Geçinemeyenler

Yoksullar sadece çalışma yaşamının dışında olanlardan oluşmuyor. Çalışanlar da giderek yoksullaşıyor, refah seviyeleri düşüyor, iki iş birden yapıyor, uzun saatlerde çalışmak zorunda kalıyor. Bu durum aile ilişkilerine yansıyor ve aile bireyleri arasında mutsuzluk artıyor.

Google Haberlere Abone ol

Şenol Sırma*

Türkiye’de 2020 yılı için belirlenen asgari ücret tutarı net 2 bin 324 TL oldu. Bu tutar 2019 yılı için 2 bin 20 TL idi. Aralık 2019 itibariyle Türkiye’de açlık sınırı 2 bin 162 TL’ydi. Aynı dönemde yoksulluk sınırı ise 7 bin 44 TL’ydi. Türkiye’de asgari ücretli sayısı yaklaşık olarak 10 milyon. Asgari ücretle çalışma giderek yaygınlaşan bir çalışma şekli olmaya başladı. Asgari ücret ortalama ücret haline geliyor, ortalama ücret asgari ücrete yaklaşıyor. Aileleri ile birlikte düşünüldüğünde yine yaklaşık olarak 30 milyon insan asgari ücretle yaşamını idame ettirmek zorunda. Son olarak DİSK’in söz konusu raporunda yaklaşık iki milyon çalışan asgari ücretin altında gelir elde etmekte.

TÜİK’in 16 Aralık 2019 tarihinde açıklamış olduğu hane halkı işgücü anketi sonuçlarına göre resmi işsiz sayısı 2018 yılının aynı dönemine göre 817 bin kişi artarak 4 milyon 566 bin kişi oldu. İşsizlik oranı yüzde 13,8, kayıt dışı çalışma oranı ise yüzde 36 oldu. İstihdam edilenlerin sayısı ise geçen yılın aynı dönemine göre 623 bin kişi azalarak 28 milyon 440 bin oldu. Genç nüfusta (15-24) işsizlik oranı 4,5 puanlık artış ile yüzde 26,1 oldu. Bu oran kadınlarda yüzde 32 iken erkeklerde yüzde 22 olarak gerçekleşti. Anket sonucuna göre gençler arasında ne eğitimde ne de işgücünde olanların oranı kadınlarda yüzde 37 iken erkeklerde bu oran yüzde 20 oldu.

TÜİK’in tüketici fiyat endeksi sonuçlarına göre TÜFE Türkiye’de yıllık bazda yüzde 11,84, aylık bazda ise yüzde 0,74 arttı. Bir önceki yılın aynı ayına göre artışın düşük olduğu diğer ana gruplar sırasıyla, yüzde 4,53 ile giyim ve ayakkabı, yüzde 7,03 ile eğlence ve kültür ve yüzde 9,79 ile ev eşyası oldu. Buna karşılık, bir önceki yılın aynı ayına göre artışın yüksek olduğu ana gruplar ise sırasıyla, yüzde 43,12 ile alkollü içecekler ve tütün, yüzde 14,46 ile eğitim, yüzde 13,63 ile sağlık ve çeşitli mal ve hizmetler oldu .

Yine TÜİK’ten edindiğimiz bilgiler çerçevesinde 23 Eylül 2019 tarihinde yayınlanan gelir ve yaşam koşulları araştırmasının sonuçlarına göre 2018 yılında Türkiye'deki en zengin yüzde 20'lik grubun geliri en yoksul yüzde 20'lik grubun gelirinin 7,8 katı oldu . Her bölge için eşdeğer hane halkı kullanılabilir fert medyan gelirinin yüzde 50'si temelinde hesaplanan yoksulluk sınırına göre, gelire dayalı göreli yoksulluk oranının en yüksek olduğu bölgeler; yüzde 13,5 ile TR21 (Tekirdağ, Edirne, Kırklareli), yüzde 12,7 ile TR10 (İstanbul) ve TR62 (Adana, Mersin) ve yüzde 12,4 ile TR82 (Kastamonu, Çankırı, Sinop) oldu.

Türkiye’de gelire, gelir eşitsizliğine, enflasyon oranlarına, işsizlik oranı ve işsiz sayısına göre hesaplanan resmi verileri sunmaya çalıştık. Bu verilerden Türkiye’de çalışma yaşamının temel probleminin düşük ücrete bağlı yoksulluk sorunu olduğunu ve bu bağlamda insan onur ve haysiyetine uygun işlerin yaratılması gerektiği görülmektedir. Bu bağlamda insan onur ve haysiyetine uygun işler, esasında temelde kişilerin fiziki, ruhsal ve sosyal iyilik hallerini yüksekte tutacak, onlara ve ailelerine onurlu bir yaşam sunacak tarzda niteliklere sahip olması gerekir. İnsan onur ve haysiyetine uygun işlerin yaratılması başta politika yapıcıların olmak üzere kamusal alanda siyaset yapan bütün kurum, kuruluş ve kişilerin temel görevidir. Bunun yanında siyaset yapıcılar, demokrasinin olmazsa olmazı sendikalar, dernekler, siyasi partilerin de çalışma yaşamının insani koşullara kavuşması açısından üstlenmesi gereken görevleri bulunmaktadır. Ayrıca yasal olarak insan onuruna uygun işlerde, kişilerin kendileri ve aileleri ile birlikte geçimini sağlayacak işlerde çalışması da bir haktır.

Türkiye’de geçinemeyenleri, yoksulları, yoksulluğu, işsizliği ve dışlanmışlığı başka biçimlerde gösteren TÜİK ve benzeri kamu kurumlarının dışında başka veriler ve kaynaklar sunan, araştırmalar yapan kişiler ve kurumlar da bulunmaktadır. Kanımca bu verilerin en iyilerinden birisi Neyran Elden tarafından 2019 yılında haberi yapılan toplam altı bölümden oluşan kısa videolardır. Bu kısa belgesel tarzı videolara baktığımızda Türkiye’de başka bir yoksulluk ve işsizlik tablosu ile karşılaşmak mümkün. İstanbul’da çekimleri yapılan videolar, Türkiye resmi sunması açısından oldukça zengin veriler de içeriyorlar. Bu kısa belgesel tadında çekilen videolara bakarak birkaç küçük not bırakmak gerekir;

A) Türkiye yoksulları, ağırlıklı olarak kadınlar, öğrenciler, işsizler, yevmiyeli çalışanlar, temizlik işçileri, kayıt dışı çalışanlar, düşük ücret alanlar, hurdacılar, part time çalışanlar ve ekonomik kriz mağduru olup daha önce yoksul olmayan ancak krizle birlikte işsiz kalan, yoksullaşanlardan oluşmaktadır.

B) Yoksullar, krizlerle birlikte yaşam alışkanlıklarını değiştiriyor. Market alışverişleri azalıyor. Günlük yaşama biçimleri gelişiyor.

C) Yoksullar, yaşam alışkanlıkları ile birlikte yalnız yaşamayı da bırakarak tekrardan büyük ve birlikte yaşayacakları diğer aile bireyleri ile birlikte yaşamaya başlıyorlar. Yaşlıların, çocukların, bakım, eğitim, sağlık masrafları artıyor. Bu durum aileleri birleşmeye, krize karşı ortak hareket etmeye yönlendiriyor. İlk etapta aileler birleşiyor ancak örgütlülük anlamında bir birlikteliğe rastlanmıyor.

D) Yoksullar sadece çalışma yaşamının dışında olanlardan oluşmuyor. Çalışanlar da giderek yoksullaşıyor, refah seviyeleri düşüyor, iki iş birden yapıyor, uzun saatlerde çalışmak zorunda kalıyor. Bu durum aile ilişkilerine yansıyor ve aile bireyleri arasında mutsuzluk artıyor.

E) İşsizlik sigortası ile hayatını idame ettirmeye çalışan işsiz yoksullar da var. Ancak işsizlik sigortası tutarının düşük olması, kısa süreli olması ve sigorta şartlarının ağır ve zor olması bu imkanı da yetersiz kılıyor.

F) Yoksulların önemli bir bölümü borçlu. Aslında toplumun tamamına yansıyan bu durum özellikle yoksullarda çok daha belirgin bir hal almış. Borçlarla hayat idame ettirmeye çalışan yoksul kitleler bulunuyor. Kredi, kredi kartı, elden alınan borçlar ve altın ve kıymetli eşya borçları yaygın borçlanma araçları olarak karşımıza çıkmakta.

G) Yoksullar içerisinde farklı bir kesim var ki bu durum Türkiye’nin önemli problemlerinden birisidir. Eğitimli, yabancı dil bilen, bir diplomaya sahip, eğitimi devam eden öğrenci, okurken part time çalışmak zorunda kalan öğrenciler de yeni yoksul kitleler içerisinde görülmektedir.

H) Ayrıca evinden, şehrinden, köyünden kopmuş, parçalanmış bir biçimde İstanbul’un çeperlerinde yaşama tutunanlar, kayıt dışı çalışıp ailesine gelir desteğinde bulunan aile reisleri de yoksullar içerisinde yer alıyor.

İ) Yoksullar politik olarak bilinçliler. Ancak herhangi bir politik, siyasi bir grubun içinde de yer almıyorlar.

J) Yoksullar yılın her günü hesap yapan, ay sonunu getiremeyen, kendilerini değil de daha çok çocuklarını düşünen, kendi boğazından kesip çocuklarının eğitim, sağlık, giyinme harcamalarına yatıran kişilerden oluşmaktadırlar. Özellikle doğalgaz faturalarının yüksekliğinden şikâyetçiler. Faturalar maaşlarının neredeyse yarısında denk gelmektedir. Yani kente dair sorunlar içerisinde uğraşan kent yoksulları birçoğu.

K) Kendi yaşam ve anlam dünyaları içerisinde yer almakta, kendi dünyalarının dışına çıkmamaktadırlar.

Geçinemeyenler belgeselini birinci bölümden itibaren buradaki linkten izleyebilirsiniz:

*Bilgisayar İşletmeni Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü