YAZARLAR

Erdoğan seçmeninin yüzde 25’i verdiği oydan memnun değil

Reform Enstitüsü'nün araştırmasına göre "Sandıktan uzaklaşma eğilimindeki seçmen oranı yüzde 35" düzeyinde. Bu kitle hem iktidarı hem de muhalefeti kapsıyor. Araştırmayı yapanlara göre siyasetten uzaklaşmayı ise yeni liderler durdurabilir.

Muhalefet partileri, “Cumhuriyet tarihinin en kritik seçimi” olarak ilan ettikleri 14-28 Mayıs seçimini kaybetmenin sarsıntısını yaşıyor. Sarsıntı doğal olarak en çok muhalefetin öncü gücü CHP’yi etkiliyor.

Seçim yenilgisinin ardından kurultay sürecine giren CHP’de değişim çağrısı yapanlar, seçmenin duygusal kopuş içinde olduğunu, değişim olmazsa partiye oy vermekten vazgeçeceğini söylüyor. CHP Parti Meclisi Üyesi Selin Sayek Böke de Gazete Duvar’a verdiği röportajda "Seçimi kaybettik. Bence daha da tehlikelisi 28 Mayıs itibariyle seçmenimizi de kaybetmek üzereyiz" diyerek değişimin zorunluğuna işaret etti.

Peki duygusal kopuş içinde olduğu ve değişim olmazsa sandığa gitmeyeceği söylenen seçmenin oranı ne? Hayal kırıklığı içinde, kızgın, umutsuz seçmen ne düşünüyor, ne istiyor?

Reform Enstitüsü’nün "İki seçim arası seçmen ve duygular araştırması" işte bu sorulara bir nebze de olsa yanıt veriyor. Seçimden yaklaşık 4 ay sonra, açık uçlu sorularla İstanbul’da yapılan araştırmanın sonuçlarını Reform Enstitüsü Direktörü Mehmet Ali Çalışkan bir grup gazeteci ve akademisyen ile paylaştı.

SANDIKTAN UZAKLAŞMA EĞİLİMİNDEKİ SEÇMEN ORANI YÜZDE 35

Araştırmaya göre "Sandıktan uzaklaşma eğilimindeki seçmen oranı yüzde 35" düzeyinde. Siyasetten uzaklaşan insanlar oy tercihi sorulduğunda, bir tercih belirtince oran yarı yarıya düşüyor. Araştırmayı yapanlar "^Sandıktan uzaklaşma isteği var ama bu henüz davranışa dönüşmemiş" diyor. Mevcut tabloda yerel seçimlere katılımda da anlamlı bir düşüş beklenmiyor. Görünen o ki sandıktan uzaklaşmaya başlayan seçmen, iktidardan muhalefete her kesimden temsilcinin genel seçimden farklı olduğunu söylediği yerel seçim sonuçlarını da görüp bir tutum sergilemeye hazırlanıyor.

Siyasetten uzaklaşan yüzde 35’lik seçmen kitlesi hem iktidarı hem de muhalefeti kapsıyor. Muhalif seçmenler, "yine kaybedildiği için ve bir daha kazanılamayacağına kani oldukları için siyasetten uzaklaşıyor", iktidar seçmeniyse "ekonomideki gidişattan, verilen sözlerin tutulmamasından ve alternatifsizlikten ötürü" sandıktan uzaklaşıyor.

"Erdoğan seçmeni neden sandığa gitmekte isteksiz" sorusunda ise iki unsur öne çıkıyor. Birincisi seçim vaatlerine rağmen ekonomik sorunların devam etmesi hayal kırıklığına yol açıyor. İkincisi geniş bir grup arayışta ama alternatif göremiyor ve umutsuz.

Araştırmada dikkat çeken noktalardan biri de Erdoğan ve Kılıçdaroğlu’na oy veren seçmen açısından sandığa gidip gitmeme oranı benzer ancak milliyetçi partiler ve HDP’de motivasyon daha yüksek.

ERDOĞAN SEÇMENİNİN YÜZDE 25’İ VERDİĞİ OYDAN MEMNUN DEĞİL

Erdoğan seçmeninin yüzde 25’i, Kılıçdaroğlu seçmenininse yaklaşık yüzde 40’ı verdiği oydan memnun değil. Erdoğan’a oy verenlerin memnuniyetsizliğinde ana neden ekonomi. Hayal kırıklığı ve tutarsız vaatler de ekonomik sorunların bir tezahürü olarak görünüyor. Araştırmayı yapanlar, "Erdoğan’ın kendi seçmeni tarafından tutarsız bulunması bir ilk" değerlendirmesi yapıyor.

YENİ SİYASETÇİ KUŞAĞI ÇAĞRISI

Araştırmanın sürpriz olmayan sonuçlarından biri seçmenin siyasetle ilişkisini lider üzerinden kuruyor olması. Seçmende “Yeni ve güçlü lider” arayışı öne çıkıyor. Bu arayış Kılıçdaroğlu seçmeninde yüzde 83, Erdoğan seçmeninde yüzde 35 oranında görünüyor.

Seçmenlere “Tüm liderleri gönderip siyaseti yenileyeceğim” vaadinde bulunan bir siyasetçiye oy verme eğilimi sorulduğunda 5 seçmenden 3’ü böyle bir lidere oy verme eğilimi gösteriyor. Erdoğan seçmeninde bu oran yüzde 35 iken, Kılıçdaroğlu seçmeninde yüzde 83’ü geçiyor. Araştırmayı yapanlara göre siyasetten uzaklaşmayı yeni liderler durdurabilir. Siyasete yabancılaşma hissi kayıtsız kalmayı değil, yeni lider arayışını beraberinde getiriyor.

İTTİFAK SİYASETİ ZARAR GÖRDÜ

Seçmenlerin duygu dünyasına dair araştırma Cumhurbaşkanlığı sisteminde 50+1 zorunluluğu ile gündeme gelen ittifak siyasetinin de Altılı Masa başarısızlığının ardından büyük zarar gördüğünü gösteriyor. Seçmen oy verdiği partinin seçime kendi amblemi ile tek başına girmesini istiyor. Bu oran yüzde 65’i aşıyor.

Bu veriler seçimden 4 ay sonra ortaya çıkan ilk araştırma sonuçları. Ancak seçmenlerin sandıktan uzaklaşma eğiliminin nereye gideceğini görmek için CHP’deki kurultay sürecinin tamamlanması, hatta yerel seçim sonuçlarının ortaya çıkması gerekiyor. İktidar cephesi açısından da ekonomik tablodaki değişimin ne yönde olacağı seçmenindeki değişimi de belirleyecek görünüyor.