CHP’li belediyelerden tarım hamlesi: 'Sözleşmeli tarım'

CHP’li belediyelerin projeleri ve politikaları karşısında AKP iktidarının Tarım Kredi Kooperatiflerinde uyguladığı yüksek faiz oranları, çoğu tarım ürününe uygulanan ithalat vergisini kaldırması, Tarım Kredi Marketleri'nin başına hileli gıdadan ceza alan bir ismi ataması gibi olaylar ile anılması bugün 17 yıllık AKP iktidarının tarım üzerinde niyeti sorgulamak için yeterlidir.

Google Haberlere Abone ol

Harun Güney Akgül*

Korana virüsü salgını ile birlikte dünya ve ülkemizde neredeyse tüm sektörlerde yaşanan ekonomik krizin en önemli halkasını oluşturan gıda ve tarıma yönelik henüz AKP iktidarı tarafından herhangi bir acil eylem planı belirtilmemesine rağmen CHP’li belediyelerin koordineli yürüttükleri “sözleşme tarım” modeli hem çiftçiye hem de şehirde yaşayan düşük gelirli vatandaşa gelecek için umut veriyor.

Türkiye’nin tarıma en olanaklı ülkelerin başında gelmesine rağmen, çiftçilik mesleği kazancı en az olan meslek dallarının başında geliyor. Geçmiş iktidarların bu sorunda parmağı olduğu gibi AKP iktidarının ihraca dayalı tarım politikaları çiftçiliği ülkede yapılamayacak hale getirdi. Üstelik bizzat çiftçiden toplanan paralar ile kurulan Tarım Kredi Kooperatiflerinin yüzde 30’lara varan faiz oranları, Toprak Mahsulleri Ofislerinin birer birer kapanması ve taşınmazlarının atıl vaziyette terk edilmesi veyahut yok pahasına satılması çiftçinin ürününü düşük fiyatta tüccara satmaya mecbur bıraktı. İşte böyle bir dönemde CHP’li belediyelerin birbirleri ile koordineli yürüttükleri çalışma Türkiye’nin tarım ve gıda sektöründe yaşadığı problemleri ortadan kaldırabilir.

Aslında sözleşmeli üretim modelini geliştirerek işlerliğini kanıtlayan ilk isim Aziz Kocaoğlu başkanlığında İzmir Büyükşehir Belediyesidir. Kocaoğlu döneminde ‘Can Suyu’ olarak adlandırılan belediyenin sağlamış olduğu, üretici kooperatifleri ve ziraat odalarına verilen destekler kapsamında 869 milyon liralık maddi katkı sağlandı. Bu destekler sayesinde kooperatifçiliği tekrar canlandıran Kocaoğlu ve ekibi, çiçek, süt, mantar, seracılık gibi tarım kollarının hepsinin işlerliğini tekrar kazandırdı, bazı yeni tarım kollarını baştan yarattı. Bunun sonucunda köyden şehre olan göçün önüne geçildiği gibi kırsal kesimlerde nüfus artışı gözlemlendi. Türkiye genelinde tarımda büyüme rakamları ile bu dönemde İzmir’in tarımda büyüme rakamları karşılaştırıldığında ortaya çıkan büyük fark İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin başarısını kanıtlayan diğer önemli veridir. Geçen sene yapılan yerel seçimler ile birlikte Türkiye nüfusunun yaklaşık yarısını barındıran ve tarım için elverişli toprakların büyük bir bölümünün de yer aldığı Adana, Ankara, Antalya, Aydın, Eskişehir, Hatay, İstanbul, Mersin, Muğla, Tekirdağ ve İzmir Büyükşehir Belediyelerinin CHP’li başkanlar tarafından yönetilmeye başlanması ile birlikte Aziz Kocaoğlu’nun İzmir’de ortaya çıkardığı bu model CHP’li 11 büyükşehir belediyesi tarafından benimsenerek çeşitli çalıştaylarda tartışılarak koordineli bir biçimde gerçekleştirilmeye başlandı.

Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı'nın binlerce çiftçi ile imzaladığı sözleşme çerçevesinde üreticiye yönelik tohum yardımı yapılması ve alım garantisi verilmesini diğer CHP’li belediyeler de uygulamaya başladı. Korana virüsü salgını karşısında mevsimsel işçilerin durumuna yönelik belirsizlikleri gidermeye yönelik Adana ve Mersin Büyükşehir Belediyelerinin konteynır kent kurarak gerekli çalışma ve ekim koşullarını oluşturmaya yönelik çalışmaları diğer belediyelere örnek olacağı gibi, mevsimsel işçilerin yaşam koşullarını da bir nebze olsun iyileştirecektir. Antalya Büyükşehir Belediyesi'nin sulama tesislerine destek sulama borusu yardımı, vana yardımı, su pompası, süt soğutma tankları, yeni kesimhaneler gibi üretimi doğrudan arttırıcı destekleri sayesinde çiftçi gerekli üretim koşullarına sahip olmasının güveniyle üretim yapabilecektir. İlçe-Tarım gibi devlet kurumlarının işlevsizliği karşısında akıllı tarım sayesinde belediyeler anket çalışmalarıyla bölgenin ihtiyacı belirleyebilecek, yaprak ve toprak analizleri yapılabilecek ve bunun sonucunda çiftçinin bilinçli üretmesi sağlanacaktır. Sözleşmeli üretim modeli ile çiftçinin dalda veya tarlada kalan ürünü ihtiyaç sahipleri ile buluşarak hem çiftçinin hem de düşük gelirli vatandaşların ihtiyaçları bir nebze olsun giderilecektir. Beş bin nüfuslu küçük bir ilçe olmasına karşın bugün Dazkırı’da CHP’li belediye nohut ve susam ekimi yaparak tarımda sürdürülebilirliğe katkı koymak için çabalamaktır.

Büyükten küçüğe CHP’li bütün belediyelerin bu tarım seferberliğini ve projesinin içerisinde iktidar hesabı yapmadan koordineli bir şekilde yer alması tarım ve gıda başta olmak üzere çoğu sektörde yaşanılan kriz karşısında ışığın görünmesini sağlayacaktır. CHP’li belediyelerin bu projeleri ve politikaları karşısında AKP iktidarının Tarım Kredi Kooperatiflerinde uyguladığı yüksek faiz oranları, çoğu tarım ürününe uygulanan ithalat vergisini kaldırması, Tarım Kredi Marketleri'nin başına hileli gıdadan ceza alan bir ismi ataması gibi olaylar ile anılması bugün 17 yıllık AKP iktidarının tarım üzerinde niyeti sorgulamak için yeterlidir. CHP’li belediyelerin kısıtlı imkânlar ile ortaya koyduğu bu mücadelenin AKP iktidarı tarafından engellenmek istenmesinin temel nedeni ise CHP tarafından iktidarın acizliğinin ilk defa açık ve net olarak vatandaşa gösterilmeye başlanmasına bağlanabilir. Aziz Kocaoğlu’nun ‘Kurtuluş tarımda' sloganı bugün hem muhalefet hem de Türkiye için bir slogan haline gelmiş durumda. İlerleyen dönemlerde her türlü engellemeye karşı, CHP’li belediyelerin bu çabaları halk tarafından daha anlaşılır olacaktır.

*Doktora öğrencisi, Wroclaw Üniversitesi Siyaset Bilimi

Etiketler Gıda tarım çiftçi