Esra Yücel'in ağabeyi: Adaletin bu kadar adaletsiz olduğunu bilmiyordum

VAN - Hakkari Şemdinli'de yaşayan 11 yaşındaki Esra Yücel'in 2016 yılında Veysi, Zahir ve Nihat Yılmaz adlı kuzenler tarafından cinsel istismara uğraması ve olayın ardından intihar etmesi Türkiye gündemine oturdu.

Yücel Ailesi'nin 7 yıldır verdiği hukuk mücadelesi, Yüksekova Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen 10’uncu duruşmada da devam etti. Aile adalet beklerken, önce Esra Yücel'in ağabeyi Ömer Yücel duruşma salonundan atıldı, ardından üç sanık da beraat etti.

 

'ANNEM BUNA DAYANAMADIĞI İÇİN ÖLDÜ'

Duruşma öncesi adliyede karşılaştığım Ömer Yücel, önce Kürtçe bilmediğimi düşünerek Türkçe konuşmaya başladı ancak duygularını Türkçe anlatamayınca şöyle konuştu: “Yedi yıldır bir umutla adalet bekliyoruz. Önce kardeşim öldü. Sonra annem buna dayanamadığı için öldü. Her gün tehdit edildik. İçimde bir sıkıntı var. Göğsümde bir ağırlık var.”

Duruşmaya Şemdinli’den SEGBİS aracılığıyla katılması beklenen üç sanık da ekranda yoktu, sadece avukatı görünüyordu. Daha önceki duruşmalara katılan sanıkların karar duruşmasına katılmaması salondaki uğultuları artırdı. Bu uğultuların arasında “Bence kaçmışlardır” cümleleri oldukça fazla duyuluyordu. Ömer Yücel, bulunduğu noktadan salonun içinde oturanlara bakıyor ve onu yalnız bırakmayan, adalet mücadelesinde arkasında duranlara bakıyordu.

AĞABEYİ DIŞARI ATTIRAN CÜMLE: 'TEŞEKKÜR EDERİM'

Mahkeme başkanının söz hakkı verdiği Ömer Yücel ayağa kalktı ve nerede durması gerektiğini bilmediği için başkana “Şurada mı durayım, burada mı?” diye sordu. Bulunduğu yerde konuşması söylenen Ömer Yücel'in ilk cümlesi “Teşekkür ederim” oldu. Mahkeme başkanının bir anda kendini gösteren sert ifadesi ve ardından “Dışarı çıkarın” yönünde talimat vermesi, içerde hazır bekleyen iki polis memurunun Ömer Yücel'i bir anda dışarı çıkarması… Bunların hepsi birkaç saniye içinde gerçekleşti. Neye uğradığını şaşıran Yücel, salonda oturanların ve avukatların gözlerinin içine bakarak dışarı çıkarıldı.

 

'SUÇTAN DOĞRUDAN ZARAR GÖRMEDİĞİNDEN'

Ömer Yücel'in dışarı atılmasına tepkiler gelmeye başladı. Avukatlar teker teker ayağa kalktı, söz hakkı istedi. Bu sırada mahkeme başkanı zaten kararı okuyor ve Ömer Yücel’in müşteki sıfatının düşürüldüğünü söylüyordu.

Uğultular arasında konuşan başkan: “Duruşma düzenini bozacağı anlaşıldığından… Suçtan doğrudan zarar görmediğinden… Oy birliği ile…”

'TEŞEKKÜR ETMEK KÖTÜ BİR ŞEY Mİ?'

Hakkari Barosu’nun adliye binasında bulunan avukat dinlenme odasının kapıları kapatılmış ve içerde ortak bir karar alınmaya çalışılıyordu. ‘Reddi hâkim’ en çok dillendirilen seçenek olarak görülüyordu. Birkaç avukat, mahkeme başkanı ile müzakere yapmak için, üst katta bulunan duruşma salonuna gitti. Ömer Yücel ise yanımda ve elleri titriyordu. “Nasıl oluyor? Ben ne yaptım ki? Bu kadar insan buraya bizim için gelmiş. Teşekkür etmek kötü bir şey mi? Niye beni dışarı attı? Müşteki olmasam nasıl olacak? Mahkeme bitmiş mi oldu?” sorularını sordu Yücel.

'ŞİMDİ CEZA ALMADILAR MI?'

Tüm bu sorulara cevap verecek olan avukatlar merdivenlerden aşağı inmeye başladı. Mahkeme heyetinin karar verdiğini, reddi hakim talebini bu yüzden yazamayacağını belirttiğini ve her üç sanığa da beraat verildiğini, avukat Nükeyf Onursal söyledi. Ömer Yücel hiçbir şey duymuyormuş gibi Onursal'ın yüzüne bakıyor, yaşananlara bir anlam vermeye çalışıyordu: "Yani şimdi ceza almadılar mı?”

Adliye binasının önüne çıkan avukatlar burada bir basın açıklaması yaptı. Konuşanlardan biri de Ömer Yücel oldu. Yücel burada da cümlelerine teşekkür ederek başladı ve “O köydeki baskılara rağmen ben buraya gelen avukatlara teşekkür ettim, bunun için beni dışarı attılar. Eğer ben kız kardeşimin hakkını savunmayacaksam o zaman kim savunacak? Ama adalet yerini bulmadı. 42 yıl ile yargılanan failler beraat etti. Biz hakkımızı helal etmiyoruz. O kadar beyan var. Olaydan hemen sonra alınan ifadeler var. Esra’nın beyanları var, buna rağmen serbest kaldılar. İstinafa gideceğiz" diye konuştu.

Ömer Yücel konuşması sırasında naif ses tonuyla, bütün bir günü ve 7 yıldır yaşananları şu cümle ile özetledi: “Adaletin, bu kadar adaletsiz olduğunu bilmiyordum.”