Acun Karadağ: Çocukları çok özlüyorum

KHK ile ihraç edilen öğretmen Acun Karadağ'ın Yüksel Caddesi'ndeki 'işimi geri istiyorum' eylemi 200 günü geride bıraktı. “Kimse bize terörist diyemez, bizim gibi iyi insanları lekeleyemez” diyen Karadağ, öğrencilerini çok özlediğini söyledi.

Google Haberlere Abone ol

ANKARA - Kanun hükmünde kararnameyle ihraç edilen öğretmen Acun Karadağ, 14 Kasım 2016 tarihinde çalıştığı okulun önünde eyleme başlamış, ardından Nuriye Gülmen, Semih Özakça ve Veli Saçılık ile birlikte eylemini Yüksel Caddesindeki İnsan Hakları Anıtı önüne taşımıştı.

Yüksel Caddesi'ndeki 'işimi geri istiyorum' eylemlerinde 200 gün geride kaldı. Bu süre boyunca onlarca kez gözaltına alınan, yaralanan ve geçirdiği kalp krizi ile hayati tehlike atlatan Karadağ sürecin onur mücadelesine döndüğünü söylüyor ve “kimse bize terörist diyemez,bizim gibi iyi insanları lekeleyemez” diye ekliyor.

Açlık grevini sürdüren Nuriye Gülmen ve Semih Özakça'nın tutuklanmalarının ardından bariyerlerle kapatılan İnsan Hakları Anıtı önünde eylemcilerin açıklama yapmalarına dahi müsaade edilmiyor.

'BEN SANA DEVLETİN KALEMİNİ VEREMEM'

20 yıldır sürdürdüğü öğretmenliğin bir gecede çıkan bir kararla sonlandırılmasına karşı olduklarını belirten Karadağ çok zor şartlarda okuyarak öğretmen olduğunu söyledi. Memur çocuğu olduğunu belirten Karadağ “Toprak Mahsulleri Ofisinde müdürdü babam. Üstünde TMO yazan kalemler bizim eve girmezdi asla. Kalemimi kaybettiğimde babam 'Kaybetmeseydin cezalısın, ben sana devletin kalemini veremem' diyordu. Onun bize dediği 'ben devletin malını yemem, çocuklarıma da yedirtmem'. Biz böyle büyüdük.”

'ÇOK MAL HARAMSIZ OLMAZ'

Dil Tarih ve Coğrafya Fakültesi mezunu olan Acun Karadağ annesi ile babasının ayrılmasının ardından annesinin devraldığı bir bakkal dükkanı sayesinde 6 kardeşiyle okuduklarını belirterek şöyle devam etti:

“Bu yola bir yüzükle çıkanlar var. Bir yüzükle yola çıkıp sarayda oturmak, şaşırtıcı bir hızla zengin olmak... Benim babam otuz yıl memuriyet yaptı, ne bir evimiz var ne bir başka şeyimiz. Dün Veli ile konuştuk 'Çok mal haramsız çok laf yalansız' olmaz diye. Marksist bir söylem Yunus Emre'nin sözü ama bir yerden usulsüzce bir para yiyorsunuz ki zengin oluyorsunuz.

'BİZ GİDERSEK KİM SAHİP ÇIKACAK BU ÇOCUKLARA'

Çalıştığı okuldaki müdürün sık sık derslerde siyaset yapıyorsunuz diye uyardığını hatırlatan Karadağ “Ben çocuklara dürüst olmayı öğretiyorsam bu siyaset değildir” cevabını verdiğini söyledi. Karadağ şöyle devam etti:

“Namuslu olmayı, çalmamayı, işçinin hakkını yememeyi öğretiyorsam bu siyasi değil insancıl bir şeydir. Hiçbir öğrencime ne bir fiske vurmuşumdur, ne bir aşağılayıcı bir söz söylemişimdir, ne küfretmişimdir, ne de tacizle karşı karşıya bırakmışımdır. Biz korumayacağız da kim koruyacak o çocukları. Asıl üzüldüğüm bu. Biz gidersek kim sahip çıkacak bu çocuklara.”

'ÇOCUKLARI ÇOK ÖZLÜYORUM'

Bir öğrencisinin 'öğretmenim sizi çok özledik' mesajı attığını aktaran Karadağ şöyle devam etti: “Çocukları çok özlüyorum, işime dönmek, öğrencilerimle birlikte olmak istiyorum. Çocukların eline idam ipi veren öğretmenler çıkıyor.Çocuk ruhu nasıl böyle bir şey kaldırabilir.İnsanlığı öğretemediğiniz çocuklara matematiği de öğretemezsiniz.”

'ONLARI ORADAN KURTARMAMIZ LAZIM'

Açlık grevinin 75. gününde tutuklanan Nuriye Gülmen ile Eskişehir'de Eğitim-Sen'in toplantısında tanıştığını söyleyen Karadağ Yüksel Caddesinde tüm eylemcilerle aile olduklarını söyledi.

Akademisyen Nuriye Gülmen (solda) ve öğretmen Acun Karadağ, işlerine ve öğrencilerine kavuşana kadar mücadelede kararlı olduklarını söylüyorlar. (Fotoğraflar: Seyri Sokak) Akademisyen Nuriye Gülmen ve öğretmen Acun Karadağ. (Fotoğraf: Seyri Sokak)

“Burada Yüksel Caddesinde derinleşti, samimiyet kazandı. Aile olduk biz. Birbirimiz için ölebiliriz demiştim evet onu kazandık biz. Aile olabilme özelliğini kazandık. Dün bir not yayınladık Nuriye yazmış kendisine yapılanlardan bahsetmiş, 'sırtımda bir sızı var' diye yazmış. O sızı bizim yüreğimizde, içimiz yanıyor. Ne yapacaklarını bilmiyoruz, çok kaygılıyız.Onları oradan kurtarmamız lazım.” (DUVAR)