Hrant Dink davasında emniyetçilerin ‘kayıkçı kavgası’    

TBMM İnsan Hakları İnceleme Komisyonu’nda raporu 2008’de yayınlanan Hrant Dink cinayetini Araştırma Alt Komisyonu’nda dinlenen o dönemin Trabzon Emniyet Müdürü Ramazan Akyürek ve dönemin İstanbul Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah arasında ‘düşük kodlu’ istihbarat kavgası 8 yıldır sürüyor. 

Google Haberlere Abone ol

ANKARA - Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink’in 19 Ocak 2007 tarihinde gazete binasından çıkışında öldürülmesinden sonra TBMM’de kurulan alt komisyonda o dönemin Trabzon Emniyet Müdürü Ramazan Akyürek ile İstanbul  Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah istihbarat ve istihbaratın  derecesini gösteren ‘düşük kod’ konularında karşı karşıya gelmişti.   Akyürek, komisyondaki ifadesinde yönetmeliklerde 'böyle bir kod sistemi olmadığını' söylemiş, böyle bir istihbaratın Trabzon’da da İstanbul’da da olsa önemli olarak değerlendirileceğini söylemişti.

AKYÜREK, 2008’DE MECLİS'TE DİNLENDİ

Hrant Dink cinayetiyle ilgili hazırlanan Alt Komisyon raporunda Ramazan Akyürek'in açıklamaları geniş biçimde yer aldı. 20 Şubat 2008 tarihli bakanlık yazısıyla komisyon Akyürek’i odasında dinledi. Raporda yer alan ifadelerin bir bölümü şöyle:

(…….) Yasin Hayal’le ilgili, Dink’i vuracağına dair alt birimlerden bilgi akışı ile ilgili olarak bütün detayları o an için emniyet müdürünün belki bilmek durumunda olmayabileceği, ancak Erhan Tuncel’den gelen bu bilginin önem arz eden bir bilgi olduğunu ve bundan emniyet müdürünün bilgisinin varolduğunu,… EGM İstihbarat Daire Başkanlığına gönderilen yazıların usul olarak emniyet müdürünün imzasının bulunduğu üst yazıyla gittiğini,

(…..) İstanbul şunu yapmalıydı, vali bunu, emniyet müdürü bunu, istihbarat müdürü şunu şeklinde bir konuya girmek istemediğini,.. yazmış oldukları yazının aynı şekilde Trabzon’a gelen bir yazı olmuş olması halinde daha fazla önemseyebileceğini,

…McDonalds eyleminden önce, Trabzon Emniyetinin haberinin olmadığını, olay öncesinde herhangi bir ihbarın olmadığını,olaydan sonra haberlerinin olduğunu ve olaydan sonra personelini toplandığını, bir daha böyle bir eylemi nasıl önleyebileceklerinin tedbirlerini görüştüklerini ve böyle bir adamı (Erhan Tuncel) da ondan sonra arkadaşlarının temin ettiğini,

... McDonalds eylemi gibi bir eylem yememek için o çevreden birilerine ulaşmasını istediğini ve arkadaşlarının o çevreden Erhan Tuncel’i bulduklarını,.. bu ajandan Trabzon için yararlandıklarını ve Tuncel’in Türkiye’de çok önem arz eden, bir seneden fazladır devletin başını ağrıtan, herkesi üzen ve ülkemizi de uluslararası arenada birazcık örseleyen bir olayı haber veren bir kişi olduğunu, çalıştığı….İl valisinin ajanlardan gelen veya teknik takiplerden elde edilen bilgilerden haberinin usul olarak olamayacağını ancak kendi illerinde bir eylem gerçekleştirileceğine dair başka bir yerden bir bilgi gelmişse, mesela Hrant Dink Trabzon’da yaşıyor ve Hrant Dink’in öldürüleceğine dair bir bilgi gelmişse o bilginin kendilerine istihbarat müdürünün hemen bildireceğini, kendilerinin de ilk asayiş toplantısında, aciliyet arz etmiyorsa ertesi günü, her gün saat 11.00’de vali, jandarma alay komutanı ve emniyet müdürünün toplandığı toplantıda bildirmesi gerektiğini, bilgi önem arz ediyorsa bildirileceğini ama ilin büyüklüğüne göre, belki yüzlerce veya onlarca, belki binlerce bilginin geldiğini,

HRANT DİNK TRABZON’DA YAŞIYOR OLSAYDI

Hrant Dink Trabzon’da yaşıyor olsa ve Hrant Dink’le ilgili bu bilgi bu şekilde kendilerine gelmiş olsa idi vali ve alay komutanıyla yaptıkları asayiş saati toplantısında bunu paylaşmış olacaklarını, ama kendilerinin YİE'den gelen bu bilgiyi fail olan veya eylemi yapacak olanların Trabzon’da olmasına karşın vali ve jandarmayla paylaşmadıklarını bunun nedeninin de elemandan gelen bir bilgi ve üzerinde çalışılması gereken bir bilgi olduğundan dolayı olduğunu, ama bunu polis memurunun rapor ettiğini ve İstihbarat şube müdürünün kendisine sunduğunu, kendilerinin de üst yazıyla merkeze gönderdiklerini ve istihbarat müdürlükleri arasındaki yazışma prensiplerine göre de ilgili ilin (İstanbul) istihbarat müdürlüğüne yazıldığını,

….ilgili birimler arasında yazılan yazılarda, karşı tarafın dikkatinin çekildiği … tarih, sayı, numara olduğu ama bu yazıda olduğu gibi elemandan gelip de veyahut da teknikten gelip de istihbarattan istihbarata giden yazılarda ayrıca bir kod sistemini bilmediğini, ..bu yazıların mutlaka bilgisayarda kaydedildiğini,… İstihbarat birimleri arasındaki yazışmalarda güvenli haberleşme sisteminin var olduğunu, …..İstanbul valisinin ve emniyetinin –gelen yazı düşük kodlu bir yazıydı. Şeklindeki ifadelerini neye göre dediklerini bilemeyeceğini belki yazıya kendilerinin verdiği öneme göre söylemiş olabileceklerini, ama kendileri için bu yazının Trabzon’da da İstanbul’da da olsa önemli olarak kıymetlendirileceğini,…Yazıda durumun çok açık olduğunu,

Yazılan bu yazı ile ilgili olarak genel manada, İstihbarat Daire Başkanı olarak söyleyeceği şeyin, çok önemli olduğunu ve bu yazının kodu ve öneminin kişilere göre değişiyorsa bunun onların, kişilerin kendi yorumları olacağını, kendi yönetmeliklerine göre böyle bir kod sisteminin olmadığını,

Gönderilen yazıda, daha önce Yasin Hayal’in McDonalds’ı bombalayacağını ifade ettiği ve bombaladığının da yazıldığını, Yani Hayal'in eylem yapma konusunda kararlı bir tip göründüğünün belirtildiğini, onun psikolojisinin de yazıya işlenmiş olduğunu … Zaten, Yasin Hayal’i Mc Donald’s eylemi sonrasında İstanbul’da kendilerinin Trabzon Emniyet Müdürüyken yakalattıklarını, Trabzon’da derledikleri bilgilerle İstanbul’da yakalanmasını sağladıklarını ve Yasin Hayal’in de ilk ifadesinin de zaten İstanbul’da alındığını, kendilerinin terör şube müdürü ve ilgili ekibi gönderdiğini ve Hayal'in orada yakaladığını,

(……..)

Yasin Hayal’in verdiği bilgiler çerçevesinde ben Trabzon Emniyet Müdürü olarak, Erhan Tuncel’in verdiği bilgiler çerçevesinde yararlandığını,….Bununla ilgili hususen Ermeni vatandaşlarımıza yönelik olumsuz faaliyetlerin takibiyle ilgili, Türkiye’yi uyardığını, …..ama hususen Hrant Dink’e dikkat çekip de “Hrant Dink’i koruyun.” Demediğini, Ermeni vatandaşlarımıza, azınlık vatandaşlarımıza, Hıristiyan vatandaşlarımıza yönelik tehdidi vurgulayan yazılarının, tamimlerinin ve emirlerinin olmuş olduğunu...”