Toplumsal hafıza mekanı Muammer Aksoy'un evi satışa çıkarıldı

Muammer Aksoy evi, sıcaklığı ile içerisinde üretilen aydınlık fikirlerin tanığı olarak bir aydınlanma mekânı olmalı. Cumhuriyet’in başkenti Ankara ve bir Cumhuriyet aşığı Muammer Aksoy bunu hak ediyor

Google Haberlere Abone ol

Tezcan Karakuş Candan*

Başını sokacak bir evin olsun derlerdi eskiler, başını sokacak bir konutun olsun demezlerdi. Şimdilerde ev kavramı yerini konuta bıraktı. Ev hayata, doğaya, toprağa dokunmak, sosyal yaşantı, insan ölçeği, gece gülüşmeleri, komşuluk, bahçede oturup çay içmek, barış içerisinde güvenlik sorunu olmadan geceleri bile kapatılmayan kapılar demektir. Evlerde birikmiş anılar vardır, acı tatlı günlerin yaşama kattığı insanlık vardır. Kapitalizmin rant odaklı kentleşmesi evlerin birer birer konutlara teslim olmasına neden oldu. Evler, birbirini tanımayan, selamlaşmayan, akşamları bahçelerinde birlikte oturulmayan, toprakla bağını zemine oturumu ile kuran ve anıdan çok, daha iyisini, daha konforlusunu, daha büyüğünü aramak üzere yoğun çalışma sonrası konaklama birimleri halini alan konutlara dönüştü. Evler sıcaklığını kaybederken, biriktirdiği anıları, belleklerimizi diri tutan değerleri ile bir bir yaşamımızdan götürürken yabancılaşma kentlerde kolgezer oldu.

Bütün bu satırları bana yazdıran şey biraz öfke, biraz üzüntü, biraz da kadir kıymet bilmezlik. Muammer Aksoy’un ismi hepimize bir şey anlatır. Hukukçu, öğretim üyesi, milletvekilliği yapmış, Türk Hukuk Kurumu ve Ankara Barosu başkanlıklarında bulunmuş, Atatürkçü Düşünce Derneği’nin kurucularından bir bilim insanı, bir Cumhuriyet aşığı aydın. Savunduğu aydın değerler uğruna, 1990 yılında Ankara’da Bahçelievler’de bulunan evinin önünde vurularak öldürüldüğünü üniversiteden yeni mezun olmuş bir mimar olarak unutmam mümkün değildi. Arkasından Turan Dursun ve Bahriye Üçok da aynı yıl içerisinde Muammer Aksoy ile benzer kaderleri paylaştı.

Muammer Aksoy’la hiç karşılaşmadım ama onun yaşamını sürdürdüğü evini, o evle birlikte bir ömrü, anılarını geçmiş ile gelecek arasındaki bağlamını Başkent Üniversitesi tarafından yürütülen TÜBİTAK destekli sivil mimari bellek 1930-1980 projesi (1) kapsamında araştırmacı olarak inceledim. Ev ile ilgili tespitler ve değerlendirmeler yaparken o evin sıcaklığı ve tanıklığı bir ömrün geçmesi ve yitip gitmesine tanık olmuş bir tarihselliği barındırması en önemli noktalarından birisiydi. Orası yaşamımızda iz bırakmış Muammer Aksoy’un evi idi.

Plan

Ankara’da Çankaya ilçesinde, Bahçelievler’de sonradan adı Prof. Muammer Aksoy Caddesi olarak değiştirilen eski 2. Cadde'de 55 numaralı tek apartman, 1954 yılında Y. Mimar Muzaffer Vanlı tarafından tasarlandı. Mimari projesinin üzerinde büyük harflerle “MUAMMER AKSOY” ve AKRABALARI EVİ yazıyordu. Muammer Aksoy evi iki dikdörtgen prizmatik kütlenin giriş aksı etrafında iç içe geçirilmesi ile oluşturulmuş, bir bodrum kat, zemin kat ve bir normal kattan oluşmakta ve dört ailenin kullanımına uygun daireler bulunmakta idi. Hem mimari özellikleri hem de içerisinde yaşayanların tarihsellikleri ile yapı özgün, hepimizin hayatına dokunan, bir sürece tanıklık etmiş Muammer Aksoy’un yaşamını geçirdiği, aile evi ve önünde vurulduğu hafıza mekanı, bugünlerde satışa çıkartılmış. Muammer Aksoy evi satılıyor. Beş kardeş tarafından aile apartmanı olarak yaptırılan bu ev Muammer Aksoy’un vurulmasından sonra aile tarafından etap etap satılmış durumda.

Bugünlerde emlak sitelerinde satışa çıkartılan evler arasında gördüğümde, içim burkuldu. Kimse o satışa çıkartılan evin, Muammer Aksoy evi olduğunu bilmez belki de. Orada bir aydın yaşamış ve önünde vurulmuş bilmez belki de. Yaşarken hiç perdelerini kapatmadıklarını, ışıklar açılınca sokaktan geçenlerin eve baktığı bu şeffaflığı, Muammer Aksoy’un arka bahçedeki meyve ağaçlarını nasıl diktiğini büyüttüğünü, aile apartmanı olunca, geceleri açık kapılarla kocaman bir ev olduğunu ise hiç bilmez belki de. Anılarla yüklü bu ev tarihsel bir hafıza mekanı. Hepimiz için bize emanet edilen Muammer Aksoy’un evi. Bugün mülkiyeti ona ait olmasa da bir ömrünü geçirdiği ev satışa çıkartıldı. Bir aydınlar müzesi olacakken, Muammer Aksoy evi belki de etrafındaki dört katlı yapılaşmaya teslim olarak evden, konuta dönüşecek bir riskle karşı karşıya. O satış ilanını gördüğümden bu yana öfkem, üzüntüm, kadir kıymet bilmezliğe sitemim işte bundan.

Muammer Aksoy evi satışa çıkartıldı. Bir hafıza mekânımız daha satılıyor. Oysa bir kenti kent yapan, kimliğini veren hafıza mekânlarını korumak toplumla buluşturmak, yerel yönetimlerin de sorumluluğunda. Muammer Aksoy evi, sıcaklığı ile içerisinde üretilen aydınlık fikirlerin tanığı olarak bir aydınlanma mekânı olmalı. Cumhuriyet’in başkenti Ankara ve bir Cumhuriyet aşığı Muammer Aksoy bunu hak ediyor.

(1) www.sivilmimaribellekankara.com

*Mimarlar Odası Ankara Şube Başkanı