Korona virüsüyle mücadelede Güney Kore’den ne öğrenebiliriz?

Güney Kore’nin korona virüsüyle başarılı mücadelesinden dünya övgüyle bahsediyor. Geçtiğimiz gün ABD Başkanı Trump’ın ulusal acil durum ilan ettiği basın toplantısında dahi Güney Kore’den defalarca bahsedildi. Peki Güney Kore bu krizi nasıl yönetiyor ve onlardan neler öğrenebiliriz?

Google Haberlere Abone ol

Gökçe Başbuğ*

Güney Kore korona virüsü salgınının erken görüldüğü ülkelerden biri. Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre 1 Mart’ta G. Kore’de enfekte olmuş insan sayısı Çin’in dışındaki bütün ülkelerdeki vaka sayılarının toplamından fazlaydı. Bundan sadece 15 gün sonra bugün, G. Kore’deki vaka sayısı Çin’i saymazsak dünyanın geri kalanındaki vaka sayısının yüzde 13’ü. Bu ülkelerde ölü sayısı toplam 2 bin 199’a ulaşırken, G. Kore’de bu sayı sadece 72.

Test uygulamasının kapsamı ve rapor etme şeffaflığı ülkelerarası farklılık gösterdiğinden dolayı, her bir ülkenin kendi içindeki vaka sayısının büyüme oranına bakmak ülkelerdeki yayılımı anlamak için daha doğru bilgi vermekte. Büyüme oranı bir ülkedeki vaka sayısının kaç günde ikiye katlandığına bakılarak belirleniyor. 15 Mart itibarıyla, vaka görülen ülkelerin çoğunda büyüme oranı 4 gün veya daha az.

Örneğin, İtalya'da vaka sayısı Mart’ın 11’inden 15’ine 2.1 kat artarak 10,149’dan 21,157’ye çıktı. G. Kore’de ise büyüme oranı 14 gün.

G. Kore’nin korona virüsüyle başarılı mücadelesinden dünya övgüyle bahsediyor. Geçtiğimiz gün ABD başkanı Trump’ın ulusal acil durum ilan ettiği basın toplantısında dahi G. Kore’den defalarca bahsedildi. Peki G. Kore bu krizi nasıl yönetiyor ve biz G. Kore’den neler öğrenebiliriz?

MERS salgınından dersler çıkaran ve başında eski bir aktivist ve insan hakları avukatı olan Moon Jae-in’in bulunduğu G. Kore devleti Vuhan’ın bağlı olduğu Hubei bölgesinden gelenler hariç, Çin’in geri kalanı da dahil olmak üzere hiçbir ülkeye seyahat yasağı koymadı, şehirleri karantinaya almadı, insanların hareketini engellemedi. Bu tip önlemlerin yerine daha etkili olan agresif test yapmaya yöneldi.

Öylesine ki, G. Kore’de okuyan ve ara tatilde ülkelerine giden binlerce Çinli öğrenci dahi bahar dönemi başında ülkeye alındı. Bu öğrenciler yurtlara yerleştirilerek izole edildi. Halihazırda Çin’in Hubei dışındaki bölgelerinden ya da Avrupa’dan gelen herkes G. Kore’ye alınmakta. Ancak Asya’dan dört ve Avrupa’dan altı ülkeden gelenler özel bir uygulamadan geçirilmekte. Bu uygulama ateş ölçümünü ve Kore’de kalacakları adres ve iletişim bilgilerinin alınmasını kapsıyor. Aynı zamanda bu ülkelerden gelenlerin cep telefonlarına bir uygulama yüklenerek, 14 gün boyunca hastalık belirtisi gösterip göstermediklerini bu uygulama üzerinden bildirmeleri isteniyor. 4 Şubat’tan bugüne kadar belirlenen bu on ülkeden gelen yüz binin üzerinde insan bu özel uygulamalardan geçirilerek ülkeye alındı.

Peki Güney Kore başka neler yaptı?

1. Başkan Moon Jae-in, ülkede vaka görülmesinin ardından dört şirkete test geliştirmeleri direktifini vermekle birlikte testlerin bürokratik onay sürecinde değişiklik yaparak jet onay sistemini devreye soktu. Böylece şirketlerin geliştirdiği testler hemen uygulamaya konuldu. G. Kore bu günlerde günde 20 bine yakın test yapıyor. Testlerle alınan örnekler ülkedeki 96 merkez tarafından sonuçlandırılıyor. Şu anda G. Kore’de belirti göstersin ya da göstermesin isteyen herkese test yapılıyor. Hatta bu testler ülke genelinde yol üzerinde kurulan onlarca duraklarda arabadan inmeden bedavaya yaptırılabiliyor. Bir karşılaştırma yapmak gerekirse dünyanın en zengin ülkesi Amerika’da test ücretlerinin vatandaşlardan istenmesi epey

tartışma yarattı. Bunun da ötesinde Amerika’da test olabilmek için ya virüsün yaygınlaştığı yer olarak belirlenen beş ülkeden birinden gelmiş olmanız ya da çok şiddetli hastalık belirtileri göstermeniz gerekiyor.

2. G. Kore Sağlık Bakanlığı hemen bir telefon hattı kurarak yedi farklı dilde hizmet vermeye başladı. Belirti gösteren kişilerin doktora ya da hastaneye gitmeden bu hattı aramaları istendi. Telefon eden kişilerin evlerine yetkililer giderek hastanın durumuna göre ya hastaneye götürdü ya da test yaptı. Böylece hastalık belirtisi gösteren kişilerin dışarı çıkarak başkalarına bulaştırmaları engellenmiş oldu.

3. Test sonucu pozitif çıkan insanların kimlerle görüştüğü ve nerelerde bulundukları kapsamlı bir şekilde sorgulandı ve buna göre adımlar atıldı. Örneğin, bir hastanın gittiği dev bir alışveriş merkezi bütün bir hafta sonu kapatıldı ve dezenfekte edildi. Bunun yanında hastanın ilişki içine girmiş olduğu bütün insanlara herhangi bir belirti gösterip göstermediklerine bakılmaksızın test uygulandı. Böylece hastalığın yayılım yolu izlendi ve test sonucu pozitif çıkanların tedavisine başlandı. Bu, virüse yakalanan ancak belirti göstermeyen insanlara erken müdahaleyi sağlayarak ölü sayısının 16 Mart itibarıyla 75’te kalmasına katkıda bulundu.

4. Bütün süreç tamamen şeffaflık içinde yürütüldü. Sağlık Bakanlığı her gün kaç kişinin test edildiğini, bunların kaçının pozitif çıktığını, kaç kişinin karantina altında olduğunu, kaç kişinin hastaneden taburcu edildiğini ve kaç kişinin hayatını kaybettiğini halkla paylaştı. Hatta öylesine ki, virüsün bulaştığı insanların hangi mahallelerde bulunmuş oldukları belirlenerek, bu bilgi sürekli güncellenen harita uygulamalarıyla halkla paylaşıldı ve böylece halkın o bölgelerden uzak durmaları sağlandı.

5. Enfekte olmuş insanlar belirti göstermeden de virüsü yayabilecekleri için, herkesin maske takması istendi. Otobüslerde şoförlerin yanına, binen her yolcunun içinden maske alabileceği maske kutuları kondu. Ayrıca otobüslere el dezenfektesi içeren şişeler konuldu. Metro, otobüs gibi toplu taşıma araçları ile seyahat edenlerin ve insanların kalabalık olduğu alanlara çıkanların maske takmaları zorunlu hale getirildi.

Şu anda Kore’de maske arzında sıkıntı olduğu için, yeni bir uygulama ile vatandaşların haftada sadece iki tane maske almalarına izin veriliyor. İnsanlar doğum yıllarının son rakamına göre haftanın belli günü eczanelere giderek maskelerini alıyor.

6. Kalabalık sokak etkinlikleri yasaklandı. Eğlence ve spor etkinlikleri iptal edildi. Kiliselerin, Pazar ayinlerini iptal etmeleri istendi. İş merkezi, okul, kamu kurumu gibi binaların kapısına elinde termometre olan görevliler konuldu ve bu görevliler binaya giren herkesin ateşini ölçmekteler.

7. İnsanların bir arada toplu olarak çalıştıkları iş yerlerinde yönetici düzeyinde bir yetkilinin virüs önlem ve kontrol görevlisi olarak belirlenmesi istendi. Bu yöneticiler çalışanların semptomlarını takip etmekle ve ateşlerini günde iki defa ölçmekle görevlendirildi. Ayrıca bu yöneticiler çalışanlar için virüs hakkında farkındalık eğitimi organize etmekten ve ortak kullanılan alan ve eşyaların dezenfekte edilmesinden sorumlu kılındı.

8. Vücut direncinin güçlü tutulmasında insan psikolojisinin de rolü olduğundan, hastanede yatan hastaların psikiyatristlerle düzenli görüşmeleri sağlandı. Korelilerin çoğu TV şovlarına ve dizilere düşkün olduğundan, bütün hastalara Kore dizi ve filmlerini izlemeleri için bedava aylık yayın paketi verildi.

Aslında korona virüsünün Doğu Asya’da daha önce salgına dönüşmesi, diğer ülkelere hazırlık yapmaları için zaman verdi. Ancak görünen o ki bu zaman pek iyi değerlendirilmedi. Maalesef seyahat yasağı ve şehirleri karantinaya alma gibi etkileri sınırlı olan mücadele biçimlerinin dışında agresif test yapmanın yolları geliştirilmedi, şeffaflık çerçevesinde halkın yeterince bilgilendirilmesi ve eğitimi sağlanamadı. Hatta bazı yöneticiler tarafından olası salgın ciddiye alınmayarak rakip politik grupların oyunu olarak görüldü. Neyse ki Türkiye gibi sürecin başında olan bazı ülkelerin G. Kore deneyiminden dersler çıkararak adımlar atmaları hâlâ mümkün.

*Yrd. Doç. Dr., Sungkyunkwan Üniversitesi, Seul.