İHD, Sise Bingöl’ün tahliyesini istedi

İHD Diyarbakır'da Sise Bingöl’ün durumuna ilişkin basın toplantısı düzenledi. Bingöl’ün serbest bırakılması talep edildi.

Google Haberlere Abone ol

DİYARBAKIR - İHD Diyarbakır Şubesi Kadın Komisyonu tarafından Tarsus T Tipi Kadın Kapalı Cezaevinde tutulan 85 yaşındaki hasta mahpus Sise Bingöl’ün durumu hakkında bilgi vermek üzere basın toplantısı düzenledi. İHD Diyarbakır şubesinde gerçekleştirilen toplantıda Bingöl’ün serbest bırakılması talep edildi.

İHD Diyarbakır Şube Kadın Komisyonu Üyesi Ezgi Sıla Demir, Bingöl’ün 7 Nisan 2016 tarihinde Muş’un Varto İlçesine bağlı Teknedüzü köyünde gözaltına alındığını, daha sonra tutuklanarak Muş E Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumuna gönderildiğini ve 2 ay sonra tahliye edildiğini hatırlattı. “Ancak yerel mahkemesinin verdiği 4 yıl 2 ay hapis cezasının onanmasının ardından, 2017 yılı Nisan ayında yeniden tutuklanarak cezaevine gönderildi. Burada bir süre tutuklu kaldıktan sonra yanındaki tutuklu kadınlarla birlikte elleri kelepçeli bir şekilde ring aracıyla Tarsus T Tipi Kapalı Cezaevine götürülmüştü” dedi.

Demir, Bingöl’ün sağlık durumuyla ilgili şu bilgileri verdi: “Muş Devlet Hastanesi tarafından ağır sağlık sorunları bulunması nedeniyle ‘sağlığının cezaevinde kalmaya elverişli olmadığı’ şeklinde rapor tanzim edilmişti. Ancak Ankara Adli Tıp Kurumunca verilen raporda ise ‘cezaevinde kalmasının hayati tehlike arz etmediği’ tespiti yapılması ve bu iki raporun çelişkili gerekçesiyle, Sise Bingöl’ün tahliye edilmesi engellenmişti. Tarsus Devlet Hastanesine yapılan başvuruda da, Ankara Adli Tıp Kurumuna benzer bir rapor verilmiştir. 2 yıla yakındır cezaevinde tutulan 85 yaşındaki Sise Bingöl’ün gerek yaşı ve gerekse birçok sağlık sorunu olmasına rağmen yapılan tüm tahliye başvuruları reddedilmiştir. Sise Bingöl, akciğer, kalp, mesane, astım, tansiyon gibi pek çok hastalığı bulunmakta ve hastalıkların bir kısmı da sağlık raporu ile belgelenmemiş, bazı hastalıkları ise sağlık raporuna işlenmemiştir. Bütün bunlara rağmen yapılan tedavi başvuruları reddedilmiş, kabul edildiğinde ise yine sağlık koşullarını tetikleyecek şekilde kötü muamele ile hastaneye sevki gerçekleştirilmiştir. En son hastalıklarının ağırlaşmasıyla birlikte tekrardan hastaneye yatırılmış ve tutulduğu hastanenin mahkûm koğuşunda sağlık durumu halen ciddiyetini korumaktadır.”

‘YAŞAM HAKKI İSTİYORUZ’

Demir, ağır sağlık sorunları bulunan hasta mahpusların, mevzuat ya da Adli Tıp uygulamaları gibi engellere takılmadan tahliyelerinin sağlanması gerektiğini vurgulayarak, taleplerini şöyle dile getirdi:

* Mahpusların evrensel hukuk çerçevesinde ve en temel insan hakları esas alınarak yaşam koşulları düzeltilmeli; şiddet, işkence/kötü muamele ve yaşam hakkı ihlallerinin önüne geçilmeli, ihlalleri gerçekleştiren sorumlular yargı karşısına çıkarılmalıdır.

* Hasta mahpusların tedavilerinin önündeki her türlü yasal/idari engeller kaldırılmalı, kelepçeli tedavi, asker nezaretinde tedavi, bodrum katlarında tedavi gibi insanlık dışı uygulamalardan vazgeçilmelidir.

* Evrensel hukuk ilkeleri gözetilerek, hasta mahpuslar açısından daha açık ve daha az yoruma yer bırakacak yasal düzenlemeler acilen yapılmalı ve uygulanabilir olmasının önündeki engeller kaldırılmalıdır.

* İnfazların ertelenmesi hususunda gecikmelere neden olan ve objektif olmayan kararlarda imzası bulunan Adli Tıp Kurumu bir an önce devreden çıkarılmalı, tam teşekküllü devlet hastanelerinin ve üniversite hastanelerinin vereceği raporlar yeterli görülmelidir.

* Hapishanelerde yaşamını tek başına idame ettiremeyen veya ölümcül hastalıkları bulunan tüm mahpuslar bir an önce tahliye edilmelidirler. (DUVAR)