‘Engelsiz Festival’ 10 yaşında: Tüm bireyler için erişebilir sinema

Engelsiz Filmler Festivali, 10’uncu yaşını doldurdu. Festival yönetmeni Ezgi Yalınalp ve festival katılımcılarıyla 10. Engelsiz Filmler Festivali'ni konuştuk.

Google Haberlere Abone ol

İrfan Tunççelik

ANKARA - Türkiye’nin ilk ve tek erişilebilir film festivali olma özelliğini taşıyan Engelsiz Filmler Festivali (EFF) 10’uncu kez gerçekleşti. Puruli Kültür Sanat tarafından düzenlenen festivalin ilk adresi Eskişehir, ikinci adresi ise Ankara oldu. Festival kapsamında gösterilen tüm filmler, sesli betimleme ve ayrıntılı altyazı ile sinemaseverlere sunulurken festival süresi boyunca birçok film eff2022.muvi.com adresi üzerinden de online olarak erişime açıldı.

Kültür ve sanatın, özelde sinemanın herkes için erişilebilir olmasını sağlamak amacıyla çeşitli etkinlik ve projeler düzenleyen Puruli Kültür Sanat’ın kurucularından, festival yönetmeni Ezgi Yalınalp, engel tanımayan festivalin serüvenini anlattı. Festivalin katılımcıları ise deneyimlerini aktardı, engellilere yönelik kültür sanat alanında atılması gereken adımları sıraladı.

TÜM BİREYLER İÇİN ERİŞİLEBİLİR SİNEMA

Festivalin çağdaş Türkiye ve dünya sinemasının nitelikli örneklerini, göremeyen ve duyamayan sinemaseverler için erişilebilir hale getirdiklerini belirten Ezgi Yalınalp, festival mekanlarının da ortopedik engeli olan bireylere uygun olmasına dikkat ettiklerini söyledi. Amaçlarının engeli olsun ya da olmasın herkesin bir film festivalini eşit koşullarda seyredebilmesini sağlamak olduğunu belirten Yalınalp, festivali ilk düzenledikleri 2013 yılından bu yana “değişip dönüştüklerini” belirterek, “Geldiğimiz noktada sinemaya eşit erişim konusunda uluslararası projeler yürüten ve bu konuda söz sahibi bir kurum haline geldik” dedi.

Festival yönetmeni Ezgi Yalınalp

“Tüm bireyler için erişilebilir sinema” fikrinin nasıl geliştiğine de değinen Yalınalp, fikrin ilk olarak, "Bir arada film izlemek mümkün mü? Görme, işitme, ortopedik engeli olan kişilerle, engeli olmayan kişiler bir film festivalini eşit koşullar altında takip edebilir mi?" gibi sorulardan ortaya çıktığını aktardı. Daha önceki deneyimlerden yola çıkarak, daha kapsayıcı bir gösterimin mümkün olup olamayacağını merak ettiklerini, bu çerçevede çalışmalarına başladıklarını ifade eden Yalınalp, sözlerine şöyle devam etti:

“Ortopedik engeli olan, görme engeli ya da işitme engeli olan bir insan da diğer insanlarla eşit koşullar altında film seyredebilmeli. Nasıl bir mimar bir binayı tasarlarken orayı erişilebilir yapmak zorundaysa, kültür sanat etkinliğini tasarlarken de aynı şekilde bütün bileşenlerin erişilebilir olması üzerine düşünmek gerekiyor. Böyle bir dünyada yaşamıyoruz ama fikir olarak bunun mümkün olduğunu, festivali 10 senedir yaparak ortaya koymuş olduk.”

'ERİŞEBİLİR FESTİVALLER AĞI' KURULDU

Engelsiz festivalin, sadece erişim problemi yaşayan sinemaseverler için düzenlenen bir festival olmadığını ancak festival odağının erişilebilirlik olduğunu belirten Yalınalp, geçen on yılda festival formatında değişim ve dönüşümler yaşandığını söyledi. Festivaldeki erişilebilirlik uygulamalarını geliştirebilmek için yurtdışındaki festivalleri yakından takip ettiklerini aktaran Yalınalp, "Yakından takip ettiğimiz, yerinde ziyaret ettiğimiz ve diyalog kurduğumuz benzer festivallerle bir ağ kurduk. Avrupa’da yer alan 5 farklı erişilebilir film festivaliyle kurduğumuz bu ağın adı ‘BE IN!’ yani ‘Erişilebilir Festivaller Ağı’" dedi.

Kurucusu oldukları ağ ile ortaklaşa çalışmalarının önümüzdeki dönemde de devam edeceğini ifade eden Yalınalp, yarışmalı seçkilerin yanı sıra farklı tematik başlıklar altında farklı hikâyeleri seyirciyle buluşturduklarını söyledi.

‘KÜLTÜR POLİTİKALARININ DEĞİŞTİRİLMESİ GEREKİYOR’

Festival programında sanatsal niteliği yüksek filmlere yer vermeye özen gösterdiklerini dile getiren Yalınalp, vizyonda ya da dijital platformlarda gösterilme şansı bulamamış ya da az bulmuş, bağımsız filmlere öncelik verildiğini kaydetti. Türkiye’de engelli bireylerin sinema etkinliklerine katılımın önündeki engellere dikkati çeken Yalınalp, proje kapsamında görme, duyma ve ortopedik olmak üzere 3 farklı engelli grubundan toplam 296 kişi ile anket yaptıklarını belirterek, şöyle devam etti:

 “Sinemaya eşit erişim için yapılması gereken çok sayıda yasal düzenleme var, ayrıca kültür politikalarının da bu konu göz önüne alınarak değiştirilmesi gerekiyor. Bağımsız kuruluşların kültür sanat etkinliklerini erişilebilir yapması maalesef yeterli değil. Meseleye daha bütüncül bakabilmek, sinema ve erişilebilirlik alanında çalışan aktörlerin ve politika yapıcıların diyalog içine girerek bir arada hareket etmesi gerekiyor. Sadece Türkiye’de değil, dünyada da kültür-sanata erişim konusu yeni yeni konuşulmaya başlandı. Bunun temel bir insan hakkı olduğunu idrak etmemiz ve buna göre daha bütüncül politikalar oluşturmamız gerekiyor. Tekil çabalar tabii ki var ancak adımları büyütmek için politika yapıcıların konuya el atması şart.”

‘FESTİVAL ENGELSİZ AMA ŞEHİR ENGELLİ’

Festivali ilk günden bu yana takip ettiğini söyleyen ortopedik engelli Fedakâr Haydar Özdemir, festivalin erişilebilirliği ön plana aldığını belirtti. “Festival engelsiz ama şehir engelli” diyen Özdemir, mimari engelliliğe işaret ederek şöyle konuştu:

“Şehir hiçbir zaman engellilere göre dizayn edilmiyor, engelliler düşünülmüyor. AVM’ler dışında diğer sinema salonları erişilebilir değil, çoğu yerde asansör bile yok. Asansör olsa bile şehir içindeki yerlere ulaşmak başlı başına bir zorluk. Bazen bir kaldırım, bir merdiven, bazen de bir insan bile engel çıkartabilir. Türkiye'de engelli bireyler için erişilebilir mekânlar yeterli değil. Devletin kültür-sanat mekânları bile erişime uygun değil. Şehir veya mekân dizayn edilirken engelli bireylerin fikri alınmalı. Şu an bulunduğumuz mekânda daha önce asansör yoktu. Burada film izlemeye gelirken birinin sırtında çıktım yukarıya. Bu sorunların çözümü çok zor değil, bu rampa ya da asansör olabilir.”

 Fedakâr Haydar Özdemir
‘TÜRKİYE SİNEMASININ ENGELLİLERE BAKIŞI PROBLEMLİ’

Engellilere yönelik dünya sinemasında iyi örnekler olduğunu fakat Türkiye sinemasının problemli bir bakış açısının olduğunu ifade eden Özdemir, “Sakatlar, karikatür gibi, sürekli mutsuz olan, gereksiz muhabbet diyalogları, bunalımlı, evinde çıkmayan, aksi, suratsız, sürekli problemleri ile çevreyi mutsuz eden insanlar olarak tasvir ediliyor ve öyle anlatılıyor” dedi.

"Bizim sinemamız sakatlara problemli bakıyor" diyen Özdemir, "Eğer engellileri anlatacaksanız bir sürü şey anlatabilirsiniz. Aşk hayatını, günlük yaşamını, iş yerlerinde maruz kaldıkları mobbingi anlatabilirsiniz. Acınacak, dilenen birilerine muhtaç, kendi hayatı olmayan, aciz bir resim çiziliyor. Böyle bir kültür var bu coğrafyada. Bu, haliyle sinemaya da yansıyor. Bizim sinemamız sakatlara problemli bakıyor. Eşit yurttaşlık olursa herkesin her yere erişebileceğine inanıyorum" ifadelerini kullandı. 

‘FESTİVAL BİZİM İÇİN ÖNEMLİ’

Orta Doğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) öğrencilerinden Coşkun Altun da festivali takip eden izleyicilerden biri. Bu yılki seçki programını beğendiğini söyleyen Altun, Türkiye'de sanat filmlerine katılımın ve ilginin az olduğunu, sesli betimlemelerin sanat filmlerinde büyük bir etki yarattığını ifade etti. Erişilebilir mekanların yeterli olmadığını da sözlerine ekleyen Altun, bunun çözülmesi gerektiğini, festivalin kendileri için önemli olduğunu ve devamını dilediğini söyledi. 

Coşkun Altun

İzleyicilerden Sencer Demen ise festivale ilk kez katılanlardan. Festivalin kendisi için farklı bir deneyim olduğunu söyleyen Demen, "Toplumsal sorunlara duyarlı biri olarak, böyle bir etkinliğin düzenlenmiş olması ilgimi çekti ve katılmak istedim" dedi. Festivalin programını verimli bulduğunu ifaden eden Demen, Türkiye'nin her şehrinde böyle etkinliklerin düzenlenmesi gerektiğini vurguladı. Demen, festivalde izlediği Ferit Karahan'ın yönettiği "Okul Tıraşı" filminden etkilendiğini belirterek, "Türkiye toplumunun gerçeğiydi. Aslında, bugün var olan sorunlarımızın, çok önceden sebep olduğu nedenleri önümüze koyan bir filmdi” dedi.

Engelli bireylerin Türkiye'de negatif duygularla anıldığına işaret eden Demen, “normal” diye tanımlanan insanların sahip olduğu tüm haklara, engellilerin de sahip olması gerektiğini ifade ederek, “Önce zihniyet devrimine ihtiyacımız var. Gerisi çorap söküğü gibi kendiliğinden gelecektir. Sinemaya, tiyatroya gitmek, gezmek, konser ve sosyo-kültürel bütün etkinliklere gidebilmek herkesin hakkıdır. Engelli bireylere karşı uygulanan yanlış politika ve söylemler terk edilmelidir” diye konuştu.