'Faili meçhul bir metin': Kesik Baş Cinayeti

Muharriri Ziya’nın kaleme aldığı Kesik Baş Cinayeti, Koç Üniversite Yayınları tarafından yayımlandı. Kesik Baş Cinayeti, 'meçhul' yazarı ve gerçekliği sorgulayan yapısıyla dikkat çekiyor.

Google Haberlere Abone ol

Türkiye toplumunda roman, 19. yüzyılın ikinci yarısının sonlarına doğru başlar. Batılı anlamda roman, Avrupa’daki öncülerine ya da çağdaşlarına nazaran bu coğrafyada tefrika halinde yayımlanır. Halit Ziya Uşaklıgil’den Hüseyin Rahmi Gürpınar’a, Ahmet Mithat Efendi’den bir sonraki kuşakta yazmaya başlayan Halide Edip’e kadar, pek çok yazar, ilk olarak romanlarını gazete ve dergilerde bölüm bölüm yayımlar. Bu gelenek sonraki yıllarda da karşımıza çıkar. Ahmet Hamdi Tanpınar, Peyami Safa ya da Orhan Kemal ve Yaşar Kemal de bu ritüelin uygulayıcısı olur.

Koç Üniversitesi Yayınları, -TÜBİTAK tarafından desteklenen- “Türk Edebiyatında Tefrika Roman Tarihi (1831-1928)” başlıklı projeyle, bugün artık geniş yığınlar tarafından bilinmeyen ya da popüler yahut edebi olmadığı için sonraki yıllarda önemsenmeyen pek çok yazarın gazetelerde ve dergilerde tefrika edilen romanlarına ulaşır. Arap alfabesiyle basılan eserleri günümüz Türkçesine çeviren ve yayıma hazırlayan yayınevi, bu romanları peyderpey yayımlar. Bu romanlardan bir tanesi de; Muharriri Ziya’nın kaleme aldığı 'Kesik Baş Cinayeti'.

Kesik Baş Cinayeti, Ziya, 214 syf., Koç Üniversitesi Yayınları, 2020.

18 Ocak-22 Mart 1926 tarihlerinde Haftalık Mecmua’da on tefrika halinde yayımlanan eserin yazarı polis müdürü Ziya Bey olarak bilinir. Bilinir, diyoruz zira Ziya Bey’in kimliğine dair net bir bilgiye henüz ulaşılabilmiş değiliz. Eseri yayıma hazırlayanların diliyle söylersek, “…faili meçhul bir metinle karşı karşıyayız.” Birinci ağızdan anlatılan olay örgüsünde Ziya Bey, kendisini bir polis müdürü olarak tanıtır ve bir cinayet olayını çözmeye çalışır. Dönemin çoğu polisiye edebiyat okuru tarafından bilinen “Nat Pinkerton” lakabını alır. Zamanında Amerika’da bir dedektiflik şirketi kuran Allan Pinkerton’dan model alınarak türetilen kahramanın popüler olmasını sağlayan şeyse, Amerikalılardan ziyade Almanlar olur. 1907-1915 yılları arasında 400’den fazla kitabın ana karakteri olan Nat Pinkerton, birbirinden gizemli cinayetleri çözüme kavuşturur. Ziya Bey de bu lakabı sahiplenir ve her ne kadar bir sivil polis olsa da dedektif gibi hareket eder.

'Kesik Baş Cinayeti'ne geri dönersek, karşımıza yazarın kimliğinin bilinmemesinin yanında, bir muğlak durum daha çıkar. Anlatıcı ve yazar Ziya Bey’in, henüz eserin ilk tefrikasında, olay 1917 yılında yaşandı, sözleriyle aktardığı hadisenin gerçek olup olmadığı –hala- bilinmiyor. Sahillere insan cesedinin parçalarının vurduğu, çeşitli insan uzuvlarının ortalığa saçıldığı bu olayın, dönemin gazetelerinde haber olup olmaması bir yana, Ziya Bey, hadiseyi kurmacadan öte hakiki bir dille gerçeğe sadık kalarak anlatmaya gayret ediyor. Bir belgesel anlatıcısı ya da bir sohbette hikâye anlatır gibi, vakayı kronolojik olarak, bir anısını anlatır gibi aktarıyor. Ziya Bey’in bu aktarımı, tefrikada yer alan ve yazarın cümlelerine eşlik eden fotoğraflarla da destekleniyor. Olayın ne kadarının gerçek, ne kadarının kurgusal olduğu ya da kullanılan dilin sanki yaşanmış gibi aktarılıyor olması ise günümüzde de eserin kafa karıştırıcı rolünün en önemli yönü. İbrahim Öztürk ve Ali Serdar, “Tüm bunlar yazınsal taktikler olmalarının yanı sıra yalnızca gazetenin tirajının arttırılması için oluşturulmuş ticari taktikler olarak da yorumlanabilir” sözleriyle bu durumun altını çiziyor.

KAYBOLAN TÜCCAR 

Hikâye, evinden yazıhanesine giderken kaybolan bir tüccarın, birkaç gün ortada görünmemesi üzerine ailesinin kolluk kuvvetlerine başvurusuyla açılıyor. Akabinde İstanbul’un sahillerine bir insanın uzuvları vuruyor. Polisler hemen teyakkuza geçiyor. Evvela bu uzuvların Hüsnü Bey’e ait olduğuna karar veriyorlar ve katili aramaya başlıyorlar fakat bulamıyorlar. Ekipler gelip geçiyor ve kitabın anlatıcısı da olan Ziya Bey, bu cinayeti çözme işini üstleniyor. Kılıktan kılığa giren, rolden role bürünen Ziya Bey, katile adım adım yaklaşıyor ve cinayeti çözüyor.