Sur’da çocuklar tanker suyundan mı hastalandı?

Sur’un Yıkımına Hayır Platformu, Sur’un iki mahallesinde “kentsel dönüşüm” adı altında gerçekleşen yıkım için Diyarbakır Cumhuriyet Savcılığı’na suç duyurusunda bulundu. Yıkımın devam ettiği Lalebey ve Alipaşa mahallesinde ise tanker suyundan içen çocukların hastalandığı yönünde söylentiler var.

Google Haberlere Abone ol

DİYARBAKIR - Suriçi’nde iki gündür yıkım yapılmıyor. Belki kurban bayramına günler kaldığı içindir belki de geçtiğimiz gün yıkım sırasında bir müteahhit ile bir işçinin yaralanmasından dolayı ara verildi.

Ama Sur’un Lalebey ve Alipaşa mahallelerinde yaşayan ve evlerini terk etmek istemeyen insanların sıkıntısı devam ediyor. İki mahallenin etrafını çeviren demir bariyerler de olduğu gibi duruyor. Yetkililer “güvenlik nedeniyle” dese de bariyerler sadece mahallede yaşayanları ya da oradaki akrabalarını ziyaret etmek isteyenleri tedirgin ediyor. Mahallenin muhtelif yerlerinde çalışır vaziyette bekleyen TOMA ile resmi ve sivil polisler de öyle.

Mahallede devam eden sıkıntılardan biri de su ve elektriğin kesik olması. Su ve elektrik kesintisine bazen ara veriliyor. Mahalleliler bu süre içinde ihtiyaçlarını giderme telaşına düşüyorlar. Çünkü elektrik ve su, her an kesilebilir.

TANKER SUYUNDAN İHTİYAÇ KARŞILAMAK

Su kesintisi, mahallede yaşayan insanların belirttiğine göre, en büyük sıkıntı. İçmek ve temizlik için suya ulaşamayan mahalleli, “Bize Kerbela’yı yaşatıyorlar” şeklinde tepkilerini dile getiriyorlar. Elektrik ve su kesintisini cezalandırma yöntemi ve göç ettirme politikası olarak değerlendiriyorlar.

Kimi zaman yıkım ekibinin işleri için mahalleye su tankerlerinin geldiği görülüyor. İnsanlar ihtiyaçlarını karşılamak için bidonlarla tankerden su alıyorlar. Sur’un Yıkımına Hayır Platformu üyelerine mahallelerden gelen bilgilere göre, bazı çocuklar tankerlerden alınan su nedeniyle hastalanmış. Çocukların tanker suyu nedeniyle hastalandığı kesin değil elbette, araştırılıyor henüz. Ama mahallede, “İnsanlar tanker suyunu da kullanamasın diye suya ilaç katmaya başlamışlar” yönünde rivayetler dolaşmaya başlamış bile.

HDP’li milletvekilleri ile Sur’un Yıkımına Hayır Platformu bileşenleri ise dönüşümlü olarak Alipaşa'da nöbet tutmaya devam ediyor. Mahalleli ile bir araya gelen milletvekilleri ve platform bileşenleri zaman zaman bölgede bulunan polisle karşı karşıya geliyorlar.

YIKIM EKİBİ HAKKINDA SUÇ DUYURUSU

Sur’un Yıkımına Hayır Platformu'ndan Mehmet Nuri Özdemir Sur’un Yıkımına Hayır Platformu'ndan Mehmet Nuri Özdemir

Mahalledeki son durumu böyle özetlemek mümkün. Bu arada platform içinde yer alan hukukçular, Sur ilçesinde yaşananlarla ilgili bir raporu Birleşmiş Milletler’e (BM) sundu. Sur’un Yıkımına Hayır Platformu ile HDP’li milletvekilleri ise Diyarbakır Adliyesi’ndeydi dün. Yıkımı gerçekleştirenler hakkında suç duyurusunda bulundular.

Suç duyurusunda yıkım yapılan Lalebey ve Alipaşa mahallelerinde elektrik ve suların kesilmesi, mahallenin polis bariyerleri ile kapatılması ve tarihi yapıların iş makineleriyle tahrip edilmesi olayını gerçekleştiren kamu görevlisi ve kişilerin tespit edilmesi istendi. Tespit edilen kişiler hakkında, 5237 Sayılı TCK’nın 94'üncü maddesi ile kültür ve tabiat varlığı olan yapıların yıkılması, bozulması, yol olması ve zarar görmesine kasten yol açanlar hakkında 2863 Sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu’nun 65'inci maddesi ve TCK'nın ilgili maddelerinin ihlali nedeniyle haklarında kamu davası açılması talep edildi.

Suç duyurusunda, Sur’da yıkımdan kaynaklı yaşanan tahribatın da keşif yapılarak tespit edilmesi istendi. Ayrıca yaşadıkları yerleşim alanını terk etmeyen mahalle sakinlerinin elektrik ve sularının kesilmesinin gündelik ihtiyaçlarını karşılamada sıkıntılar yaşamalarına neden olduğu belirtilerek bunun işkence ve eziyet suç fiilleri olduğu vurgulandı.

Platform bileşenleri, Sur ilçesindeki yıkımın hukuksuz olduğunu en başından beri dile getirdi. Bireysel olarak mahkemeye başvurmak isteyen mahalleliye, talepleri doğrultusunda yardımcı da oldu. “Suç duyurusunda bulunmak zorunda kaldık” diyen platformdan Mehmet Nuri Özdemir, “Yıkım görüşmelerle durdurulabilir diye bekledik. Ayrıca evini terk etmek istemeyen insanların mahkemeye bireysel başvuruları vardı. Mahkemenin sonuçlanmasını beklemek yerine yıkıma devam ettiler. Ayrıca Sur’daki hak ihlalleri de giderek arttı. Biz de burada tanık olduklarımızdan yola çıkarak suç duyurusunda bulunduk” dedi.

KARANTİNA ALTINDAKİ BÖLGE GİBİ

Şehir Plancısı Büşra Cizrelioğulları Şehir Plancısı Büşra Cizrelioğulları

Şehir Plancısı Büşra Cizrelioğulları ise geçen hafta etrafı bariyerlerle çevrildiği için mahallelerin karantinaya alınmış izlenimi yarattığını belirterek şöyle dedi: “Bariyerler ciddi bir hak ihlalidir. Burada insanlar yaşıyor ve hayat bir şekilde devam ediyor. Bu bariyerlerle burada yaşayan insanlara psikolojik bir baskı uygulanıyor. Hiçbir yönetmelikte, hiçbir yasada böyle bir uygulamanın yeri yok. Hukuka da aykırı bir durum olduğu için suç duyurusunda bulunduk. Bu, insanları göç ettirmek için uyguladıkları yeni bir yöntem. Mahalleler arasında dayanışmayı bitirmeye çalışıyorlar. Öte yandan insanlar günlük yaşam faaliyetlerini yürütemiyorlar, işlerine gidemiyorlar. Çünkü bu bariyerlerin arkasına geçersem bir daha evime dönemeyebilirim korkusu oluştu.”

KENARDA BAZALT TAŞLARI

Cizrelioğulları, bir kenara rastgele yığılmış bazalt taşlarını gösteriyor ve “İşte bu taşlar yıkılan binalardan çıktı. Tarihi binalara hiçbir özen, hiçbir saygı yok. Denetim yok. Sur’u müteahhitlerin insafına bırakmışlar” diyor.

Mehmet Nuri Özdemir ise rantçıların Sur’u kendi aralarında bölüştüğünü ifade ederek başka bir konuya değiniyor: “Sur, bir rant alanı. Buradan rant elde edecek olanlar yıkımı hızlandırmak için ellerinden geleni yapıyorlar. Çünkü yarın siyasi süreç değişirse işlerinin aksayabileceğini, bugün elde ettikleri imkanı kaybedebileceklerini biliyorlar. Sur’da yaşayan insanlar da kimsenin umurunda değil. ‘Evleri yıkacağız’ diyorlar. Bu insanlar buradan göç ederse nerede yaşayacaklar, nasıl geçinecekler bunu düşünmüyorlar. Valilik altı ay kira yardımında bulunacağını vaat etti. Peki altı ay sonra ne olacak? Buradan giden insanlar işlerini de kaybetmiş olacak çünkü.”

Gazetelerde yayınlanan bazı haberlere de değinen Özdemir, “Basın etiğinden mahrum oldukları için konuyu başka yerlere çekmeye çalışıyorlar. İddia ettikleri gibi biz HDP’nin buraya 10 bin kişi yığmasını değil, Sur’un tarihine, kültürüne ve burada yaşayan herkesin duyarlı olmasını istiyoruz. Herkesin, Sur’un yıkımını durdurmak için elinden geleni yapmasını istiyoruz” dedi.