltendiği, yerleşim birimlerini ağır silahlarla devlet egemenliğinden koparmaya çalıştığı bir konjonktürde örgüt yöneticilerinin ‘Kürt dostlarına ve tüm demokratik çevrelere de Kürdistan'daki bu direnişe ayağa kalkarak ve ayaklanarak sahip çıkmalarını belirtiyorum ve bu temelde çağrı yapmak istiyorum’ şeklindeki açıklama ve ayrıca yine ‘Türkiye'nin bütün demokratik ve toplumsal özgürlük güçlerini, siyasi partileri, şahsiyetleri, kanaat önderlerini, inanç toplulukları ve kurumlarını Kürt halkının yürüttüğü meşru ve haklı mücadeleye ve taleplerine destek vermeye davet ediyoruz’ şeklindeki çağrı üzerine, bir yandan özyönetim ilanının yapıldığı ve güvenlik güçlerinin operasyonları sebebiyle terör örgütünün zayiat vermeye başladığı, zor duruma düştüğü bir zamanda, örgütün amacının tehlikeye düştüğü bir ortamda, örgütün yeniden moral kazanması, yurt içinde ve uluslararası alanda destek sağlayıp suç işleme iradesini kuvvetlendirerek örgütün eylemlerine devam etmesini sağlaması, diğer yandan devletin operasyonlara son vererek örgütün amacına ulaşmasına engel bir durumun kalmaması için söz konusu metnin ustalıkla, operasyonlar sırasında sivillerin zarar görmemesi adına sokağa çıkma yasağı ilanı ve daha fazla şehit verme riskine rağmen sivil vatandaşların korunmasına özen gösterilerek yapılan operasyonların terör örgütü militanlarına karşı değil de sanki bölge halkına karşı yapılmışçasına manipüle edilerek, işgal girişiminde bulunan ve Türk Ceza Kanununun Devletin Güvenliğine Karşı Suçlar Bölümünde düzenlenen ve cezai yaptırım bakımından en ağır birkaç suçtan birisi olan devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozmak fiilini işleyen PKK/KCK terör örgütünün, adı dahi belirtilmeden örgütün amacını kolaylaştıran bahsi geçen bildiriye imza atmak şeklindeki eylemin örgüt içindeki hiyerarşik yapıya dahil olmamakla birlikte örgüte bilerek ve isteyerek yardım etme şeklinde sübuta erdiği anlaşılmakla..."

BİR HAKİM ŞERH DÜŞTÜ

Mahkemenin oy çokluğuyla verdiği karara, üye hakimlerden Buket Özkoyuncu şu ifadelerle muhalefet şerhi düştü, "Sanığın eyleminin PKK/KCK terör örgütü propagandası yapma suçunu oluşturduğu ve 3713 sayılı yasanın 7/2 maddesi gereğince cezalandırılması gerektiği kanaatinde olduğumdan sayın çoğunluğun görüşüne muhalifim." (HABER MERKEZİ)