Kapatılan kanallara komisyon kapalı

OHAL kapsamında KHK ile kapatılan Hayatın Sesi TV,  İMC TV ve TV10, OHAL komisyonuna başvuru yapamıyor. Komisyon sayfasında bu kurumların isimleri, ilgili sayfada yer almıyor.

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - OHAL kapsamında kapatılan kurumların mağduriyetini gidermek için kurulan OHAL komisyonu başvuruları kabul etmeye başladı. 2018’den önce herhangi bir karar veremeyeceği konuşulan komisyona KHK ile kapatılan bazı kurumlar başvuru yapamıyor.

20 Temmuz’da ilan edilen OHAL kapsamında bugüne kadar 26 kanun hükmünde kararname (KHK) çıkarıldı. KHK’lerle bugüne kadar 111 bin 240 kamu görevlisi ihraç edildi, 32 bin 180 görevli uzaklaştırıldı. Bine yakın şirkete el konuldu, binlerce kurum, kuruluş, dernek kapatıldı.

Evrensel'den Meltem Akyol'un haberine göre, internet üzerinden bir ön başvuru formu oluşturan komisyonun ilgili sayfasında Hayatın Sesi televizyonu, İMC televizyonu ve TV10 gibi kanalların isimleri yer almıyor. Bu kurumların Hayatın Sesi TV,  İMC TV ve TV10’un temsilcileri ile Avukat Devrim Avcı, sorunları çözmeyeceği ortada olan komisyonun bir de çifte standart uyguladığını söyledi.

'DAVADA GELİŞME YOK'

Yaşanan sürece ilişkin değerlendirmede bulunan Hayatın Sesi televizyonu avukatlarından Devrim Avcı, Hayatın Sesi’nin, OHAL kapsamında çıkartılan 668 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 2. maddesinin 4. fıkrası gereğince kapatıldığını hatırlattı.  Kanalın “Milli güvenliğe tehdit oluşturduğu tespit edilen yapı, oluşum veya gruplara ya da terör örgütlerine aidiyeti veya iltisakı ya da bunlarla irtibatı” iddialarıyla OHAL kapsamında kapatıldığını söyleyen Avcı, bu kapatmaya ilişkin dava açtıklarını belirtti.

'KOMİSYONDAN BEKLENTİMİZ YOK'

Kapatılan TV 10 Yönetim Kurulu Üyesi Veli Büyükşahin ise komisyonun zaten OHAL ile birlikte ortaya çıkan mağduriyetleri gidermek için hakiki, gerçekçi bir çözüm yolu olmadığını söyledi. “Burası bir çözüm yeri değil, sadece AİHM ile aralarında bir ara yol bulma arayışının sonucu” diyen Büyükşahin, “O nedenle komisyondan bir beklentimiz yok. Komisyon, OHAL ile KHK’ler ile ortaya çıkan mağduriyetleri gidermeye yönelik bir kurum da olmayacak bence. OHAL sonrası çıkan KHK’lerle insanlar işlerinden edildi, kurumlar kapatıldı, çeşitli gerekçelerle insanlar cezaevine konuldu vs vs. Zaten baştan beri bu komisyonun kurulması bir hülle. Çözüm odaklı bir komisyon değil, çözüm beklememek gerekiyor” ifadelerini kullandı.

'DERT MEDYAYI SUSTURMAK'

Hayatın Sesi Televizyonu Program Koordinatörü Arif Koşar ise televizyonlarının OHAL Komisyonuna başvuramamalarının komisyonun göstermelik olduğunu bir kez daha ortaya koyduğunu söyledi. Koşar, “Hükümet, yıllarca cemaat-hükümet ortaklığına karşı mücadele etmiş Hayatın Sesi TV gibi televizyonları kapatıyor, ardından da mağduriyeti gidermek iddiasıyla komisyon kuruyor. Yıllardır ulusal bir yayın yapan televizyonumuzun cemaat ya da başka bir terör örgütü ile ilişkisi olmadığını hükümet bilmiyor mu? Bal gibi de biliyor. Hayatın Sesi TV Bilecik’in kenar mahallesindeki öğrenci yurdu değil ki bilinmesin. Politikası, yayın çizgisi; darbe, Cemaat, Cemaatin ortakları, iş birlikçileri ve bilumum destekleyicileri karşısındaki tutumu ortada. Ancak hükümetin derdi darbe ve darbecilere karşı mücadele değil, tek adam diktatörlüğüne giderken gerçekleri dile getirecek medyayı susturmak” dedi.

BURÇ: ZATEN TÜRKİYE'DE İŞLEMİYOR

OHAL Komisyonuna başvuramayan kanallardan biri de İMC TV. Kararı değerlendiren İMC TV Genel Koordinatörü Eyüp Burç, listede kanallarının adının olmamasının gerekçesi olarak kanallarının doğrudan KHK ile değil, KHK’ye dayanılarak oluşturulan bir komisyon tarafından kapatılması olduğunu söyledi. Kapatma kararının ardından süreci yargıya taşıdıklarını söyleyen Burç, “Başbakanlığa bağlı bir komisyon tarafından kapatıldık. Karara itiraz ettik ama herhangi bir sonuç yok. İtirazımız reddedilmedi ama hiç bir gelişme de yaşanmadı” dedi.

AİHM’in Türkiye’den yapılan başvurulara karşı OHAL Komisyonunu adres göstermesini de eleştiren Burç, AİHM’nin kendi değerlerine de aykırı davrandığını söyledi. Burç, “Türkiye’de sanki demokratik bir işleyiş var, sanki yargı işliyor gibi topu Türkiye’ye attılar. Zaten Türkiye’de bu süreçler işlemiyor.  Yetmezmiş gibi AİHM böyle bir karar alıyor. Burada insan hakları ihlali var, ifade özgürlüğü ihlali var. Ve geçen yıllar bu ihlalleri arttırıyor. Avrupa Komisyonunun bu konuda raporları var üstelik. AİHM bu raporları da görmezden geliyor. Kendi değerlerinden de uzaklaşıyor bu kararlarla. Oysa AİHM’nin ‘90’lı yıllarda aldığı kararlar var, Türkiye’de hukukun işlemediği bu nedenle başvuruların incelendiği örnekler var. Yani Türkiye’de sorunlarını çözemediği için AİHM’ye başvuranları AİHM tekrar bu çözümsüzlüğün ve ihlalin ortasına bırakıyor” dedi.