YAZARLAR

Futbol evine mi dönüyor?

İngiltere buysa, bu oyunun öz vatanına dönmesine ihtiyaç yok; çünkü pandoranın kutusu çoktan açıldı ve cin, hınzır fikirleriyle dünyanın dört bir yanında cirit atmaya başladı. Bu İngiltere bu oyunu artık kucaklayamaz. 

Fena halde şüpheliyim. Şüphelerim, İtalyan takımının havada karada bu çaylak İngiliz takımına nefes bile aldırmayacağı gerçeğinden kaynaklanmıyor sadece; Eğer Southgate’nin bu turnuvada sergilediği fikri performansı dikkate alırsak, Ada'nın bu oyuna hediye edeceği hiçbir yeni düşüncesi yok. Geride sabit dörtlü defansla çakılı oynamak ve çakılı defansın önünü iki merkez oyuncuyla kapatmak, futbol oyununun çözüm bekleyen sorunlarına katkı sayılmayacağı gibi, mevcut oyun fikrinin çok gerisine düşmek anlamına geliyor. Southgate, bütün turnuvada sadece dört oyuncunun hareketli oynamasına izin verdi ve bütün hücumlarını, bu yetersiz potansiyel üstüne inşa etti. Bu tavır yaşlı Avrupa’dan daha yaşlı bir muhafazakarlık tavrıdır. Zaten Southgate’nin amacı da ne olursa olsun final oynamayı garanti etmekti. 

Danimarka teknik direktörü Hjumand, bu çıplak gerçeği görmeden, kendi ezberiyle İngilizlerin düşük profilli hücum planına üçlü savunma ile cevap vermeye çalıştı. Prensip olarak bunun anlamı geriye doğru oyuna derinlik vermekti ve Kjear gibi, alan geçişlerini çok kolay hale getirecek oyuncuyu nöbetçi kulübesinde tuttu. Oysa dörtlü savunma ile sağlanacak alan kontrolü, İngiliz hücumcularını daha çok geriye itecekti ve oyun İngilizler için baş edilemez bir soruna dönüşecekti. 

İtalya maçında Mancini’nin bu büyük zaaftan nasıl yararlanacağını hepimiz göreceğiz. Danimarka üçlü defansının geriye doğru verdiği derinlik, topun sürekli geriye doğru oynanmasını sağladı. Bazen Kjaer’in incelikli pasları, topun ikinci bölgeye taşınmasını sağlasa bile, ikinci bölge ve üçüncü bölge arasında var olan alan boşluklarına ilişkin, Hjumand’ın bir fikri olmadığı için, top ya İngilizlere teslim edildi ya da kenara taşınarak, sözüm ona, İngilizlerin defans dengesi bozulmaya çalışıldı. Ama ne yerden ne de havadan bunu başarabildiler. Nitekim, Danimarka golü de ancak duran bir toptan gelebildi.

Buna rağmen İngilizler de sadece iki kez Danimarka savunmasını aşabildi. İlki, Saka’nın kenardan defans arkasına koşusu sonucu oldu ve golle sonuçlandı. Diğeri de Sterling’in slalom sevdasından kaynaklanan güvenilmez penaltıya neden oldu.

İngilizler, Kane ve Sterling üstüne inşa ettikleri, utangaç kontra gol planıyla İtalyanları rahatsız edemezler. Danimarka’nın aksine İtalyanlar, hem ileride baskıyla İngiliz savunmasını yıpratacak hem de İnsigne, Verratti, Jorginho ve Barella'yla uyguladıkları ikinci bölgeden üçüncü bölgeye geçiş planıyla, futbolun evine dönmesine izin vermeyecek.

İngiltere buysa, bu oyunun öz vatanına dönmesine ihtiyaç yok; çünkü pandoranın kutusu çoktan açıldı ve cin, hınzır fikirleriyle dünyanın dört bir yanında cirit atmaya başladı. Bu İngiltere bu oyunu artık kucaklayamaz. 


Ali Fikri Işık Kimdir?

Ali Fikri Işık, 1958 yılında Mardin’in Savur ilçesine bağlı Xeramemo köyünde doğmuştur. İlk ve ortaokulu Batman’da, liseyi ise Silvan’da okumuştur. 1978 yılında Batman'da “Sesleniş” Gazetesiyle yazın hayatına başlamış. 1985 yılında yazarlar kooperatifi olan Yazko’nun dergisi “Yazko Somut”ta, 1994 yılında “Zone News” gazetesinde, 1995 yılında haftalık dergi “Roj”da, 2010 yılında Taraf gazetesinde, 2016 yılında “BasNews ve Kurdistan24 Türkçe'de yazmıştır. Amedspor Kaos ve Direniş Amedspor kitaplarının yazarıdır.