Feminizm nafakaya neden karşı olsun!

Avukat Rozerin Seda Kip, sistem tarafından kadınların muhtaç kılındığını bu yüzden nafakanın bir hak olduğunu söylüyor. Feminist yazar Gülfer Akkaya ise, nafakayla ilgili konuşmaların hakim ideolojiyle bağlantılı olduğuna dikkat çekiyor.

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Yönelik Şiddetin Önlenmesine Dair Yasa, "şiddet gören veya görme tehlikesi altında yaşayan kadınları ve aile bireylerini koruma"yı amaçlıyor. Kadın örgütleri tarafından hayati önem taşıdığı düşünülen bu yasa, saldırganları caydırıcı ve şiddete maruz kalan kadını, çocuklarını, yakınlarını ve şiddetin tanıklarını etkin biçimde korumak için düzenlenmişti.

Ancak, hükümete yakın Akit gazetesi 13 Kasım 2017 tarihli sayısının sürmanşetinde bu yasayı hedef alarak “Aileyi yıkan 6284 değiştirilsin” başlığını attı. Haberdeki 'eleştiri'lerden biri de, "Türk aile yapısına dikkat edilmeden hazırlandığı" şeklindeydi. Kadının şikayetiyle erkeklerin altı aylık süreyle evlerinden uzaklaştırılmasının 'yuvaları yıktığı' öne sürülüyordu.

Bu yasayla ilgili konuşmalar devam ederken konu nafakayla ilgili yapılacak yasal düzenlemelere de geldi.

AKIL YÜRÜTMEK İÇİN YETERİNCE VERİ VAR

21 Haziran’da Adalet Bakanı Abdülhamit Gül, “Süresiz nafaka” uygulamasının kaldırılması ile ilgili şunları söyledi: “Kadının korunması esas ama iki yıl evli kalmışlar sonra medeni şekilde ayrılmışlar. İki sene evlendiler diye bunları birbirleriyle ölene kadar hukuken bağlamak doğru değil. Ama esasen kadını korumak kırmızı çizgimiz.”

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ise 4 Ağustos’ta, Beştepe Millet Kültür ve Kongre Merkezi'nde yeni sistemin ilk kabinesinin 100 günlük eylem planını açıkladı. Erdoğan’ın planlanan icraatları arasında 'nafaka ödeme sisteminin adil bir hale getirilmesi' de vardı.

Bu demeçlerden henüz ne gibi değişiklikler yapılacağı yönünde bir tahminde bulunma imkanı yok. Fakat hükümetin bugüne kadar sürdürdüğü kadın politikası, çeşitli akıl yürütmelere yetecek kadar belirgin.

Nafaka gerçekten süresiz mi? Kimlerden nafaka isteniyor? Feminizm açısından nafaka istemenin eleştirilir tarafları var mı? Konuyu avukat Rozerin Seda Kip, feminist yazar Gülfer Akkaya ve uzun yıllardır 'tek kuruş nafaka almadığını' söyleyen Servet Eskioğlu’yla konuştuk.

Öncelikle, Medeni Kanu'nun yoksulluk nafakasını düzenleyen 175 ve 176'ncı maddelerinde şunlar yazıyor: “Madde 175 - Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan mali gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebilir. Nafaka yükümlüsünün kusuru aranmaz.”

'NAFAKA BİR HAKTIR'

Avukat Rozerin Seda Kip

Avukat Rozerin Seda Kip, halihazırda konuyla ilgili işleyen usül yargılamasında adaletli nafaka miktarlarının zaten talep edilemediğini söylüyor. Kamuoyunda nafakayla ilgili yanlış bilgilerin yaygın olduğunun altını çiziyor: “Ünlü insanların boşanma davalarında yüklü miktarda nafaka ödeyeceği konuşulur. Çünkü o kişi mal varlığını saklayamaz.” Sıradan vatandaşların ise banka hesaplarını taşıma, var olan gelirlerini gizleme gibi yollara başvurduğunu anlatıyor Kip: “Mahkeme bunu bilir ama somut delil ortaya koyulamaz. Bu yüzden bilinenin aksine nafaka miktarları oldukça düşüktür.”

Kimlerden nafaka istenir peki? Kip, medeni kanunda nafaka şartlarının genel bir çerçeveye bağlı olmadığını söylüyor. Sosyo-ekonomik durum, tarafların kaç çocuğunun olduğu, kadın ya da erkeğin çalışma koşullarının var olup olmadığı araştırma konusu olsa dahi “Mahkemeler mağdur olan eşin yararını gözeten hükme gider” diyor.

Kip, nafakayla ilgili son dönemde yapılan konuşmaları şöyle yorumluyor: Bir tarafı zenginleştirirken diğer tarafı da fakirleştirmeyen seviyede hakkaniyete uygun bir nafaka miktarı belirlenir. Şu an konuşulan düzenlemede ise nafaka verme koşullarının oluşturulacağına dair işaretler var. Bunun da kadının lehine işleyeceğini sanmıyorum.”

Nafaka gerçekten süresiz mi? “Dört ay ya da beş yıl. Bir boşanma davası açılır ve mahkeme size sorar: Nafaka istiyor musunuz? O kişi yeni bir iş bulana kadar, yeni bir hayat kurana kadar nafaka hükümleri devam eder. Taraflardan birinin ekonomik durumu hayatını devam ettirecek koşullara ulaştığında ise nafaka kaldırılır” diyerek açıklıyor Kip.

Kip aynı zamanda feminist bir avukat. Feminizm açısından kadın tarafından nafaka istemenin eleştiriye açık tarafları var mı diye soruyoruz. Şöyle yanıtlıyor: “Sosyal bir devlet olsaydı kadın ve erkek arasında bu derece büyük fark olmazdı. Devlet, kadına istihdam alanları yaratıyor mu? Türkiye’de kadınlar ne kadar çalışabiliyor ve ne kadar emeklerinin haklarını alabiliyor? Böyle onlarca soru var. “Dünyanın her yerinde, kendi ayakları üzerinde durmayı en iyi başaranlar kadınlardır. Kadınlar sistem tarafından muhtaç bırakılıyor. Bu yüzden nafaka bir haktır.”

'NAFAKA ÖDEMEMEK İÇİN HER TÜRLÜ HİLEYE BAŞVURUYORLAR'

Feminist yazar Gülfer Akkaya

Feminist yazar Gülfer Akkaya, öncelikle dünyanın her yerinde nafaka hakkının olduğunu dile getiriyor ve “çünkü” diyerek devam ediyor: “Bu hakkın kaynağı toplumsal eşitsizlik üzerine kurulu.” Akkaya nafakayı, evlilik sözleşmesinin son bulması ile erkeklere göre toplumsal olarak eşitsiz konumda olan kadınların ve bakımları için çocukların hayatlarını belli bir süre daha yürütmeleri için bir hak olarak görüyor.

Bu nedenle Akkaya, “feminizm, nafakaya karşı olmak zorunda mı?” sorumuzu “Feminizm nafakaya neden karşı olsun?” diyerek yanıtlıyor.

“Öyle bir hava yaratılıyor ki” diyor Akkaya, "Kadınlar nafaka almak için boşanıyor. Palavra! Türkiye’de kadınlar son çare olarak boşanmayı seçiyor. Evliyken dahi tüm birikimler, taşınmazlar genellikle erkeklerin üzerine yapılıyor. Hatta öyle örnekler var ki erkekler ücretli çalışan kadınların maaşına, kredi kartlarına el koyuyor” diyerek devam ediyor.

Devamında ise nafakaya karşı olan, yıllarca nafaka ödedikleri için bellerini doğrultamayan, ömür boyu nafaka ödediklerine dair isyan edenlerin gerçekçi olmadığını söylüyor. Akkaya da, Kip gibi nafaka miktarının bilinenin aksine düşük olduğunu vurguluyor. “300 lira- 400 lira. Nafaka erkeklerin bildirdikleri gelirleri üzerinden belirleniyor. Hakim kafasından rakam uydurmuyor. Zaten mahkemelerdeki hakimler de taraflı karar veriyor. Hepimizin bildiği gibi erkekler kadınlara ve çocuklara nafaka ödememek için her türlü hile hurdaya başvuruyor.”

Türkiye’de çoğu kadının sosyal güvencesi olmadığını hatırlatan Akkaya, kadınların kocalarına bağlı yaşadığını ifade ediyor: “Bu bağımlılık erkeklerin memnun olduğu bir şey, çünkü o güvencesizlik kadınları evlenmeye ve evli kalmaya zorluyor.”

Akkaya, nafaka hakkının konuşulmasının çok boyutlu izler taşıdığına işaret ediyor: “Aynı anda neden yine feministlerin kazanımlarıyla elde edilen 6284 sayılı yasayı, yani erkek şiddetine karşı kadın ve çocukları koruyan yasayı tartıştırmaya çalışıyor aynı kesimler? Çünkü kadınları eve-aileye hapsetmek istiyorlar. Müftüye nikah kıyma hakkı, kadınların eve doğru ittirilmesi, kılık kıyafetlere yönelik saldırılar, çocuk yaşta evlendirme, eğitim sisteminde cinsiyetçilik dozunun arttırılması ve daha nice saldırıları, aynı bütünün yani siyasal İslam ideolojisinin parçası olarak görmeliyiz.”

Tüm bunların dışında kaldı ki kadınlardan da nafaka alındığını söyleyen Akkaya, erkek egemen sistemde soyut eşitlik anlayışıyla hakların belirlenemeyeceğini söylüyor.

'ZATEN AKRABASINIZ, ARANIZDA HALLEDEBİLİRSİNİZ'

Eşinden nafaka almayan daha da doğrusu alamayan Servet Eskioğlu, 20 yıllık evliliğini sonlandırmış. Kızı o dönem yedinci sınıftaymış. Şimdi ise üniversite mezunu. Eski eşiyle akrabalık ilişkisini şöyle anlatıyor: “Annemin kardeşinin oğlunun oğlu.” Bu bilginin konuyla ne alakası var? Eskioğlu, eşiyle akrabalık ilişkisi olduğundan dolayı hakimin, “Kendi aranızda halledebilirsiniz. O sizin aranızdaki sorun” dediğini ifade ediyor.

Eskioğlu, Haseki Hastanesi kreş bölümünden emekli olmuş. Emekli olduktan sonra da çalışmaya devam etmiş. Kızını hem emekli maaşı hem de kazandığıyla okutabilmiş. Evliliklerini ise “zaten ben çalışıyordum, o yiyordu” diyerek anlatıyor. Eski eşinden bir kez yardım geldiğini söylüyor Eskioğlu: “Kızın SBS (Seviye Tespit Sınavı, Ortaöğretim Kurumları Seçme ve Yerleştirme Sınavı) sınav ücretini verdi.”

"Gençliğim gitti" diyor Eskioğlu. Tekrar evlenmeye cesaret edememiş. “Koca kahrını tekrar mı çekseydim” diyerek soruyor. Yine de bütün bu yarım ömrü “Bunca yıl geçmiş hâlâ aynı aynı tas aynı hamam. Kurtuldum” diyerek anlatıyor.