Gazeteci Abdurrahman Gök: İran’da rejime karşı bütün halklar birleşti

İran’da Mahsa Jîna Amini’nin öldürülmesiyle başlayan eylemleri yerinde takip eden gazeteci Abdurrahman Gök, “İran’da insanlar rejime karşı bir onur mücadelesi veriyor” dedi.

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - İran’ın başkenti Tahran’da 13 Eylül’de genç bir kadın, Mahsa Jîna Amini, Gaşt e İrşad (Rehber Devriyeleri) tarafından gözaltına alındı. Gözaltına alınma gerekçesi, İslami kurallara göre örtünmemesiydi. Ancak Jîna, hakaretlere itiraz ettiği için şiddete de maruz kaldı ve görgü tanıklarının ifadesine göre başını polis otomobiline çarptı.

Gözaltına alınan Jîna, 16 Eylül’de vefat etti. Raporlar görgü tanıklarının beyanını doğruluyor ve genç kadının gördüğü şiddet sonucu öldüğünü gösteriyordu. Elbette İran rejimi şiddet olayını inkar etti. Ancak Jîna’nın Seqiz kentinde defnedilmesiyle birlikte ilk olarak Kürt kentlerinde başlayan eylemler bütün İran’a yayıldı. Rejim güçlerinin saldırısı sonucu çoğu genç, yüzlerce insan öldürüldü, binlerce insan gözaltına alındı, şiddete maruz kaldı.

Buna rağmen İran halkı sokakları terk etmedi ve eylemler hâlâ devam ediyor. Eylemlerin başat sloganları ise “Jin, Jiyan, Azadî” ve “Diktaröre Ölüm”.

Mezopotamya Ajansı (MA) editörlerinden Abdurrahman Gök, eylemler devam ederken İran’a gitti ve İran’dan edindiği izlenimleri ajansta dizi olarak yayınladı. Gök, tehlikeli bir zamanda İran’a gitmişti. Çünkü rejim, sokakta eylemcilerle mücadele ederken bir yandan da hiç yabancısı olmadığımız “dış güçlerin kışkırtması” argümanına sığınarak propaganda yapıyor, birçok ülkeyi eylemlerden dolayı suçlarken turistleri ve gazetecileri de ajan olarak yaftalıyordu.

Bu nedenle, İran izlenimlerini konuşmak üzere buluştuğumuz Gök’e ilk sorum, “Sen cesur bir gazeteci misin?” oldu. Bu soruda bir taktir imasının olduğunu gizlemeyeceğim. Ama esasında bu soruyu sorarken, şimdiye kadar birçok önemli habere imza atmış Gök’ün geçmiş gazetecilik deneyimlerine de gönderme yapıyordum. IŞİD’in Şengal ve Kobanê saldırısıyla ilgili kıymetli bilgilerin birçoğunu onun yaptığı haberlerden edinmiştik. Diyarbakır’daki Newroz kutlaması sırasında Kemal Kurkut’un polis tarafından öldürüldüğünü de yine onun gazeteci refleksi sayesinde çektiği fotoğraflardan öğrenmişti kamuoyu.

'REJİME İTİRAZ EDENLERLE BULUŞMAK İSTEDİM'

Gök, sorumu, “Aslında çok cesur olduğumu söyleyemem ancak haber konusunda inatçıyım ve senin cesaret dediğin de buradan kaynaklanıyor galiba. Bir yerde haber varsa, zorluklarla başa çıkarak o haberi yapmak isterim” şeklinde cevapladı.

İran’daki eylemlerle ilgili bilgilerin Türkiye’ye ve aslında bütün dünyaya bölük pörçük yansıdığını belirten Gök, insanların bu parçalı bilgilerden kimi zaman yanlış çıkarsamalar yaptığını ifade etti. Olayları yerinde görmek ve öldürülen insanların bir rakamdan ibaret olmadığını, birer hikayeye sahip olduklarını göstermek için İran’a gittiğini söyledi.

Gök, “Beni İran’a götüren şey yaşamını yitiren insanların hikayelerinin yanı sıra rejime itiraz eden insanlarla buluşmak duygusuydu” diyor.
Yazı dizisinde de anlatıyor Gök, niyetini dile getirdiği herkes kaygılanmış ve İran’a gitmemesi konusunda onu ikna etmeye çalışmışlar. Buna rağmen İran’a turist olarak giriş yapıyor.

Abdurrahman Gök

İRAN’DA TURİST GAZETECİ

İran’a yabancı bir insan değil Gök. Daha önce de iki kez İran’a gitmiş, ülkenin tarihi, kültürü hakkında yazılar yazmış, çektiği videoları YouTube kanalında yayınlamıştır. Ancak bu kez durum farklı, İran’da tabiri caizse taşlar yerinden oynamıştır. İran’a geçmeden önce, İran’da tutuklanan gazetecilerin haberlerini yaptığını söylüyor Gök. Bu nedenle gazeteci kimliğinin sorun yaratacağının farkında.

Zaten İran’da tanıştığı insanlar da gazeteci olduğunu saklamasını salık veriyorlar. İran’da turist olarak bulunmanın doğru bir karar olduğunu billboardlardaki afişler de doğrular niteliktedir. Kimi ajansların adı, “katil” ibaresiyle birlikte yer almaktadır afişlerde.

İRAN’DA İNTERNET MESELESİ

Gök, İran’dayken çalıştığı ajansa hiç haber geçmedi. Bunun başlıca nedeni güvenlikti. Diğer bir önemli neden ise internet üzerinden iletişim kurmanın imkansız olmasıydı. Tespit edilen VPN’ler engelleniyor, kullanıcıları gözaltına alınıyordu.

Amerikan uzay mekiği SpaceX’in kurucusu Elon Musk, uydu internet sistemi Starlink’i İran’da devreye sokacağını duyurmuştu. Bu duyuru ve Van civarında gökyüzünde görülen uydu ışıkları İran’da olup bitenlerden haberdar almak isteyenleri heyecanlandırmıştı. Gök, İran’da kaldığı süre boyunca İranlıların bu olanaktan yararlandığına tanık olmadığını ve bunun teknik ve ekonomik olarak imkansız olduğunu belirtiyor. İnternet kullanmanın güçlükleri hakkında bilgi veren Gök, “Dünyaya ulaşan videoların büyük çoğunluğu birkaç saniyeliktir çünkü uzun bir video paylaşmak imkansız. Birkaç saniyelik videolar da ne yazık ki hakikatle ilgili çok yeterli bilgi veremiyor.
En son Beyoğlu’nda patlayan bombadan sonra internete getirilen kısıtlamayı hatırlıyoruz. Bu deneyim de İran’daki eylemcilerin örgütlenme biçiminin önemini gösteriyor.

EYLEMCİLER NASIL ÖRGÜTLENİYOR?

İletişim olanaklarının kısıtlandığı bir ortamda kitlesel eylemler nasıl yapılıyor? Abdurrahman Gök, bunu şöyle özetliyor: “Öğrenciler okuldan çıkarken başörtülerini çıkarıp slogan atarak yürüyorlar. Bu eyleme halk da destek veriyor ve eylem kitleselleşiyor. Mesela üniversitede boykot olacağını bir şekilde haber alan ortaokul ve lise öğrencileri de boykota katılıyor.”

Gök’ün anlattığına göre örneğin esnafın kepenk kapatma eylemleri de benzer şekilde örgütleniyor. Çarşamba ve Cumartesi günleri protesto amacıyla kepenklerin kapatıldığını belirten Gök, “İran’da haftanın ilk günü sayılan Cumartesi günü önce öğrenciler okula gitmedi, sonra esnaf da bu greve katıldı. Bu boykot eylemine Kürtler, kendi bölgelerinde Çarşamba gününü de eklediler" diye anlattı.
Çarşamba ve Cumartesi günleri gerçekleşen grevlerin dışında da esnafın kepenk kapattığı zamanlar oluyor. Gök, buna örnek olarak tanık olduğu bir olayı şöyle anlattı: aslında o gün kepenkler açıktı. Ancak öğle saatlerinde bir eylemcinin vefat haberi geldi ve bunu haber alan esnaf kepenklerini kapattı.”

İran’da gündemin eylemlere kilitlendiğini ifade eden Gök, “Baskılara, iletişim araçlarının kısıtlanmasına rağmen herkes eylemleri konuşuyor ve mümkün olduğunca takip etmeye çalışıyorlar. Hayatını kaybeden insanların adlarını ve hikayelerini neredeyse tek tek biliyorlar” diyor.

REJİM İRANLILARI AYRIŞTIRAMADI

İran devleti eylemlerin sorumlusu olarak “dış güçleri”, “ayrılıkçı Kürtleri” göstermeye çalıştı. Bu nedenle Irak Kürt Bölgesi’ne saldırılar bile düzenledi. Gök, İran’ın bu girişimlerinin, eylemcilerin dikkatini dağıtmak amaçlı olduğunu ancak İran halklarının buna kanmadığını vurguladı.

Gök, bu eski ama çoğu zaman etkili taktiğin bu kez neden işe yaramadığını şöyle ifade etti: “İran’da değişik nedenlerle belli aralıklarla daha önce de kitlesel eylemler yapıldı. Ancak bu eylemler rejimin değişmesi talebinden ziyade örneğin zamlara karşı, hayat pahallılığına karşı gerçekleşiyordu ve belli kesimler ile bölgelerle sınırlı kalıyordu. Bu sefer öyle olmadı. Jîna Amini’nin katledilmesini protesto eden eylemler bütün İran’a yayıldı ve eylemler rejimin değişmesini talep ediyor. Eylemlere bütün halklar ve mezhepten insanlar katılıyor. Rejimi korkutan da budur. Bu nedenle yoğun propaganda yapıyor rejim. Zaman zaman rejimi savunan kitlelerin eylem yapmasına izin veriyor. Ama gördüğüm, bütün bu çalışmaların işe yaramadığı yönünde oldu. Çünkü İran halkları rejimin yıllardır uyguladığı baskılardan bunalmış. Jîna Amini’nin öldürülmesinden sonra başlayan eylemler bu nedenle bütün İran’a yayıldı.”

'AİLELER GENÇLERE DESTEK VERİYOR'

Gençler eylemlerde öncü rolü oynuyor. Gök’ün izlenimleri de bu yönde. “Konuştuğum bütün gençler özgürlük istiyor” diyen Gök, “Bu gençler öyle tesadüfen ya da macera olsun diye eylem yapmıyorlar. Çok bilinçliler ve özgürlük istiyorlar. Onlar eylemler organize ettikçe, şiddet gördükçe hatta öldürüldükçe aileleri de yanlarında yer almaya, onlarla omuz omuza mücadele etmeye başladılar.”

Gök, oğlu katledilen bir babayla görüştüğünü, babanın da oğlunun kırkında yaralandığına dikkat çekerek, “Rejimin baskılarına şimdiye kadar sessiz kalmış olan insanlar, çocuklarının aynı baskı altında büyümesini istemiyorlar. Çocuklarının haklı olduğunu biliyorlar ve onların mücadelesine destek veriyorlar” diyor.

'KADINLAR EŞİTLİK TALEP EDİYOR'

Protestoların belki en şahanesi, İran kolluk güçlerine rağmen kadınların başörtüsü yasağını fiili olarak yıkması olmalı. Gök, “Okuldan çıkan gençler başörtüsünü çıkarıyorlar ya da rejimin öngördüğü şekilde takmıyorlar. Rehber Devriyeleri ya da diğer rejim güçleri müdahale edemiyor. Kadınların başörtüsü protestosuna elbette sivillerin de tepkisi oluyor. Kimi onaylar şekilde gülümsüyor kimi de yüzünü buruşturuyor ama kimse kadınlara müdahale etmiyor.
Gök, özellikle genç kadınların eylemlerde üstlendiği rolden de söz ediyor ve “Şah rejiminin devrilmesinde önemli rol oynayan kadınlar, mevcut rejime karşı da aktif rol alıyorlar. Haklarının farkındalar ve hayatın her alanında erkeklerle eşit haklar talep ediyorlar” diyor.

‘JİN, JİYAN, AZADÎ’

“Jin Jiyan Azadî” sloganına Türkiye’de yaşayanlar aşinadır. Ancak slogan, Jîna Amini’nin mezarı başından bütün İran’a ve dünyaya yayıldı. Bu slogan nasıl bu kadar popülerleşti? Gök, şunları söyledi: “Eylemlere öncülük eden bir kadınla konuştum bu sloganı. Kulağa hoş gelen bir slogandan öte, felsefesi olan bir slogandır. Kürt kadınları bu felsefenin yaşam bulması için büyük bedeller ödediler. On yedi yaşında bir kadın öğrenci, ‘Kadınlar tarih boyunca köleleştirilmiş ilk millettir, kadın milleti özgürleşirse bütün toplum özgürleşir” demişti.

Slogan gücünü buradan alıyor ve diğer toplumlar da sahiplenince hızla yayıldı. Kolektif acılar bu sloganda kolektif bir direnişe dönüştü. Çünkü kadınlar, benim başımın açık ya da kapalı olmasından yola çıkarak iffetimi sorgulama hakkın yok, diyorlar. Bu bir onur meselesi kadınlar için. Ancak İran’da olan eylemleri sadece başörtüsüne indirgemek yanlış olur. Çünkü İranlılar, rejimin hayatlarını dizayn etmekten başka bir işe yaramadığını da söylüyorlar. Dolayısıyla İran’daki eylemler, kadınıyla erkeğiyle, genci yaşlısıyla bir onur mücadelesi veriyor.

'İNSANLAR ÖLÜLERİNİ SAKLIYORLAR'

Abdurrahman Gök, eylemler sırasında hayatını kaybedenlerle ilgili resmi makamların açıkladığı bilgileri, “İran ve Rojhilat kentlerinde rejimin eylemlere saldırıları sonucu 60’ı çocuk, 29’u kadın en az 448 kişi öldürüldü (28 Kasım tarihi itibariyle)” şeklinde paylaşıyor. Eylemlerde binlerce kişinin yaralandığını da belirten Gök, 20 bine yakın insanın eylemler boyunca gözaltına alındığına da dikkat çekiyor.

Bu verileri resmi rakamların paylaştığını vurgulayan Gök, birçok ailenin tehditler sonucu çocuklarının rejim tarafından öldürüldüğü bilgisini sakladığını söylüyor. “Jîna Amini’nin ailesi baskılara rağmen çocuklarının rejim güçleri tarafından öldürüldüğünü söyledi” diyen Gök, “Ancak her aile Jîna’nın ailesinin gösterdiği tepkiyi gösteremiyor. Konuştuğum birçok insan, bazı ailelerin çocuklarının rejim güçleri tarafından öldürüldüğünü gizlediğini söyledi. Bu da eylemler sırasında ya da gözaltı sürecinde açıklanandan daha çok insanın öldürülmüş olma ihtimalini gösteriyor” dedi.

HALKIN OLUŞTURDUĞU KOMİTELER

Abdurrahman Gök’e, “İran halkları eylül ayından bu yana ayakta ve rejimi değiştirmek istiyorlar. Rejim değişinceye kadar eylemleri sürdürme kararlılığını hissettin mi?” diye sordum. “Kararlılığı hissettim” diyen Gök, şöyle devam etti: “Bende böyle bir his uyandı ama ne kadar gerçekleşir bilemem. Çünkü ben orada uzun yıllar yaşamış, oranın siyasetini, oradaki insanların davranış biçimlerini etraflı ve detaylıca bilen bir insan değilim. Ancak onların bana anlattıklarını aktarabilirim. Çünkü aynı soruyu ben de sordum. Bana söyledikleri şuydu: ‘Eylemlere ömür biçenler ne İran’ın ne de İran halklarının tarihini biliyorlar.’ Şuna da dikkat çekiyorlar, 1979 yılından bu yana ilk kez bütün halklar bir kez daha rejime karşı ayaklanıyor. Dolayısıyla buradan geri dönüş yok ve bir iki düzenlemeye razı görünmüyor halk. Bütün halkların bir arada ve eşit yaşadığı bir düzen talep ediliyor. Benim edindiğim izlenim bu yönde.”

Bütün bunlara rağmen rejimin değişmesi talebiyle eylemler devam ediyor İran’da. Peki bu nasıl olacak? Sokağa çıkmak tamam ama örgütlü bir siyasi yapı yoksa rejim nasıl değişecek? Gök, edindiği izlenimlerden yola çıkarak halkın arasında bir direniş ağının oluştuğundan söz ediyor ve şöyle devam ediyor: “Halkın oluşturduğu ağın daha örgütlü bir hale geldiğini görmek mümkün. Bu örgütlülük de komiteler tarafından sağlanıyor. Aslında bu komiteleri de halk oluşturdu. Bu komitelerde herhangi bir parti ya da muhalif güç halihazırda yok ya da etkin değil. Ancak hem İran’da hem de diasporadaki muhaliflerin de etkin bu eylemlere güçlü bir şeklide yer alması ihtimali yüksek.”