ODTÜ rektörü: Biz 'hayır' desek de yapılacaktı

ODTÜ’de binlerce ağacın kesilmesinin ardından Rektör Prof. Dr. Kök, ilk kez konuştu. Gökçek’le imzaladığı protokolü başarı olarak niteleyen Kök, imzalarken yolun genişliğinin ne kadar olacağını bilmediğini söyledi.

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - ODTÜ’de bir gece ansızın binlerce ağacın kesilmesinin ardından ilk kez konuşan Rektör Prof. Dr. Mustafa Verşan Kök, kesimleri savundu. Kök, Melih Gökçek’in “4 bin ağacı naklettik” sözlerini yalanlayarak bölgede 3 bin 697 ağacın kesildiğini, sadece 297 ağacın nakledildiğini belirtirken, valilik ve belediye ile imzalanan protokolü bir “başarı” olarak nitelendirdi.

Cumhuriyet'ten Ozan Çepni'nin haberine göre, Prof. Dr. Mustafa Verşan Kök ilk kez bir grup gazetecinin sorusunu yanıtladı. Kök, şunları söyledi:

HERKESE BİLGİ VERDİK: İlk günden itibaren sosyal medyada çok yanlış bilgilerle karşı karşıya kaldık. Konu hassas bir konu, reaksiyon verilmesi çok doğal ama doğru bilgi ile bunlar yapılmalı. Biz bu süreçte ilk andan itibaren öğretim üyelerimize, idari personelimize ve öğrencilerimize aynı bilgiyi verdik. Biz ne biliyorsak o anda aynı bilgi ODTÜ kamuoyunda da vardı. En son aşamada tüm üniversitemizin bütün idarecilerini çağırdık. Bölüm başkanlarımızı, anabilim dalı başkanlarımızı, enstitü müdür yardımcılarımızı ve dekan yardımlarımızı çağırdık. Yaklaşık 102 kişilik bir grupla da bunu paylaştık. Gelinen nokta tünel yolun olmazsa olmazımız olduğu.

YOL KOMİSYONU OLUŞTURDUK: Vali bir gece beni aradı ve bir toplantı olacağını söyledi. İmza sürecinde de Vali ve YÖK Başkanı’nın imzasının olmasının bizim açımızdan önemli olduğunu söyledik. Yol komisyonu oluşturduk. Mevcut gelinen noktada 2 alternatif sunduk. Vali, YÖK Başkanı, Belediye Başkanı ve benim katıldığım çeşitli toplantılar gerçekleştirdik. Tünel yola belediyeyi ikna etmek çok zaman aldı. Bunun aç-kapa olarak yapıldığını, 30-35 milyon TL bir maliyeti olduğunu, tünel ile bu maliyetin 200 milyona çıkacağı belirtildi. “Bunun Türkiye Cumhuriyet’i bütçesi için denizde bir damla olduğunu savundum. Bunun ODTÜ’nün olmazsa olmaz koşulu olduğu, görüşmenin devam etmesi için birinci derecede bir madde olduğunu söyledik. Büyükşehir Belediye Başkanı da bunu kabul etti.

ÜNİVERSİTEMİZ İÇİN BİR İLK: Başbakan’ın onayı: ODTÜ’den alınan alan 36 hektarlık bir yer. Valimiz konuyu Başbakan’a aktardığını söyledi. Onun da onayıyla üniversitemize verilecek 36 hektarlık arazi için 6 farklı öneride bulunduk. Bu süreç daha hızlı ilerleyecekti ancak geçen çarşamba Ankara Defterdarı değişmiş. İlk defterdarla sürecin sonuna gelmiştik. Şimdi yeniden başladık. Önümüzdeki 2 hafta içerisinde valiye önerilerimizi sunacağız. 30 yılda 105 hektarlık arazi kaybeden üniversitemiz için bu bir ilk.

'HAYIR' DESEK DE OLACAKTI: Bir kere tüm yasal süreçleri kaybettiğimiz ve itirazlarımız reddedildiği için sonuçta bu yol zaten yapılacaktı. Buna tabii ki de itiraz edebilirsiniz ama ‘ben bu yolu yaptırmam’ dediğiniz zaman, onun karşılığını da yapmanız lazım. 1971’de yaşananları göz önüne alırsak, bizim üniversite olarak önceliğimiz hiçbir öğrencimizin bu takım süreçlerin içinde olmasını, zarar görmesini istemeyiz. Bu yeni bir kültür olarak, uzlaşma ve anlaşma kültürü de önemli. Biz ‘hayır’ desek de kanuni olarak bu yol yapılacaktı. Biz burda işi protokole dökerek üniversite açısından bir kazanıma dönüşmesini istedik.

İMZA ATARKEN GENİŞLİĞİNİ BİLMİYORDUK: İmza atarken genişliği bilmiyorduk: Biz sürecin protokole uyup uymadığını tespit etmek için ilk andan itibaren yol yapım çalışmalarını takip ediyoruz. Yolun açılabilmesi için dönüş olacağı yerlerde yaptığımız incelemelerde yolun genişliğinin 135 metreye çıktığını gördük. Yol bittiği zaman 40 metrelik bir genişliği olacak. 135 metreye çıktığı 3 nokta var. Portokol imzalanırken bu kadar genişlik olacağını bilmiyordum.

NEDEN GECE OLDU? İmzaladığımız saat itibarıyla süreç Ankara Büyükşehir Belediyesi’ndeydi. Birinci neden şehir trafiği. 400 aracı, kamyonu, iş makinesini gündüz trafiğinde getirip çalıştırmanız imkansız. İkincisi ise gündüz yapılması, göze soka soka yaparak herkesi daha fazla rahatsız edebilirdi. Öğrenci ve öğretim üyelerimizin istenmeyen çatışmalarla incinmesine sebep olabilirdi. İlk 2 gün dışında TOMA ve polislerin üniversite arazisinde olmaması gerektiğini belirttim ben belediye’ye ancak ilk iki gün güvenlik itibarıyla olması gerektiğini düşünüyorum. Bizim temel yaklaşımımız öğrencimizin bu sürecin dışında tutulması.

SORUN O TWEET'TE 

”Sayın Gökçek’e bunun bir milat ya da başlangıç olması gerektiğini söyledim. Kendisinin bir politikacı olduğunu, seveni vardır, sevmeyeni vardır ama üniversitemizle yapılan protokol var. Büyükşehir Belediyesi’nin bu süreçte protokole sadık kalacağına inanıyorum. Sayın Gökçek’e de söyledim, bu süreçte ilgili söylemlerde konuşmalarımızda çok daha dikkatli olunması gerektiğini, tweet’lerini izliyorum. İlk 24 tweet’inde hiçbir şey yoktu ancak 25. tweet’te çok hızlı bir şekilde yaptıklarını söyledi. Onun dışında protokolün dışına çıkan bir şey yok. Ben kendisine de söyledim, ‘Sayın başkanım ilk 24 tweet’iniz çok anlamlıydı, 25’inciye gerek yoktu’ dedim.”