CHP Ankara Milletvekili Murat Emir Sarraf davası için ABD’ye gidiyor

Rıza Sarraf davasını izlemek için ABD’ye gidecek olan CHP Ankara Milletvekili Murat Emir, davanın bir kumpas davası olduğu ve Erdoğan’ı hedef aldığı iddialarına “yolsuzluk, rüşvet iddiaları ortaya çıkınca Erdoğan iktidarı sarsılacaksa sarsılsın” dedi.

Google Haberlere Abone ol

ANKARA - 17-25 Aralık soruşturmasının kilit isimlerinden Rıza Sarraf’ın önce sanık, şimdi tanık olduğu kritik jürili duruşma, CHP’nin de yakın takibinde. CHP Ankara Milletvekili Murat Emir, 4 Aralık’ta başlayacak duruşmayı izlemek için ABD’ye gitmeye karar verdi. Bireysel olarak bu kararı alan Emir, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’ndan da izin aldı. Yaklaşık 10 gün boyunca ABD’de de kalacak olan Emir, davayı yakından takip edecek, objektif olarak Türkiye’ye yansıtılması için çalışma yapacak.

Davanın Türkiye açısından önemli noktaları olduğunu belirten Emir, bunları şöyle sıraladı:

'80 MİLYONU YEMEDİĞİ RÜŞVETLERDEN CEZALANDIRABİLİR'

“Bu görülen davada başta sanık, şimdi tanık olan Sarraf, Türkiye’deki 17-25 Aralık soruşturmasının ana aktörlerinden biri. 17-25 Aralık soruşturmasındaki fiiller ile bu dava dosyasındaki fiiller arasında büyük yakınlık var. Konu aynı ama suçlamalarda bazı ayrışan noktalar var. ABD’de İran’a yaptırımları delmek üzerinden bir dava yürütülüyor ve delillerin büyük kısmı burada kapatılan soruşturmadakilerle benzer özellikler taşıyor.

İkincisi, 17-25 Aralık sürecini biz büyük bir yolsuzluk dalgasının ortaya çıkması olarak gördük. Türkiye’de üstü örtülen bir davanın bir şekilde ABD’de tekrar açılmış olması, Türkiye’de işlenen bu suçların bir şekilde ortaya çıkması açısından önem taşıyor. Bir diğer önemli nokta da şu an tek tutuklu sanık olan Hakan Atilla, ABD soruşturma dosyasında da geçtiği gibi, devlet bankası yöneticiliği yaptı. Şimdi Halk Bankası’na, Türkiye’ye, Türk ekonomisine ceza gelme olasılığı var ve bu olasılık bizim açımızdan rahatsız verici. 80 milyonu işlemediği suçlardan, yemediği rüşvetlerden cezalandırılacağı bir sürece giriyoruz. Bu açıdan da önemli bir dava.”

GİTMEDEN ÖNCE TÜM DOSYALARI İNCELEDİ

Dava öncesi ABD’deki hukuk sisteminin özelliklerini, Türk yargısından ayrılan yönlerini inceleyen, hem 17-25 Aralık soruşturma dosyası hem de Meclis’teki Soruşturma Komisyon dosyalarını elden geçiren Emir, ayrıca ABD dosyasında kamuya açılan bilgi ve belgeleri de incelemeye çalıştığını söyledi. CHP’nin ABD’deki temsilcisi ve hukukçularla davayı takip edeceklerini anlatan Emir, “Bu davayı Türkiye Cumhuriyeti devleti de izliyor ve izlemek zorunda. Biz de yakından takip edeceğiz. Oradaki gelişmelerin objektif bir biçimde ortaya konulması önemli” dedi.

'YOLSUZLUK ORTAYA ÇIKINCA İKTİDAR SARSILACAKSA SARSILSIN'

Davayla ilgili hükümet kanadından yapılan açıklamalarda, davanın Türkiye’ye dönük bir kumpas davası olduğu ve hedefte Cumhurbaşkanı Erdoğan olduğu yönünde açıklamalar geldi. Murat Emir’e iktidarın bu yaklaşımını nasıl değerlendirdiğini sorduk. Emir şunları söyledi:

“Hükümeti siyasi propaganda faaliyetleri içinde dahi eleştirmek, onun yanlışlarını söylemek, iktidarı yıkmaya dönük yasa dışı faaliyet olarak değerlendirilebiliyor. Oysa burada somut bir durum var. Ne zaman başları sıkışsa 'darbe yapılıyor', 'bize komplo kuruluyor', 'biz gayri-meşru yöntemlerle yıkılmak isteniyoruz' diyorlar. 15 Temmuz’da bu oldu ama bu her zaman böyle değil. ABD yargısının hiçbir siyasi baskıdan etkilenmediğini iddia edecek de değilim. Ama bu işin rüşvet, yolsuzluk boyutunu görmezden gelemeyiz. Bir rüşvet zinciri var. Ayakkabı kutuları var. 'Sıfırladın mı oğlum' tapeleri var. Bunlar ortaya çıkınca Erdoğan iktidarı yıkılacaksa, değişecekse, sarsılacaksa sarsılsın. Bizim için önemli olan yolsuzluğa bulaşmış hükümet yetkilileri var ise bunları hesabının sorulması. Burada siyasal açıdan ödenmesi gereken bir bedel varsa iktidarın bunu ödemesi gerekir. Burada bu suçu işleyenler, bu rüşveti yiyenler, ambargoyu delerken kişisel çıkar sağlayanları biz tanıyoruz. Ama bir ceza gelecekse o cezayı 80 milyonun ödeme riski var. Bu açıdan bu milli bir mesele. CHP olarak böyle bir sonuç olmasını, bu toplumun bu hırsızlıkların bedelini, işsizlik yoksulluk, devalüasyon olarak yaşamasını istemiyoruz. Bu yolla hükümetin yıkılmasından yana değiliz. Ama hırsızlık, yolsuzluk, rüşvet iddialarının ortaya çıkmasından yanayız.”