YAZARLAR

Erken final Fransa’nın

Almanya’nın defansif kurgusu, ikinci bölgeyi işlevsizleştirmekle kalmadı. Hücum hattının iki kenarında olan oyuncuları da yalnızlaştırdı.

Oyun merkezini üçlü defansın önünde inşa etmek, J. Löw’ün tuhaf taktiğini özetliyordu aslında. Kroos’un İlkay’la birlikte yerine getirmek istediği görev, üçüncü bölgenin göbeğinden başlayınca, doğal olarak Alman takımı rakip kalenin çok uzağına düşüyordu. Doğrusu söylemek gerekirse, Kroos’un üçlü defansın önünde değil de içine girerek, oyun merkezini harekete geçirmek istemesi, her şeyden önce üçlü defans avantajlarının tümünü ortadan kaldırıyordu. Niyet buysa Löw’ün neden dörtlü defansı arzulamadığı hiç anlaşılmadı. Oysa dörtlü defans kurgusu alan savunması için yeterli veri ortaya koyuyor ve Almanya’nın tecrübeleri de paha biçilmez. Üçlü defans ile markaj yapmaya kararlı olan Löw, bu kararıyla Kroos’u konumlandırdığı yer itibarıyla ne alan savunması yapabildi ne de markaj meselesinde başarılı oldu. 

Kroos’un ilk seçeneği hep İlkay oldu ve İlkay’ın da ilk seçeneği, Man City’deki alışkanlık gereği hep pas iade pas oldu. Bu alışveriş için hep birinci bölge seçilince, D. Deschamps’ın planladığı ikinci bölge baskıları için inanılmaz fırsatlar doğdu. Maç ve oyun planında Fransa, ikinci bölgede direnç merkezini oluşturup, oyunu Almanya için kontrol edilemez hale getirmek amacındaydı. Deyim uygunsa Löw’ün üçlü defans taktiği ve Kroos kararı yağlı ekmeğe bir de bal sürmek anlamına geldi. 

Löw’ün bu tuhaf kararının altında elbette Fransa hücumcularının atletik özelliklerini dikkate almak vardı. Mbappe ve Benzema’nın hız ve çabukluğu elbette korku verici. Bunu kabul etmek lazım. Bu iki hızlı oyuncuya Pogba ve Griezmann’ın eşlik etmesi cidden göz korkutucu. Bu tabloya bitmez tükenmez enerjisiyle her yere koşan ve her topa basan Kante eklendi mi, ürkmemek elde değil. 

Almanya’nın defansif kurgusu, ikinci bölgeyi işlevsizleştirmekle kalmadı. Hücum hattının iki kenarında olan oyuncuları da yalnızlaştırdı. Müller ve  Havertz, bir parça yardım etmeye çalışınca da, Almanya üçüncü bölgede hiç çoğalma imkânı bulamadı. Kenardan ceza sahasına kesilen nadir toplarda hiçbir tehlikeye dönüşmeden Fransa savunması tarafında kontrol altına alındı. 

Maçın ikinci yarısında kısmen Almanya’nın etkin görünmesinin nedeni, Kroos’un birinci bölgedeki rolünü terk edip, İlkay’la birlikte, oyun merkezini ikinci bölgeye taşıyor olmasıydı. Bu bölümlerde Almanya kısmen Fransa yarı sahasını parselleyip kullanma imkânı buldu. 

Ama tamda bu yapmaya çalıştıkları sırada Fransa'nın Mbappe aracılığıyla ürettiği çılgın kontra ataklar gelişmeye başladı. Eğer Mbappe biraz daha dikkatli olsaydı bu maçın skoru tabelaya başka türlü yansırdı. 

Deschamps, oyunun iki halini de oynayabilen sağlam bir takım ve sağlam bir oyun planıyla turnuvaya gözdağı verdi. Löw, endişelerinin bir tür kurbanı oldu. Fransa Almanya’yı yendi. Üstelik haklı bir oyun ve akıllı bir planla. 

 


Ali Fikri Işık Kimdir?

Ali Fikri Işık, 1958 yılında Mardin’in Savur ilçesine bağlı Xeramemo köyünde doğmuştur. İlk ve ortaokulu Batman’da, liseyi ise Silvan’da okumuştur. 1978 yılında Batman'da “Sesleniş” Gazetesiyle yazın hayatına başlamış. 1985 yılında yazarlar kooperatifi olan Yazko’nun dergisi “Yazko Somut”ta, 1994 yılında “Zone News” gazetesinde, 1995 yılında haftalık dergi “Roj”da, 2010 yılında Taraf gazetesinde, 2016 yılında “BasNews ve Kurdistan24 Türkçe'de yazmıştır. Amedspor Kaos ve Direniş Amedspor kitaplarının yazarıdır.