'Akademisyene alçak demek hayatın akışı gereği'

Baskın Oran'ın, Cumhurbaşkanına açtığı akademisyenlere hakaret davasının gerekçeli kararı açıklandı. Mahkeme, Erdoğan'ın kullandığı 'alçak, vatan haini' tanımlamalarını eleştiri kabul ederek '"Görüş bildirme hakkını kullanma mahiyetinde olduğunu" açıkladı.

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - Ankara 3. Asliye Hukuk Mahkemesi, Prof. Dr. Baskın Oran’ın, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a akademisyenlerin barış bildirisini açıklamasından sonra kullandığı ifadeler nedeniyle açtığı tazminat davasının reddedilme gerekçelerini açıkladı. Akademisyenlerin Barış Bildirisi’ni yayınlamalarının ardından, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın akademisyenler için kullandığı 'alçak, zalim, vatan haini, mandacı, ahlaksız' gibi sözleri mahkemeye taşınmıştı. Mahkeme, "Erdoğan’ın konuşmalarının eleştiri ve karşı görüş bildirme hakkını kullanma mahiyetinde olduğunun kabulü gerekir" dedi.

‘Bu suça ortak olmayacağız’ başlıklı bildiriyi imzaladıkları için Erdoğan’ın ‘alçak, zalim, kapkaranlık, cahil, tiksinti verici, vatan haini, lümpen, terör örgütünün maşası, ahlaksız, mandacı artığı, ruhu kirlenmiş’ gibi ifadeler kullanmıştı. Baskın Oran, ‘Onur diye bir şey var’ diyerek, Erdoğan’dan 10 bin TL manevi tazminat talep ederek dava açmıştı.

Cumhuriyet'ten Kemal Göktaş'ın haberine göre, Mahkeme Erdoğan’ın akademisyenlere yönelik sözlerinin, Cumhurbaşkanı’nın “devlete yönelik suçlamalara karşı eleştiri ve karşı görüş belirtme hakkı” kapsamında olduğuna hükmetti. Kararda, Erdoğan’ın “alçak, zalim, kapkaranlık, cahil, tiksinti verici, vatan haini, lümpen, terör örgütünün maşası, ahlaksız, mandacı artığı, ruhu kirlenmiş” gibi ifadeleri Baskın Oran’ın şahsına değil, bildiriyi imzalayan akademisyenlere söylediği belirtilerek “Davacının bu sözlerden kendisinin de kastedildiğini ve kişilik haklarının ihlal edildiğini ileri sürerek yansıma yoluyla manevi tazminat talebinde bulunması mümkün değildir” denildi.

'YORUMLAR HAYATIN AKIŞI GEREĞİDİR' 

Akademisyenler bildirisinde devletin suçlandığını vurgulayan mahkemenin kararında şöyle denildi:

“Yapılan bu ağır ve haksız suçlamalar karşısında, bu bildirideki ifadelerin, devletin başı olan ve bu sıfatla Türkiye Cumhuriyeti’ni ve Türk milletinin birliğini temsil eden, anayasanın uygulanmasını, devlet organlarının düzenli ve uyumlu çalışmasını sağlamakla görevli Cumhurbaşkanı sıfatını haiz davalı (Erdoğan) tarafından yorumlanması ve eleştirilmesi doğal olup hayatın akışı gereğidir. Bu kapsamda, davalının konuşmalarının bildiriye karşı eleştiri ve karşı görüş bildirme hakkını kullanma mahiyetinde olduğunun kabülü gerekir.”

ERDOĞAN İFADE ÖZGÜRLÜĞÜNÜ HATIRLATTI

Erdoğan, mahkemeye sunduğu cevap dilekçesinde Anayasa Mahkemesi ve AİHM’nin “düşünce ve ifade özgürlüğü” içtihatlarını örnek gösterdi. Dilekçede, ifade özgürlüğünün “devletin veya nüfusun bir bölümü için saldırgan, şok edici veya rahatsız edici bilgiler ve düşünceler için de geçerli olduğu ve bunlar olmaksızın demokratik toplum olmayacağı” belirtilmişti. Mahkemenin davalı Erdoğan’ın bu savunmalarına rağmen AİHM ve Anayasa Mahkemesi kararlarına hiç değinmemesi ve doğrudan Cumhurbaşkanı’nın devletin başı olarak devlete yönelik eleştirilere karşı kullandığı ifadelerin tazminat gerektirmeyeceğini belirtmesi dikkat çekti.