Ağaçlar denetlenemezken siyanür nasıl denetlenecek?

Altın madeni projesi yalnızca ağaç kesimi demek değil. Tüm habitatın bozulması, içerisinde ağır metal olan toprağın yeryüzüne, suya ve havaya karışması anlamına da geliyor. Tabii fazladan ağaç kesiminin dahi denetlenmediği bir projede deprem bölgesinde kurulacak siyanür havuzlarının ne derece denetime tabi olacağı da ortada.

Google Haberlere Abone ol

Ali Furkan Oğuz*

Çanakkale’de 2001 yılından bu yana süregelen ekoloji ve hukuk mücadelesinde bu güne kadar 70’in üzerinde dava açtık ve bu davaların 50’ye yakını ise 2014-2018 yılları arasında açıldı. Termik santral ve vahşi madencilik projelerine ilişkin verdiğimiz mücadelede kimi projeler daha halkın katılımı toplantısı dahi olmadan biterken, kimi projelerde ise açtığımız davaları kazandık. Kazandığımız bazı davalarda projeler iptal oldu. Bazılarında ise revize edilerek yeniden ÇED raporu alındı. Bu ÇED raporlarında da yılmadık ve sürekli olarak hukuk mücadelesine devam ettik, halen de yaşam hakkımızı savunmaya devam ediyoruz.

Açmış olduğumuz 'ÇED gerekli değildir' ve 'ÇED olumlu kararlarının iptali' davalarında altını çizerek söylediğimiz bir şey vardı: “Telafisi imkansız zararlar”. ÇED raporlarının içeriği ne yazık ki taahhütlerden ve soyut bilgilerden oluşuyor. Bu bağlamda "Doğaya zarar verilmeyecektir, verilecek zarar en az şekilde olacaktır" gibi söylemler ÇED raporlarının yalnızca taahhütlerden oluştuğunun bir göstergesi. Peki taahhüt ihlal edilince ne olacak? Denetleme yapılmayınca ne olacak? İşte telafisi imkansız zararlar dediğimiz nokta da burada karşımıza çıkıyor.

Çanakkale Merkez ilçesi sınırları içerisinde, "Kirazlı Altın ve Gümüş Madeni Projesi" Alamos Gold ve Doğu Biga Madencilik tarafından faaliyete başladı.

Çanakkale ili, Kirazlı köyü sınırları civarında, Doğu Biga Madencilik A.Ş tarafından, açılıp işletilmesi planlanan “Kirazlı Altın-Gümüş Madeni Ocağı” projesi hakkında, ÇED Yönetmeliği gereğince, nihai ÇED raporu hazırlanmıştır.

Hazırlanan bu ÇED raporuna ilişkin, ÇED Yönetmeliği 14'üncü maddesi uyarınca Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından, “Çevresel Etki Değerlendirmesi olumlu” kararı verilmiştir. Bu karar, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Çanakkale Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü’nün internet sitesinde 13 Temmuz 2012'de yayımlanmıştır.

Ayrıca, Çanakkale ili Merkez ilçesi Kirazlı köyü sınırları civarında, Doğu Biga Madencilik A.Ş. tarafından gerçekleştirilmesi planlanan “Kirazlı Altın-Gümüş Madeni Kapasite Artışı ve Zenginleştirme Tesisi” projesi hakkında, ÇED Yönetmeliği’nin 14'üncü maddesi gereğince, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nca “Çevresel Etki Değerlendirmesi olumlu” kararı verilmiştir. Bu karar da 15 Ağustos 2013'te Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Çanakkale Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü’nün sitesinde yayınlanmıştır.

Özetle 2012'de ilk ÇED başvurusunu yapan ve ÇED olumlu kararı alan şirket, 2013 yılında da kapasite arttırımına giderek yeni bir proje ile ikinci ÇED olumlu kararını aldı.

Çanakkale İdare Mahkemesi’nde her iki projenin iptali istemli olarak açılan davalar yerel mahkeme tarafından reddedildi.

Proje, 2013 yılında hazırlanan "Kirazlı Altın ve Gümüş Madeni Kapasite Artışı ve Zenginleştirme Projesi" ÇED Raporu'nda da yer aldığı üzere 1997,16 hektarlık ruhsat alanına sahiptir ve projenin 2013 yılında hazırlanan ÇED raporunda alanın yüzde 97’sinin orman alanında kaldığı belirtilmektedir. Yine rapora göre: “proje kapsamında geliştirilecek üniteler toplamda 221 hektar civarında bir alanı kaplayacaktır. Proje, açık ocak işletmeciliği yöntemi ile gerçekleştirileceği için, ünitelerin izdüşüm alanlarında kalan ağaçlar, arazi hazırlık aşamasında kesilecektir… Proje ünitelerine isabet eden meşcere tiplerine ait alanlar ve bu meşcere tiplerine ait hektardaki ağaç sayısı bilgileri kullanılarak, alan büyüklükleri ile hektardaki ağaç sayısının çarpımı sonucunda, ÇED alanı içerisinde ünitelerin kurulacakları alanlarda kesilmesi öngörülen toplam ağaç sayısı 45 bin 650 adet olarak hesaplanmıştır." denmektedir.

Şirketin 02.08.2013 tarihli ÇED olumlu kararını takiben aldığı izinlerle birlikte alanda ağaç kesimine başlanmıştır. TEMA tarafından hazırlanan raporda da yer aldığı üzere 2019 yılı Haziran ayında yapılan son büyük kesim ile birlikte kesim süreci uydu fotoğraflarından incelenmiş ve alanda yaklaşık 195 bin ağaç kesilerek, ÇED’e aykırı işlem yapıldığı tespit edilmiştir. Bu raporun hazırlanmasından sonra da günümüze dek ağaç kesimi devam etmiş ve halen de devam etmektedir. Bugün itibariyle 195 bin ağaçtan çok daha fazlası kesilmiştir. Telafisi imkansız zararlar oluşmuştur. Söz konusu ağaç kesimi ÇED Raporu'na, usule, yasaya ve hukuka aykırı olarak gerçekleştirilmiştir. Yapılan işlem ile ilgili şüpheliler, Türk Ceza Kanunu'nun 305'inci maddesinde düzenlenen "Temel Milli Yararlara Karşı Faaliyette Bulunmak Üzere Yarar Sağlama", TCK 257 görevi kötüye kullanma ve Orman Kanunu ilgili maddeleri ihlal ederek suç işlemiştir.

Bizler de bu bağlamda kesilen ağaçlarımızın hesabını sormak adına Çanakkale Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulunma çağrısı yaptık ve 2 Ağustos Cuma günü suç duyurusunda bulunduk. Çağrımıza Bayramiç ve Kırklareli’den de destek geldi. Bayramiç ve Kırklareli'de de suç duyurusunda bulunuldu. Çağrımız Tüm Türkiye için halen devam etmektedir. Suç duyurusu metnini sosyal medya hesaplarımızdan paylaşmış bulunuyoruz.

Öte yandan projeye ilişkin olarak toplumsal maliyet hesabı yapıldığında çıkarılması planlanan altın ve gümüşün, şirketin devlete beyan ettiği miktarının yalnızca yüzde 4'ünün devlete bırakılacağı değerlendirildiğinde toplumsal faydadan çok toplumsal zararın oluşacağı açıktır. 15 yıl süreceği ifade edilen proje sonrasında, her ne kadar bölgenin eski hale getirileceği taahhüdünde bulunulsa da eski hale getirme ile doğa kendine gelemeyecektir. Bozulan habitat yeniden oluşmayacaktır. Bunun yanı sıra; Çanakkale'nin tek su içme kaynağı olan Atikhisar havzası da kullanılacak siyanür ile ve yer yüzüne çıkarılacak tonlarca topraktaki ağır metaller ile kirlenecek ve Çanakkale ilinin tarım ve hayvancılığının olumsuz etkilenmesinin yanı sıra insan sağlığı da ciddi anlamda bozulacak ve kanser vakaları artacaktır. Çanakkale'nin suyu, toprağı ve halkı zehirlenecektir.

Suç duyurusu çağrımızı buradan yineliyorum. Suç duyurusu dışında hukuksal ve somut başka girişimlerimiz de olacak, bunların çalışmasını yapıyoruz. Bizler yalnızca kesilen ağaçlarımızın değil, o ağaçların içerisinde yaşayan su varlıklarının, ceylanların, sincapların, yılanların, Atikhisar’ın, kısacası tüm canlıların avukatı olarak ekoloji ve hukuk mücadelemizi sürdürmeye devam edeceğiz.

Altın madeni projesi yalnızca ağaç kesimi demek de değil. Tüm habitatın bozulması, içerisinde ağır metal olan toprağın yeryüzüne, suya ve havaya karışması anlamına da geliyor. Tabii fazladan ağaç kesiminin dahi denetlenmediği bir projede deprem bölgesinde kurulacak siyanür havuzlarının ne derece denetime tabi olacağı da ortada.

*Troya Çevre Derneği Avukatı