Lopez Obrador’un Meksika günlüğü

Türk kamuoyunda pek çok kesim Ekrem İmamoğlu’nun şimdiye kadar izlediği politika ile Lopez Obrador’un siyasi kariyerini birbirine bağdaştırdı. İmamoğlu’nu geleceğin cumhurbaşkanı olarak görmek isteyen bir kesim ondan Obradorvari bir zafer bekliyor.

Google Haberlere Abone ol

Harun Güney Akgül*

Son yıllarda psikanaliz politikacı terimi gerek akademik literatürde olsun gerek gündelik siyasi hayatta olsun sıkça kullanılır oldu. Trump’ın beklenmeyen seçim zaferini açıklamada politik unsurların yetersiz kalması sonucu bu terimin siyasi arenada önem kazandığını söyleyebiliriz. Öyle ya gelir adaletsizliğinden yakınan Amerikalı orta sınıf ve yoksul seçmenin dolar milyarderi Trump’a neden oy verdiği politik denklemleri aşan bir durum oldu. Trump’ın izlediği politikanın gerek siyaset bilimciler gerekse medya tarafından çözümlenememesi psikanalizin devreye girmesinde diğer önemli bir etken. Trump’dan sonra psikanalizci politikacı olarak Meksika’nın çiçeği burnunda başkanı Andres Manuel Lopez Obrador gösteriliyor.

Lopez Obrador Meksika’da geçtiğimiz yaz 70 yıllık sağcı iktidarı devirerek başkan seçilmeyi başaran, açıklamaları ve izlediği politika ile diğer liderlere benzemediğini gösteren solcu bir lider. İzlediği politikanın merkezinde yolsuzluklar ile mücadele olan Lopez Obrador, bu amacını gerçekleştirmek için ilk etapta ihale süreçleri tamamlanan ülkenin en büyük havalimanı yapımını ve enerji ihalelerini iptal etmesi özel sektör tarafından kuşku ile karşılandı. Trump ile ideolojik olarak zıt bir kutupta bulunmasına karşın beklenenin aksine Lopez Obrador Amerikan Başkanı ile dostane bir ilişki içerisinde. Yaklaşık 10 aydır başkanlık koltuğunda oturan Obrador’un izlediği bu politikaları ve Meksika halkı ile kurduğu ilişkiyi anlamlandırmakta güçlük çeken Amerikan medyası onu şimdiden psikanalizci politikacı olarak adlandırmaya başladı.

Trump’ın temsil ettiği muhafazakar sağ çizgi içinde izlediği politikayı, Amerikan basını ve siyasi uzmanlar anlamlandırmakta güçlük çekebilir ancak Lopez Obrador’un temsil ettiği sol kanat ile izlediği politikaların birbiri ile çeliştiğini gösteren bir durumun şimdiye kadar gerçekleşmediğini söyleyebiliriz. Bunu anlamak için 10 aylık süreçte aldığı önemli kararları kısaca gözden geçirmekte fayda var.

Yolsuzluk ile mücadelesine kendi oturduğu başkanlık koltuğundan başlayan Lopez Obrador seçilmeden önce söz verdiği gibi başkanlığa ait özel lüks uçağı satışa çıkardı. Adına kayıtlı ev, araba ve kredi kartı bulunmayan Obrador akademisyen eşinin yıllık 72 bin dolar kazandığını baz alarak kendi başkanlık maaşını 65 bin dolara düşürdü. Makam arabası olarak ise kendisine orta sınıf olarak tabir edilen bir araç seçti. 12 yıl yönettiği Mexico City’de yaşadığı orta sınıf mahallesini başkanlıktan sonra da değiştirmedi ve şeffaf devletin gereği olarak her sabah 7’de basına bilgi verilmeye başlandı.

Yolsuzluklarla mücadelesini devletin özel sektör ile olan ilişkisini sorgulayarak sürdüren Lopez Obrador bizdeki İstanbul Havaalanı'na benzer, kurumuş bir gölün üzerine yapımı planlanan ve ihalesi gerçekleşen devasa Texcoco Havalimanı projesini iptal ederek özel sektörün ilk tepkisi ile karşılaştı. Lopez Obrador iptal edilen bu projenin karşısına askeri bir havalimanı olan Santa Lucia Havalimanı'nı büyüterek yıllık 20 milyon yolcu kapasiteli yeni bir model ortaya koydu. Devletin öz kaynakları ile inşası planlanan bu havalimanının, iptal edilen Texcoco projesinden doğan cayma bedeli ile birlikte 9,1 milyon dolara tamamlanması bekleniyor. Bu fiyat iptal edilen devasa Texcoco ihalesinin yüzde 28,7’sine denk gelmektedir. Yapılacak olan bu havalimanının şehrin diğer mevcut havalimanı olan Mexico City Havalimanı'na yeni bir otoban ile bağlanması ile her iki havalimanının da aktif çalıştırılması öngörülüyor. Üstelik yeni yapılacak havalimanının önümüzdeki 50 sene içerisinde yıllık 80 milyon yolcu kapasitesine ulaşabilecek olması, Santa Lucia Havalimanı'nı daha cazip hale getirdi. Lopez Obrador, ekim ayında Texcoco projesini iptal etmek ve bunun yerine Santa Lucia Havaalanı'nı inşa etmek için neredeyse yüzde 70 destek sağlayan halkla istişarede bulundu.

Lopez Obradar’un son günlerde halk içerisinde güvenilirliğini sarsan ve dünya medyasında da tartışılmasına neden olan alan bilindiği üzere Obrador’un enerji politikaları üzerine gelişmektedir. Meksika’nın şüpheli petrol satış ihalelerini iptal eden Lopez Obrador’un yatırımcıları demoralize ettiği bir gerçek. İş dünyasını etkileyecek büyük ihale iptallerine rağmen Meksika pezosu Obrador döneminde Amerikan dolarına karşı yüzde 2 değer kazanmış durumda. Ancak Meksika Başkanı'nı asıl zorlayan mesele devlet petrol borularından çalınan petrole karşı ordu ile birlikte yürütülen operasyonlar.

Meksika geçmiş yıllardan bu yana ürettiği petrolün büyük bir kısmını ihraç eden bir ülke konumundaydı. Göstergeler son dönemlerde azalan petrol üretiminin Meksika ekonomisi için önemli bir sorun olduğunu gösteriyor. Meksika hükümetinin petrol hırsızlarına karşı yürüttüğü bu operasyonlar ile vanaların neredeyse tamamen kesilmesi ile ilk defa Meksika ürettiği petrolden fazla tüketmeye başladığı için petrol istasyonlarının önlerinde uzun kuyruklar oluştu. Bütün bu sıkıntılara rağmen resmi rakamlar, operasyonların yasa dışı olarak borudan çıkarılan petrol miktarını 2018 Kasım ayında 81 bin varilden 2019'un ilk aylarında 4 bine düşürdüğünü gösteriyor. Hükümet aleyhine zaman zaman protestoların olmasına karşın yapılan araştırmalar halkın da bu operasyonları desteklediğini ortaya koymaktadır.

Dış politika bağlamında gerek Trump ile geliştirdiği ikili ilişki gerekse Venezuela meselesinde sessiz kalması Lopez Obrador’un Estrada Doktrinini benimsediğini gösteriyor. 1930’lu yılların başında aktif görev yapmış olan Meksikalı Genaro Estrada’dan ismini alan bu doktrine göre dış devletlerle ikili ilişkilerde yakın temas esas alınırken, anlaşmazlıklar halinde barışçıl bir dil kullanımı kabul edilmiş, yabancı devletlerin iç işlerine kati suretle karışmama politikası esas alınmıştır. Meksika 1930’lu yıllardan 2000’li yılların başlarına kadar dış politikada bu doktrine sadık kalmıştır. Attığı adımlar ile Obrador bu dış politikayı sürdüreceğini kamuoyuna göstermiş oldu.

Meksika gibi suç organizasyonlarının her alanda nefesini hissettirdiği bir ülkede Obrodar’u daha pek çok zorluk bekliyor. O bir yandan bu zorluklar ile başa çıkarken diğer yandan yoksul kesimin refah seviyesini arttırmak için uğraşacak. Bunun için de en büyük adımın yolsuzlukların önüne geçmek olduğuna inanıyor. Böylelikle Meksika halkına verdiği sözler bağlamında kendi hareket alanını da genişletmiş olacak. Türk kamuoyunda pek çok kesim Ekrem İmamoğlu’nun şimdiye kadar izlediği politika ile Lopez Obrador’un siyasi kariyerini birbirine bağdaştırdı. İmamoğlu’nu geleceğin cumhurbaşkanı olarak görmek isteyen bir kesim ondan Obradorvari bir zafer bekliyor. Lopez Obrador başkan seçilmeden önce kamuoyunda seçileceğine dair inanç azdı. Kolay değildi 70 yıllık devlette palazlanmış sağ iktidara ve onun beslediği çetelere karşı zafer elde etmek ama Lopez Obrador bunu başardı. Ancak o ne pahasına olursa olsun iktidarı bırakmak istemeyen bir hükümeti karşısında bulmadı.

*Doktora öğrencisi, Wroclaw Üniversitesi Siyaset Bilimi