FBI, Kuzey Kore'nin Batı'daki tek temsilcisi olan Katalanın peşinde

"Kuzey Kore hakkında Batı medyasında yer alan haberlerin yüzde 95’i yalan" diyen Alejandro Cao de Benos, kendisine “Kuzey Kore’de yamyamlık var mı?" gibi absürt sorular yöneltildiğini söyledi.

Google Haberlere Abone ol

BARSELONA - Kuzey Kore hakkında ne biliyoruz? Eniştesini köpeklere yediren bir lider? Füzeleri ile sağa sola saldırmayı bekleyen ‘deli’ bir yönetim? Robotlaşmış bir toplum?

Bildiklerimiz belki doğru, belki yanlış. Ancak gerçek adının Kore Demokratik Halk Cumhuriyeti (KDHC) olduğunu artık çoktan unuttuğumuz bu ülke hakkında bildiklerimizi nereden öğreniyoruz? Önümüze gelen bilgiler hangi haber kanalları aracılığı ile bize ulaşıyor? Doğrusu KDHC hakkındaki sınırlı bilgi aktarımı, spekülatif haberlerle gerçek haberleri birbirine karıştırıyor.

Kore Dostluk Derneği Başkanı Alejandro Cao de Benos ile tanışın. Kendisi KDHC Dışişleri Bakanlığı’nın özel görevlisi. Kısa bir süre İspanya ordusunda da görev almış olan De Benos, çoğu zaman ‘Kuzey Kore’nin Batı’daki tek resmi temsilcisi’ olarak da anılıyor. İspanya’nın Katalonya özerk bölgesindeki Tarragona’nın soylu bir ailesinden gelen Benos’un ismi son olarak FBI tarafından çıkartılan arama ile gündeme geldi. Gerekçe ise Pyongyang yönetimine uygulanan yaptırımları delmek…

Benos ile hem KDHC’nin bakış açısını hem de kendi hikayesini konuştuk. Ülkede yaşananların ciddi bir bilgi kirliliği içerisinde kaybolduğunu söyleyen Benos, kendisine zaman zaman “Kuzey Kore’de bebek yiyorlar mı?” gibi absürt sorular yöneltildiğini dile getirdi. Katalan temsilci, Pyongyang’ın 'sahip olduğu füze sistemleri nedeniyle asla emperyalist bir güç tarafından işgal edilemeyeceğini, bunun da örnek alınması gereken bir çizgi olduğunu' savundu.

‘MEDYA, AZ BİLGİ OLUŞUNU SANSASYONLA KÂRA ÇEVİRİYOR’

Uzun bir süredir KDHC ile ilişkileriniz nedeniyle tanınıyorsunuz. Sizin bu ilginizin sebebi nedir? Neden ve nasıl Pyongyang ile ilişki kurdunuz?

Kore Demokratik Halk Cumhuriyeti ile ilk temasım 1990’larda ben 16 yaşındayken oldu. O dönemde politika ve felsefe üzerine çalışıyordum. Özellikle de Asya ülkeleri ilgimi çekiyordu. Madrid’de Kuzey Koreli ailelerin yaşadığını biliyordum. Merkezi Madrid’de bulunan Dünya Turizm Örgütü ile ilişki kurma nedeniyle burada ikamet ediyorlardı. Ben de ülkelerinin kuruluş yıldönümü olan 9 Eylül’de onları ziyaret etmeye karar verdim.

Bu ilk temasın ardından, kültürlerine ve özellikle de Kuzey Kore’de Juche1 düşüncesiyle birlikte yaşanan sosyalist kalkınmaya hayran kaldım. Konu hakkında pek çok kitap okuduktan sonra bir 9 Eylül günü, Kuzey Kore’nin Dostları Derneği'ni kurmaya karar verdim, bu kurum daha sonra resmi bir hal aldı. Yani özetle bu ilişki, Uzakdoğu kültürlerine ve Kuzey Kore’deki sosyalist kalkınmaya dair ilgim ve tutkum nedeniyle oldu.

'BATI MEDYASINDAKİ HABERLERİN YÜZDE 95'İ YALAN'

Konu KDHC oldu mu, konuşmadan edemeyeceğimiz bir şey var: Medyada yer alan haberler. Gerçekten de birbirinden ’çılgın’ haberleri okuyoruz. Bu ülke sahiden ‘çılgın’ bir yer mi yoksa ciddi bir dezenformasyon dalgasıyla mı karşı karşıyayız? Böylesi haberleri karşımıza çıkaran nedir?

Kuzey Kore hakkında Batı medyasında yer alan haberlerin belki de yüzde 95’i tamamıyla yalan. Bunun iki nedeni var: Birincisi popülizm ve sansasyon hevesi. Çoğu medya kuruluşu, kâr sağlamak için ülke hakkında fazla bilgi olmaması durumunu fırsata çeviriyor. Bir ‘bilgi karadeliği’ olduğu için medya akla hayale gelmeyecek, gerçek üstü haberler yaratıyor ve bu yolla okuyucuyu kendine çekebiliyor. Bu durum da elbette ciddi bir kâr anlamına geliyor.

İkinci nedense siyasi. Bu medya kuruluşlarının çoğu büyük şirketlere, iş insanlarına ve siyasi bir takvimi olan hükümetlere ait. Elbette bu insanlar, alternatif bir sosyalist sisteme (Kuzey Kore’deki gibi) ses vermekle ilgilenmiyor. Dolayısıyla hem ülkelerindeki hem de dünyanın geri kalanındaki hegemonik pozisyonlarını korumayı önemsiyorlar.

Herhangi bir Batı ülkesinde yaşayan birinin Kuzey Kore hakkında neredeyse hiçbir şey bilmemesinin nedeni bu. Bu üzücü bir durum çünkü bu ülkeye olan bir ilgi var. Bence insanların Kuzey Kore hakkında daha tarafsız bilgilere ulaşma hakları var.

'ROKETLE İNSAN İNFAZ EDİLİYOR MU?'

Hal böyle olunca ülkede yaşananları öğrenme ihtiyacı da büyüyor. Sizin Kore Dostları Derneği’nin başkanı olduğunuzu da göz önünde bulunduracak olursak eğer, muhtemelen pek çok farklı hatta bazen garip sorularla karşılaşıyorsunuzdur. İnsanlar neleri size soruyor? Neleri merak ediyor?

Sahiden de farklı türde sorulara karşılaşıyorum. Genelde insanlar ortalama bir Kuzey Kore yurttaşının gündelik hayatı hakkında bilgi sahibi olmak istiyor. Garip soruların büyük bir çoğunluğu emperyalist propagandadan kaynaklanıyor. Mesela, “Hükümet insanları uçaksavar ya da havan topu ile infaz ediyor mu” gibi bir soru… Az çok askeri zekaya ya da sadece cüzi bir miktarda mantığa sahip olan herkes bunun absürt olduğunu görecektir. Böyle şeyler olmuyor, bunu kanıtlayan bir veri ya da video yok. Kuzey Kore’de kamusal infazlar yok. Yine de propaganda bombardımanından dolayı, insanlar durmadan bu infazları bana soruyor. Hatta bazen, “Kuzey Kore’de yamyamlık var mı? Çocuk yiyorlar mı?” gibi şeyler de duyuyorum...

Çoğu haber kuruluşu tarafından yayınlanan bu propagandalar nedeniyle insanların böylesi şeylere inanmasına üzülüyorum. Ancak yine de bu sorular samimi, insanların Kuzey Kore hakkında ciddi bir ilgisi ve merakı var gibi geliyor. Bu ülkeye seyahat ettiklerinde duyduklarının doğru olmadığını görüyorlar ve önlerinde aniden yeni bir dünya beliriyor. Bence şüpheleri yenmenin en iyi yolu da bu, ülkenin kendi yurttaşlarıyla konuşmak.

‘İZOLE OLMAYA ZORLANDI’

Peki biraz da KDHC’nin kendisinden bahsedelim. Bugün uluslararası anlamda oldukça yalnız bir ülkeden bahsediyoruz. Pyongyang yönetimi çeşitli alanlarda ABD yaptırımları ile karşılaşıyor. Eğer bu yaptırımlar olmasaydı bugün nasıl bir Kuzey Kore’den bahsediyor olurduk? Bu baskının yarattığı tepki nasıl şekil buluyor?

Dünyada yaptırımlardan en fazla etkilenen ülke Kuzey Kore Cumhuriyeti’dir. Sovyetler Birliği’nin var olduğu dönemde sosyalist ülkelerle ticari ilişkileri vardı. Bu dönemde Kuzey Kore Cumhuriyeti en fazla ihracat yapıp en az ithalat yapan ülkelerden biriydi. Oldukça gelişmiş ve zengin bir dönemdi. Ne de olsa küçük bir ülke olmasına karşın çok fazla yeraltı zenginliğine ve iyi bir endüstriye sahip.

Şimdilerde Washington'un emrinde uygulanan ABD ve Avrupa yaptırımları kaldırılırsa eğer, Kuzey Kore çok daha zengin bir yer haline gelebilir çünkü şu an herhangi bir ürünü ihraç ya da ithal etmeleri mümkün değil. Kuzey Kore izole olmaya zorlandı. Yine de duruma ayak uydurdu. Ancak ticarete dahil olamamaları ülkedeki sosyalizmin gelişmesini de zorlaştırmakta. Yaptırımların -en kötü ihtimalle bir kısmının dahi- uygulanmaması durumunda ekonomileri de ciddi anlamda kalkınacaktır. Öyle ya da böyle, Kuzey Kore hâlâ kendi yolundan gidiyor ve sonu daha fazla yaptırım bile olsa Washington'un önünde diz çökmeyecek.

Sizce Kuzey Kore, diğer ülkelerin hükümetleri tarafından imrenilecek şeylere sahip mi?

KDHC’nin avantajı, her şeyden önce bir halk birliği oluşu. Sadece yurttaşları aile gibi birleştiren ve liderin ‘baba’ rolünü üstlendiği güçlü bir siyasi fikirden ibaret değil. Aynı zamanda kendi kendine yetebilirlik anlamında. Madenlerden, tarlalardan son ürün haline gelene kadar ülkede üretilen her şeyden gelen zenginliğin başka ülkelere gitmemesi hedefleniyor.

Bu aynı zamanda askeri anlamda egemenlik konusunda da geçerli. 18 bin kilometreye ulaşabilen kıtalararası füzelere, termonükleer silahlara ve savaşta bile her türlü tehdide yanıt verebilecek bir hidrojen bombasına sahipler. ABD tarafından bu tehditler hâlâ devam ediyor… Nükleer güce sahip bir ülke, ABD gibi emperyalist ülkeler tarafından işgal edilemez. Bu durum, Kuzey Kore’nin kendi altyapılarını ve endüstrisini geliştirmesine olanak sağlıyor. Çünkü asla Kuzey Kore’yi yok etmek isteyen diğer ülkeler tarafından bombalanmayacak ya yağmalanmayacak. Üretimde ve ulusal savunmada egemenlik, pek çok gelişmekte olan ülkeye örnek olabilir.

‘RUSYA VE ÇİN DÜNE KADAR YAPTIRIMLARA ONAY VERİYORDU’

Bugün oldukça gergin bir dünya gündemiyle karşı karşıyayız. 'Pyongyang’ın kimi askeri hamleleri de bu gerilimin bir parçası olabilir' gibi yorumlar yapılıyor. Sizce olası bir ‘üçüncü dünya savaşı’ durumunda -ki artık bu ihtimal eskisine göre daha gerçekçi geliyor- Kuzey Kore önemli bir rol oynayabilir mi?

Üçüncü dünya savaşının olacağını düşünmüyorum. Çünkü Ukrayna-Rusya çatışmasındaki aktörlerin büyük bir kısmı, kendilerini de fazlasıyla yakacak böylesi bir savaşla ilgilenmiyor. Her gün daha az rastlanan gıda ürünleri başta olmak üzere nükleer bir savaş tüm dünya nüfusunu ciddi bir şekilde etkileyecektir. Ayrıca uluslararası pazarda gıda ürünlerinde büyük bir artış söz konusu. Kısa vadede bu senaryonun gerçekleşeceğini düşünmüyorum ve bunun Ukrayna-Rusya çatışması motivasyonuyla olacağını zannetmiyorum.

Her halükârda KDHC, Rusya ve Çin’in hegemonik ve küreselci sermaye sisteminden kopuşundan fayda sağlıyor. Şimdiye kadar Rusya ve Çin, ABD’nin kontrol ettiği ve her zaman daha fazla kâr sağladığı uluslararası pazarda yer alan ticari bir ikiliydi. Çin-Tayvan ile Rusya-Ukrayna arasındaki son çatışmalarla birlikte yeni bir çıkar bloğunun oluşması Kuzey Kore’nin de yararına olacaktır. Ne de olsa bu iki devasa ülke ile sınırlarını paylaşıyorlar. Ve bu iki güç, Kuzey Kore’ye geçmişte olduğu gibi daha az baskı ve yaptırım uygulayacaktır. Unutmayalım ki Kuzey Kore’ye ABD tarafından uygulanan yaptırımların pek çoğu Rusya ve Çin’in onay oyuyla gerçekleşti. Şimdi ise bu değişiyor. Yeni yaptırım uygulama önerisi Moskova ve Pekin tarafından veto edildi. Uluslararası ve ticari seviyede ABD emperyalizmiyle yüzleşmeye dair bu blok tarafından açılan bir pencere var.

INTERPOL KIRMIZI ALARMI

Son olarak FBI meselesini sormak istiyorum. Hakkınızda ABD’li merciler tarafından çıkartılmış bir yakalama kararı bulunuyor. Neden isminiz ‘yaptırımları delmeye yardımcı olma’, ‘kripto para sağlama’ ve ‘blokzincir teknolojisini Pyongyang’a götürme’ gibi suçlamalarla anılıyor?

Hakkımdaki yakalama kararı tamamıyla absürt. Öncelikle aleyhimde herhangi bir kanıt ya da veri bulunmuyor. İkinci olarak ise, bana uygulanan bu yasa sadece ABD ve ABD yurttaşları için geçerli. FBI’a göre bu emir uygulanıyor çünkü New York’taki ABD yurttaşının hizmetlerini izinsiz olarak aldığımı söyleyen bir savcı var. Bu doğru değil. ABD yurttaşı Sayın Virgil Griffith2, Kuzey Kore’nin başkenti Pyongyang’da blokzincir ve kripto para konulu bir konferansa katıldı. Gönüllü olarak gitti ve seyahatinin masraflarını da bizzat ödedi. Hiçbir zaman kendisiyle hizmet sağlamaya yönelik bir sözleşme yapılmadı. Kendinden sorumlu yetişkin bir birey olarak seyahat etti. Kuzey Kore bu konferansa katılmak isteyenlere vize veriyordu. O da bu konferansa katılarak özgürce konuştu. Kimse kendisine ne söylemesi gerektiğine dair bir direktif vermedi. Ancak ülkesine döndüğünde, ABD’deki yasalar gereği pek çok sorunla karşılaştı. Özellikle bu konferansa katılmak için özel izin talep edilmesi gerektiğini söyleyen devlet başkanlığı emri sorun çıkarttı.

Bence bu kesinlikle siyasi bir dava, Avrupa Birliği veya İspanya hukukunu uygulamıyorlar. Beni bu kişiden hizmet talep etmekle suçluyorlar. Asılsız, dayanağı olmayan bir iddia bu. Ben burada, her zaman ulaşılabilir durumda bulunurken hakkımda yakalama ve tutuklama emri çıkarttılar. Ben kamuya açık alanlarda, üniversitelerde, otellerde ya da çeşitli merkezlerde konferanslara katılıyorum. İspanya yetkili mercileri de uygunluğumun farkında. Ama soruşturmaya yönelik siyasi bir baskı var çünkü bu yasa İspanya’da geçerli değil. Bu kişiden talep ettiğim hizmet iddialarının sahte olması ve kanıt durumundan dolayı. Bu davanın herhangi bir şeye evrileceğini düşünmüyorum ama FBI hakkımda kırmızı Interpol alarmı çıkarttığı için yurtdışındaki çalışmalarıma müdahale ediliyor. An itibariyle avukatlarım bu konuyla ilgileniyor.


1KDHC’nin yerel unsurları ile Marksizm yorumu.
2Bir kripto para cinsi olan Ethereum’un eski geliştiricisi, programcı. Söz konusu suçlamalar nedeniyle Griffith, Nisan 2022 tarihinde ABD’de 63 ay hapis cezasına çarptırıldı.