Doç. Dr. Bayram Erzurumluoğlu: İşe iade edilirsem KESK üyesi olacağım

672 sayılı KHK'yla ihraç edilen, Hak ve Adalet Platformu üyesi Doç. Dr. Bayram Erzurumluoğlu, ihraçların karşısında KESK'in en mert mücadeleyi verdiğini belirtti. Erzurumluoğlu "işime geri dönersem KESK üyesi olacağım" ifadelerini kullandı.

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - Hak ve Adalet Platformu, 20 Temmuz 2016'da ilan edilen OHAL'in ardından çıkarılan KHK'ların yarattığı mağduriyetlere ilişkin raporunu geçtiğimiz günlerde açıkladı. Araştırmada ihraç edilenlerin mağduriyetleri paylaşıldı. Kendisi de 672 sayılı KHK ile ihraç edilen, Doç. Dr. Bayram Erzurumluoğlu, KESK'in ihraçlara karşı mücadelesini beğendiğini dile getirdi. Erzurumluoğlu "İnşallah işime geri dönersem KESK üyesi olacağım" dedi.

Evrensel'den Serpil İlgün'e konuşan Erzurumluoğlu'nun yanıtları şu şekilde;

Araştırmanızdaki önemli başlıklardan biri de, kendilerini dindar, muhafazakar olarak tanımlayan mağdur ve mağdur yakınlarının yaşadığı haksızlık ve hukuksuzluklara yine kendilerini muhafazakar, dindar olarak tanımlayan kesimler tarafından gösterilen kayıtsızlık, hatta iktidarı haklı görme tutumu. Adalet çığlıklarını dindar muhafazakarların değil, sosyalist, demokrat, ateist, deistlerin duyduğunu belirtiyorlar... Tablo bu kadar göz önündeyken yaşanan zulüm nasıl tolere edilebiliyor?

İslam dininde gayri Müslimlerin, Hıristiyan ve Yahudilerin korunmuşluğu vardır, İslam onları korur ama Müslüman olup fasık/münafık/kafir/mürted sınıfına konulanları asla korumaz. Hatta bazı radikal yorumlar “onları öldürün” bile der. Günümüzde bu zihniyetin hafifletilmiş versiyonu olarak, Müslümanların kendi başlarındaki ulü’l-emr görülen bir idareciye (başkan, kumandan, reis vb gibi kimselere) itaat etmeyenlerin başlarının ezilmesi, bir solcuya veya bir gayri Müslime göre öncelikli hal alabilmektedir. Yani İslami camia önce kendi evinin içindeki muhalifleri baskı altına alıyor ki, sıra diğerlerine de gelebilsin.

Araştırmaya katılan mağdurlar, milliyetçi, dindar, muhafazakarların dünyanın başka yerlerindeki mağdur kardeşlerinin sesini duyarken, akrabaları, komşuları olan dindar muhafazakarların seslerini duymama eğiliminden duydukları üzüntü ve hayal kırıklığını da paylaşıyorlar...

Seslerini duymuyorlar çünkü onları İslami idareciye başkaldırmış isyankarlar olarak görüyorlar. Bunlar o nedenle işten atılmayı, tutuklanmayı, ezilmeyi de hak ediyor. Başlarında “dünyanın dört bir tarafındaki din kardeşlerini düşünen güzel bir idareci varken, hakkına razı olmayıp, böylesine adil ve merhametli bir idareciye nankörlük eden kesimler tabii olarak dayak yemeyi hak ediyorlar. O nedenle dindarlarımız kendi arkadaşları, komşuları hatta akrabalarının çığlıklarını duymuyor. Fakat Filistin’i, Arakan’ı, Mısır’ı rahatlıkla duyabiliyorlar. Çünkü oradaki idareciler zalim, bizimkiler ise adil. Olay bu.

Araştırmaya katılan mağdurlar ve mağdur yakınlarının en fazla yakındığı ve üzüntü duyduğu konuların başında seslerinin, çığlıklarının duyulmaması, tek başlarına kalmak, sahip çıkılmaması gibi hususlar geliyor. Bu da, altını çizdiğiniz dayanışma, örgütlü mücadelenin ne kadar önemli olduğunu ortaya koyuyor...

Evet. Yine kendi üzerimden konuşayım, inşallah işime geri dönersem KESK üyesi olacağım. Çünkü bu süreçte haksızlıklar karşısındaki en mert mücadeleyi onlar verdiler. Bir sosyal demokrat şöyle diyordu; “Ben dün YÖK kapatılsın dediğimde dindarlar beni linç ediyorlardı. Bugün de siz dayağı yiyin, oh olsun.” Hayır, bu tepki artık verilmesin. Acıları, mağduriyetleri yarıştırmayalım. Birlikte mücadele edelim. Bunun yanlışlığı görüldü çünkü.

Hak ve Adalet Platformu gibi DİSK, KESK, TMMOB, Demokrasi İçin Birlik gibi çeşitli kurum, dernek, parti ve platformlar da OHAL’le karşı mücadele ediyor, kampanyalar yürütüyor. Ancak faaliyetleri birleştirme konusunda yaşanan sıkıntı aşılamıyor. Neden aşılamadığına dair sizin gözleminiz ne?

Maalesef ülkemizin genel sorunu. Herkes kendi adı ön planda olsun istiyor. Siyasi partiler de “Birleşelim” diyor. Tamam nasıl birleşelim? Bizim partide! Böyle olunca birleşme başarılamıyor. Herkes kendi kimliğini koruyarak birleşmeli. Hak ve Adalet Platformu olarak bizde dindarlar, deistler, solcular, Kürtler, Çerkezler yani her türlü etnik ve ideolojik grup var. Ama biz farklılıklarımızı ayrılma konusu yapmıyoruz. Hak ve adalet için ideolojide değil ideallerde birleştik. Ama şunu da ifade etmeliyim ki, bugün farklı kesimler düne göre daha fazla yan yana geliyor ve bu önemli. Direnme bütün baskılara rağmen sürüyor. Bunu da görmemiz gerekiyor.

HABERİN TAMAMI